İki Krallık

0

Yüzük Savaşı’nın ardından, Faramir Gondor’un Vekilharç makamına geçmişti ve son hüküm sahibi vekilharç olarak Aragorn’a soyundan gelen hüküm hakkını teslim etmişti. Gandalf tarafından taç giydirilen Aragorn artık Gondor’un hükümdarıydı. Ama Aragorn’un hüküm dairesinin bir başka özelliği vardı. Aragorn sadece Gondor kralı olarak tahta geçmemişti, aynı zamanda o dönemde dağılmış bir halde bulunan Arnor’un da kralı da olmuş ve Birleşik Krallığı yeniden bir araya getirmişti (Reunited Kingdom). Arnor, hikayelerde çok fazla değinilmeyen bir bölge olmuştur. Ancak bir zamanlar Arnor da en az Gondor kadar, hatta belki de daha önemli bir İnsan krallığıydı. 

Hatırlanacağı gibi Númenor’un Batışı’nın ardından, Sadıklar olarak bilinen bir grup insan bu felaketten kaçarak Orta Dünya’ya ulaştılar. Ancak bu insanlar Orta Dünya’daki tek insan topluluğu değillerdi, başka insan toplulukları da Orta Dünya’da yaşamaktaydılar. Bu topluluklar dışında, Númenor’dan ayrılıp Orta Dünya’da koloniler kuran Númenor Kralı’na bağlı insanlar (Kara Númenorlular) ile Númenor Kralı’nın baskılarından kaçıp yine ufak koloniler kuran Sadıklar da Orta Dünya’da yer almaktaydılar. Orta Dünya o dönemde Elf Kralı Gil-Galad’ın hükmü altındaydı.

Númenor’un Batışı’nın hemen öncesinde yelken açıp Orta Dünya’ya ulaşan Sadıklar’ın lideri Elendil idi. Elendil’in yanında oğulları Isildur ve Anárion bulunuyordu. Elendil isminin anlamına uygun bir biçimde bir Elf dostuydu. Orta Dünya’ya gelen Elendil, öncelikle Arnor’un başkenti Annúminas’ı kurdu; oğulları ise kara toprakların sınırında, bir çok Númenorlu göçmenin yaşadığı ve sonradan Gondor olacak topraklara yerleştiler. Anduin nehrinin iki yanına Minas Ithil (Ay Kulesi) ve Minas Anor (Güneş Kulesi) kulelerini diktiler. Bu iki kulenin arasında, Anduin nehrinin üzerine ise başkent olacak Osgiliath’ı kurdular. Bu iki kulede ve Osgiliath’da birer Palantír bulunmaktaydı; böylelikle Annúminas’da bulunan Elendil ile iletişim sürdürülebiliyordu. Yani Elendil kuzeydeki krallığı yönetirken, oğulları da güneydeki krallığı yönetiyorlardı.

Númenor’un Batışı’nın ardından Orta Dünya’ya dönen Sauron, Elendil ve oğullarına karşı saldırmaya başladı. Minas Ithil’i alan ve oradaki Beyaz Ağacı yakan Sauron, bu kuleyi Minas Morgul haline getirdi. Anárion, Minas Anor ve Osgiliath’da Sauron’a karşı savaşırken, Isildur ise Elendil ile toplantı yapmak için Arnor’a gitti. Bu toplantının ardından Elfler ve İnsanlar arasındaki son ittifak kuruldu. Son İttifak amacına ulaşıp Sauron yok edildiyse de Elendil ve oğlu Anárion savaşta can verdiler. 

Babası Elendil’in ardından Isildur, kısa bir süre iki krallığın hükümdarı oldu, fakat Ferah Çayırlar’da Isildur ve üç oğlu katledildikten sonra, Arnor’un ve Gondor’un artık tek bir hükümdarı olmadı. Isildur’un en küçük oğlu Valandil, Arnor tahtına geçip Yüksek Kral ünvanını alsa da Gondor’da hak iddia etmedi. Gondor’un hükümdarı da kral ünvanı ile Anárion’un oğlu Meneldil oldu.

Gondor uzun bir süre krallar tarafından yönetildikten sonra, Anárion’un soyu, Angmar’ın Cadı Kralı ile dövüşmeye gidip dönmeyen Eärnur ile sona erdi. Artık adı Minas Tirith (Muhafız Kulesi) olan Minas Anor’dan yönetilen Gondor’da Vekilharçlar dönemi başladı. Her Vekilharç, Anárion’un soyu kesildiği için, eğer Isildur’un varisi dönerse Gondor tahtını ona devredeceğine dair yemin ederek yönetime geldiler.

Gondor’da zorluklarla da olsa süren hüküm Arnor’da sürdürülemedi. Onuncu kral olan Eärendur ardından üç oğlu arasında taht kavgası başladı ve krallık üç parçaya ayrıldı. Daha sonra krallıklar birleştirilmeye çalışılsa da başarılı olunamadı ve Arnor dağıldı. Númenor soyundan gelenler Dúnedain olarak adlandırılmaktaydılar. Arnor’un dağılışının ardından sayıları bir krallık kuramayacak kadar azalan Dúnedain, Aranarth tarafından bir araya toplandılar ve Aranarth kendisini Dúnedain’in Reisi olarak adlandırdı ve kral ünvanından vazgeçti. Aranarth oğlu Arahael’i Rivendell’e götürdü ve oğlu büyüyene kadar orada yetiştirildi. Aranarth’ın ardından bu uygulama Dúnedain Reisleri arasında bir gelenek haline geldi; böylece Isildur’un soyu korunmaya devam edecekti. Dúnedain, ayrıca Arnor tahtının mirası olan Annúminas Asa’sını, Barahir’in Yüzüğü’nü, Narsil’in parçalarını ve Elendil’in Yıldızı’nı da Rivendell’e emanet olarak bıraktılar. Böylecek Arnor tahtının ve İki Krallığın varisi ortaya çıkana kadar emanetler güvende olacaklardı. 

Yüzüklerin Efendisi’nde gördüğümüz Bree, Shire ve Amon Sûl gibi mekanların tamamı, bir zamanlar Arnor Krallığı’nın parçalarıydı. Dúnedain, Üçüncü Çağ’da, Kuzey’in Kolcuları adıyla göçebe bir hayat yaşıyor ve gölgeler içerisinde kendi zamanlarının gelmesini bekliyordu.

Aragorn, Dúnedain’in 16. reisi oldu ve o da ataları gibi Rivendell’de yetiştirildi. Hayatı boyunca Düşman’a karşı mücadele etti. Isildur’un soyundan gelen Aragorn, hem Arnor tahtının varisi hem de Anárion’un soyu kesildiği için Gondor tahtının varisiydi. Faramir Yüzük Savaşı’nın ardından, Vekilharç yemininin gereğini yerine getirerek yönetimi Aragorn’a teslim etti ve Aragorn, Isildur’un ardından çok uzun bir süre boyunca olmayan bir makamın sahibi olarak İki Krallığı birleştirdi.

Aragorn, Kral Elessar olarak tahta çıktığında 39. nesilden atası olan Elendil’in Orta Dünya’ya ilk ayak bastığındaki sözleri tekrarlayarak misyonunun ve soyunun farkında olduğunu ortaya koydu:

Metnin Aslı

Out of the Great Sea to Middle-earth I am come. In this place will I abide, and my heirs, unto the ending of the world.

Çevirisi

Ben Büyük Deniz’den Orta Dünya’ya geldim. Ben burada yerleşeceğim, ve benim varislerim de, dünyanın sonuna dek.

Paylaşın.

Yazar Hakkında

Leave A Reply