Mythopoeia Üzerine – Bölüm 2

0

KÜLLİ İRADE ve TOLKIEN

Tolkien’in tüm yazılarında görülebilecek bir özellik, tek tanrıya atfettiği kelimelerin büyük harfle başlamasıdır. Mythopoeia şiirinin bir çok yerinde olduğu gibi, şiirin giriş bölümündeki baş döndürücü eleştirellikte bir materyalist tanımlamasından sonra gelen ilk satırda da bu özelliği görürüz. İrade anlamına gelen “will” kelimesi burada büyük harfle kullanılmıştır. İrade Tolkien’in sıklıkla başvurduğu bir kelimedir. Ancak her zaman büyük harfle kullanılmamıştır. Örneğin Milton Waldman’a yazdığı ve bizim de sürekli alıntı yaptığımız o ünlü mektupta da irade kelimesi farklı bağlamlarda yer bulur. Bu mektupta Sauron’un tek yüzük aracılığıyla diğer iradeleri egemenliği altına alma çabasının anlatıldığı noktalarda irade kelimesi hem Sauron için, hem de Orta Dünya’nın diğer sakinleri için kullanılır. Tolkien bu mektupta sihir ve makine arasındaki benzerliği anlattığı satırlarda şöyle söyler:

Metnin Aslı

…even the use of these talents with the corrupted motive of dominating: bulldozing the real world, or coercing other wills.

Çevirisi

…hatta bu becerilerin fesat bir hakimiyet niyeti ile kullanılması: gerçek dünyada zor kullanmak, ya da diğer iradeleri baskı altında tutmak.1

Aynı mektupta irade kelimesi küçük harfle aşağı yukarı on kez kullanılmıştır. Burada kasıt hep Orta Dünya halklarının ve Sauron’un iradeleridir. Bir diğer mektupta ise Sauron’dan bahsederken irade kelimesini yine küçük harfle kullanmıştır:

Metnin Aslı

In my story Sauron represents as near an approach to the wholly evil will as is possible.

Çevirisi

Benim hikayemde Sauron, mümkün olduğu kadar mutlak habis iradeye yaklaşımı temsil eder.2

Gandalf kişisel imtihanını yaşayacağı Tek Yüzük ile karşı karşıya

Gandalf kişisel imtihanını yaşayacağı Tek Yüzük ile karşı karşıya

Bu örneklerin çoğaltılması mümkün, sadece Tolkien’in mektuplarında bu kullanım yirmiye yakın noktada karşımıza çıkıyor. Tanrısal iradenin Tolkien için özel oluşu bu noktadan bakıldığında İslam’ın “külli irade” ve “cüzi irade” bakışını andırıyor. Bir batılı olarak Tolkien, Gollum’da oluşturduğu nefs-i emmare temsilini, farklı bir kullanımda irade üzerinden de oluşturuyor. Tüm irade sahibi varlıkların bir imtihana tabi olması da külli bir hakikatin Yüzüklerin Efendisi hikayesindeki yansıması gibi görülebilir, hikayede Saruman’ın, Gandalf’ın, Aragorn’un, Galadriel’in ve Frodo’nun böyle imtihanları yaşadıklarını net bir biçimde görmekteyiz. Bu da irade kavramının Tolkien için ne kadar önemli olduğunu bize göstermekte. Bu nedenle “külli irade” ve “cüzi irade” arasındaki ayrımın Tolkien için önem arz etmesi ve bunu vurgulamasını çok önemli buluyorum.

YARATILMIŞ ZAMAN ve KALEM

Metnin Aslı

At bidding of a Will, to which we bend
(and must), but only dimly apprehend,
great processes march on, as Time unrolls
from dark beginnings to uncertain goals;
and as on page o’er-written without clue,
with script and limning packed of various hue,
an endless multitude of forms appear,
some grim, some frail, some beautiful, some queer,
each alien, except as kin from one
remote Origo, gnat, man, stone, and sun.

Çevirisi

Meylettiğimiz İrade’nin emriyle /teklifiyle,
(meyletmek zorunda olduğumuz), ama belirsizce idrak ettiğimiz,
müthiş işleyiş yürür, Zaman serildikçe
karanlık başlangıçlardan, bilinmez menzillere;
ve sayfa yeniden yazıldıkça bir ipucu olmadan,
binbir renkle sarmalanmış yazıyla ve çizimle,
sonsuz çoklukta (nihayetsiz kesrette) suretler vücuda gelir,
bazısı zalim, bazısı kırılgan, bazısı güzel, bazısı tuhaf,
her biri yabancı, hısım olmaları hariç bir
uzak Kaynak’tan, sivrisinek, insan, taş ve güneş.

Şiirin giriş bölümünden sonraki ilk kısmı, bir kozmoloji tanımı olarak görülebilir. Bu tanım ile Tolkien, yaratılmışların tamamının tek Tanrı’ya nispetle, yaratılmış olmak açısından aynı olduklarının altını çizmektedir. Bu tanımın bize hem yaratan irade hem de yaratılışın kaynağı olarak tek tanrılı bir bakış açısı ortaya koyduğunu söylemek abartı olmayacaktır. İlk iki satırda Tolkien külli iradenin tüm kozmolojideki hakimiyetini ve biz yaratılmışlarla arasındaki ilişkiyi şu şekilde ortaya koyar:

Meylettiğimiz İrade’nin emriyle /teklifiyle,
(meyletmek zorunda olduğumuz), ama belirsizce idrak ettiğimiz,

İnsanın en büyük yanılgısı, belki benliği ve benlik nedeniyle vehmettiği kendi iradesinin yapabilirliğidir. Tolkien bu iki satırda yaradan ve yaratılan arasındaki ilişkiyi net bir biçimde ortaya koyar. Külli irade buyurur, emreder, yaratılmışlar ise meyleder ancak meyletmekten başka da bir ihtimal yoktur aslında. Bu haldeyken yaratılmışa, bu durumun idraki ve bu idrak doğrultusunda amel etmek düşer. Bediüzzaman Hazretleri’nin Ene Risale’sinde (30.Söz) özellikle dikkat çektiği, enenin yani benliğin kendini yapar zannetmesi halidir. Ene yani benlik duygusu “yapar olma” halinin bir sonucudur. Ancak arif olan kendi iradesinin bağlı olduğu külli iradeyi anlayan ve kendini ona teslim edendir.

müthiş işleyiş yürür, Zaman serildikçe
karanlık başlangıçlardan, bilinmez menzillere;
ve sayfa yeniden yazıldıkça bir ipucu olmadan,

Zaman da yaratılmıştır, ezel de ebed de bizim için gaybdır. Bundan dolayıdır ki başlangıçlar karanlık, gelecek de bilinmezdir. Ancak bu büyük hareket sürekli yürür ve devam eder. Ancak yeniden yazılan sayfa tanımı bize farklı bir analoji kurma imkanı sunar. Ra’d Sure’sinde:

Allah dilediğini siler, mahveder; dilediğini de yerinde bırakır; Ana Kitap O’nun katındadır.3

buyurulmaktadır. Yine Bediüzzaman Hazretleri’nden bir alıntı yaparak bu analojiyi kurabiliriz.

Levh-i Mahv-İsbat ise, sabit ve daim olan Levh-i Mahfuz-u A’zam’ın daire-i mümkinatta, yani mevt ve hayata, vücud ve fenaya daima mazhar olan eşyada mütebeddil bir defteri ve yazar bozar bir tahtasıdır ki, hakikat-ı zaman odur.4

Ana kitap olarak tanımlanan Levh-i Mahfuz’dan farklı olarak sürekli yazılan ve bozulan bir tahta ya da defter olarak tanımlanan Levh-i Mahv ve İsbat’ı Bediüzzaman Hazretleri hakikat-i zaman olarak tanımlamıştır. Tolkien’in de zamanı anlattığı bu bölümdeki bu ifadelerdeki benzerlik ilginçtir. Zaman kelimesinin büyük harfle kullanılmasının nedenini de bu hakikat-i zaman meselesinin Tolkien’in dünyasındaki özel yansımasının tezahürü olarak görüyorum.

Tolkien sonraki satırlarda ise yaratılmışların çeşitliliğine ve farklılığına atıfta bulunur.

binbir renkle sarmalanmış yazıyla ve çizimle,
sonsuz çoklukta (nihayetsiz kesrette) suretler vücuda gelir,
bazısı zalim, bazısı kırılgan, bazısı güzel, bazısı tuhaf
herbiri yabancı, hısım olmaları hariç bir
uzak Kaynak’tan, sivrisinek, insan, taş ve güneş.

Kalem Sure’si “Nun. Kaleme ve satır satır yazdıklarına andolsun” şeklinde başlar. Analojiye devam edersek, “yazdıklarına” bölümü Tolkien’in satırlarında bulunan “binbir renkle sarmalanmış yazıyla ve çizimle” bölümüne denk gelir diyebiliriz. Yaratılıştaki çokluk ve çeşitlilik Tolkien’in özellikle vurguladığı bir konu olarak gözümüze çarpar. Bu kadar çeşitliliğe ve farklılığa rağmen her birinin tek bir kaynaktan yaratılmış olma bakımından ortak bir yönleri olduğunu da Tolkien atlamaz. İlk yazıda belirttiğimiz materyalist yaklaşımı da vurduğu yer yine burasıdır.

Charles Darwin

Charles Darwin

EVRİM ELEŞTİRİSİ

Bilindiği gibi Darwin “Türlerin Kökeni”ni yazarak, bizim bugün evrim teorisi olarak bildiğimiz ve sürekli olarak tartışma yaratan teoriyi ortaya atmıştır. Kitabın isminin orijinali “Origin of Species”tir. İlginç bir biçimde Tolkien de çeviride “Kaynak” kelimesi ile karşıladığımız “Origo” kelimesini kullanmıştır. Bu kelime bizim Türkçe’de de kullandığımız orijinal kelimesinin kök kelimesidir. Burada “Origo” kelimesi yerine, örneğin “Source” kelimesi de kullanılabilirdi ve biz bunu yine “Kaynak” olarak anlayabilirdik. Bence bu seçimdeki en önemli husus Darwin’in kitabının ismine yapılmış olan atıftır. Darwin canlıların evrim ile oluştuklarını anlatan kitabına “Origin of Species” adını vermiştir ve biyolojik evrimi anlatmıştır. Tolkien ise aynı kökten olan “Origo” kelimesini yaratılmışların tek bir kaynağa bağlı olduklarını anlatırken kullanmıştır. Bunun ilk bölümdeki materyalist düşünce eleştirisinin devamı olarak, evrim düşüncesine bir eleştiri ya da reddiye olduğunu düşünüyorum. Buna delil olarak da verilen örnek yaratılmışları, yani sivrisinek, insan, taş ve güneş”i  görüyorumBurada Tolkien iki canlı olan sivrisinek ve insanın yanına taş ve güneşi de koyarak, canlı cansız her şeyin tek bir “Kaynak”tan yaratıldığının altını çizerken, “Kaynak”ın mahiyetini de ortaya koymuştur. Kaynak her şeyin kendisine bağlandığı, ve kendisinden olduğu bir Kaynak’tır. Bu manada Tolkien’in Origo olarak belirttiği kaynak, Darwin’in teorisinden oldukça farklıdır. Kaynak canlı cansız tüm eşyanın yaratıcısıdır. Tolkien’in dünya görüşünün eserlerinde de yansıdığı gerçeğini düşünürsek bu daha da anlamlı olacaktır, çünkü bilindiği gibi Tolkien’in oluşturduğu evrende evrim hiç yer almamaktadır, bilakis varlıklar oldukları gibi yaratılmıştır.


1 The Letters of J.R.R.Tolkien, To Milton Waldman, Letter 131, Sayfa 167
2 The Letters of J.R.R.Tolkien, Notes on W.H. Auden’s review of The Return of the King, Letter 183, Sayfa 257
3 Ra’d Sure’si 39. Ayet
4 Sözler, Otuzuncu Söz, İkinci Maksad, Mukaddime, Haşiye

Paylaşın.

Yazar Hakkında

Leave A Reply