Tolkien’in Zaman’ı – Bölüm 10

0

Bu yazı dizisindeki yazılar Verlyn Flieger’in A Question of Time isimli kitabından faydalanılarak ve kitap içerisindeki konu sırasına uyularak yazılmıştır.


Tolkien’in Zaman’ı adlı yazı dizisinin son bir kaç bölümünde sıraladığımız ve Verlyn Flieger’in özellikle üzerinde durduğu yazarlar, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde ortaya koydukları eserlerle bir bakıma tüm yüzyılı etkilemişlerdir. Flieger bu yazarların birbirleri ile direk bağlantıları olsa da olmasa da (ki bazılarının direk bağlantıları vardı) oluşan tematik bir ağın parçaları olduklarını düşünmektedir. Bu yazarlar eserleri ile bir çağa rengini vermiş ve Tolkien’e fikirlerini ortaya koyacak bir çerçeve sunmuşlardır. Hepsinde ortak olan bileşenler, Flieger’e göre, paylaşılan hatıralar ve hafıza, geçmişe özlem, rüya veya yakaza, yinelenen kimlikler gibi sıralanabilir. Tolkien her ne kadar kendi zamanından kaçmak ya da Zaman’dan kaçmak konusunda farklı bir zihin yapısına sahip olsa da, Flieger ortaya koyduğu bu kültürel atmosferin Tolkien’i kendi dönemine bağlayan bir doğası olduğunu belirtir. Bunu da şu sözlerle ortaya koyar:

Tolkien, başka bir dönemde değil, ancak kendi yaşadığı dönemde, zamandan kaçmak için zamanı, kendi yaptığı gibi kullanabilirdi.

Verlyn Flieger / A Question of Time

Flieger, Peter Ibbetson’da yer alan rüyaya bakışı, Mary Rose’daki zaman atlamasını, An Adventure’daki hatıraların naklini, The Sense of Past ve Berkeley Square’deki kimliklerin değişimini ve Dunne’un ortaya koyduğu kavramsal çerçeveyi sıralayarak, Tolkien’in ilk zaman seyahati hikayesi olan The Lost Road’da bu bileşenleri kullanışının altını çizer. The Lost Road hikayesi, Tolkien’in Lewis ile yaptığı anlaşmanın (zaman ve uzay seyahati hikayelerinin aralarında paylaşılması) sonucu ortaya çıkan, ancak yarım kalan bir eserdir. 20. yüzyılda yaşayan bir baba ve oğulun, atalarından kendi zihinlerine miras kalan hatıralar aracılığı ile zamanda geriye gidişlerini anlatır. Tolkien’in tamamlamadığı bu eser, yine de hem ilerleyen dönemlerde yazdığı The Notion Club Papers için hem de daha önemlisi Yüzüklerin Efendisi için bir ön tefekkür olmuştur.

Verlyn Flieger’in bu yorumları, yüzeysel bir bakışla bizi, Tolkien yazdığı eserlerde dili Fince’den, hikayeleri ve karakterlerini İskandinav mitolojisinden, ortaya koyduğu kavramsal çerçeveyi de dönemin düşünsel ortamından alıntılayarak harmanlamıştır sonucuna götürebilir. Ancak bu hem haksız hem de acele bir yargı olur. Tolkien’in Beowulf ve Peri Masalları üzerine söylediği sözler ve bu sözlerin yoğunluğu çok üst seviyededir. Bu nedenle Tolkien aslında söylemde ve eylemde, yani hem akademik çalışmaları hem de ortaya koyduğu eserleri üst düzey bir seviyeyi yakalayan nadir kişilerdendir. Bu nedenle Flieger bu bileşenleri sıraladıktan sonra, The Lost Road için şu yorumu yapar:

Tüm bunlar doğru olmakla beraber, yine de, bu karışımdan ortaya çıkan şeyin yeni bir şey olduğunu fark etmeliyiz; Tolkien tüm bu bileşenleri kendi üslubu ile damgalamış ve eğer tamamlanmış olsaydı türüne fark oluşturacak bir katkı yapacak bir hikayeye dokuyarak tamamıyla kendisine ait bir hale dönüştürmüştür.

Verlyn Flieger / A Question of Time

The Lost Road’un yazılış dönemi aynı zamanda Tolkien için bir çok önemli eserin de olgunlaşmaya başladığı dönemdir. Oğlu Christopher’ın notları ve Tolkien’in mektupları aracılığı ile eserlerin gelişim süreçlerini takip etmek mümkün. Christopher Tolkien, The Lost Road’un 1936-37 yıllarında yazıldığını belirtir. Bu dönem, Tolkien’in aktif bir biçimde bir çok önemli eseri ile bir arada uğraştığı bir dönemdir. Hobbit yayınlanmak üzeredir (1937), bu aynı zamanda Efsane-i Tolkien’in (Tolkien’s Legendarium) yayınlanan ilk parçası olduğu için önemlidir. Peri Masallarına Dair (1939) makalesinin ve Yaprak Çizen Niggle (1938-39) hikayesinin hemen öncesidir. Bu zamanlama, The Lost Road’un ön tefekkür olarak nitelenmesini de açıklayan bir durumdur. Tolkien’in The Lost Road’u yarım bırakmış olması, bu eserin doğurganlığını etkilememiş, bilakis Tolkien’in bu tefekkürü, ilerleyen dönemlerde yazacağı tarihe damga vuran metinlere ve eserlere miras kalmıştır.

Numenor'un Düşüşü

Verlyn Flieger, The Lost Road’un yarım kalmasına rağmen, Tolkien’in notlarına istinaden, Tolkien’in bu hikaye ve zaman seyahati kavramı için oldukça fazla zaman ve emek ortaya koyduğunu belirtir. Tolkien ise mektuplarında bu hikayeyi başarısız bir deneme olarak tanımlar. Tolkien, C.S. Lewis ile zaman seyahati ve uzay seyahati arasında yaptıkları paylaşım sonucu yazmaya başladığı bu hikaye için ilk adım olarak, kendisini rüyalarında rahatsız eden, Atlantis’in batış görüntüsünü ele alır. Tolkien’in kahramanı, dalgaların yuttuğu bir kara parçasında bulunan bir kişidir. Bu kara parçası ise Tolkien tarafından, ilerleyen dönemde Silmarillion’un önemli bir parçası olacak Númenor olarak adlandırılır, Batı’daki Toprak.

Detaylarını ilerleyen yazılarda inceleyeceğimiz bu hikayede Tolkien, birbirlerine bağlı olan bir baba-oğul üzerinden geçmişe giderek Atlantis’e kadar ulaşır. Bu baba ve oğulun en önemli özellikleri isimleridir. Babanın ismi geçmişe doğru olan her karakterde “Bliss-friend”, yani yaklaşık olarak “cennet dostu” şeklinde çevirebileceğimiz bir anlama gelmektedir. Oğulun ismi ise geçmişe doğru olan her karakterde “Elf-friend” yani “elf dostu” şeklinde çevirebileceğimiz bir anlama gelmektedir.  Tolkien bu iki isim için şu açıklamaları yapar:

Bunlar artık anlaşılamayan, ve sonunda Atlantis-Numenor durumuna atıf olduğu anlaşılan ve ‘Valar’a sadık olan, beyan edilen sınırlar içindeki mutluluktan ve refahtan razı olan’ ve ‘Yüksek Elfler ile olan dostluğunda sadık olan’ anlamına gelen isimlerdir.

347. Mektup / Tolkien’in Mektupları / Humphrey Carpenter

The Lost Road hikayesi yarım kalmış olsa da, Tolkien tarafından başarısız olarak addedilse de, Efsane-i Tolkien açısından önemli bir yer tutmaktadır. Tolkien bu hikaye ile kendi rüyasında gördüğü Atlantis’in batışı görüntüsünden yola çıkarak, Efsane-i Tolkien içerisindeki insanların, yani Iluvatar’ın genç çocuklarının ilk büyük medeniyetini oluşturmuştur. Yine Tolkien’in sözlerine başvurursak:

…gerçekten yapmak istediğime ulaşmak için oldukça uzun bir yoldu, Atlantis efsanesinin yeni bir versiyonu. Son sahnesi ‘Númenor’un Düşüşü’ olarak yaşamaya devam ediyor.

294. Mektup / Tolkien’in Mektupları / Humphrey Carpenter

Verlyn Flieger’in The Lost Road ile ilgili görüşlerini, hikayenin detaylarını ve yorumlarımı bir sonraki yazıya bırakıp, yeri geldiği için şuna da değinmek gerektiğini düşünüyorum. Tolkien’in geçmişe olan özleminde, kaçış arayışında duygusallık ağır basıyor gibi gözükmektedir. Ancak Tolkien saf ya da sade bir romantik değildir. Kaçış olarak adlandırılan şey aslında çok kuvvetli bir arayıştır. Bu arayışı tetikleyen şeyler duygusal olduğu gibi aynı zamanda da sezgiseldir. Üzerine konuştuğumuz kişi, bir çok dili iyi derecede bilen, farklı mitolojilere ve efsanelere hakim olduğu kadar, dini metinlere de hakim bir kişidir. Bilgi olmadan oluşan sezgiler yanıltsa da, bilgi ile bir araya gelmiş sezgi, belki de en önemli rivayet okuyuculuğu özelliğidir. Bu manada, Tolkien’in yazdığı eserler aslında onun tefekkürleridir. Bu nedenle Tolkien’i ve onun eserlerini geliştirme sürecini anlamak, aynı zamanda Tolkien’in arayışına ve tefekkürlerine ortak olmak anlamına gelmektedir. Tolkien’in mektuplarından bir alıntı belki de meramımı daha rahat anlatmaya vesile olacaktır.

Onlar (Númenor hikayeleri), benim Atlantis efsanesini kendi amaçlarım için kendi kullanımımdır, ancak özel bir bilgiye dayanmamaktadırlar, ama Avrupa’nın doğu kıyılarındaki insanların hayal gücünü ziyadesiyle etkileyen, Deniz’in kültür taşıyan adamları geleneğine olan kişisel alakamla ilgilidir.

227. Mektup / Tolkien’in Mektupları / Humphrey Carpenter

Paylaşın.

Yazar Hakkında

Leave A Reply