Orta Dünya Tarihi / Tolkien’in Önsözleri

0

Hem Hobbit’i hem de Yüzüklerin Efendisi’ni birden çok defa okumuş bir kişi olarak, bu iki kitabın da önsözlerine son döneme kadar pek de ilgi göstermediğimi söylemeliyim. Çünkü Hobbit’in önsözü diyebileceğimiz, aslında yarım sayfa bile etmeyen kısa ve ilk okuyana biraz da anlamsız gelen bir yazı gibi gözükür; ilk bakışta olsa da olur olmasa da. Diğer taraftan Yüzüklerin Efendisi’ndeki önsöz ise kitabı okumaya karar verip vermediğinizi test eder bir yoğunlukta ve ilgisiz gözüken bilgiler içerir; hele de Hobbit’i hiç okumadıysanız. Kitapları birden fazla okumuş olsanız bile, bu önsözler dikkate alınmayacak yerler olarak görülebilir ve atlanabilirler. Halbuki, biraz da hayranlık damarıyla söylersem, Tolkien’in yazdığı hiçbir şeyi dikkatten kaçırmamak gerekmektedir. 

Yayınlanma sırasına göre ilerlersek, Hobbit’in önsözü diyebileceğimiz yazı oldukça kısa ve hikayenin aslına dair çok bir şey anlatmıyormuş gibi gözükür. Runlerle yazılmış metinlerin düzeltilmesine dair birkaç not ve Erebor’un cüce hanedanının isimleriyle ilgili bir karışıklığın çözülmesini anlatan bu önsözde en önemli konu, Gollum ve Bilbo arasında geçen ve Tek Yüzük’ün Bilbo’nun eline geçtiği hikayenin aslına uygun bir biçimde düzeltildiğini anlatmasıdır. 

Bu notun daha anlamlı olabilmesi için hatırlamamız gereken şey, Hobbit’in aslında Bilbo Baggins’in günlüğü olduğu, ardından bu günlüğün Frodo’ya ve son olarak da Sam’e devrolduğudur. Bilbo’nun Tek Yüzük’ü nasıl ele geçirdiğini anlattığı ilk hikaye, Bilbo tarafından biraz saptırılarak anlatılmıştır; ki bunun Yüzük’ün cezbesinin bir sonucu olduğuna da bu önsözde işaret edilmektedir. Bilbo, Tek Yüzük’ün bir bilmece oyununun ödülü olduğunu anlatır. Fakat bu durum Gandalf’ın aklına yatmaz ve belirli bir süre sonra Gandalf biraz da baskı ile hikayenin aslını öğrenir. İşte bu önsöz bölümünde yazan bir konu da bu hikayenin güncellenmesine dairdir. 

Yüzüklerin Efendisi’ndeki önsöz ise Hobbit kadar basit bir önsöz değildir ve iki temel parçadan oluşmaktadır. Bu parçalardan ilki Tolkien’in kendi yazdığı önsözdür (foreword); ikinci parça ise hikayeye bir altyapı sağlayan bir mukaddime (prologue) gibidir. Mukaddime bölümü ile başlarsak bu bölüm beş alt başlıkta Hobbit dünyasını bize aktarmaktadır. Bu parçalarda Hobbitler, pipo tütünü, Shire’ın yapılanışı ve Yüzük’ün bulunması hakkında bilgiler verilmektedir. 

Son bölüm ise “Shire Kayıtları Hakkında Bir Not” olarak adlandırılmıştır. Bu bölümde ise, Bilbo’dan Frodo’ya, Frodo’dan da Sam’e geçen günlüğün, Yüzük Savaşı’nın ardından kurulan yeni Krallık’ta Kırmızı Kitap (Red Book of Westmarch / Batı Hudutu’nun Kırmızı Kitabı) olarak bilinmesine dair gelişim anlatılır. Kitabın çeşitli eklerle versiyonları oluşur ve zamanla Thain’in Kitabı ya da Buçukluklar’ın Kırmızı Kitabı olarak da adlandırılır. Thain’in Kitabı (Thain, Shire’da Took ailesinin varisi olduğu resmî bir konumun adıdır) olarak adlandırılan versiyon, Peregrin Took / Pippin tarafından yazılan ve ardından Faramir’in torunu Barahir’in ve Minas Tirith kraliyet vakanüvisi Findegil’in eklediği bölümlerle yazılan kitaptır; ki bu son halinde Bilbo’nun Rivendell’de kaldığı dönemde Elfçe’den yaptığı çeviriler de yer almaktadır. 

Kırmızı Kitap’ın bu son hali, bir maceradan daha farklı bir şekilde, yazarlarının günlüklerinden yola çıkılarak oluşturulmuş, bu nedenle yazarlarının yaşadıklarına olan odaklanmanın ve detayın daha fazla olduğu, ancak sonrasındaki eklerle, gayrı nizami bir tarih kitabına dönüştürülmüş bir eser haline gelmiştir. Bir diğer deyişle, Aragorn’un Gondor Krallığı kurulana kadar geçen dönemi anlatan bir “kurucu kitap”tır. 

Bu durumu daha iyi anlamak için bir de eksik bıraktığım, Tolkien’in Yüzüklerin Efendisi için yazdığı önsöze (foreword) değinmek gerekmektedir. Tolkien’in elimizdeki versiyonlarda bulunan önsözünün (Türkçe edisyonda bu önsöz olmayabilir) içeriğinde Tolkien, eserin yazılış şekli, dönemi ve yaşananları anlatmış, ardından da alegori yorumlarına itirazlarını sıralamıştır. Benim açımdan bu önsöz, Tolkien’e zorla yazdırılmış gibi görünen bir önsözdür. Bunun sebebine değinmeyi biraz erteleyerek, metnin içinde önemsediğim bölümü aktarmayı tercih ediyorum:

Metnin Aslı

I much prefer history, true or feigned, with its varied applicability to the thought and experience of readers. I think that many confuse ‘applicability’ with ‘allegory’; but the one resides in the freedom of the reader, and the other in the purposed domination of the author.

J.R.R. Tolkien / The Lord of the Rings / Foreword

Çevirisi

Tarihi daha çok tercih ederim, sahte/hayali ya da gerçek, okuyucunun düşüncesindeki ve tecrübesindeki uygulanabilirlik çeşitliliğiyle. Bence çokları, uygulanabilirlik ile alegoriyi  karıştırıyorlar; ama bunlardan ilki okuyucunun özgürlüğüne bırakılırken, diğeri yazarın kasten hakimiyetinde bırakılıyor.

J.R.R. Tolkien / Yüzüklerin Efendisi / Önsöz

Tolkien’in kendi eserinin alegori olmadığını ve bunun nedenini açıkladığı bu önsözü yazmasının sebebi, bu dönem içerisinde kendisine bu yönde gelen soruların çokluğudur. Bu yoğunluğu özellikle Yüzüklerin Efendisi’nin yayınlandığı dönem sonrasındaki mektuplarda da görebiliyoruz. Bu önsözü biraz zorla yazdığını bana düşündüren ise, oldukça reaktif bir üsluba sahip oluşudur. Tolkien’in mektupları arasında da önemli bir mektup olan Peter Hastings’e yazılan mektupta bile, Hastings pek çok şeyi yanlış yorumluyor ve Tolkien onun sorularına cevap veriyor olmasına rağmen, üslubun bu derece kuru olduğunu düşünmüyorum. Bilakis söz konusu mektupta arada esprilerin de var olduğunu görebiliyoruz. Bu nedenle buradaki alternatif konuları da incelemek gerekecektir. 

Devam edeceğiz.

Paylaşın.

Yazar Hakkında

Leave A Reply