Orta Dünya Notları – Bölüm 4

0

1. Peri Masalları Nedir?

Peri masalları, içinde perilerin yaşamasına şaşırmayacağımız ülkelerde geçen hikayelerdir. Zorunlu olarak perilerin varlığı gerekli değildir bir hikâyeyi peri masalı yapmak için. Özünde Tolkien’e ait olan bu yaklaşıma göre, kendi gerçekliğini, bu dünyanın sınırlarının üstünde bulan her evren, bir peri ülkesidir ve her türden tuhaflığı ve akıl üstülüğü davet etmektedir. Tolkien’in bakış açısında peri masallarında akla yer vardır, ama sadece iç tutarlılığın hatırı için. Hikâyeler iç tutarlılık açısından makul ve inandırıcı olabilir, aklı bir enstrüman gibi kullanabilir ama akla köle olmazlar.

2. Peri Masalları ve Tolkien

Tolkien’in peri masalları üzerine verdiği ve sonradan kitaplaşmış olan bir konferansı vardır. Bu konferans, yazarın poetikasının ana hatlarını çizmesi yönüyle de önemlidir. Ayrıca yazarın, kendisini insanlığa ait bir misyon sahibi olarak gördüğünü de bilmekteyiz. Bu konferansında, kendi üzerine aldığı/üzerinde bulduğu bu misyonu, bütün yönleri ile tanımlamasa da kısmen ve dolaylı olarak ifade eder.

Niggle karakteri (*), 1984’ün dünyasına benzer bir dünyada yaşayan bir karakterdir. Bu yönüyle modern insan ile doğrudan analojiler kurabileceğimiz ender örneklerden biridir. Bu hikâyenin doğrudan analojiler içerdiğini, gerçek hayat içinde bulunabilecek referansları olduğunu Tolkien’in de kabul ettiğini mektuplarından anlamaktayız. Diğer yandan Efsane-i Tolkien’e (Tolkien’s Legendarium) insanların karakter olarak girişi iki türlü olmaktadır. Biri köken olarak bizim benzerimiz insanların varlığı, diğeri ise hobbitlerin varlığı. Tolkien, hobbitleri modern insanın bir benzeri gibi görmektedir ve okuyucunun empati kurmasının daha kolay olduğu karakterler olarak ele alır. Modern insan, Niggle ve hobbit örneklerinde görüldüğü gibi zayıf, nazik, kırılgandır. Diğer yandan cesur ve meydan okuyucu olabilir ve belli bir irfanın ve tarihin taşıyıcısıdır. Ancak kırılgan, nazik yapısı onu kolay incinen bir hale sokar ve geçmişteki kayıpları için teselliye ve geçmişten gelen yaraları için tedaviye muhtaç kılar. Geçmiş ve geleceğin dev dalgaları arasında kendini gören insan, iradesinin gücü ile bir şey başaramayacağını da sanır. Dolayısıyla bir çeşit “iradesiz” varlık gibidir ki bu durum aynı zamanda köleliğin/tutsaklığın da bir tanımıdır. İradesinin kıymeti olması için içinde bulunduğu durumdan çıkmalı/kaçmalıdır. Buraya kadar yazdıklarımızı özetlersek insan üç şeye muhtaçtır: 1) Teselli 2) Tedavi/İyileşme 3) Kaçış/Özgürleşme.

Tolkien’e göre ise peri masallarının üç fonksiyonu vardır:

  1. Teselli
  2. Tedavi
  3. Kaçış

3. Alt-Yaratı Üzerine

Alt-yaratı, Tolkien’in sunduğu bir kavram, çünkü temel olarak yaratıcılığı ikiye ayırıyor:

  1. Tek Olan Eru’nun yaratıcılığı ki gerçek anlamda yaratmak fiilinin sadece O’na ait olduğunu söylüyor. 
  2. Yaratılmış olanların yaptıklarını genel olarak nitelendiren yaratıcılık ki buna da alt-yaratı (sub-creation) ismini veriyor.

Alt-yaratı da kendi içinde ikiye ayrılıyor:

  1. Kendi benliğini merkeze alan ve diğer her şeyi kendisinin merkeziliğini belirginleştirecek şekilde etrafına saçan veya bunu amaçlayan eylemler ve bunun sonucu ortaya çıkan eserler 
  2. Merkeze güzelliği alan ve güzellikten “Güzel’e” giden bir yol ararken yapılan eylemler sonucu ortaya çıkan eserler.

4. Tek Yüzük ve Alt-Yaratı

Tek Yüzük, kötü anlamdaki alt-yaratıyı temsil eden en belirgin öğedir. Tek Yüzük’ün yapıcısının/alt-yaratıcısının/Sauron’un, Melkoryen gelenekten gelen ben-merkezciliği, alt-yaratısının da bir özelliği haline gelir. Tek Yüzük’ün en önemli özelliği kendisini biricik ve tek konu haline getirebilmesidir. O ortaya çıktıktan sonra ondan daha önemli bir konu yoktur ve o yok edildikten sonra da anlatılacak daha ilginç bir hikâye kalmaz. (**) Eru’dan gelen ve O’na dönen akışta bir kopukluktur Tek Yüzük; Eru’ya dönüşün yollarını kesen ve merkeze kendini koyarak bunu yapan bir kopukluktur. Valar’ın şahit olduğu ve Eru’nun katında yaşananlar yerine Tek Yüzük kendi tarihini, hikâyesini oluşturmaya çalışmaktadır. Bu anlamda mükemmelin imitasyonudur, ancak bir eserin değeri nispetinde imitasyonunun sebep olduğu hayal kırıklığının büyük olacağı göz önüne alınmalıdır. “Mükemmel”, doğruluk açısından da tam olmalıdır; sözün en yalansızı, en doğrusu, en hak olanı, “mükemmel” tanımının bir parçasıdır. Dolayısıyla mükemmel olan taklit edilemez; her taklit/mimesis/imitasyon bir çeşit sahtelik ve yalan barındırdığı için mükemmelliğin taklit teşebbüsü, mükemmelliğin tam ve mutlak doğruluğu ne kadar büyükse o derece büyük bir yalan olur. Bu açıdan Tek Yüzük çok ama çok büyük bir yalandır, taklidi en mümkün olmayanı taklidin bir sembolü olduğu için.


(*) “Yaprak Çizen Niggle” isimli kısa hikâyenin ana karakteri.
(**) Tolkien, Yüzüklerin Efendisi’nden sonra aynı dönemin devamı niteliğinde bazı hikâye denemeleri yapar ama anlatılmaya değmeyecek hikayeler olarak değerlendirip bu konudaki çalışmalarını rafa kaldırır.


‘Büyülü Göl’ İllüstrasyonu © Jorge Jacinto

Paylaşın.

Yazar Hakkında

Leave A Reply