Küçük İnsan Büyük Anlam – Bölüm 5 / Melkor Kim?

0

MELKOR KİM?

Mahiyeti bildirilmiş bir hikâyenin içindeyiz. İnananlar için bildirilmişliğin söz konusu olduğu bilgi o ki, insanlık itibariyle Hazret-i Âdem aleyhisselâm ile başlayan ve Kıyamet günü ile sona erecek bir yolculuk. Yine bildirilen o ki, şeytan çoktan kaybettiği bir davanın peşinde o zamandan bu zamana ve Kıyamet’e kadar İnsanlığa bahşedilmiş bir makamı kazanabileceğini düşünüyor. Bu davanın kaybedilmiş olduğu bizce malûm. Zira Kur’an’a inanmak suretiyle biz bu bilgiye sahip olmuş bulunuyoruz. Allah muhafaza buyursun, inanmada bir sarsılma söz konusu olsa bu bilgi gidecek. Hidâyet bir bilginin de bahşedilmesi demek oluyor. İman kelimesi “emin” ile kökdaş. “Eminim” dediğimiz bir konu varsa onu biliyoruz diye düşünürüz. İman, inanmayan birisi için sübjektif – sana göre öyle, bana göre değil – çerçevesinde bir konu olsa dahi, aslında objektif bir husus. Hayatımızda hiç görmediğimiz, bizzat duymadığımız şeylere inanıyoruz ve o Hak olması hasebiyle bizim için artık bilgiye dönüşüyor. Hidâyet kıvılcımının tutuşturulması suretiyle bir ânda insanlığın en derin sırlarına vakıf olmaya nâmzet ve Kur’an’ın metnini salt olarak ele alırsak birçok derin bilgiye de ilk adımda sahip birine dönüşürüz.

Ama şeytanın ve onun gibi aldanmışların durumu öyle değil. Mühleti Allah’tan istiyor. O’nun celâline yemin ederek isyanını ilân ediyor. İddiasını ispat edeceği zât da Allah. Ama, Kur’an’da hikâyenin sonunu okuyoruz. Şeytan mutlak anlamda mağlup. Davası mağlubiyete mahkûm bir dava. Ancak, çok uzun zamandır mesaisine devam etmesi gösteriyor ki onun ümidi var. İnsanların içinde bu kadar kötüye, kötülüğe erebildiği sürece de belli ki ümidi canlı kalacak. Hilafeti istiyor demiştik. İnsana verilmiş olan bir hilafet.

Melkor hükmetme arzusuyla yanıp tutuştuğu Arda'ya inerken

Melkor hükmetme arzusuyla yanıp tutuştuğu Arda’ya inerken

Hilafet, anlam itibariyle vekil, yetkili, temsilci gibi bir makam. Terminoloji dediğimiz ıstılah anlamı böyle. Kelime anlamı ise, sonradan gelen demek. İnsanlara, cinlerden sonra gelmeleri/yaratılmaları itibariyle de “sonraki” anlamında halife sıfatı takdir edildiği ifade edilir. Ve âyet-i kerimedeki sıralamada da bu sırrın olduğu;

“Ben, cinleri ve insanları ancak Bana ibadet etsinler diye yarattım.”
(Zariyat Sûresi, 51/56)

Şeytanın tahammül edemediği meselelerden birisi, yaratılışında kendisine vehmettiği üstünlüktü. Ateşten yaratılışını, sureten henüz çamur safhasında olan insanınkinden üstün gördü. Emirdeki taabbüdîliği (sırf Allah’tan geldiği için o emre uymayı) reddederken zaten hikmet de ona kapanıyordu. Meleklerin, başta anlama gayretinde olan, sırrı çözmek isteyen tavrının ardından, secde emrine itaatte anındalık göstermesi arasındaki fark şeytanın mahrum kaldığı hikmetten nasplenme olarak tezahür edecekti. Zira Hazret-i Âdem’in tâlim-i esma eğitimine mazhar olan yine melekler olacaktı.

MELKOR ŞEYTAN MI?

Tolkien’in kurguladığı evrende, kötülerin en primordial sureti Melkor. Ainur isimli ruhanî varlıkların arasında ayağı kayıp saf değiştiren bir kötü. Ve Orta Dünya tarihinin tüm çağları boyunca kötülüğün en temeldeki işlettiricisi olarak gözüken karakter ki Yüzüklerin Efendisi hikâyesinin büyük savaşında en kötü diye bildiğimiz deccalî Sauron’un dahi efendisi, metinde The Enemy (‘Esas’ Düşman) olarak geçen Melkor’dur. Ainur’un Müziği’ndeki yaratılış mitinde dikkatimizi çeken hadiselerin aşamalandırılması ile hakikâtte şeytanın düşüşü ve insanın düşürülüşü arasında mahiyet itibariyle bir benzerlik gördüğümüzü ifade etmiştik.

Ancak, eğer yazarımız yazdığı mitselleştirilmiş metin vasıtasıyla hakikî bir hikâyeden haber veriyorsa, esas itibariyle şeytanımsı bir karakteri yazmış olsa da “the” şeytandan söz ediyor olduğunu söylememiz mümkün mü?

Valian Yılları'ndaki Valar'ın temsili resimleri

Valian Yılları’ndaki Valar’ın temsili resimleri

Ainur genel bir isim. Valar dediğimiz üstün ruhlar da birer Ainu, onun hemen altında ama yine yüksek ruhlar da. Melkor gibi rezil birisi de, Manwe gibi Valar’ın başı da Ainur’dan. Ainur, Valar dili olan Valarin’de “ayanuz” kelimesinden Quenya Elfçesi’ne geçmiş bir kelime. Mânâsı yüce/kutsal olanlar demek. Quenya’da “aina” kutsallık demek oluyor. Biz aina’da aynalık, perdadârlık, yansıtıcılık sesini hissediyoruz. Bizim bildiğimiz ayna, hem yansıtır hem örter. Aynalığıyla, geleni aynıyla nazarlara gönderir, sırrıyla da Zâtı örter. Hatta hadis kaynakları, perdeler olmasa, azamet-i ilâhiyeden her şeyin mahvolacağına dair nebevî beyanlar nakletmektedir. Sır sırrı doğuruyor. Perdeliğin mahiyeti tam nedir, azamet-i ilahî mutlak bir “var” iken onu örtebilmek, onun mahvediciliğine mani olmak nedir, biz bunları bilmiyoruz. Ama bilmek ve sırrına varmak istiyoruz.

Melkor ismi, Tolkien’in notlarında farklı şekiller almış. Eski notlarında Melko olarak da yazılı yerler var. Melkore’den gelen bu isim Yükselen Yüce gibi bir mânâya geliyor. Bu isim onun safını belli ettiği döneme kadar kullanılan yaygın ismi. MBEL/MELEK kökünden geldiğini öğrenmek şaşırtıcı gelebilir. MBEL- kökü Elfçe’nin inşasında kullanılan köklerden biri. Kuvvet demek. Melek kelimesi de ayniyle Elfçe’dir. Yüce ve kuvvetli anlamını taşır. Arapça’da mülk, malik gibi kelimeler de kuvvet mânâsına dayanır. Melek, Arapça’da da aynı anlamları taşır. Akıl melekeleri zayıf – deriz söz gelimi. Aklî kuvveti gerilemiş anlamında. (k)ore sesi ise Tolkien’in İngilizce “inner mind” olarak ifade ettiği ve heart kelimesini fiziksel organ olarak değil de bizim gönül olarak anlattığımız bir kelimeye karşılık geldiğini Yüzüklerin Efendisi’nin ek bölümünde kendisi açıklamış. Adeta İngilizce’nin yetmediği bir yerde gönül’ü izah etmiş yazarımız. Peki Melkor’a ileriki çağlarda ne isim takılmış ve bu yükselen kuvvet nâmı geri planda kalarak hangi vasfı ön plana çıkartılmış:

MORGOTH
.

Kara Düşman. Legolas’ın ifadesiyle The Enemy (‘Esas’ Düşman). Sauron’un olduğu yerde dahi The Enemy diye çağrılan kişi Melkor. Yüzüklerin Efendisi’nde hiç sahnede yer almamasına rağmen arka planda sorumluluk ve dahlinden haberdar olanlar onu Düşman olarak anıyorlar.

Şeytanî olmakla beraber, şeytan mıdır? Düşüş hikâyesine benzer bir hikâyeye sahip olmasıyla beraber onun hikâyesi midir anlatılan? Yoksa göğün bilmediğimiz sakinleri hayırlıları ve şerlileriyle beraber ortaya çıkıyor da biz kahramanları hal-i hazırda biliyor olduklarımızdan ayırdetmekte mi zorlanıyoruz?

Melkor’un peşinde olduğu bir mesele vardı. Flame Imperishable. Sönmez Alev. Onu hep Hiçlik Âlem’inde aradı ve bulamadı. Hiçlik, Iluvatar’ın Sönmez Alev ile iradesini zuhur ettirmesiyle Varlık olmuştu. Her şey, Sönmez Alev ile görünür oldu. Melkor, aynalık değil malikiyet istedi ve Sönmez Alev’in kendisine göz dikti. Her şeyi isteyen biri olarak, her şeyin özünü ele geçirmek gibi kadük bir davası var onun da. Yani aynalık edeceği yerde kendisinin aynalığı yapılacak biri olmak davası, yani rububiyet davası.

Melkor’un kötülük metodlarına bazı misaller vererek devam edeceğiz.


Melkor İllüstrasyonu © Stefan Meisl

Paylaşın.

Yazar Hakkında

Leave A Reply