Tolkien ve Ağaç – Bölüm 1

0

Okuyacağınız makale, “Tolkien ve Mythopoeia” yazı dizisinin 18.Aralık.2015’de yayınlanan üçüncü makalesi olup, kendi içinde barındırdığı anlam bütünlüğü açısından “Tolkien ve Ağaç” serisinin ilk makalesi olarak tekrardan okuyucularımızın beğenisine sunulmuştur.


TOLKIEN MİTOLOJİSİNİN KENDİNE HAS ÖZELLİKLERİ

TOLKIEN, AĞAÇ VE ZAMAN

All we have to decide is what to do with the time that is given us.

Tüm karar vermemiz gereken bize bahşedilmiş zaman ile ne yapacağımızdır. (J.R.R.Tolkien)

Tolkien mitolojisi, sadece niyet ve araştırma yönüyle değil aynı zamanda yapısal özellikleri ile de daha sonradan üretilmiş “yazar mitolojileri”nden farklıdır. Game of Thrones’un yazarı George Martin, bunu belirtmek için: “Biz aslında yazarken hile yapıyoruz. Yazdıklarımız sadece buzdağının görünen yüzü ile alakalı, Tolkien de ise buzdağının altı köklere kadar bütün detaylar var.” diyerek bu farklılığı dile getirmiştir. G.R.R.Martin’in bahsettiği köklerin, yani mistik, ezoterik bağlamların, Tolkien mitolojisinde mevcut olma durumudur. Tolkien’in Evreni, ezoterik kozmoloji de içeren bir evrendir. Bu kozmolojinin merkezine ise oturan en kuvvetli sembolik imge ağaçtır. Silmarillion, Ainulindale’nin müziği ile zaman üstü bir alemde başlar ve müzikten sonra en belirgin öğe olan iki ağacın hikayesi ile zamanın içine doğru yolculuğunu sürdürür. Bu iki ağaç, güneş ve ay ile zamanın ölçülmesinden önce, günlerin başlangıç ve bitişlerinin sınırını çizen; bir yönüyle zaman içinde beliren kaderlerin ilk sayaçları, kaderleri ortaya çıkartan zeminin başlatıcılarıdır. Kitaba da adını veren Silmariller bu ağaçların ışığından elde edilmiş ve yine bu iki ağaç (Telperion ve  Lorelin), çiçekleri ve meyveleri olarak ayı ve güneşi hediye etmiştir dünyaya. Bu yönleriyle bu ağaçlar bizim bildiğimiz manaya daha yakın ve takvimlerin de başlatıcısı olan bir zaman kavramını da netice vermişlerdir. Yaratılışları bir alt-yaratı olarak zamanın doğumuna sebep olmuştur. Bu yönüyle Telperion ve Lorelin, müzikten hemen sonra ve her şeyden önce eşsiz bir konumdadır. Orta-Dünya’daki diğer ağaçlar ve bazıları diğerlerinden ziyade olarak bu ağaçların yansıma-imgeleri gibidir. Gondor’un “Beyaz Ağacı”na kadar bu ağaçların izlerini sürebiliriz ve hala insanlığın kaderi ile ilgileri ve sembolik değerleri mahfuzdur. Gondor’un ağacı umudun bir sembolü olarak “Kral’ın Dönüşü”nü beklemek üzere muhafızlar tarafından korunur. Bir gün bu ağacın “Kral’ın Dönüşü”nü haber vermek üzere yeniden dirileceğine inanılır. Bir yönüyle uykuda olan insanlığın uykudan uyanıp kendi asli mevkisine oturmasının da sembolüdür ağacın dirilişi/çiçeklenmesi.

Telperion ve Lorelin

Telperion ve Lorelin

TOLKIEN, NIGGLE VE BİR MÜRŞİD RESMİ OLARAK AĞAÇ

Mythopoeia ile ilgisini ağaç ve alt-yaratı kavramları üzerinden gördüğümüz ve “Ağaç ve Yaprak” edisyonunda şiir ile birlikte basılmış bir hikayedir “Yaprak Çizen Niggle” (Leaf by Niggle). Bu hikayede ağaç, manevi bir rehber rolündedir. Ağacın çizeri/alt-yaratıcısı olan Niggle ise bu rehber/mürşid tarafından eğitilen/irşad edilen bir karakterdir. Kendisi de çok ilhamların tetikleyicisi olan bu hikaye Tolkien’e de rüyasında bir ilham olarak verilmiştir. Tolkien Poetikasının bütün karakteristik özelliklerini taşıyan ama Tolkien evreninden farklı bir evrene sahip bir hikayedir.

Bir yönüyle “Tolkien ve Ağaç” ilişkisinin müfessiri ve bu dünyanın kapılarının açılış tılsımı/şifre çözücüsü gibidir. Bu gerçeği Tolkien şu sözleri ile ifade eder:

Metnin Aslı

That story was the only thing I have ever done which cost me absolutely no pains at all. Usually I compose only with great difficulty and endless rewriting. I woke up one day (more than 2 years ago) with that odd thing virtually complete in my head. It took only a few hours to get down, and then copy out. (In a letter to Stanley Unwin / 18 March 1945)

Çevirisi

Bu hikaye (Leaf by Niggle), bana hiç bir bedel ödetmeksizin ortaya çıkan tek eserimdir. Genellikle hikayelerimi ancak büyük zorluklarla ve sonu gelmeyen yeniden yazımlarla oluştururum. Bir gün uyandım ve bu tuhaf hikaye neredeyse tamamen aklımdaydı. Yazı başına geçip kaleme almak sadece bir kaç saat sürdü. (18 Mart 1945 yılında Stanley Unwin’e yazılan bir mektuptan)

Tolkien’in ifadesi ile bütünüyle ilham olan bu eserde ağaç, hakikatin keşfettiricisi bir ayna hükmündedir. Bu keşif yolculuğu ağacın diğerlerine benzemezliğinin – bizim algımızda ehadi tecelli dalga boyunda  oluşunun – keşfi ile gerçekleşir. Ağaç, biricik/yegane/kendine özgü yönünün keşfi ile harikalarını sunmaya başlamıştır. “Benzersizlik” karinesi, ancak aşkın sebep olacağı bir konsantrasyona ve diğer meselelerden kurtulup kendini birşeye adama sancısının yükselmesine sebep olmuş ve bunun sonucu olarak; Niggle, hakikate ulaşan manevi yolculuğuna başlamıştır. Bu ağacı kendi çizimlerinden biri olarak yani Tolkien ifadesi ile bir “alt-yaratı” ile keşfetmiştir. Tolkien’in eserlerinde “alt-yaratı” kavramı mutlak yaratının bir yansıması olarak yer bulur. İnsanlar ve ruhani varlıklar, sınırlarının dışına çıkamadıkları Mutlak ve Tek Yaratı’nın/Müziğin/Bestenin, bilerek veya bilmeyerek iyi niyetle veya kötü niyetle notalarını yazmaktadırlar. Bu “alt-yaratı”, eğer mutlak yaratıya bir hayranlık ve rızanın ürünü ise aynı zamanda bir ruhani keşif ve yükselme yolculuğuna da dönüşmektedir. Böylelikle evren olarak Tolkien mitolojisinin dışında gelişen hikaye, anlam ve dünya görüşü itibariyle, dışında geliştiği bu evrenin bir uzantısı ve belki de şifre çözücüsü hükmündedir. Diğer yandan, farklı bir evrenin ürünü olarak de modern mantık hatalarına ve hakikat örtücülüğüne de cevaplar içeren Mythopoeia ile de kesişir.

Ejbeachy'nin fırçasından "Yaprak Çizen Niggle"

Ejbeachy’nin fırçasından “Yaprak Çizen Niggle”

“Niggle ve Tasavvuf” adı ile başka bir yazı dizisinde bu konuyu ayrıca ele alma niyetimiz olduğundan uzunca bir faslı şimdilik kısa kesiyoruz ve burada Niggle’ın manevi serüveninin başlangıcına şahitlik eden satırları paylaşmakla yetiniyoruz:

Metnin Aslı

There was one picture in particular which bothered him. It had begun with a leaf caught in the wind, and it became a tree; and the tree grew, sending out innumerable branches, and thrusting out the most fantastic roots. Strange birds came and settled on the twigs and had to be attended to. Then all round the Tree, and behind it, through the gaps in the leaves and boughs, a country began to open out; and there were glimpses of a forest marching over the land, and of mountains tipped with snow. Niggle lost interest in his other pictures;… (Leaf by Niggle)

Çevirisi

Özellikle kendisini çok meşgul eden bir resim vardı. Rüzgara kapılmış bir yaprak ile başlamış, ağaca dönüşmüş ve sonrasında ağaç büyümüş ve sayısız dallarını her yöne uzatmış ve benzersiz köklerini her yöne özgürce salmıştı. Tuhaf kuşlar gelmiş ve dallarına kurulmuş, kendilerine ilgi gösterilmesini mecbur kılmıştı. Derken ağacın çevresinde ve ötesinde, yapraklarının dallarının müsaade ettiği boşluklarda, bir ülke/diyar ortaya çıkmaya başlamıştı. Bu diyarda araziyi kaplayan ormanların görüntüleri ve zirveleri karlarla kaplı dağlar seçilmeye başlamıştı. Niggle diğer resimlerine ilgisini yitirdi;… (Yaprak Çizen Niggle)

Bahsi geçen pasajda bilinmeyene davetin ve gizemin cazibesi kadar bu dünyanın ilk olarak, hak ettiği ilgiye mazhar bir ağacın gölgesinde ve ötesinde belirmesi de önemlidir. Pek çok yönü müstesna “ağaç” bir mürşiddir hem Niggle için hem de Tolkien için.

Sonuç olarak; Tolkien “ağaç” dediğinde bir değil bin kere düşünmek gerek. Şimdi ilk dizeleri tekrardan okumamız için uygun bir zaman:

Metnin Aslı

You look at trees and label them just so,
(for trees are ‘trees’, and growing is ‘to grow’);

Çevirisi

Ağaçlara bakıyorsun ve onları öylece yaftalıyorsun,
(Çünkü ağaçlar ‘ağaçlardır’ ve büyüme de ‘büyümek’);


Not: Bir sonraki yazıda, Mythopoeia’nın ilk dizesinde geçen “yaftalama” kavramı ve “Tolkien ve Ağaç” bahsi üzerine devam edeceğiz.

Paylaşın.

Yazar Hakkında

Leave A Reply