İngiliz Üniversiteleri, İstihbarat ve Tolkien

0

“Bilinmeyen Tolkien” yazı dizisi boyunca, istihbaratın entellektüel boyutunun 20. Yüzyıl boyunca nasıl önem kazandığına değinmiştik. İstihbarat üniversite ilişki açısından İngiltere örneğine bakıldığında Cambridge Üniversitesi’nin konunun tarihinde önemli bir yeri olduğu görülür.

2. Dünya Savaşı sırasında, gizli/askeri haberleşme için, tüm Alman askeri birlikleri ve istihbarat birimleri tarafından kullanılan enigma kodunu kıran ekip arasında başta Alan Turing olmak üzere çok sayıda Cambridge kökenli vardır. Alan Turing, son yıllarında Manchester Üniversitesi’nde çalışmış olmak ile birlikte enigma kodunun kırıldığı günlerde bir Cambridge’li olarak bilinir.

Cambridge o yıllarda istihbaratın o derece merkezindedir ki diğer devletler de kendi karşı istihbarat faaliyetlerinin bir yurt dışı merkezi olarak burayı seçerler. Sovyetler Birliği ajanları İngiliz İstihbaratı’na sızmak için sonradan tarihe “Cambridge Dörtlüsü” olarak geçecek uzun vadeli bir operasyon düzenlerler.

Cambridge Dörtlüsü

“Cambridge Dörtlüsü”, Sovyetler Birliği adına 2. Dünya Savaşı boyunca ajanlık faaliyeti yapan, İngiltere’de yerleşik ve Cambridge kökenli, sonradan gizli misyonları açığa çıkan dört ajanı tanımlamak için kullanılan bir tabir. Bahsi geçen istihbaratçı çevresinin faaliyetlerinin 1950’lerin başlarına kadar sürdüğü de düşünülüyor. Bu durum ileride daha açacağımız üzere önemli, çünkü Tolkien’in 1950’lerde yaptığı pek çok şey dolaylı olarak Cambridge’deki sızmalardan dolayı istihbaratın merkezinin Oxford’a kayması ile ilgili yorumlanabilecek durumda.

Daha sonradan açığa çıkan bu dört isim: Kim Philby, Donald Maclean, Guy Burgess and Anthony Blunt. John Cairncross’u da, her ne kadar rolü kanıtlanmamış olsa da, bu listeye dahil ettiğinizde sayı beş yükseliyor. Bu sebeple aynı gruba “Cambridge Beşlisi” de deniyor.

Cambridge Beşlisi

Cambridge Beşlisi

Sovyetler Birliği’nin Cambridge’deki faaliyetlerinin önceden bilindiği ve sürekli olarak ajanlarının yanlış bilgilendirildiği de iddialar arasında. İngiliz İstihbaratı’nın pek çok defa kendisini komik duruma düşürecek kadar ileri giden bazı beceriksizliklerinin de aslında bir kasıt ve planın parçası olduğu tezine de rastlamaktayız. Tabiki bu tez her türlü başarısızlığın kaynağını açıklama iddiasında/yeterliliğinde gözükmemektedir. Beceriksizlik içeren pek çok örnek bulunabilir, ancak bazı başarısızlık görüntüleri başarılı bir karşı istihbarat ürünü olabilir.

Yine de tüm yaşananlar ve Cambridge’in bilinçli veya bilinçsiz olarak istihbarat ile bağlarının ortaya çıkması ve yabancı istihbaratın sızdığı bir yere dönüşmesi, Oxford’un istihbarat işe alımlarında daha önemli bir konuma yükselmesini sağlar. Diğer yandan bugün dahi Oxford bağlantılarının hala büyük ölçüde gizliliğini koruması, Oxford’un en başından beri daha önemli bir merkez olduğu ve Cambridge’in bir hedef saptırma ve teknik uzmanlık adına danışma merkezi gibi kullanıldığı düşüncesini de akla getirmektedir.

John Le Carre ismi ile casusluk romanları yazarı olarak bilinen David John Moore Cornwell, 1952 yılında İngiltere’ye döner ve Oxford’a girer. Buradaki asıl görevi aşırı sol hareketlere yakın isimleri İngiliz iç istihbarat teşkilatı olan MI5 için raporlamaktır. Cambridge’de yaşanan tecrübenin tekrarlanmaması için potansiyel olarak Sovyetler için çalışabilecek veya mevcut durum itibariyle çalışanları tespit etmekle görevlidir.

MI6’nın tarihini yazan Keith Jeffery’ye göre, Oxford’da MI6 veya genel olarak gizli görevler için işe alımların 19. Yüzyıl sonundan beri yapıldığı açıktır. Jeffery’nin görüşünü doğru kabul ettiğimiz durumda Oxford’un Cambridge kadar eski olan ancak hiç deşifre olmamış bir istihbarat geçmişi olduğu sonucuna varırız. Dolayısıyla Tolkien, istihbarat adına çok sayıda vaatkar kabiliyete sahip olmakla kalmaz, aynı zamanda bir yetenek kâşifi tarafından kolayca da tespit edilebileceği bir yerde çalışmaktadır.

Jeffery’nin MI6’nın tarihini yazdığı kitabına göre, potansiyel istihbarat işe alımları için Oxford’da yerleştirilmiş “yetenek belirleyiciler” bulunmaktadır. İşe alınacak kişi için pek çok özellik aranmakla birlikte akademik kimliğinin belirgin olmasına da bakılmaktadır. Akademik kimliği; yaptığı işi, seyahatlerini, faaliyetlerini tek başına açıklayabilecek kadar gerçek olmalıdır. Bu açıdan Tolkien’e baktığımızda işe yarayabilecek böyle belirgin bir kimliğe sahip olduğunu görüyoruz, ancak Tolkien örneği, başka bir açıdan daha da bir ajanın faaliyetlerini örtmek için kullanabileceği bir kimlik sunar: 1937-38 yıllarında Hobbit’i yazdığı günden beri realite ile uzak düşen ve başlangıçta çok saygı görmese de yüksek fantezi edebiyatı konusunda devrinin başat karakterlerinden biridir. Fantezi yazarları istihbarat tarihinde daha önceden meşhur bir işe alım grubunu oluşturmaz. Bu durum mesleğin işe alım için uygun olmamasından çok, fantezi yazarlığı mesleğinin tarihi olarak çok yeni olmasından kaynaklanır. Bilakis fantezi yazarlığı herhangi bir kimliği gölgede bırakmak açısından akademisyenlikten bile daha kullanışlı olabilir. Diğer yazılarımızda ortaya koymaya çalıştığımız gibi, bir fantezi yazarının kabiliyetleri ve yaratıcılık/hayalden doğan kurgular üretme özelliği bir istihbaratçı için de hayati önem taşır.

İstihbaratta kullanılan gizleme tekniklerinden bir tanesi de gizlenmek istenen bir şeyi göze sokacak kadar açıkta bırakmaktır. Birini gizlemek istediğinizde onunla ilgili her bilgiyi karartmak bir yöntem olabileceği gibi, onunla ilgili bilgilerin, detayların sayısını kontrollü ve planlı bir şekilde arttırmak da etkili bir gizleme yöntemidir. Bu açıdan, Tolkien’in hayatını açıkça yaşadığı kısmı -eğer biri özellikle yazarı takıntı haline getirmediyse- ihtiyaçtan çok fazladır ve birini tatmin edebilecek düzeyde bilgiyi çok fazlasıyla sunmaktadır.

İngiliz İstihbarat tarihçisi Keith Jeffery, işe alımlarda özellikle dilbilimcilerin en önemli meslek gruplarından olduğunu söyler. Dönem itibariyle Tolkien’in sahip olduğu Almanca bilgisi ve pek çok dil üzerinde kabiliyet geliştirmiş olunması aranan özellikler arasındadır. Bu kişilerin, yine Tolkien’in sahip olduğu gibi kreatif bir yönlerinin olması ve duruma göre senaryolar üretebilecek nitelikler taşıması da ayrıca önemlidir. Sadece bu dönem için değil, tüm zamanlar için bu tür işe alımlarda vatan sevgisi mutlaka önemli bir kriter olmalıdır. Tolkien gibi ülkesine bir mitoloji hediye etmeye hayatını adamış gözüken biri için, diğerlerinin yanı sıra bu kriterin de karşılandığını düşünüyoruz.

Sonuç olarak; Tolkien, dönemin istihbarat alışkanlıkları, işe alım yöntemleri, işe alım yapılan kurumlar, işe alınan kişilerde aranan özellikler itibariyle, doğru zamanda, doğru yerde bulunan, doğru kişi gibi gözükmektedir.

Paylaşın.

Yazar Hakkında

Leave A Reply