Mythopoeia Üzerine – Bölüm 9

0

MYTHOPOEIA

Metnin Aslı
……….
He sees no stars who does not see them first
of living silver made that sudden burst
to flame like flowers beneath the ancient song,
whose very echo after-music long
has since pursued. There is no firmament,
only a void, unless a jewelled tent
myth-woven and elf-patterned; and no earth,
unless the mother’s womb whence all have birth.
……….
(J.R.R.Tolkien)

Çevirisi
……….
Yıldızları hiç görmez, görmeyen onları ilk önce
hay olan/yaşayan/yanan gümüşün yaptığı o ani infilakta,
çiçekler gibi alevlenen aşağısında kadim şarkının,
asıl yankısı müziğin ardından uzunca
kovalanagelen. Sema yok,
sadece boşluk, meğer ki mücevherli çadır
efsanelerle örülmüş ve elf desenli; ve dünya değil,
meğer ki bir ana rahmi her şeyin doğduğu.
……….
(J.R.R.Tolkien)

Ainur’un, Dünya’yı ilk görüşlerindeki ayrıntılardan birisi de, Dünya’nın boşlukta oluşmasıdır. Ainur’un müziklerini yaptıkları ve Ilúvatar ile müzik ile konuştukları mekan ise bambaşka bir yerdir. Ilúvatar onlara Dünya’yı göstermek için onları Boşluk’a (Void) götürür.

“Ama Ilúvatar ihtişam içinde kalkıp Ainur için yarattığı o güzel yerden uzaklaştı; ve Ainur da onu izledi. Boşluk’a geldiklerinde Ilúvatar onlara dedi ki: ’İşte Müziğiniz!’” (Ainulindalë, Silmarillion, Altıkırkbeş Yayınları Çevirisi)

Şiirin yukarıda verdiğimiz bölümü anlamca biraz karmaşık olmasına rağmen ilk cümlesinde aslında bize bir mekan tanımı yapmaktadır. Ilúvatar’ın Ainur için yarattığı mekan Zamandışı Salonlar olarak geçmektedir. Burası Ulu Müzik’in yapıldığı ve Ainur’un Ilúvatar ile müzik aracılığı ile konuştuğu mekandır. Silmarillion’da, Dünya’nın mekan açısından tasviri ise ilgi çekicidir:

“Böylece, Zamanın Derinlikleri’nde sayısız yıldızın ortasında Ilúvatar’ın Çocukları’nın mekanı sonunda kuruldu.” (Ainulindalë, Silmarillion, Altıkırkbeş Yayınları Çevirisi)

Zamandışı Salonlar ile Zamanın Derinlikleri tabirleri bize Tolkien’in bakışındaki yeni bir noktayı da anlatmaktadır. Dünya ve yıldızların mekanı, zamanın hakim olduğu bir mekan iken, Ilúvatar’ın mekanı zaman dışındadır. Zaman, Ulu Müzik ile beraber yaratılmış bir unsurdur ya da Ulu Müzik’in icrası ile ilişkilidir.

Bu ayrımı mekan olarak destekleyen diğer bir tanım ise “aşağısında kadim müziğin” tanımıdır. Yıldızların yaşayan gümüşün infilakından oluşması ve bu oluşan her şeyin kadim müziğin altında olması, hem müziğin bu yartılışta bir vesile olmasını hem de müziğin icra edildiği yer ile cisimleştiği yerin (ki boşlukta cisimleştiği belirtilmişti) farklılığını vurgulamaktadır.

Yıldızlarla dolu olan gök ile Dünya, aynı mekanda bulunmaktadır. Kur’an-ı Kerim’deki sema tasviri ile Silmarillion ile zenginleştirdiğimiz bu mekan tanımı benzerlik göstermektedir.Kur’an-ı Kerim’de Fussilet Sûresi 12. Ayet ve Mülk Sûresi 5. Ayet, bu konuyu benzer bir şekilde anlatır:

“…Biz dünya semasını kandillerle, yıldızlarla süsledik,…”
(Fussilet Sûresi 12. Ayet)

“Biz yere en yakın semayı lambalarla donattık…”
(Mülk Sûresi 5. Ayet)

Sûrelerden birinde dünya seması, diğerinde ise yere en yakın sema olarak anlatılan semaların yıldızlarla donatıldığı, iki sûrede de açıkça belirtilmiştir. Fussilet Sûresi’ndeki süsleme tabiri ile şiirde çiçeğe benzetilen yıldızlar da farklı bir açıdan paralellik içermektedir.

Şiirin yukarıdaki bölümünde yer alan ilk cümlesindeki bir diğer ilgi çekici tabir ise “yaşayan gümüş” tabiridir. Yaşayan gümüşün infilakı yıldızları oluşturmuştur. Burada farklı tabirler yapılabilir. Gümüş tüm Tolkien eserlerinde Elfler’le çok defa ilişkili bir şekilde yer almaktadır. Bunun yanında Orta Dünya’ya ışık veren Ay da gümüşi bir ağacın meyvesidir. Tolkien’in gümüş öğesini kullanımı bu kadar yaygın olduğu için şimdilik bu tabiri sadece şiir bağlamında incelemeyi tercih ediyoruz.

Hatırlanacağı gibi (bkz. Mythopoeia Bölüm 1) Mythopoeia şiiri, C.S.Lewis’e ait bir kullanımla başlamaktaydı:

Metnin Aslı

“To one [C.S. Lewis] who said that myths were lies and therefore worthless, even though ‘breathed through silver’.” (J.R.R.Tolkien)

Çevirisi

“Ona [C.S. Lewis’e], ‘gümüşten üflense de’, mitlerin yalan olduklarını ve bundan ötürü değersiz olduklarını söyleyene.” (J.R.R.Tolkien)

Buradaki gümüşten üfleme tabirini, İngilizce’de güzel konuşma kabiliyetini tanımlayan “silver tongue / gümüş dil” deyimi ile ilişkilendirmiştik. Bu nedenle Mythopoeia şiirinde gümüş kelimesinin bir daha kullanımının (Tolkien’in kelime seçimindeki genel özeni dikkate alındığında) rastlantı olmadığını düşünüyoruz. Söz söyleme ile alakalı olarak kullanılan gümüşün burada bir daha, özellikle “yaşayan” ya da “Hay olan” tabiri ile kullanılması, ve aniden infilak etmesi, bu infilakın bir söz söylenmesi gibi bir an olduğu spekülasyonunu yapmaya imkan tanımaktadır. Bu da bize “Kün” emrini hatırlatmaktadır. En doğrusunu Allah bilir.

Bu bölümü incelemeye inşallah devam edeceğiz.


“Norman Ridge Üzerinde Yıldızlı Bir Gece” Fotoğrafı © Manuel Palacios

Paylaşın.

Yazar Hakkında

Leave A Reply