Théoden ve Denethor

0

Yüzüklerin Efendisi eseri bilindiği gibi Sauron’un kendi dövdüğü Tek Yüzük’ü ele geçirme çabasını ve Yüzük Kardeşliği ile bu kardeşliği destekleyen farklı kişilerin ve halkların Tek Yüzük’ü yok etme çabasını içermektedir.Yüzüklerin Efendisi içerisinde geçen bir çok karakter arasında da çeşitli ikililer dikkatimizi hemen çeker. Bu ikililerden en çok bilineni tabi ki Frodo ve Gollum ikilisidir. Bu ikililer konum itibariyle benzeşen ancak imtihanlarını verme açısından farklılaşan karakterlerdir. Yine aynı örnekten ilerlersek Gollum Tek Yüzük’ün etkisine azami şekilde girerek ziyana uğrarken, Frodo ise imtihanını vermek için elinden geleni yapmış ve sonunda bir lütuf ile kurtulmuştur. 

Bu ikililere bir diğer örnek de Gandalf ve Saruman ikilisidir. Valar tarafından Orta Dünya halklarına destek için gönderilen bu ikiliden Saruman, kendi vazifesine ihanet etmiş ve alçala alçala yok olmuştur. Gandalf’ın vazifesine sadakati ise onu bilakis yükseltmiştir. 

Ben bu ikililer arasında Rohan Kralı Théoden ile Gondor Vekilharcı Denethor’un da sayılabileceğini düşünmekteyim. Théoden ve Denethor, Orta Dünya’nın iki önemli insan krallığının hükümdarlarıdır. Bu iki hükümdarın hayatları da birbirleriyle benzerlikler taşımaktadır. Denethor gibi Théoden de Gondor’da doğmuştur. Babası Thengel’in büyükbabası Fengel ile olan anlaşmazlıkları nedeniyle, Thengel Rohan Kralı olana dek Gondor’da yaşamıştır. Bu nedenle Rohan dili yanında Westron ve Sindarin dillerini de iyi derecede bilmektedir. 

İki hükümdarın babaları Thengel ve II. Ecthelion de irfan sahibi önemli hükümdarlardır. Hem Thengel’in hem de II. Ecthelion’un hayatında bizlerin sonradan Aragorn olduğunu öğrendiğimiz ve o dönemde kendisini Thorongil adıyla tanıtan Isildur’un varisi ile olumlu kesişimleri bulunmaktadır.

İki hükümdar da babalarının ardından yönetime gelmişlerdir. Denethor’un bilindiği gibi Boromir ve Faramir adında iki oğlu vardır. Théoden’in tek oğlu Théodred olsa da kız kardeşinin oğlu olan Éomer’e de kız kardeşinin ölümünün ardından oğlu gibi bakmıştır. Tabi hepsinden de önemlisi bu iki hükümdar Yüzük Savaşı döneminde hüküm sürmüşlerdir. Bu zor dönemdeki hükümleri onlara benzer imtihanlar sunmuştur. 

Öncelikle bu iki hükümdar da Yüzük Savaşı döneminde kendilerine yanlış danışmanlar seçmişlerdi. Saruman’ın hizmetinde olan Solucandil Gríma, Théoden’in başdanışmanı olmuş, onu hem sözleri hem de bazı maddelerle zehirlemişti. Théoden zamanla iktidarını Gríma’ya, dolayısıyla Saruman’a teslim etmiş, pasif bir hale bürünmüştü. Denethor’un danışmanı ise bir insan değil, bir Palantir’di. Denethor önceleri iradesiyle hükmettiği Palantir’e zamanla hükmedemez olmuştu. Çünkü gören taş olan Palantir birisi Sauron’da ve bir diğeri de Saruman’da olan Palantirler’le iletişim kuruyordu. Zamanla Sauron’un iradesi Saruman’ı ve Denethor’u etkisi altına almış ve Saruman’ı yoldan çıkarırken, Denethor’u da ümitsizliğe gark etmişti.

İki hükümdar arasındaki bir diğer benzerlik de, Yüzük Savaşı sırasında kaybettikleri oğullarıydı. Boromir bilindiği gibi yaptığı hatadan dolayı pişmanlık içerisinde Merry ve Pippin’i korurken Uruk Hailer tarafından öldürülmüştü. Théoden’in oğlu Théodred de benzer bir biçimde Isen nehrindeki muharebede Uruk Hailer tarafından öldürüldü. Böylelikle iki hükümdar da ilk varislerini kaybetmiş oldular. İki hükümdarın da ikinci varisleri ile ilgili sorunlar vardı. Denethor oğlu Faramir’i, hem mizacı hem de Gandalf ile olan  yakınlığından dolayı beğenmezken, Théoden’in yeğeni Éomer ise Gríma tarafından hapse atılmıştı.

Bu iki hükümdardan birisi Saruman diğeri de Sauron tarafından zehirlenmişken, artık Ak olan Gandalf’ın önce Théoden’e ardından Denethor’a dokunuşu gerçekleşti. Ak Gandalf için bir zamanlar kendi dengi olan Saruman’ın zehrini akıtmak pek zor olmadı. Théoden üzerindeki ağırlıktan kurtuldu, Gríma kovuldu, Éomer serbest kaldı ve Rohan tekrar sahneye çıktı. 

Ancak Denethor’un durumu Théoden’den daha zordu. Sauron’un etkisi ve gücü, Saruman’dan daha kuvvetliydi. Bunun yanında Théoden’in Gandalf’a olan hürmeti Denethor’da hiç bir zaman olmamıştı. Denethor Gandalf’a gençliğinden beri kıskançlıkla beraber bir nefret duyuyordu. Oğlu Faramir bile Gandalf’a olan yakınlığı nedeniyle bu nefretten payını almış, babasından görmesi gereken sevgi ve yakınlığa hep hasret kalmıştı. Denethor, Gandalf yerine Palantir’i ve dolayısıyla Sauron’u dinlemeye devam etti ve kendi felaketine koştu. 

Her iki hükümdarın kendilerini bağlayan bir yeminleri de vardı. Théoden’in yemini atası Eorl’ün Gondor ve Rohan arasındaki ittifakı kuran yeminiydi. Bu yemine göre Gondor’un Kızıl Ok’u Rohan’a göndermesi, Rohan’ın geri çevirmeyeceği bir yardım çağrısıydı. Théoden bu yardım çağrısına cevap verdi ve Pelennor Çayırları savaşına yetişerek Gondor’un Sauron’un ordusundan kurtulmasını sağlayan önemli bir etken oldu. 

Denethor’un yemini ise 1000 senelik Vekilharçlık kurumunun Isildur’un Varisi ortaya çıktığında hükümdarlığı bu varise teslim etmesi hakkındaydı. Ancak Denethor gençliğinde Isildur’un Varisi olduğunu anladığı, kendisini Thorongil olarak tanıtan Aragorn’un tahttaki hakkını tanımıyordu; onu Gondor’a layık görmemişti. Bu duyguları onun Vekilharçlık kurumunun gerekliliklerini yerine getirmesini engellemişti. 

Yüzük Savaşı, iki büyük hükümdarın, hem Théoden’in hem de Denethor’un sonu olmuştu. Théoden vazifesini yerine getiren bir hükümdar olarak savaş alanında, Nazgûl tarafından katledildi. Ancak Merry’ye söylediği son sözleri, onun sonunu nasıl karşıladığını bize göstermekteydi:

Bedenim kırıldı. Atalarıma gidiyorum. Ve artık, onların o kudretli topluluklarında bile utanmayacağım. Ümitsiz bir sabah, ferah bir gün ve altın bir gün batımı.

J.R.R. Tolkien / Yüzüklerin Efendisi / Kralın Dönüşü /
Pelennor Çayırları Savaşı

Denethor, o büyük hükümdar ise aklını ve iradesini, Sauron’un Palantir aracılığıyla kendisine gösterdiği ümitsizlik girdabında kaybetmişti. Kendisinin gitmesi için sevk ettiği o imkansız çarpışmadan ağır yaralı gelen oğlu Faramir ile beraber kendisini yakmak istedi. Ümidin kalmadığını ve karanlığın artık her şeyi kaplayacağına şüphesiz bir biçimde inanmıştı. Denethor, bu deliliği engellemek için yanına gelen Gandalf’a içindeki her şeyi döktü:

‘…Batı kaybetti. Esir olmak istemeyenlerin ayrılma vakti geldi.’

‘Sen, benim yerime hüküm sürmeyi; kuzeyde, güneyde veya batıda bulunan bütün tahtların arkasında olmayı umuyorsun.’

‘Sol elinle beni bir süre için Mordor’a karşı kalkan olarak kullanırken, sağ elinle Kuzeyli bu kolcuyu beni yerimden etmek için getireceksin… Ben Anárion Hanedanı’nın Vekilharcı’yım. Bir zıpçıktının bunak teşrifatçısı olmak için aşağıya adım atmam.’

‘Her şeyin, yaşamım boyunca olduğu gibi olmasını isterdim…tahtımı kendi kendinin efendisi olan, bir büyücünün çırağı olmayan oğluma bırakmak isterdim.’

‘Daha şimdiden oğlumun sevgisinin yarısını kazanmıştın. Şimdi de şilahşörlerimin kalplerini çalıyorsun ki sonunda onlar beni oğlumdan tamamiyle mahrum bıraksınlar. Fakat en azından şu konuda benim isteğime karşı koyamayacaksın: Kendi sonuma hükmetme isteğime.’

J.R.R. Tolkien / Yüzüklerin Efendisi / Kralın Dönüşü /
Pelennor Çayırları Savaşı

Gandalf’ın da söylediği gibi: “İşte böylece gelip geçti Ecthelion oğlu Denethor.”

Aynı çağda, birbirlerine benzer kaderleri olan bu iki hükümdar da son nefeslerini Yüzük Savaşı esnasında verdiler. Denethor gibi güçlü bir karakterin, içinde bulunduğu yeis bataklığından çıkması ne kadar güzel olurdu. Soyunu, konumunu ve yeminini hatırlayan Théoden, üzerine düşen vazifeyi yaptı ve bir savaşçı gibi savaş meydanında, düşmanların en acımasızlarından birisinin ellerinde can verdi. Denethor ise kendisini Sauron’a karşı koyacak kadar güçlü hissetti. Isildur’un varisi olan Aragorn bile Palantir’e bir kereliğine mecburiyetten bakmaya cesaret ederken, Denethor bunu defalarca yaparak kendisini Sauron’un aklına pompaladığı yeis bataklığı içinde buldu. Kibir ve yeis Denethor’un sonunu getirdi.


‘Théoden ve Denethor’ İllüstrayonu © Kazuo

Paylaşın.

Yazar Hakkında

Leave A Reply