Tolkien ve İstihbarat – Bölüm 2

0

Kurgu Yazarlığı ve İstihbaratçılığın Ortak Yönleri

Bir kurgu yazarı, tüm karakterleri ile empatik bir ilişki içindedir. Kurgusunda sunduğu gerçekliğin farklı karakterler tarafından, farklı bakış açılarından nasıl algılandığını ortaya koyar. Bir hikâyenin bazen pek çok karakter üzerinden farklı manaları ve takip edilebilme imkânı vardır.

İstihbaratta da kişilik profili ve profili çıkartılan kişinin kurgusal veya gerçek senaryolara nasıl tepkiler üreteceği hesaplanırken benzer bir çalışma yapılır. Karakterin kurgu senaryodaki inandırıcılığını üreten düşünce süreçleri ile gerçek hayatta kişilik profili üzerinden çıkarımlarda bulunulan düşünce süreçleri birbirine benzerlik gösterir.

Bir kurgu yazarı, ikincil gerçekliğini oluştururken mekânsal detaylardan yardım alır. Kurguladığı veya seçtiği mekânı ve detaylarını sembolleştirir. Yazar zihni mekânsal detaylar konusunda hassas olmalıdır. Aynı şekilde bir istihbaratçı, sanatçı gibi, her gün oradan gelip geçen insanın görmediği detayları görmeli ve algısı bu konuda eğitimli olmalıdır.

Yazar mevcut/kurgu verilerden yola çıkarak hikâyesini oluşturur ve olası bir doğrultuda geliştirir. Karakterlerin de olası/kendine uygun biçimde hareket ettiği, geliştiği, ana hikâyenin yanında yan hikayelerle gelişimini sürdürdüğü kurgular ortaya çıkar. İstihbaratçı da benzer şekildeki düşünce süreçlerine sahiptir. Fark ise istihbaratçının temel aldığı veriler gerçektir ve geliştirdiği olası senaryolar gerçek karakterlere dayanmaktadır.

Psikolojik istihbaratı iki temel kategoriye ayırmak mümkündür: (1) Mevcut durumun nasıl algılanacağını belirlemek; algıyı istenen yönde kanalize etmek. (2) Bir kurgu oluşturmak ve bunu gerçek gibi algılatmak veya gerçeğin bir aynası gibi sunmak. Birinci kategoriye örnek, Amerikan yeni neslinin gözünde, Vietnam Savaşı’nın bir mağlubiyetle bitmediği, onun yerine sonuçsuz olarak veya kazanım sağlamayan bir barış ile son bulduğu algısıdır. Gerçekte ise ABD savaşta hezimet yaşamış ve hiçbir sonuç elde edemeden çekilmiştir. İkincisine örnek ise köpekbalıklarının olağanüstü tehlikeli hayvanlar olduğu ve temel hedeflerinden birinin insan avı olduğu algısını oluşturan “Jaws” filmidir. En az yirmi yıl boyunca bu film her yaz tatilinde denize girenlerin tereddüt yaşamasına sebep olmuştur. Bu örnekleri, en büyük olmasa da çok yaygın olarak bilinen örnekler oldukları için seçtik. Psikolojik istihbaratın bu iki temel öğesine iyi yazılmış kurgu eserler de sahiptir. Diğer yandan, verilen örneklerde olduğu gibi zaten psikolojik istihbarat algı operasyonlarında film senaryoları ve romanlar etkili rol oynamaktadır. Bu açıdan Churchill’in “Hikâye Anlatıcısı” Dennis Wheatley de psikolojik istihbarat ve yazarlık mesleği arasında ilgi çekici kesişimlerden biridir.

Winston Churchill'in "Hikâye Anlatıcısı" Dennis Wheatley

Winston Churchill’in “Hikâye Anlatıcısı” Dennis Wheatley

Bir yönetmenin veya yazarın yaptığı iş, izleyicinin veya okurun dikkatini yönetmektir. Aynı işleve bir illüzyonist veya ajan/istihbaratçı da sahip olmalıdır. Ajan/istihbaratçı, dikkati yöneterek göstermek istediği şeyleri öne çıkarırken saklamak istediklerini de algının gözünde perdeler. Dikkati yönetmek açısından illüzyonist, ajan/istihbaratçı ve yazar/yönetmen meslekleri birbirine benzemektedir.

Yazar, hızlı öğrenme ve yoğun konsantrasyon yeteneklerine sahip olmalıdır. Okuyucu-izleyici çok çabuk sıkılır. Onu sıkılmaktan kurtarabilmek için yazarın yoğun/çok katmanlı ve hızlı bir anlatıma ihtiyacı vardır. Böyle bir anlatının kurulabilmesi, izleyicinin dikkatini koruyacak biçimde sürdürülebilmesi adına yazarın dar bir alana -yazdığı hikâye veya senaryodaki bir bölüm ve sekansa- konsantre olması, yoğunlaşması gerekir.

Diğer yandan pek çok hikâye, bugünlerde “uzun form” denen diziler, film serileri, romanlar, bir hayat boyu elde edilebilecek tecrübenin meyvesi olarak çıkmaktadır. Yazar ise diğer insanlar gibi tek bir hayat süresine sahiptir ve bu yüzden sadece yoğunlaşmaya değil hızlı öğrenme süreçlerine de elverişli olmalıdır. Bazı durumlarda bir iki yıl bir alana girmeli ve eserini verebilecek düzeyde hızlı bir öğrenme süreci yaşamalıdır. Bir istihbaratçı da hayat boyunca oynadığı teorik roller veya pratikte yaşayarak oynadığı rollerden dolayı kısa süreli yoğun konsantrasyon ve hızlı öğrenme süreçlerine ihtiyaç duyan biridir.

Yazar ve istihbaratçı/ajan, her ikisi de mültidisipliner (farklı bilgi disiplinlerinden/alanlarından beslenen) bir yapıya sahip olmak zorundadır. Yazar, karakterleri ve hikayeleri üzerinden sürekli farklı bilgi disiplinleri arasında teorik, varsayımsal, hayali seyahatler yaparken istihbaratçı da teorik -bazı durumlarda pratik/uygulama alanında- seyahatler ile bu durumu tecrübe eder. Her ikisi de yaşarken veya yazdığı eserini muhataplarına sunarken inandırıcılık sorunu ve iç tutarlılık sorunu ile yüzleşmek ve başetmek zorundadır.

Yüksek Fantezi Yazarlığı ve İstihbarat

“Yüksek Fantezi” yazarları, diğer kurgu yazarlarının özelliklerinin yanında bazı farklı özelliklere de sahiptirler. Bunların başında Christopher Tolkien’in J.R.R. Tolkien hakkında söylediği “…tamamen gerçekleştirilmiş ikincil bir dünya kurgulamak” gelir. İkincil bir gerçekliğin inşası, iç tutarlılığı ve inandırıcılığı tamamen saf bir “alt-yaratı” sürecidir ve algı üzerindeki etkisi itibariyle bazı örneklerde, yaşanan gerçekliğin bağlarından bütünüyle kurtarıcı bir nitelik taşır. Dolayısıyla Tolkien gibi ancak az sayıda yetişmiş fantezi yazarı algının yönlendirilmesi konusunda eşsiz bir kabiliyet sergiler. Sanki sihir gibi olan bu alt-yaratı kabiliyeti, psikolojik istihbaratın da en önemli gerek şartlarından olan algı yönetiminde, özel ve en yüksek konumdadır.

Fantezi yazarı böyle bir dünya kurgularken yalnızdır ve eserini sunacağı ana kadar bu yalnızlığının sürekli olmayacağına dair en ufak bir garantisi yoktur. Dolayısıyla fantezi yazarları -özellikle Yüzüklerin Efendisi’nin yazıldığı ve tür (genre) özelliklerinin ve okuyucu kitlesinin oluşmadığı bir dönemin fantezi yazarları- risk alan insanlardır. Risk almak ve eserinde, eyleminde yalnız kalmayı kabul etmek bir istihbaratçının/ajanın da göze alması gereken durumlardır. Çoğu zaman, istihbaratçı da fantezi yazarı da toplumsal mutabakatın, ezici çoğunluğun görüşlerinin dışında hareket eder. Psikolojisinin bu türden bir fikri bağımsızlığın ağırlığını ödemeye müsait olması gerekir.

Buraya kadar bahsettiğimiz ortak noktalar ancak ideal durumu içinde tanımlanan bir yazarın -ki çoğunlukla bu satırlar yazılırken Tolkien’in kişilik profili üzerinden hareket edildi- ve yine ideal durumu içinde tanımlanan bir istihbaratçının iç dünyalarına ışık tutar. Aynı doğrultuda ideal durumunda ele aldığımız varsayımsal “istihbaratçı”, daha çok istihbaratın analitik alanı ile irtibatlı segmentidir.

Önceki yazıda geçen “Churchill’in Hikayecisi” Wheatley, seçtiğimiz istihbaratçı segmentine örnek olacağı gibi “Bilinmeyen Tolkien” yazı serisinin ilk yazısının konusu olan Bletchley Park‘ta çalışmış pek çok kişi de yine aynı segmente ihtimal örnek teşkil edecek kişilerdir.

Tolkien’in yaşadığı dönem, dönemin istihbarat işe alımlarının niteliği, Tolkien’in kişilik profili ve kabiliyetleri, hayatının -ölümünün kırk dört yıl ardından- hala sisler ve gizemler içinde kalması, mektuplarının dahi tahminen %95’ine henüz ulaşılamamış olması veya kamuoyunun bilgisinin dışında kalması ve bunlar gibi listeyi uzatabileceğimiz pek çok veriye sahip olmamızdan dolayı Tolkien’in hayatında henüz günışığına çıkmamış bir istihbarat katmanı olduğu ihtimali kuvvetli gözüküyor.

Buraya kadar sayıp dökülenler -delil olmasa da karine hükmündeki gerçekler- kesin bir kanaat oluşturmak için yeterli gözükmemektedir. Bu analizlerimizden daha fazlasına ihtiyaç bulunduğu gerçeği aşikâr biçimde kendisini göstermeye devam eder. Bu sebeple en yakın zamanda Tolkien’in özel hayatına daha yakından eğildiğimiz araştırmalarımızı, yazılarımıza konu etmeye devam edeceğiz.


Not: Sonraki yazıda daha önceden referans verdiğimiz Elansea’nin kitabından konu ile ilgili pasajların çevirisi ve çevrilen kısımların yorumu ile devam edeceğiz.

Sonraki Yazı: Tolkien ve Dünya Savaşı

Paylaşın.

Yazar Hakkında

Leave A Reply