Denethor’un Düşüşü

1

Efsane-i Tolkien (Tolkien’s Legendarium) içerisinde, Silmarillion’dan başlayan ve Yüzüklerin Efendisi’ne dek süren kronolojik süreçte bir çok karakter, isimleri ve yaptıkları ile bizlere anlatılır. Özellikle baş roldeki Aragorn, Gandalf, Frodo gibi karakterleri okuyucu olarak oldukça iyi tanırız. Ancak başroldeki bu karakterler arasında yer almayan güçlü karakterler de mevcuttur. Bu karakterler, yaptıkları ve yapmadıkları ile hikayenin gidişine oldukça güçlü bir biçimde etki ederler. Saf kötü olan Melkor ya da Sauron gibi karakterlerin varlığı oldukça yakın olduğu için, bir çok karakter bu “kötü” karakterlerin karşısında yer aldıklarından “iyi” tarafta olarak düşünülebilir. Buna rağmen bu “iyiler” olarak adlandıracağımız tarafta da tek bir görüş ya da ortak bir pozisyon alma gibi bir durum mevcut değildir. Bu açıdan değerlendirdiğimizde bence Efsane-i Tolkien’in en güçlü yanlarından birisi de “iyiler” arasındaki mücadeleyi de bize gösteriyor olmasıdır. Her bir karakterin pozisyonu, aidiyeti, tecrübesi, irfanı ve sahip oldukları onların çeşitli durumlarda farklı davranmasına yol açmakta ve “iyiler” arasındaki bu mücadelenin sürmesine de neden olmaktadır.

Günümüzde popüler olan “Game of Thrones” serisinde insanları etkileyen iyi-kötü ayrımından  bağımsız işlenen politik karmaşıklık, Efsane-i Tolkien’de de yer almaktadır. Saf kötü olanın net olduğu ve bence bu nedenle kadim olana daha yakın olan Efsane-i Tolkien’de bu karmaşıklığı kötü olana karşı olanlar arasında görmekteyiz. Bu bağlamda Fëanor’dan Boromir’e kadar pek çok karakterin ortak düşmana karşı farklı içtihatlarını ve bu içtihatlarının çoğunlukla hüsranla biten sonuçlarını Efsane-i Tolkien’de görebiliyoruz. Bence Tolkien’in eserlerindeki bu yön, eserlerin her zaman taze kalmasını sağlayan özelliklerden birisidir. Kişisel nedenleriyle Valinor’un irfanından uzaklaşan Fëanor’un ya da daha iyisini kendisinin öngördüğünü düşünen ve Elrond’un Divanı’nın kararlarından ayrılan Boromir’in bireysel davranışları hep felaketle sonuçlanmıştır. Bu perspektiften bakarak, Orta Dünya’nın önemli bir karakteri olan Gondor Vekilharcı Denethor’u incelemeyi, Tolkien’in eserlerindeki “iyiler” arasındaki mücadeleyi anlama açısından önemli görüyorum.

Yüzük Savaşı’ndan yaklaşık 1000 yıl önce Gondor’un son kralı olan Eärnur, Minas Ithil kulesini alıp Minas Morgul haline getiren Cadı Kral (Yüzük Tayfları’nın lideri) ile yüzleşmek için Mordor’a gider ve bir daha kendisinden haber alınamaz. Yerine bir veliaht olmadığı için Gondor Kralı’nın birinci danışmanı olan Vekilharç Mardil Voronwë, Gondor yönetimine geçer ve Gondor’da tahtın varisi Aragorn’un ortaya çıkışına kadar süren Vekilharç yönetimi başlar. Vekilharçlık babadan oğula geçen bir hanedanlıktır, ancak vekilharçlar kendilerini hiç bir zaman kralın yerine koymazlar ve kral tahtı yerine tahtın aşağısında bulunan bir sandalyeye otururlar. Yani Vekilharç hanedanı bir bakıma bir emanetçi hanedandır; Gondor tahtının varisi ortaya çıkana kadar Gondor’u yönetirler.

Boromir: ‘Eğer Kral geri dönmezse, bir vekilharcın kral olması için kaç yüzyıl geçmesi gerekir?’

Denethor: ‘Bir kaç yıl, belki, asaletin daha zayıf olduğu yerlerde. Gondor’da ise on bin yıl bile yetmez.’

J.R.R. Tolkien / Yüzüklerin Efendisi / İki Kule / Batıya Açılan Pencere

Denethor’un dedesi olan Vekilharç Turgon (Vekilharçlar’a eski çağlardaki kahramanların isimleri verilirdi) zamanında Sauron kendisini açık etmişti; artık düşman ortadaydı. Turgon’un ardından Denethor’un babası Ecthelion vekilharç makamına gelmişti. Ecthelion irfan sahibi bir vekilharçtı; insanlara hakettiği değeri verir ve onları taltif ederdi. Gandalf, o dönemde Mithrandir ismi ile Gondor’daydı. Aynı dönemde Thorongil isminde bir kuzeyli de Ecthelion’un emrinde yer almaktaydı. Denethor, Gandalf ve Thorongil hakkında pek olumlu düşüncelere sahip değildi ve Ecthelion’un onlara verdiği değeri kıskanmaktaydı. Ecthelion’a bir akrabası kadar benzeyen Thorongil’in savaşlardaki başarıları onun halk tarafından çok sevilmesini sağladı. Gandalf’ın da Thorongil’e karşı olan olumlu tavrı, genç Denethor’un kıskançlığını kamçılayan bir başka unsur oldu. Bir süre sonra Thorongil doğuya gitmek üzere Gondor’dan ayrıldığında Denethor oldukça rahatladı. Henüz vekilharç olmayan Denethor’un iki oğlu olmuştu. Oğullarından küçük olan Faramir’in Gandalf ile olan yakınlığı da Denethor’un bir başka memnuniyetsizliğiydi.

Denethor oldukça mağrur ve güçlü bir vekilharç oldu. Hem zeki hem de irfan sahibiydi. Kendisinin ve babasının girebildiği arşivlerde Gondor’un geçmişini ve irfanını öğrenme fırsatı buldu. Özellikle ilgilendiği konu ise geçmişin gören taşları olan Palantirler’di. Thorongil’in hatırası halkın gözünde henüz canlıydı ve Denethor onunla kıyaslanıyordu; bunun yanında doğuda düşman bir hareketlilik vardı. Denethor hem doğuda ortaya çıkan karışık duruma hakim olmak hem de irfani açıdan Gandalf ve Thorongil’i geçmek güdüsüyle uzun zamandır yasaklı olan ve Anor Taşı olarak adlandırılan Palantir’e bakmaya başladı. Eşinin ölümünden sonra daha sessiz ve içine kapanık bir hale gelen Denethor, önceleri kendisine oldukça faydalı olan Palantir’den kötü etkilenmeye başladı.  Varlığı bilinen diğer iki Palantir’den birisi Sauron’da, diğeri ise Saruman’daydı. İlk başlarda direnci yüksek olan Denethor hem Sauron’dan hem de Saruman’dan kendisine fayda sağlayacak bilgiler edindi, ancak yaşı ilerledikçe direnci azalarak fayda sağlamaktan çok faydalanılan hale geldi. Gondor dışındaki tüm topluluklara karşı olan güveni yok oldu. 

Yüzüklerin Efendisi okuyucuları olarak bizlerin tanıştığı Denethor, güçlü ve muktedir çağını geride bırakmış, Palantir’e her bakışında irfanını biraz daha kaybeden bir vekilharçtı. Bu durum sonunda onu akli melekelerinden yoksun bir hale getirdi ve Gondor’un son Vekilharcı oğlu Faramir’i diri diri yakacak kadar gözü dönmüş bir karaktere dönüştü.

Denethor’un hayatı, Tolkien’in karakterlerinde ortak olarak gördüğümüz bir ilkeyi bize tekrar göstermektedir. Bir karakterin kıskançlık ve hırs nevinden nefsani duygulara yol vermesi, onun sonunun başlangıcı olmaktadır. Ecthelion döneminde kendisini Thorongil olarak tanıtan kişi, Gondor tahtının varisi Aragorn’dur ve muhtemeldir ki Denethor, Gondor irfanı üzerindeki çalışmaları sonucunda Thorongil’in asıl kimliğini anlamıştır. Ecthelion’un Gandalf’a ve Thorongil’e verdiği değer, Denethor’da kendi ayağının kaydırılacağına dair bir kuşku oluşturmuştu. Yukarıda yaptığım alıntıda, oğlu Boromir’e verdiği nasihati kendisi, kişisel egosu nedeniyle uygulayamamıştı. Thorongil’in yani Aragorn’un varisliğinin hakkını kişisel kıskançlığı nedeniyle verememişti. Gandalf’ın Thorongil’i destekleyen duruşu nedeniyle de, hem Gandalf’tan gelebilecek desteklere kendisini kapamış hem de Gandalf ile olan ilişkisi nedeniyle oğlu Faramir’e hak ettiği değeri ve sevgiyi verememişti. Görüldüğü gibi doğrudan ve haktan, başlangıçta ufacık bir sapma sonda bir felakete yol açmaktaydı. Bu durumu Fëanor’da ve Sméagol’de de görmekteyiz. 

Tolkien mektuplarında Denethor hakkında şöyle demekteydi: 

Denethor salt siyaset ile kirlenmişti, bu da kaybetmesine ve Faramir’e güvensizliğine yol açtı. Onun için temel güdü Gondor’un yönetim şeklini başka bir olasılığa karşı olduğu gibi korumak oldu… Denethor kendinden küçük insanları hor görürdü… eğer muzaffer olarak yaşasaydı, Yüzük’ü kullanmasa bile, kendisini bir zorba yapacak yolda yürümeye başlardı…Siyasi bir lider haline gelirdi, Gondor herkese karşı olurdu.

Tolkien’in Mektupları / 183.Mektup

Paylaşın.

Yazar Hakkında

1 Yorum

  1. Erek Taşı hakkında bilgi var mı acaba sadece siyh olduğunu bulabildim ama ne gibi bir işlevselliğe sahip olduğunu çözemedim. Tolkien’in Erek kelimesini Uruk kelimesinden çevirdiğini anladım. Fakat taşın nitelikleri hakkında bilgileriniz var mı acaba?

Reply To alaca Cancel Reply