Orta Dünya Notları – Bölüm 12

1

1) Cüceler’in Yaratılışı Üzerine

Tolkien için yapmak ve yaratmak iki farklı kavramdır. Mektuplarında, Eru’nun aracısız yaratma eylemi dışındaki yaratma eylemlerine “alt-yaratı” ismini verir ve temel olarak “yapmak” eylemi olduğunu belirtir. Bu açıdan cüceler Aulë tarafından ‘yaratılmış’ (yapılmış/alt-yaratısı sunulmuş) varlıklardır. Alt-yaratının bir yönü de sanattır; kişinin kendi ruhunun bir yansımasını sunma eylemidir. Cücelerin alt-yaratısı, Aulë’nin elflerin gelişiyle ilgili duyduğu heyecanın ve sabırsızlığın bir yansımasıdır. Bir yönüyle onlar gelmeden önce onların gelişlerinin ayak sesini kendi dünyasında ve Ainur’un Müziği’nde duymuş ve “Cücelerin Yedi Babası” alt-yaratısı olarak duyuş ve sezişini yansıtmıştır. Ancak bu alt-yaratı sonucu ortaya çıkan varlıklar Aulë’nin sanatının ve zihninin bir yansıması olarak kalır ve Aulë’nin hayalinin gücü olmaksızın hareket edemezler; özgür iradeye varlık şuuruna sahip değillerdir. Ilúvatar, nihayetinde Aulë’nin sanatını; alt-yaratısı olan cüceleri kabul eder ve bu kabulün bir sonucu olarak onlara “irade” verir. Aulë’nin elflere olan sevgisi ve bu sevginin, sanatına/alt-yaratısına yansımış hali Ilúvatar’ın yeni yaratısının, cücelerin yaratılışının yapıtaşı, temel unsuru olmuştur. 

Aulë’nin elflere duyduğu sevginin bir diğer yansıması Noldor ile olan ilişkisinde de ortaya çıkar. Elfler, Aulë’nin ilgilendiği her şey ile ilgilenir, ondan gelen bütün sanat ve zanaatleri öğrenmek isterler. Bunun üzerine Aulë, çıraklarını, Maiar’ı, irfan ve sanat aktarmaları, zanaat öğretmeleri için Noldor’a gönderir. Bir süre sonra bu elf zümresi Aulë’nin Halkı olarak da anılır; en fazla Aulë’yi sever ve onun tarafından da sevilirler.

Ağaç Çobanları Entler

Ağaç Çobanları Entler

2) Entlerin Yaratılışı Üzerine

Yavanna, Aulë’nin alt-yaratısı olan cücelerin Eru Ilúvatar tarafından kabul gördüğünü öğrenince ağaçlar adına endişe duyar. Cücelerin onlara zarar verebileceğini öngörür. Ağaçlar, Yavanna’nın kendisine ait tüm alt-yaratılar arasında en fazla sevdiği ve savunmasızlıklarından dolayı en fazla şefkat beslediği varlıklardır. Cüceler gibi elfler ve insanların da onlara zarar verebileceği endişesi onu Eru’ya yönlendirir ve Yavanna, O’ndan, ağaç çobanlarını entleri yaratmasını, savunmasız ormanları, ağaçları koruyacak bu gözcülere hayat vermesini ister. Dileği Eru tarafından kabul görür ve Eru, entleri yaratır. Aulë’nin elf sevgisinin cücelerin yaratılması ile sonuçlanması gibi Yavanna’nın ağaçlara olan sevgisi de başka bir tür olan entlerin yaratılması ile sonuçlanır. 

Yaratılışta ve hatta alt-yaratıda sevginin, aşkın, bir yapıtaşı, yaratılışın temel unsuru gibi kullanıldığı örnekleri arttırmak mutlaka mümkün. Ancak bu iki örnekte olduğu gibi, daha sonradan yapılan alt-yaratıların -ne kadar yeni türlerin doğmasına sebep olmasa da- her daim öncülü güzelliğe duyulan aşk ve sonucu aşktan doğan güzellik olmuştur. Bu prensip Efsane-i Tolkien’in (Tolkien’s Legendarium) yorumlanmasında anahtar olarak kullanılmaya aday gözükmektedir.

3) (Homuncular) İnsan’ın Yaratılışı Üzerine

Tolkien’in kendi düşünce dünyasının kapılarını enigmatik bir şekilde araladığı Mythopoea (Mityapıcı) şiirinde geçen bir tanımlama “homuncular”; insanı tanımlamak için kullanılan bir sıfat. Asıl dayandığı kelime ise “homonculus”. Bu kelime Latince’de insan anlamına gelen “homo” kelimesi ile aynı kökten ama daha düşük bir varlık safhasını tanımlamak için kullanılıyor. İnsan olma vasıflarında eksiklik olan insan-şekilli, ama “tam da değil” diyebileceğiniz bir çerçeve içine düşüyor. Kelime, 16. Yüzyıl’da özel bir anlam kazanıyor ve simyacıların “bir hayat/irade sahibi bir varlık” yaratma fantezilerinin adı oluyor. Yine aynı dönemde, Yahudi Halk Kültürü’nde olan “Golem” ile ilgili bir hikaye Prag’da hayat buluyor. Bir yanda simyacılar şişe içinde yaşayacak bir cüceye (homonculus) hayat vermeye çalışırken başka bir yerde, Prag’da benzeri bir çabanın sonuç verdiği haberi geliyor. 

Aynı yüzyılda hem kelimenin manası hem de bu mananın ifade ettiği sonuçlar ile ilgili hikaye ve teoriler bulmak mümkün olduğu için, Tolkien’in özellikle bu kelimenin kullanımında bu dönemin anlatı, hikaye ve bakış açısına bir gönderme yaptığını varsayabiliriz.

Tolkien, tek bir kelime seçimi ile daha ileride bir bütün halinde bize sunacağı alt-yaratı kavramsallaştırmasının tarihsel tezahürlerine işaret ediyor olabilir. Diğer yandan cücelerin ve entlerin bir ruh ve irade sahibi oluncaya kadar tam olmamaları, vasıflarının kemaline ulaşamamaları gibi, insanın alt-yaratısının eğer “Mutlak Yaratılma” eylemi ile kesişmez ise sonuçsuz kalacağı imasını da “homoncular” kelimesinin kullanımında görüyoruz. Çünkü gönderme yapılan tarihi arkaplandaki tüm yaratıklar; simyacının cücesi veya hahamın golemi, insan olmayan alt varoluş safhalarının ürünü olarak anılıyorlar.

Biçimin insanın aslını ifade etmeyişi gibi bir anlayışa da aynı ifade ile kapı aralanmış oluyor. “Homoncular”, insanın diğer varlıklarla da paylaşabileceği ve alt-yaratının ürünleri (golem, homonculus) ile de benzeşebilen fiziksel yönünü ifade ederken alt-yaratının bir aynası, insan ise Tek Yaratıcı’nın sanatının bir aynası oluyor. Tolkien’e göre insanı insan yapanın, diğer varlıklar ve varlık safhaları ile paylaştığı biçimi değil ancak biçiminden bağımsız özü olduğu ortaya çıkıyor.


‘Ent’ İllüstrasyonu © Gonzalo Kenny

Paylaşın.

Yazar Hakkında

1 Yorum

Reply To alaca Cancel Reply