Roverandom – Bölüm 4

0

“Ay’daki Adam’ın bodrum katta bir atölyesi vardı, merdivenlerden beyaz buhar ve gri sis dumanları yükselir, üst kat pencerelerinden dışarı süzülürdü… (orada) düş yapıyor.” (s.60)

“Ah! Oradaki (Ay-köpeğinin dünyadaki eski evinin orası) bacalar ay-ağaçları kadar yüksek olurdu; hele kara duman; kıpkırmızı fırın ateşleri!” (s. 62)

Ay’daki Adam’ın faaliyetlerinden ortaya çıkan dumanın rengi ile Tolkien’in hep müşteki olduğu endüstrileşmiş dünyanın simgesi, bacaların çıkardığı dumanın renginde zıtlık mevcut. Roverandom’un editörleri Hammond & Scull ikilisinin konuyla ilgili notunda, Tolkien’in çocukluğunun geçtiği Birmingham ve eserin yazıldığı dönemde ailesi ile birlikte kaldığı Leeds, kirli, dumanlı sanayi şehirleri olarak geçiyor. Pamuk gibi bulutları çağrıştıran dumanların kaynağı büyücülerden birinin marifetiyken, hikmet ve şefkat bilgisinden mahrum endüstrinin tek çıkardığı kara bir duman. Bacaların boyutu ise yine hikmet bilgisi içeren ve çok sevdiği ağaçların boyu ile kıyas ediliyor ki yine matematiksel fayda ile hikmetli faydanın karşı karşıya getirilmesi söz konusu olmuş.

Ay’daki Adam, Ay âleminin arifidir. Her coğrafyanın bir “lieutenant” ile kolaçan edilmesi bahsi, Ay için de kullanılmış. Ay’daki Adam isimli kahraman, Tolkien’in 1920’li yıllardan itibaren 20 sene boyunca sürdürdüğü Noel Baba’dan Mektuplar serisinde de yer alan bir şahsiyet. İlgili kurgu mektupları, yazarımız her Noel’de çocuklarına gönderir ve onlara yine birtakım hikâyeler anlatır. O mektuplarda da Ay’daki Adam vardır. Ayrı bir serinin irdelemesi olarak o Ay’daki Adam’ı kenara koyalım. Rover hikâyesinin zirve kişiliği olan Ay’daki Adam, burada rehberlik edecek kişidir ve Ay’dan sorumludur. Rüyaları dizayn edebilmekte ve ileride göreceğimiz üzere, çocukları rüya aracılığıyla Ay’a getirebilmektedir. Ay’daki çeşit çeşit kötücül yaratığı zabturabt altına alır. Onları yok etmez ancak belli sınırlar dahilinde tutar. Bunların başında örümcekler ve ejderha gelir. Ve Ay’ın bir karanlık ve bir aydınlık yüzü vardır hikâyede.

Ay’ın karanlık yüzü bahsi çok kullanılır ancak teknik olarak tam doğru değildir. Ay’ın da kendine ait gece ve gündüzleri bulunuyor. Çok acayip bir durum olarak, Ay Dünya etrafındaki dönüşünü öyle bir ritim içersinde yapar ki, Dünya’nın dönüş hızı, Ay’ın onun etrafındaki dönüş hızına öyle denktir ki, biz Ay’ın devamlı aynı yüzünü görmüş oluruz. Yani Ay, tabiri uygun düşerse bize hiç sırtını dönmez ya da elleri arkasında bizden bir şey saklayan bir arkadaşımız gibi devamlı bir şey saklar gibidir de diyebiliriz. Ay’ın karanlık yüzü, bize karanlık bir yüzdür ve Ay’ın o yüzü için de gündüz vardır. Tolkien, karanlık yüz tabirini yaygın kullanımdaki gibi kullanmış. Ay’ın karanlık yüzünün sakîni kötücül karakterlerdir. Aydınlık yüzünün sakîni Ay’daki Adam’dır ama onun tasarrufu iki taraf için de geçerlidir. Burada saklı bir düalite varmış gibi gözükür, ancak aslında iyi tarafın hakîm olduğu bir ikilik vardır demek daha doğru olur. Yani ikicilik yapılmaz hikâyede; hakikât iki eşit tarafın birbirine denk olması üzerinden inşa edilmiş değildir. Baskın ve özde galip olan iyilerdir. Kötülerin rolü vardır. Sadece rol. Asıl değildirler. Bu anlamda ikilik var olsa da, hakikâtteki iyilerin, hayrın, hayırlının var olmaya layık görülmesi ve kötünün ademe, yoka mahkum edilmesi durumunda olduğu gibi, mutlak iki yoktur. Hakikât nazarında iyi bir, kötü sıfırdır.

Oyuna dalarak Ay'daki Adam'ın beyaz kulesinden karanlığa doğru uzaklaşan Roverandom ve Ay-köpeği

Oyuna dalarak Ay’daki Adam’ın beyaz kulesinden karanlığa doğru uzaklaşan Roverandom ve Ay-köpeği

“Ay’ın karanlık tarafının gölgeli kıyısına fazla yaklaşmışlardı. Yarı unutulmuş şeyler orada durur-donar, yollar ve anılar birbirine karışırdı.” (s. 61)

“Ejderha artık Ay’ın kıyısında yaşıyordu çünkü Ay’daki Adam’ın sihirleri ve entrikaları ile neler yapabileceğinden çok emin olamıyordu… mağarasından kırmızı-yeşil alevler çıkarıyor; ve duman bulutları salıveriyordu sık sık. Bir iki kez, koca ayı kırmızıya dönüştürdüğü ya da tamamen söndürdüğü bilinir… (Ay’daki Adam) bodruma iner, en iyi iksirlerinin tıpasını açar, işleri mümkün olduğunca çabuk düzeltirdi.” (s. 64)

Ay’ın aydınlık-karanlık kesişim çizgisi civarındaki durum berzahîdir. Roverandom’un evreninde Ay’ın arada kalan gölgeli topraklarında unutma, donma, zihnin nesnesi olan anıların birbirine karışması gibi olaylar vardır.

Dünyanın berzahî saat dilimleri için de müslümanlar olarak dikkatli olmaya çağırılmış bulunuyoruz. Kerâhat vakti dediğimiz üç zaman diliminin kimisinde namaz kılmaktan men edilmişiz, uyumaktan kaçındırılmışızdır ve hatta bir hadis-i şerifte Efendimiz, o vakitte uyuyan kişinin aklını yitirmemesine şükretmesini ifade buyurmuştur. Vazifeli meleklerin, nöbetçi askerler misali devir-teslim yaptığı vakitlerdir sabahın sonrası ve akşamın öncesi vakitler. Şeytanlara, hikmetini bilemediğimiz bir şekilde, meydan boş bırakılır ve dikkatli olmamız emredilir. Batı dünyasında bu belirsizlik ânı, alacakaranlık (twilight) olarak işlenmiş. Aydınlığın karanlıkla karışık bir hal içinde belirsiz kalmasıdır bu durum. Ve hatta bir başka hadis-i şerifte, aydınlıkla gölgenin bir arada kaldığı noktalarda kalınmaması hususunda uyarı vardır. Ya tam karanlığa geçmeli veyahut tam ışığın altında kalmalıyız. Arada kalma olgusunun belirsizliği, karanlık-aydınlık karışıklığının tuhaflıklara gebe oluşu Ay’da da donma-karışma-unutulma gibi haller dahilinde bulunur.

Yaramaz Rover ve Av-köpeği Ay'daki Ejderha'nın inine girerek onu kendilerine musallat ederler

Yaramaz Rover ve Av-köpeği Ay’daki Ejderha’nın inine girerek onu kendilerine musallat ederler

Rover için, tıpkı nefs için olduğu gibi, hoşa gidenler-hoşa gitmeyenler ayrımı üzerinden hareket etme vardır. Nefs ikicidir. Düalisittir. Roverandom, seyahatinin başında son derece keskin bir düalist iken arkasında bıraktığı her tecrübeden sonra bu tabiatından birtakım tavizler verir. İyilik kötülük kadar kıymetli, kötülük iyilik kadar var – düşüncesi yanlıştır demiştik. Hakikâtte, kötülük iyiliğin anlaşılması için bir alet, zatî varlığı hiç olan bir gölge, bir perdedir. Mutlak ışığın farkedilmesi için çekilmiş karanlıktan mecazî bir hat gibidir. Kötülüğün olması murad-ı ilahî dahilindedir ancak rıza-ı ilahî dahilinde değildir. Kötülük, iyiliğe musallat olabilir; buna izin verilmiştir ama kötülüğe varlık kıyafeti giydirmek abestir.

Mikro anlamda, enfüs planında, Rover bizim anlam dünyamıza uygun bir yerde gibi okunabilir. Hikâyenın makro planında da, Ay’daki dengelerin içinde, kuvvetli bir ejderha bulunur. Ay’ın karanlık tarafında meskûn, başa bela bu ejderhanın müstakilen bir hakimiyeti söz konusu değildir. Ay’daki Adam’ın iksirlerine karşı savunmasızdır ve yaptığı kötücül faaliyetler, Ay’daki Adam tarafından devamlı rasat edilmektedir. Bir çeşit 1-0 durumudur bu.


‘Roverandom ve Ay-köpeği’ İllüstrasyonu © Zhong “Zack” Du
‘Roverandom ve Ejderha’ İllüstrasyonu © Ruth Meharg
Paylaşın.

Yazar Hakkında

Leave A Reply