Istari’nin Geçmişi / Aulë, Sauron ve Saruman

0

Valar, Orta Dünya’ya elçilerini göndermeye karar verdiğinde, bu elçilerden biri olmaya en gönüllü olan Maia, bizim Saruman olarak bidiğimiz Curunir (ya da Curumo) idi. Valar’ın en büyüklerinden birisi olan Aulë’nin himayesindeki bir Maia olan Curunir’in isminin anlamı aşağı yukarı “becerikli kişi” (man of skill) olarak tercüme edilebilir. Saruman’ın becerilerine geçmeden önce, onun Orta Dünya’ya gelmeden önceki durumunu biraz incelemek faydalı olacaktır. 

Aulë, Arda’nın maddesi ile ilişkili, Ainur’un Müziği esnasında kendi düşüncesini bu maddeye yönlendirmiş bir Ainu idi. Diğer Valar ile birlikte Arda’ya intikal ettiği zaman, tüm gücünü Arda’nın maddesine şekil vermek üzerine odaklamıştı. Bu nedenle Zanaatkar (Smith) lakabı ile de tanınmaktadır. Sürekli yeni şeyler yapmak onun en çok önemsediği şeylerdendi. Madenler, cevherler ve kayalar onun ilgi alanına girmekteydi. Dağlar ve yeryüzü şekilleri onun zanaatiyle şekillenmişti. Melkor’un tutsak edildiği zincir olan Angainor’u, Güneş’in ve Ay’ın taşıyıcılarını ve Lambalar’ı yapan da Aulë idi. Tüm bunlardan da öte Cücelerin yapıcısı da kendisiydi. 

Arda’ya kaos ve karmaşayı getirmeye çalışan, yapılanı bozma üzerine odaklanan Melkor’un işlerinden en çok zararı gören Aulë’nin yaptıklarıydı. Melkor sürekli olarak Aulë’nin yaptığı yeryüzü şekillerini bozduğu gibi, Lambalar’ı da kırmıştı. Melkor’un bozduklarını ya da mahvettiği şeyleri düzeltmek Aulë’nin önemli işlerinden birisiydi. Ancak Melkor’un Aulë ile olan bu karşıtlığı sadece Aulë’nin yaptıkları ile alakalı değildi. 

Aulë’nin himayesinde yer alan iki önemli Maia vardı. Bunlardan birisi girişte belirttiğim gibi Saruman olarak bildiğimiz Curunir’di. Diğeri Maia’nın ismi ise “takdir edilen, beğenilen” anlamına gelen Mairon’du. Mairon karmaşadan hiç hoşlanmayan, düzeni ve planlamayı seven bir Maia idi. Hem Mairon hem de Curunir, Aulë’nin yaptıklarında en önemli yardımcılarıydılar ve Melkor’un yıkıcı gücüne de en yakından şahit olanlardılar. Melkor’un bu yıkıcı gücü Mairon’un aklını çelmişti. Melkor’un gücü sayesinde her şeyi kendi planlayacağı ve düzenleyeceği bir imkana sahip olacağını düşünen Mairon, Melkor tarafından baştan çıkarıldı ve Melkor’un en önemli hizmetkarı, sağ kolu haline geldi ve isminin anlamının tam tersi olan “iğrenç, menfur”  (abhorred) anlamlarına gelen Sauron ismi ile anılmaya başladı.

Valar, Üçüncü Çağ’da Orta Dünya’ya elçiler göndererek, Melkor’dan sonra Düşman konumunu alan Sauron’a karşı bir hamle yapmayı düşündü. Bunlar Sauron’a denk güçte olacaklardı, ama güçlerinden feragat ederek, ete kemiğe bürünüp Orta Dünya’nın özgür halklarına, Sauron’a karşı olan mücadelelerinde destek olacaklardı. Belirttiğim gibi Saruman bu konuda çok istekliydi; bizlerin daha çok Gandalf adıyla bildiğimiz Olorin ise oldukça çekimserdi, ancak Valar’ın ona karşı olan teveccühleri çok fazlaydı. Bu Saruman’da kıskançlık damarını ilk tetikleyen olaydı.

Saruman, Orta Dünya’ya ulaştığında Mavi Arifler’in yaptığı gibi Doğu’ya doğru yola çıktı ve yaklaşık 1500 yıl sonra geri döndü. Geri dönüşü aşağı yukarı Sauron’un Dol Guldur’da ortaya çıkışı ve Gollum’un Tek Yüzük’ü buluşuyla aynı döneme denk gelmektedir. Bu dönemde Saruman, Sauron’a karşı kurulan Ak Divan’ın başına geçti ve yıllarını Minas Tirith’in kütüphanesinde eskilerin bilgilerini tarayarak geçirdi. 

Saruman, Sauron’un ortaya çıkışını aslında hissetmeye başlamıştı ve onun gücünü kıskanıyordu. Aklında Tek Yüzük ve onun getireceği güç büyük bir yer almaya başlamıştı. Nihayet bir diğer Ak Divan toplantısında Gandalf, Dol Guldur’da olanın Sauron olduğunu açıklayınca, Sauron’a karşı saldırı düzenlemeye karar verdi ve bu başarılı saldırı, Sauron’u Mordor’a çekilmeye zorladı. 

Minas Tirith’de “gören taşlar” olarak adlandırılan Palantir’i öğrenen Saruman, Orthanc’taki Palantir’in hala var olduğunu öngörerek, Isengard’a yerleşmek istedi ve bu hem Rohan hem de Gondor tarafından olumlu karşılandı. Burada Orthanc-taşı olarak adlandırılan Palantir’i bulan Saruman, bunu Ak Divan’dan gizledi ve kendine sakladı. 

Katıldığı son Ak Divan’da, Tek Yüzük ile ilgili Gandalf’tan gelen tüm uyarıları sertçe görmezden gelen Saruman, Tek Yüzük’ün denizlerde kaybolduğunu söyleyerek, Ak Divan’ı böyle bir tehditin artık olmadığına ikna etmeye çalıştı. Fakat Saruman, artık Gandalf’ın Tek Yüzük’ün nerede olduğunu bildiğini anlamıştı ve onu casusları ile takip ettirdi. Gandalf’ın Shire’a olan ilgisinin Tek Yüzük ile alakalı olduğuna kanaat getirerek, Shire’a da casuslarını yolladı. Artık kendisini Isengard’ın Efendisi olarak görmekte olan Saruman, Isengard’ı tahkim ettirerek kendisine bir ordu kurmaya çalıştı. Bir yandan da komşu krallık olan Rohan’ı zayıflatmak için hem Grima’yı kullandı hem de Rohan’ın düşmanlarına yardım etmeye başladı.

Saruman’ın bu düşüşünün zirvesi ise Palantir’i kullanmak oldu. Gören taşlardan bir diğeri olan Ithil-taşı, bir zamanlar Minas Ithil olarak adlandırılan ve o dönemde Yüzük Tayfları’nın hakimiyetinde, Minas Morgul olarak anılan kuledeydi. Bu taş Sauron’un eline geçmişti ve Saruman Orthanc-taşı’nı kullanarak Sauron ile yüzleşti ve Sauron tarafından baştan çıkarıldı. Artık Sauron’un emri altına girmişti, ama içten içe Tek Yüzük’ü Sauron’dan önce ele geçirerek Orta Dünya’nın Efendisi olabileceği düşüncesine de sahipti. Saruman artık Yüzüklerin Efendisi’nde gördüğümüz karaktere dönüşmüştü.

Saruman sözleri çok etkili bir karakterdi; konuştuğunda aynı anda pek çok kişiyi etkisi altına alabilirdi. Hatta kendi adına çalışan Orklar’ın daha hızlı hareket etmesini bile sağlamaktaydı. Bunun yanında sihir konusuna da çok fazla eğilmiş, eskilerin bu konudaki tüm bilgilerini öğrenmeye çalışmıştı. Makineler, patlayıcılar ve hatta motorlar yapma konusunda üstün bir mekanik ve kimya bilgisine sahipti. Bu gibi pek çok konuda Sauron’un bilgi ve becerisini öğrenmeye ve taklit etmeye çalışmıştı. Özellikle makineler açısından Sauron’u geçtiği bile söylenebilir. Sauron’u taklit ettiği konular sadece bunlar değildi. Kendisine bir güç yüzüğü de dövmeye çalıştı, fakat Sauron’un sahip olduğu bilgi ve beceri seviyesinde olmadığı için kendisine yaptığı yüzük beklediği kadar güçlü olmamıştı. Bunun dışında Uruk-Hai’yi meydana getirecek seviyede biyolojik bilgisi de mevcuttu, hatta Shire’a gönderdiği insan casusların ork kanı taşıdıkları da söylenmekteydi.

Tüm bu akışta boşlukta kalan pek çok nokta olduğunu görebiliyoruz. Öncelikle Saruman’ın Doğu’da ne yaptığını pek bilmemekteyiz. Mavi Arifler ile ilgili yazımda, Tolkien’in onlar hakkındaki görüşünde bir değişiklik olduğunu belirtmiştim. Bu konuda şu spekülasyonu yapabileceğimi düşünüyorum: Tolkien’in sonradan değişen görüşünü de göz önüne alırsak,  Düşman’ın yok oluşunun ardından ortaya çıkan gizli ve kült gruplardan sorumlu olan Mavi Arifler değillerse, pek ala pek çok konuda olduğu gibi büyü ve sihir konusunda da uzman olan Saruman’ın, Tolkien’in Dördüncü Çağ’da çıkacağını öngördüğü bu grupların kaynağı olabileceğini düşünebiliriz.

Diğer yandan Aulë’nin himayesinde olan iki Maiar oldukları için Sauron’u bilen ve onun güçlerine kıskançlık duyan Saruman’ın, Sauron Dol Guldur’da ortaya çıkmadan önce de onunla farklı şartlarda karşılaştığını düşünebiliriz. Saruman’ın aklında büyüyen, Tek Yüzük’ü bularak Sauron’un yerine geçme düşüncesini oluşturan şey, Saruman’ın henüz gücünü tam toplamamış bir Sauron ile karşılaşması ve onu alt edebileceği izlenimini alması olabilir.

Manwë’nin Orta Dünya’ya gönderilecek elçiler seçilirken, Curunir’in gitmemesi konusunda bir tavsiyesi olduğunu biliyoruz. Yaptıklarını seven ve sahiplenen bir doğası olan Aulë, Cüceler’i meydana getirirken de benzer bir dürtü ile yola çıkmış, fakat Eru’nun hükmüne karşı geldiğini anlayınca tüm kalbi ile af dilemiş ve hatta Cüceler’ i ortadan kaldırmaya çalışacak kadar da sadık bir Vala’ydı. Ancak yapma ve sahiplenme konusunda ondan pek çok şey öğrenmiş olan iki Maiar’dan Mairon’un ihaneti, muhtemelen Manwë için uyarıcı nitelikte bir durumdu. Manwë’nin tavsiyesinin sebebi de, aynı durumun bir daha yaşanmaması ve Curunir’in de yapma ve sahiplenme konusunda Mairon’un düştüğü noktaya düşüp, Aulë’nin gösterdiği sadakati gösteremeyeceği öngörüsünden ötürü olabilir.

Paylaşın.

Yazar Hakkında

Leave A Reply