Orta Dünya ve Din / Kesintisiz Aktarım

0

Metnin Aslı

The only criticism that annoyed me was one that it ‘contained no religion’ (and ‘no Women’, but that does not matter, and is not true anyway). It is a monotheistic world of ‘natural theology.’ The odd fact that there are no churches, temples, or religious rites and ceremonies, is simply part of the historical climate depicted.

J.R.R. Tolkien / The Letters of J.R.R. Tolkien / Letter 165

Çevirisi

Beni rahatsız eden tek eleştiri din olmayışı üzerine olan eleştiri (ve Kadın olmadığı hakkındaki ama bu önemli değil ve doğru da değil). Bu ‘doğal teolojinin’ olduğu tek tanrılı bir dünya. Kiliselerin, ibadethanelerin ya da dini ritüel ve törenlerin olmadığı konusu ise sadece tasvir edilen tarihi iklimin bir parçası.

J.R.R. Tolkien / J.R.R. Tolkien’in Mektupları / 165. Mektup

Yazının girişinde alıntı yaptığım bu bölümü daha önce “Eru ve İbadet” yazısında da kullanmıştım. Hatırlamak gerekirse Númenorlular’ın Ilúvatar’a şükür nevinden yaptıkları Üç İbadet’lerinden bahsetmiştim. Gerçekten tüm Efsane-i Tolkien’i (Tolkien’s Legendarium) bu gözle incelediğimiz zaman belki Manwë’nin düzenlediği ziyafetleri de Númenor’un Üç İbadet’lerine benzetebiliriz ya da bazı Elf şarkılarını yad etme nevinden tanımlayabiliriz. Ancak yine de bunların tümü (Üç İbadet’i ayrı tutuyorum) bizim tanrı-din-ibadet algımızı tam olarak doldurmaya yetmiyorlar. 

Bunların neden bizim anladığımız manada olmadığını anlamak için bence Tolkien’in girişteki alıntıda yer alan son cümlesindeki “tarihi iklim” tabiri çok kritik bir öneme sahip. Eğer bu tarihi iklimin mahiyetini tam olarak fark edebilirsek, din ve ibadet kavramlarına yönelik sorduğumuz “neden yoktu?” sorusunun cevabına daha fazla yaklaşabileceğimize inanıyorum.

Tolkien’in bize sunduğu dünyanın, yani kendi tabiri ile “doğal teolojinin olduğu tek tanrılı” dünyanın, semavi dinlerin tasvir ettiği kozmolojik yapıyla oldukça benzeştiği konusunda pek çok görüş bulunmaktadır. Ancak gördüğüm kadarıyla bu yaklaşımın en zayıf yanı, bu benzeşmeyi, her varlığı kendi bilgilerimizdeki bir başka varlıkla karşılayarak bir eşleştirme ihtiyacı duymaktır. Bu yaklaşım pek çok kişi için, Tolkien’in ısrarla reddettiği alegoriyi, Tolkien’in eserlerinde bulma çabasına dönüşmüştür. Bu tuzağa düşmemek için elimizdeki bilgiler ışığında, Tolkien’in değindiği “doğal teoloji” ve “tarihi iklim” kavramlarının peşinde koşmak daha doğru olacaktır kanaatindeyim. 

“Doğal teoloji” kavramı sözlük anlamıyla, Tanrı’nın varlığının, vahiy ve benzeri semavi aktarımlar olmadan, doğayı deneyimleyerek mantık ile bulunması anlamına geliyor. Ancak yukarıdaki alıntıda Tolkien’in doğal teoloji ile kastettiğinin bu olduğunu düşünmüyorum. Bunu Tolkien’in yukarıdaki alıntıda yer alan ikinci önemli tabiri olan “tarihi iklimi” açarak bulabiliriz. 

Orta Dünya’nın ilk üç çağı bilindiği gibi Elfler’in ve İnsanlar’ın beraber yaşadığı, önce Elfler’in hakim oldukları ve zamanla bu hakimiyetin İnsanlar’a geçtiği çağlardır. Tabi bu geçiş bir mücadele sonucu değil, bilakis tarihin doğal akışı sonucu olmaktadır. Dördüncü çağdan itibaren ise artık karşımızda tam İnsan hakimiyetinin olduğu bir Orta Dünya vardır.

Bağlamımız açısından bu ilk üç çağın bir kaç özelliği mevcuttur. Bu özelliklerden ilki, törenin (lore) sahiplerinin muktedir oluşları ve bu törenin aktarımında herhangi bir kesinti olmayışıdır. Biraz daha açmak gerekirse, ilk üç çağda, Ilúvatar’dan Valar’a, Maiar’a; Valar’dan ve Maiar’dan Elfler’e (ve bazen İnsanlar’a – Tuor örneği gibi) ve Elfler’den İnsanlar’a olan bilgi akışı etkin bir biçimde devam etmektedir. Yani aşkın olan ile temas devam etmektedir ve Númenor örneğinde olduğu gibi, bozulmalara yapılan müdahalelerle aşkınlığın varlığının hissedilişi fiziksel boyutta sürmektedir. 

Bu temasın varlığı, ilk üç çağın önemli bir diğer özelliğini ortaya çıkartmaktadır. Orta Dünya’da tanrı-tanımazlık yoktur. Aşkın olan ile ilişkinin fiziksel boyuttaki varlığı, böyle bir akımın var olma ihtimalini de ortadan kaldırmaktadır. Ama bu durum Ilúvatar hakkında tartışma olmadığı anlamına gelmemektedir. Bu tartışmanın içeriği var-yok tartışmasından ziyade, Ilúvatar’ın konumlandırılışı ile alakalıdır. Ilúvatar’ın konumlandırışındaki farklılığın oluşumu ve sonuçları oldukça önemlidir. 

Paylaşın.

Yazar Hakkında

Leave A Reply