Tolkien ve Güney Afrika – Bölüm 2

0

Arthur Tolkien bir istihbarat ajanı olarak çalışsa da çalışmasa da bulunduğu bölgede bir İngiliz Bankası’nın İngiliz müdürü olarak hayati açıdan güvende değildi. İlk olarak bölgeye vardığında Boer Savaşı’nın üzerinden on yıl gibi bir süre geçmişti ve 2. Boer Savaşı’nın ayak sesleri duyuluyordu. Bu savaşlarda göze alınan kayıpların büyüklüğü ve maliyetleri düşünüldüğünde, bölgenin, istihbarat savaşları için de o zamanın şartlarında önemli odaklardan biri olduğu anlaşılabilir.

Böyle bir zamanda bir istihbarat ajanının veya potansiyel olarak böyle görülen birinin öldürülmesi ihtimali de yüksektir. Hollanda, Almanya kökeninden gelenlerin ve yerli halkın, İngiltere kökenli Bank of Africa’yı kullanmayı dahi ihanet olarak saydıkları bir dönemde elbette bankanın temsilcisini de bir işgal gücü temsilcisi gibi görmeleri ihtimali akıldan uzak olmaz.

Bu anlamda, Arthur Tolkien yükselen tansiyonu mutlaka hissetmiş olmalıdır. Hayatında ne gibi değişiklikler olduğuna bakmak bir tedbir arayışı içinde olup olmadığını anlamak adına faydalı olacaktır. Arthur Tolkien’in ailesini İngiltere’ye göndermesine mercek tutup, bu tercihin sebeplerini incelemek, tezimizin etrafındaki sisi dağıtmak adına faydalı olabilir.

19. Yüzyıl itibariyle, Britanya İmparatorluğu tüm kıtalara yayılmış bir güçtür ve bunun bir sonucu olarak pek çok İngiliz, denizaşırı ülkelerde yaşamaktadır. O dönemin alışkanlıkları itibariyle ailelerin İngiltere’ye gönderilmesi de sık rastlanan bir durumdur. Bu tercihin arkasındaki en önemli sebep ise okul çağına gelen çocukların İngiltere’de eğitilmesidir. Özellikle orta eğitim ve üniversite eğitimi için çocukların ve bazen de eşlerin onlara eşlik etmek suretiyle İngiltere’ye dönmesi yaygın bir tercihtir.

Arthur Tolkien örneğine bakıldığında ise Hillary ve J.R.R. Tolkien’in ilk öğretim çağına bile henüz gelmediğini görürüz. Eğitim maksadıyla Mabel Tolkien ve çocukların geri gönderilmesini ihtimal dışı kabul etmeliyiz.

Arthur ve Mabel Tolkien arasında çıkan bir anlaşmazlık veya evliliklerinde bir mutsuzluk emaresine de rastlamamaktayız. Devir itibariyle mutsuz evliliklerin bile her türlü fedakarlıkla yürütülmesinin orta sınıf dünya görüşünün bir parçası olduğu da düşünülürse, şu an için bilinmeyen bir sorunun varlığının kanıtlanması halinde bile, bunun bir ayrılığı netice vermesi akıldan uzak düşer.

Mabel Tolkien’in yaşadığı bölgenin ikliminden rahatsız olduğunu Carpenter’ın biyografisi başta olmak üzere bilmekteyiz. Diğer yandan Mabel Tolkien, bölgeye gelişinin dördüncü yılında İngiltere’ye döner. Arada geçen bu sürenin yabancı bir iklime alışmak adına yeterli bir süre olduğunu hesaba katmalıyız ki bu süre içinde iki çocuk doğurmuş olması ve doğum sırasında ve sonrasında belirgin ve ciddi bir sağlık sıkıntısı yaşamamış olmaması da bu tezimizi destekler.

Bloemfontein'daki yıllarında Tolkien Ailesi / Kasım, 1892

Bloemfontein’daki yıllarında Tolkien Ailesi / Kasım, 1892

Saydığımız ihtimallerin elenmesinden sonra, güvenlik gerekçesi ile İngiltere’ye gönderilmiş olma ihtimalleri elimizde kalan en güçlü olasılık olarak belirir.

İngiltere’ye döndüklerinde 2. Boer Savaşı’nın ayak seslerinin duyulmaya başladığını daha önceden belirtmiştik. Tolkienler’in dönüş tarihini takip eden dördüncü yılda Boer Savaşı tekrar patlak verecektir. Bu dönemde iki taraf da birbirinin ajanlarını tespit ve etkisizleştirme arayışında olmalıdır. Arthur Tolkien gibi biri için hayati risk olduğunu da öngörmekteyiz ki -açıklanan sebep itibariyle- ateşli romatizma sonucu, ailesinin Güney Afrika’dan ayrılmasından kısa bir süre sonra ölmüştür.

Arthur Tolkien’in Sağlığı ve Ölümü Üzerine

Carpenter’a göre Arthur Tolkien’in sağlık durumu -Bloemfontein/Güney Afrika’daki- iklim koşullarından olumlu etkilenir:

Metnin Aslı

His health had not been consistently good since he had arrived in South Africa, but the climate (Orange Free State/Bloemfontein) seemed to suit his temperament; seemed, as Mabel noticed with the faintest apprehension, positively to appeal to him, whereas after only a few months she herself came to dislike it heartily. The oppresively hot summer and the cold, dry, dusty winter tried her nerves far more than she liked to admit to Arthur…

Humphrey Carpenter / J.R.R. Tolkien: A Biography /p.20

Türkçesi

Güney Afrika’ya gelişinden itibaren Arthur Tolkien’in sağlığı tam bir istikrar bulmamıştı, ancak iklim (Bloemfontein’in İklimi), Mabel’ın da anlamakta güçlük çekerek fark ettiği üzere Arthur’un yapısına/tabiatına uygun düşüyordu; onu olumlu etkiliyordu. Kendisi için ise iklim, birkaç ay gibi bir süre içinde fark edeceği üzere içten/köklü bir hoşnutsuzluk sebebiydi. Eziyet veren sıcak yazlar ve soğuk, kuru, tozkoparan rüzgarlı kışlar, Arthur’a belli ettiğinden çok ziyade sinirlerini germişti…

Humphrey Carpenter / J.R.R. Tolkien: Biography / s.20

Carpenter’ın da ifade ettiği gibi Arthur Tolkien, bulunduğu bölgenin ikliminden olumlu etkilenir. Bölgenin iklimi ise yukarıda bahsolan özellikleri itibariyle ateşli romatizma hastalığının gelişimine sebep olacak gibi değildir. Akut romatizmal ateş hastalığı, çevresel şartlara bağlı gelişebildiği gibi genetik yolla da sonraki nesillere naklolabilmektedir. Bu açıdan Arthur Tolkien’in genetik mirasına bakmakta fayda görmekteyiz.

Arthur Tolkien’in babası John Benjamin Tolkien’in bu tarz bir rahatsızlığı kaydedilmemiş olmakla birlikte 89 yaşında ve oğluyla aynı sene vefat etmiştir. Dedesi; George William Tolkien, 56 yaşında; babaannesi Mary Wall ise 91 yaşında vefat eder. J.R.R. Tolkien 82 yaşında vefat eder ve onun entellektüel varisi olarak gördüğü oğlu Christopher Tolkien, 93 yaşında hayattadır ve aktif yazarlık hayatına birkaç ay öncesine kadar devam ettiğini bilmekteyiz. Beş nesil içinde bir kesit sunmaya çalıştığımız kadarıyla Arthur Tolkien’in soyunda uzun ve sağlıklı bir yaşam çok sıkça rastlanan bir durumdur ve çok daha zor yaşam koşulları ile yüzleşenler dahi Arthur Tolkien’den daha uzun hayatlar sürmüşlerdir. Sonuç olarak; Arthur Tolkien’in çevresel koşullardan veya genetik olarak tevarüs edemeyeceği bir hastalıktan öldüğü iddia edilmektedir. Beş nesil içinde sadece bir aile ferdinde görülen bir hastalığın genetik bir kökene sahip olması imkânsız gibidir.

Hastalık teşhisine inanmakta zorlanmamızın bir sebebi de akut romatizmal ateş hastalığının daha çok 5-17 yaşları arasında görülmesidir. Hastalar daha uzun yıllar yaşasalar veya iyileşseler bile, hastalığın teşhisinin bu yaşlarda yapılmış olması gerekir. Arthur Tolkien’e ise teşhis tüm istatistiklerin dışında bir ihtimal ile 39 yaşında konur. Elansea’nin bizim burada yazdığımız sınırların daha da ötesine götürdüğü araştırmasına ve başvurdukları uzman doktorların kanaatine göre Arthur Tolkien’in ölümüne sebep olan hastalık teşhisi yanlıştır. Bu noktada kesin olarak söyleyebiliriz ki Arthur Tolkien’in ölüm sebebi bilinmediği gibi, ani olarak sağlığının kötüleşmesine ve ölümüne sebep olacak bir çevresel veya genetik koşul da tespit edilememiştir.

2..Boer Savaşı öncesinde, Arthur Tolkien gibi bilgi toplama ve iletişim kanalları geliştirme açısından stratejik konumda birinin ölümü ve ölüm sebebinin yanlış teşhisi, zehirlenme yoluyla suikast ihtimalini destekler. Eğer burada varsaydığımız gibi Arthur Tolkien zehirlenme yoluyla öldürülen bir istihbaratçı ise, J.R.R. Tolkien’in de istihbarat tarafından görevlendirilmiş olma ihtimali bu zamana kadar zikrettiğimiz diğer sebeplerin yanı sıra bu sebep ile de yükselecektir; çünkü istihbaratta aynı aileden işe alımların yapılması çok genel bir uygulamadır.

Daniel Grotta’nın aktardığına göre, J.R.R. Tolkien, gazeteci William Cater’a, babasının öldüğü tarihte Bloemfontein’de olsaydı babasının ölmeyebileceğini, onu kurtarabileceğini söyler. Bu sözleri, o yıllar itibariyle dört yaşında bir çocuk olarak babasını kurtarma iddiasında olduğu şeklinde yorumlamak mümkün değildir. Dört yaşındaki Tolkien’in değil, bu sözleri sarf ettiği zamanki Tolkien’in birikimi babasını kurtarabilecektir. İfadedeki esas maksat, istihbaratın doğasını bilen birinin yine bir istihbarat oyununun kurbanı olacak birine yardım edebileceği şeklinde yorumlanabilir. Tolkien’in edebiyat birikimi babasını kurtaramayacağına ve tıb konusunda da bir yardımı olamayacağına göre Tolkien, babasının ölüm sebebi hakkında bizim gibi farklı bir düşünceye sahiptir ve bir ihtimal, sahip olduğu istihbarat birikiminin babasını kurtarabileceğini düşünmektedir.

Paylaşın.

Yazar Hakkında

Leave A Reply