Okuyacağınız makale yazarımız Berâ İlhan’ın tarihinde yayınlanan makalesi olup, yeniden okuyucularımızın beğenisine sunulmuştur.
Kim yalnızsa
O daha çok duyar
Issız yerleriİster Balina olsun
İster Mandalina
Kim yalnızsa o daha çok
Eski bir türküKim yalnızsa çocuklar
O daha çok benzer
Başkasına
Çocuklar Cennetin anahtarlarıdır.
Eric Hoffer
Çocukluk Cenneti’nin kapılarını açan Küçük Prens, Çocuk Kalbi ve Şeker Portakalı’nın ardından Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın Balina İle Mandalina’sıyla Çocukluğun Yitik Cenneti’ni yeniden kurma arayışlarına devam ediyoruz. Çünkü her yeni bir gün, çocuğu Cennetin (Gizli Bahçe’nin) hatırasından bir adım daha uzağa sürükler. Wordsworth de “Doğumumuz bir uyuma ve unutuştan başka bir şey değil.” demiştir. Her bir adaptasyonla Cennet biraz daha solar. Her bir uyarlanmayla çocuk, Cennet’ten bir adım daha uzaklaşır.
Dünyamızdan yitip gitmekte olan çocukluğun geri dönüşünü kolaylaştırmak adına bizden bir şair olan Behçet Necatigil, “Benim de arkamda renkli taşlar olsaydı / Çocukluğuma giden yolu bulmam kolay olurdu.” der. Marcel Proust ise “Bize yaşanmış gibi gelen çocukluk günlerimizde, çok sevdiğimiz bir kitapla geçirdiğimiz günler kadar dolu dolu yaşanmış başka bir gün belki yoktur.” diyerek aynı duyguyu seslendirir ve Jean-Paul Sartre, “Hiç toprak kazmadım, kuş yuvası aramadım, ot toplamadım, kuşlara taş atmadım ben. Ama kitaplar benim kuşlarım ve yuvalarım, evcil hayvanlarım, ahırım tarlam oldu; kitaplık, aynada yansıyan bir dünyaydı; dünyanın sonsuz kalınlığı, değişikliği, önceden bilinmezliği vardı onda.” sözleriyle aynı gerçeğe parmak basarak unuttuğumuz çocukluğumuzu yeniden hatırlatacak renkli taşların çocuk ruhunu besleyen kitaplar olduğunu salıklar. Çocukluk hakikatine dair en yanık soruyu ise Rilke sorar:
Kim gösterecek çocuğu, olduğu gibi?
Onu kim yerleştirecek yıldızlar içre,
Uzaklık ölçüsünü kim koyacak eline?
Çocukluk Cenneti’ne geri dönüşümüzü hızlandırmak adına ise Türk çocuk edebiyatının en önemli çocuk şairi Fazıl Hüsnü Dağlarca’dır. Dağlarca, çocuğa yönelişte Türkiye’de bir dönüm noktasıdır. Altmışlı yıllardan itibaren çocuk özneye yönelen ilk şairdir. Tevfik Fikret gibi çocuğu ve çocukluğu anlatmamıştır. Çocuk bakışıyla çocuğa yazma cesaretini göstermesi açısından da ilktir. Türkçe’nin en görkemli çocuk şairi Dağlarca’nın çocuk şairlere önerisi ise “Çocuğa kendi icadını söylet, çocuğun gözünden konuş, kendi gözünü bırak.” yönündedir.
Yirmiden fazla çocuk kitabı olan Dağlarca’nın en çok sevdiği çocuk kitabı Balina İle Mandalina’dır. Kitap sıcacık ve yeri doldurulamayacak bir dostluk ve göklere ait bir sevgi üzerinedir. Yapayalnız bir Balina ve yapayalnız bir Mandalina korkunç kuzey denizinin ak gecelerinde tanışırlar. Balina hayvanların en kocamanı, hep buzullar arasında dolaşan dev gibi bir hayvan. Mandalina ise sıcacık ülkelerin küçücük bir bitkisidir. Böyle bir dostluk nasıl mümkün olur diye düşünüyorsanız şu sözü unutmayın lütfen:
Bir yalnız bir yalnızı bir duvarda bulur.
.
Demek ki çarpma şiddetinin etkisine göre benzeşir insanlar. Tıpkı Balina ile Mandalina’da benzeştiği gibi.
Gökbalina’yı tanıyor muyuz mandalinalar
Ağırlığınca
SevgiGökbalina’yı tanıyor muyuz mandalinalar
Sevgisince
Yalnızlık
1 Yorum
Bu yazınız oğlumla yaşadığım bir anıyı canlandırdı. Onunla top oynamaya gideriz bir parka. Gittiğimiz parkta bizi ilk karşılayan duruşu güzel bir ağaç vardı. Ben o ağaca sarılmayı göstermiştim bir kez. Birlikte onu öptük. Sonra genelde artık hep o parka gittiğimizde ben o ağacı çok farkedemezdim ama o genelde farkederdi ve tekrar sarılmaya gidip sohbet ederdi. Ent diye seslendiğimiz o ağaç için topunu bırakıp sarılmaya gider bende o anda nedense sarılmayı değil onun ağaçla ilişkisini izlemeyi seçerim. Bu izlemelerin ardından “beni izleyen” O (c.c) ‘nu hatırlarım. Bu saf ve temiz ruhlardan öğrenceğimiz çok şeyler var. Yazılarınızın devamını bekliyoruz, Rabbim size ve kaleminize aşk ve şevk versin.