Roverandom – Bölüm 6

0

Rover, kendinden/kendiliğinden gafil olarak yaşadığı ilk bahçeden ayrılıp, düştüğü hatadan ötürü bir kademe daha aşağı indirilerek canlı bir varlıktan, oyuncak olma talihsizliğine ermişti. Olaylar zinciri onu ilk sahibinden koparmış, oyuncak haliyle yeni bir sahibi olmuştu. Ondan da koparıldığı sırada, kumsalın bilge kişisiyle tanışmış, onun bilgisinden faydalanmıştı. Bu bilge (Psamathides), onun küçük ve önemsiz görünüme rağmen yardımda bulunmuş ve daha da bilge biriyle tanışmasına vesile olmuştu. Rover, geçirdiği değişim ve dönüşümlerle beraber yoluna devam ettirilirken Ay’a gitmişti. Göksel bir zirveyi tecrübe ettiği Ay’da, oranın bilge kişisinin rehberliğinden faydalandı: Ay’daki Adam. Ay’da kendisine ait yeni derinlikler keşfetmesine sebep olan bir Rover daha buldu ve bizim Rover, Rover-andom olmak suretiyle, yeni bir surete ve içe dönük bir yükselmeye kavuştu. Kendi gibi bir başka kendilik sahibiyle arkadaş oldu ve kendi hakkında daha çok bilgi sahibi olması söz konusuydu artık.

Hikâyenin başında sıfır bilgi bir Rover olduğunu düşünürsek, bu gidişat faydalı ve hikmetlidir. İçinde bulunduğu son durum, önce dışarı doğru bakış’ta bulunan bir varlık eğilimi gösteren, sonrasında ise başkalarını ve ilk sahibini düşünen ve ona kavuşmak isteyen bir karaktere doğru evriliyordu.

Roverandom ve Mew

Ay’daki serüveninin sonuna gelip, dünyaya, asıl haline kavuşmasına imkân sağlayacak büyücüyü bulmaya gitmeye sıra geldiğinde, göksel zirve tecrübesinden denize ait bir zirve tecrübesi yaşayacağını öğrenmişti, çünkü Artaxerxes bir denizkızıyla evlenmiş, denizin dibine yerleşmişti.

Rover, bilgisiz, cahil birisi olarak topraktan ibaret bir bahçeden; kumul bir deniz kenarına; oradan göğe, Ay’a; oradan da denizin derinliklerine gidiyor. Nihaî olarak yeniden toprak parçası bir bahçeciğe, asıl mahiyetine ve asıl sahibine kavuşmanın derdine düşmüş durumda.

“Ama lütfen efendim, kanatlarımı geride (Ay’da) bıraktım. Aslında bana ait değillerdi. Hem, ben yine sıradan bir köpek olmayı çok istiyorum… Küçük çocuk; onunla yine karşılaştım ve bir daha kaçmayacağım, ben aslında ona aidim, değil mi? Bu yüzden ona dönmeliyim.” (s.90-91)

Martı Mew ile dünyaya döndüklerinde tekrar sahile varan Roverandom’u, oradan deniz dibine ulaştıracak olan büyük balık Uin karşılar. Artaxerxes’in bulunduğu yere kadar bineklik eden Uin, karnında Roverandom’a yer açmıştır.

Mew Roverandom'u sahile bırakır.

Balığın karnında deniz yolculuğu yapan Roverandom, kendisini keşfettiği yolculuğunda yeni bir derinliğe doğru gider. Balığın karnı simgesi, Kur’ân-ı Kerim’de Hazret-i Yunus bahsinde geçer. Peygamber, ülkesini terk eder ve gemiye biner. Sebepler silsilesi onu gemiden aşağıya atılmaya kadar götürür ve dalgalı denizde bir balık onu yutar. Balığın karnında Allah’a ettiği dua şu şekildedir:

“Senden başka ilah yoktur, sen sübhansın, eksiklikten münezzehsin, gerçekten ben zalimlerden oldum” (Enbiya Sûresi 21/87)

Daracık bir balık karnında sıkışmış vaziyette, akıbetini bilemeden, göremeden, zifir karanlıklar içinde giden Hazret-i Yunus, bu duayı etmiştir. Bu kabulü beyan etmiştir kendi adına. Gidişat, yol, onu bu duaya yöneltmiştir.

Hristiyanlar için, İslâm’da yer alan Hazret-i Yunus’un karşılığı olan Jonah ismi aynı tecrübeyi tadar. İncil’de Jonah da balık karnındadır. Balık karnında kalarak yaşamaya devam etmenin ve sonrasında içinden çıkarak hayata devam etmenin mümkün olmadığını ifade edenler için, Hristiyan dünyasında ileri sürülen yakın tarihe ait bir hadise dahi vardır. James Bartley adlı şahsı, Güney Amerika Falkland Adaları’nda bir balina yutmuş, yaklaşık 18 saat sonrasında ise balığın karnından avcılar marifetiyle kurtulmuştur. Bu hadisenin üzerinden 40 sene geçtikten sonra ölen Bartley balık karnından çıktığında derisinde beyazlanmalar oluşmuş ve sağlığı yerinde olarak bulunmuştur. Kendisine, mezar taşına da yazıldığı üzere, Modern Zamanların Jonah’ı denmiştir.

Roverandom ve Uin

Roverandom, yeni bir hal üzere, bir balık karnında yolculuk ediyordu. Metafor anlamında bir benzerlik gördüğümüz Rover yolculuğu ve yolun bu kısmında balığın manevî bir taşıt oluşu hususuna dikkat çekmemizin bir sebebi daha var.

1966 yılında yayınlanan Kudüs İncili adlı kitabın bir araya getirilmesinde yazarımız Tolkien’in de Fransızca’dan çeviri yapmak suretiyle katkısı olmuştur. Kendisinin esere katkıda bulunanlar arasında sayılmasını, hak etmediği bir teveccüh olarak değerlendiren yazar, İncil’in Jonah ile ilgili kısımlarının çevirisini yapmıştır.

Naçizâne yaklaşımım, Roverandom hikâyesinin, nefis unsuruna ait bir yolculuk olduğu yönündedir. İleride biraz daha açmayı hayal ettiğim bu konu, bir kimsenin kendi mahiyetini ve hakikatini araması evrensel bir mesele olsa da bunun nefis olarak adlandırılması İslâm’a has bir tanımlamadır. Dürtü ya da ego olarak Batı/Hristiyan dünyada tanımlanan, insanın devamlı talepte bulunan mekanizmasının nefisle ifade edilmesi, kendi görüşüme göre, bu hikâyede, kelime olarak olmasa da tarif olarak yer alıyor.

Nefis, İslâm’da, en düşük mertebesi itibariyle “devamlı emreden” olmasıyla ifade edilir. İlâve değerlendirmeyle, “kötülüğü emredendir.” Terbiye edildiği takdirde farklı yönlerini görürüz. Aynı zamanda nefis, başka bir işlev icra eder. Nefis, kendi-lik anlamına geliyor. İnsanda bulunan nefis donanımı aynı zamanda, ego’dan/ene’den farklı olarak, bir kendilik farkındalığı fonksiyonuna sahip. Roverandom yolculuğuna devam edeceğiz. Bence Tolkien, Hristiyan formlarından kopmadan ama şüphem o ki, hakikâtlere uygun olarak, birtakım meseleleri sunma kabiliyetine sahip olabilir. Şüphemin izinden devam edeceğim.


“Roverandom ve Mew” İllüstrasyonu © DonJorjoroth
“Roverandom ve Mew” İllüstrasyonu © Ivan Louey
“Roverandom ve Uin” İllüstrasyonu © Ivan Louey
Paylaşın.

Yazar Hakkında

Leave A Reply