Orta Dünya Notları – Bölüm 7

5

1) İnsanlara Elfleri Anlatmak Üzerine

Silmarillion, Elflerin bakış açısından anlatılan hikayelerden oluşur. Tolkien, yazarı insan olduğu ve okurları da insan olacağı için insan unsurunun da hikâyeye girmesinin kaçınılmaz olduğunu belirtir ama yine de okur kitlesi insanlar ve yazarı insan olan bir hikâyenin neden “yabancı”/elf bakış açısı ile anlatıldığını açıklamaz. Bu açıklamanın kokusu, çok az da olsa satır aralarından alınabilir. Elfler, insana benzeyen özellikler de taşırlar ve Tolkien, insanın kısmen onlar tarafından temsil edildiğini söyler. Buradaki “kısmi benzerlik” kaderlerindeki kısmi benzerliğin çekirdeğini taşır. Silmariller nasıl Elf Tarihi’nin en önemli sınanma unsuru olduysa Tek Yüzük de İnsan Tarihi’nin en önemli sınanma unsuruna dönüşür. Her iki süreç de sahiplik iddiasından vazgeçerek iyi sona kavuşur; Elf Tarihi, İnsan Tarihi’nin aynası gibidir. Bu tarihi bilerek insan, Valar’ın her şeyi “önceden görme” ve bilerek yaşama imkanına kısmen kavuşmaktadır. Tolkien’e göre mitlerin yapıtaşı hakikattir ve hakikat değişmemekle birlikte hakikatin ifadesi değişerek/farklı formlarda sürekli kendisini ifade etmektedir. Sonuç olarak; Elf Tarihi’ndeki kanunlar ve onların tarihinden devşirilebilecek anlamlar ile İnsan Tarihi’nin yönü ve anlamı özde aynı olmak durumundadırlar. Tolkien, kendi hikâyelerinin tamamen “yeni” olduğunu söylerken “Hristiyan miti” ve diğer mitler/efsaneler ile benzerliklerin olduğunu, ancak bu benzerliğin her birinin yapıtaşının hakikat olmasından kaynaklandığını ve formun farklı olduğunu belirtir.

Elf Kralı Thingol and Elf Kraliçesi Melian'ın huzuruna çıkan Beren ve Lúthien

Elf Kralı Thingol and Elf Kraliçesi Melian’ın huzuruna çıkan Beren ve Lúthien

2) Düşüş ve Hikâye

Metnin Aslı

There can not be any “story” without fall -all stories are ultimately about the fall- at least not for human minds as we know them ve have them.

J.R.R. Tolkien / Letters of J.R.R. Tolkien / Letter 131 / 1951

Çevirisi

Düşüş olmaksızın herhangi bir hikâye var olamaz -bütün hikayeler nihai olarak düşüşle ilgilidir- en azından sahip olduğumuz hali itibariyle ve bildiğimiz kadarıyla insan aklı için bu böyledir.

J.R.R. Tolkien / J.R.R. Tolkien’in Mektupları / 131. Mektup / 1951

Bildiğimiz anlamda hikâye, çatışma öğelerinden oluşur. En azından “insan aklı”, iç ve dış çatışmaları olan karakterlerin, işlerini, uğraşlarını, hayatlarını hikâye olarak algılayabilir. Tarih, milletlerin hikâyesini gösteren bir büyük ayna olarak, dönüm noktaları savaşlar, zaferler, yenilgilerle çizilen bir anlatı özelliği gösterir. Çatışmanın bir formu olan ve ekonomik, kültürel, ticari, marka vb. pek çok sıfatla tanımladığımız savaşlar tarihin ana unsurudur. Başka bir şekilde ifade edersek: Tarih, geçmiş savaşların (mücadeleler, çatışmalar) hikâyesinden ibarettir.

Düşüş-öncesi dönemde ise çatışma yoktur. Her şey en mükemmel halinde, dayanışma, barış, yardımlaşma içindedir. Her şey, çatışmasızlık, “hikâyesizlik” ve nihai olarak da “tarihsizlik” içindedir. Tarihin, sonrasında mitin ve en sonunda hikâyeciliğin başlaması için her şeyin mükemmelin dışına çıktığı; “düştüğü” ve çatışmaya elverişli hale geldiği bir zemine ihtiyaç vardır.

Kur’an’a göre de insanın tarihi, Âdem (as)’ın aldanması (mükemmellikten düşme/saflığın kaybı) ile başlar ve çatışmalar evrenine düşmesi ile devam eder. Dünya’nın savaş alanı gibi olan tabiatı ve insan hikâyesinin (story) ve tarihinin (history) bir çeşit savaş yani çatışma kaderi ile doğuşu, aşağıda alıntıladığımız âyette de veciz bir şekilde belirtilir:

Bunun üzerine şeytan onları(n ayağını) oradan kaydırdı, içinde bulundukları (cennet yurdu)ndan çıkardı. Biz de: Birbirinize düşman olarak inin, orada belirli bir vakte kadar sizin için bir karar yeri ve bir nasib vardır.’ dedik.’

Bakara Sûresi / 34. Âyet

Ayette “Düşüş” ve tarihin (history) başlangıcını birlikte görüyoruz. Tolkien de bu açıdan tarihi büyük bir hikâye (his/story) ve miti/hikâyeyi de tarihin küçük bir parçası olarak görüyordu. Her ikisi de “düşüş” ile başlayabilirdi. Silmarillion, bu açıdan “düşüşler kitabı” olarak adlandırılabilir ve hikayeleri de “savaş hikayeleri” olarak nitelendirilebilir.

Metnin Aslı

…the Elves have a fall, before their “history” can become storial.

J.R.R. Tolkien / Letters of J.R.R. Tolkien / Letter 131 / 1951

Çevirisi

…tarihleri bir hikâyeye dönüşmeden önce Elfler bir düşüş yaşıyorlar.

J.R.R. Tolkien / J.R.R. Tolkien’in Mektupları / 131. Mektup / 1951

Sonuç olarak; Tarih ve hikâye farklı mikyaslarda birbirine aynadır ve savaşın/çatışmanın çok boyutlu anlatısıdır. Savaşmak zorunda olmak ise “Düşüş”ün sonucu ve amacına bağlı olarak yükselişin habercisidir.

3) Güneş, Ay ve Düşüş

Efsane-i Tolkien’de (Tolkien’s Legendarium) Güneş, ilahi ve saf bir sembol değildir çünkü onun varlığı, gerçek mükemmellik sembolü olan Laurelin’in ölümünün sonucudur. Tolkien’in deyişi ile “elde olan en iyi ikinci şeydir” ve “güneşin altındaki dünya” tabiri ise düşmüş bir dünyayı tanımlayan bir ifadedir, çünkü semasında mükemmel bir güneş veya Laurelin yoktur. Tolkien, mükemmel olmayan, düşmüş dünyayı tanımlamak adına “konumundan çıkarılmış” anlamında bir sıfatı da tercih eder. Tolkien’e göre “güneşin altındaki dünya”; mükemmel olmayan, kusurlu, odağı kaymış, yerini/konumunu kaybetmiş “görüşümüzü” (vision) de tanımlayan bir ifadedir. 

Böylelikle Tolkien “güneş sembolizmi” kullanımındaki farklılıkla “Güneşler Güneşi” (Şems’ul Şumus) kavramına da dolaylı olarak işaret etmiş olabilir. Farklı ezoterik öğretilerde ve spiritüel ekollerde, güneşin bir egemen sembol olarak kullanımı çok yaygındır ve sanıyoruz bu konu kendi başına pek çok makaleyi hak eder.

Diğer yandan güneş, ay ve dünya gibi bütün bir mekân ve zaman algımızı kuşatan varlıkların yerinden kaymış olması, bizi hakikati bulmak adına zor bir duruma düşürür ve göklerden haber getirecek birine olan ihtiyacı anlamamızı sağlar. Birincil Gerçekliğimiz’de peygamberlerle temsil edilen bu misyonun bir yansıması Efsane-i Tolkien’de Valar, Valar’ın Elçileri, Eärendil ve nihai olarak da Gandalf ile sembolize edilir.


‘Beren ve Lúthien’ İllüstrasyonu © Donato Giancola

Paylaşın.

Yazar Hakkında

5 yorum

  1. Ömer Faruk on

    Düşüş ve hikaye kısmında, dünyanın savaş alanı gibi olan tabiatı ifadesi kullanılmış.
    Dünya kelimesi Arapça dnw kökünden gelip aşağı düşük manasına geliyor yani düşüşü simgeliyor. Macarca föld de dünya demek. Kelimenin aslı Almancadan alıntı ve savaş alanı, meydanı anlamına geliyor.
    Notlarınızı ilgi ile takip ediyoruz. İyi çalışmalar.

    • A.Mesut Bozkurt on

      “Dünya” kelimesini kullanmasa da Tolkien de İkincil Gerçekliği’ndeki “Orta-Dünya” nın düşüş yeri olduğunu veciz bir biçimde ifade ediyor. Yakaladığınız nokta çok önemli. Kozmogonisine göre güneşin bir düşüşün sonucu olduğunu ve güneşin altındaki dünyanın da bu kudsiyet kaybını yansıttığını söylüyor; yani hakikat derecesi daha yüksek bir güneşi kaybetmiş, düşmüş bir dünya var Efsane-i Tolkien’de. Diğer yandan Hz.Ali’nin çocuklarına isim verirken “savaş” anlamına gelen kelimeleri seçmesi de manidar ancak Resulullah (sav) bu isimleri “güzellik” manasına gelen isimlerle “hasan” ve “hüseyin” isimleriyle değiştiriyor. “Arada bir bağlantı var mı?” diye düşünülebilir çünkü en büyük savaş “güzellik ve aşk” teması hayatına hakim olanlarla “kudret aşkı” ile yaşayanlar arasında oluyor ve bu savaş cephesi her yer ve “her an”da olan bir savaş…Başka bir deyiş ile en büyük mücadele, aşkın gücüne kendini kaptıranlarla gücün aşkına kendini kaptıranlar arasında yaşanıyor.

      • Ömer Faruk on

        Doyurucu cevabınız için teşekkürler. Tolkien direkt olarak dünya kelimesini kullanmasada aslında dolaylı olarak kullanmıştır. World kelimesinin etimolojisini incelediğimizde anlamı Age of man yani insan çağı demektir ki Yüzüklerin Efendisinde 3. Çağ’a da bu isim verilmiştir. Belki de o günlerden bize hediye kalan bir kelime olabilir world kelimesi.

        Orta-Dünya’nın düşüş yeri olduğu ifade ediliyor ama burada bir başka soru olarak akla şu geliyor. Orta-Dünya bir düşüş yeri iken neden isminin önünde orta sıfatı vardır? Neyin ortasını simgelemektedir bu orta kelimesi? Düşüş yerinin de bir altına düşüş olabileceğine bir atıf mıdır?

  2. en büyük mücadele hakkında genişletilmiş yazınızı merakla bekleriz. tüm zamanları ilgilendiren çok güzel ve acayip ötesi bir konu.. istek parça gibi olduysa özür dilerim. ama sabırsızkandırıp nerak ettirdiren sizlersiniz 🙂

Leave A Reply