Tolkien ve Mythopoeia – Bölüm 7

0

MYTHOPOEIA 

Metnin Aslı

Philomythus to Misomythus

You look at trees and label them just so,
(for trees are ‘trees’, and growing is ‘to grow’);
you walk the earth and tread with solemn pace one of the many minor globes of Space:
a star’s a star, some matter in a ball
compelled to courses mathematical
amid the regimented, cold, inane,
where destined atoms are each moment slain.
(J.R.R.Tolkien)

Çevirisi

Mitsever’den Mitsevmez’e/Mitten nefret edene

Ağaçlara bakıyorsun ve onları öylece yaftalıyorsun,
(Çünkü ağaçlar ‘ağaçlardır’ ve büyüme de ‘büyümek’);
Dünyada yürüyorsun ve ciddi/ağırbaşlı/ritualistik bir tempoyla adımlıyorsun
Uzayın pek çok küçük küresinden birini:
Bir yıldız, yıldızdır, top şeklini almış bir kısım maddedir
Matematiksel rotalara zorunlu kılınmış
Sistematik, soğuk ve manasızların arasında,
Kaderi belli zerrelerin (atomların) her an katledildiği yerdir.
(J.R.R.Tolkien)

Tolkien, misallerine “ağaç ve büyüme” kavramları ile başlamıştı. Devam eden dizelerde ise mikrodan makroya bir seyahat ile veya nazarı yerden göğe çevirerek, mitsevmez/”hayatın büyüsünü görmez” tipine karşı aynı tonda eleştirel hitabını sürdürüyor. Adını ve en yüzeysel özelliklerinden birkaçını bilmekle varlığı bildiğini/fethettiğini zanneden; ismini bilmek ile manasını bilmenin farkına varamayan yaklaşıma karşı argümanlarını arttırıyor. Tolkien -şiirin genel manası ile birleştirildiğinde aslında cehaletine rağmen mağrur biri olarak- çok alaycı yaklaşıyor “misomythus” tipine. Ne üzerinde yürüdüğü dünya ve sırları ne de onu çevreleyen yıldızlar ve gökler hakkında bir şey bilmediğini ima ediyor. Çünkü bilginin, sırların, mananın kaynağı Mythopoei’ya göre “mythus”/mitler olduğu için, bunun bir yönüyle tam tersi gibi olan rasyoda cehaletin resmini çiziyor. Bu noktada bir kaç kavram açıklayıp o çerçevede şiire yaklaşmanın doğru olacağını düşünüyorum.

SUPRARASYONALİTE ve MYTHOPOEIA

Suprarasyonalite, “supra” ve “ratio” kelimelerinden oluşuyor. “Ratio” kelimesi niceliksel çağrışımları çok olan, “oran/orantı” manalarına da gelen bir kelime. Niceliksel çağrışımlarının çokluğuna rağmen akıl veya “reason” (İngilizce), raison (Fransızca) kelimeleri bu kökten türüyor. (Bu kelimeler metnin konteksine göre “hikmet” kelimesi için de kullanılıyor ancak bu mana konu dışı olduğu için daha fazla açmıyoruz.)

“Supra” kelimesi ise “üstünde” manasına geliyor. “Suprarasyonel” böylelikle aklın üstünde olan şeyler için kullanılıyor. Keyfiyet/nitelik açısından “üstünde olma” durumu, dışında olma halinden oldukça farklı. Üstünde olma durumundan dolayı aslında “suprarasyonel alan”, “rasyonel alanı” kapsıyor. Tolkien, Mythopoeia Şiiri ve eserlerinde daha çok bu suprarasyonel alanın meditasyonlarını yansıttığı için “rasyonel alanı” mutlaklaştıran/yeganeleştirenlere karşı alaycı bir tavrı var. O yüzden şiirde “ciddi/ağırbaşlı/vakur” yürüyüşü anlatıp daha sonradan bunun nasıl da yüzeysel (rasyoya dayalı) bir bilginin sonuçladığı temelsiz bir özgüvene dayandığını ifade ediyor.

“Matematiksel rotalara zorunlu kılınmış…”
.

“Ratio”nun bir manası da oran-orantı olduğu yani denklemler çözen aklın bir ifadesi olduğu için “matematik” göndermesi, rasyonalizm eleştirisinin bir boyutunu oluşturuyor.

Pozitivist bilim felsefesinin vazgeçilmezi olan determinizm de buradan payını alıyor. Matematiksel rotalara zorunlu kılınan yani deterministik güzergahı “akıl” ile de hesaplanabilen bir sebep-sonuç ilişkisi ağının mahkumu, ama diğer yandan kendi manasına hiçbir katkı da sağlamayan bu bilgi ile misomythus’un nazarında gezegen bize takdim ediliyor. Anlam ve anlamın güzelliğine dair hiçbir şey ifade edemeyen bir gezegen tanımı.

Matematik ilminin genel manada Tolkien tarafından eleştirildiğine dair elimizde hiçbir argüman yoktur. Tolkien’in buradaki eleştirisi hesap/muhasebe/calculus boyutunda matematiği hapseden rasyonalist bir mantık özrünedir. Diğer bir deyiş ile: Matematiğin de tüm bilgi türleri gibi aşkınlık potansiyelinin dışında ve eşyaya büyüsünü kaybettirmenin bir enstrümanı gibi kullanılmasına karşıdır.”Peri Masalları” alemi bu mantık özrünü kırmak misyonu taşır.

İllustrasyon: Toby Lewin

PERİ MASALLARI RASYO DUVARLARININ KIRILMASIDIR

Tolkien, Mythopoeia’daki bazı manaları daha açıkça ifade ettiği “Peri Masalları Üzerine” de bakışının “suprarasyonel” niteliğini şu sözlerle ortaya koyar:

Metnin Aslı

“…the nature of Faerie: the Perilous Realm itself, and the air that blows in that country. I will not attempt to define that, nor to describe it directly. It cannot be done. Faerie cannot be caught in a net of words; for it is one of its qualities to be indescribable, though not imperceptible. It has many ingredients, but analysis will not necessarily discover the secret of the whole. Yet I hope that what I have later to say about the other questions will give some glimpses of my imperfect vision of it. For the moment I will say only this: a “fairy-story” is one which touches on or uses Faerie, whatever its own main purpose may be: satire, adventure, morality, fantasy. Faerie itself may perhaps most nearly be translated by Magic – but it is magic of peculiar mood and power, at the furthest pole from the vulgar devices of the laborious, scientific magician. There is one proviso: if there is any satire present in the tale, one thing must not be made fun of, the magic itself. That must in that story be taken seriously, neither laughed at nor explained away.”

Çevirisi

“…peri aleminin doğası: “Peri Alemi”nin kendisi ve o ülkenin havasına kattığı esintilerdir. Onu doğrudan tanımlamaya veya tasvir etmeye kalkışmayacağım. Çünkü böyle bir iş yapılamaz. Peri Alemi, kelimelerin ağına yakalanmaz/kelimeler ile avlanamaz. Onun en önemli niteliği, hissedilmez/duyulamaz olmamasına rağmen tasvir edilemezliğidir. Pek çok unsuru (hikayenin/alemin kurucu unsurları) olmasına rağmen hiçbir analiz bütünü sırlarını keşfedemez/fethedemez. Yine de, diğer sorulara vereceğim cevaplarla tam ve mükemmel çizemediğim resmine göz atma imkanını ileride sunabileceğimi umuyorum. Şimdilik şunu söyleyebilirim: bir “peri masalı” ana amacı ne olursa olsun, Peri Alemi’ne temas eden ya da Peri Alemini kullanan hikayedir; bu amaç hiciv, macera, ahlak ya da fantezi de olabilir. Peri Alemi’nin kendisi belki de en iyi Büyü üzerinden aktarılabilir/ifade edilebilir. Bahsi geçen büyü çok müstesna bir anlamda ve güçte, aynı zamanda anlamı itibariyle, bir büyücünün uzun uğraşlar ve “bilimsel” çalışmalar ile elde ettiği bayağı/değersiz/ adi tertiplerden olabilecek en uzak noktada durmalıdır. Bir şartla ki: Eğer hikayede bir hiciv var ise, tek bir unsur, büyünün kendisi bu hicvin hafifsemesinden beri olmalıdır. Büyü, hikayede ciddi olarak ele alınmalı, ne gülmenin bir malzemesi yapılmalı ne de başka manalar yüklenmelidir.”

Faerie - 03

Çeviri Notları
“Faerie” kelimesini ve “Perilous Realm”i “Peri Alemi” diye çevirdik. Tolkien, her ikisini de birbirine ayniyete yakın benzerlikte kullanıyor. Diğer yandan “Peri Masalları Üzerine” okunursa daha iyi anlaşılacak bir gerçek daha var: Aslında Peri Alemi/Hikayesi/Masalı gibi şeylerden kastedilen mana; iç tutarlılığına uygun olarak perilerin de kendi yaşam alanını bulabildiği bir alem/boyuttur. Alemin bu geniş tanımı içinde Silmarillion ve Yüzüklerin Efendisi’de aslında bu aleme ait hikayelerdir. Tolkien’e göre Peri Alemi (Faerie, Perilous Realm), perinin bir türevi gibi veya yanlış anlaşılmasından doğan elfler ve pek çok alışılmış dışı varlığın, suprarasyonel bir iç tutarlılık ile yaşamasını olağan/mümkün kılan alemdir.

“Onu (Peri Alemi’ni) doğrudan tanımlamaya veya tasvir etmeye kalkışmayacağım.”

Tolkien, böyle bir gayret ancak rasyonel alanın isteyeceği bir şey olduğu için en baştan oran-orantılar, basit denklemler içinde hapsolan aklın sınırları dışına atıyor kendini.

“Çünkü böyle bir iş yapılamaz. Peri Alemi, kelimelerin ağına yakalanmaz/kelimeler ile avlanamaz. Onun en önemli niteliği, hissedilmez/duyulamaz olmamasına rağmen tasvir edilemezliğidir.”

Kelimelerin ağına yakalanamama durumu aynı zamanda basit düzeyde aklın (rasyonun) sınırlarına hapsedilememe durumudur. Misomythus’un, eşyayı anladığını zanneden, bir kelime ile, isim vererek onu fethettiği vehmi ve temelsiz özgüveninin tersidir. Bu alem kapılarını ancak sorgulamadan ona teslim olan biri için fetihler içerir. Kendi rasyo duvarlarına hapsolmuş bir mahkumun (misomythus) dolaşmasına müsait değildir. Çünkü o, bu alemin cezbesinden önce kendisinin/rasyosunun mahkumudur.

Hissedilebilir, duyulabilir ama kelimelerin esaretine müsait değildir. Bu yönüyle Tolkien meditasyonu, özgürleştiricidir. Peri Alemi, kelimelerden, resimlerden kurtulup asıllara ulaşmanın ünvanıdır. Mazur kalınabilen ama sahip olunamayan, ancak içinde mazur kalma sahasında “olunabilen” bir alemdir.


Not: Rasyonalizm eleştirisinin bir boyutu olarak ele alacağımız “Yaprak Çizen Niggle” hikayesi sonraki yazılara kaldı. “Peri Masalları Üzerine” isimli denemeden alıntıladığımız pasajın daha geniş yorumuna da bir sonraki yazıda devam edeceğiz.

Paylaşın.

Yazar Hakkında

Leave A Reply