İki Hanım

1

Elf halkının en önemli özelliği, onlara verilen ölümsüzlüktü. Ancak bu ölümsüzlük sonsuza kadar yaşamak anlamına gelmemekteydi. Elfler Arda’nın kaderine bağlıydılar ve Arda’nın sonu onların da sonu olacaktı. Onların huzuru bulacakları ve ölümsüz hayata katlanabilecekleri yer ise Valinor’du. Çünkü Valinor, Kutsal Olanlar’ın, yani Valar’ın varlığı ile manevi bir koruma altındaydı ve oradaki her şey Elfler’in istediği gibi temiz ve tazeydi. Bu nedenle özellikle Üçüncü Çağ’ın ardından pek çok Elf, artık kendilerine Orta Dünya’da huzur ve mutluluk kalmadığı için Gri Limanlar’dan Batı’ya, Valinor’a göç etmişlerdi.

Elfler için İnsanlar’ın ölümlü doğası bir muamma idi. Finrod’un Andreth ile yaptığı konuşmada, anlamaya çalıştığı konu, ölümlülüğün getirdikleriydi. Bu konuşmada Finrod her ne kadar ölümsüz olsalar da Arda’nın ardından kendilerine ne olacağını bilmediklerini, ancak bir umutları olduğunu söylerken, Andreth umut konusunda konuşmak için henüz hazır olmadığını söylemekteydi. Ne Elfler ne de İnsanlar birbirlerinin kaderlerini anlayamamışlardı ve aslında iki ırkın da kaderleri yakın veya uzak bir bilinmezlik içermekteydi. 

Bu bilinmezlik ve karşı tarafın durumunu tam anlayamama halini yırtıp çıkan iki Elf Hanım’ı tüm Efsane-i Tolkien (Tolkien’s Legendarium) de öne çıkarlar. Bu iki Hanım da, kendi Elf kaderlerinden aşkları için vazgeçen ve ölümlü insanların kaderlerini yaşamayı seçen özel ruhlardı. Bu seçimi yapış şekilleri birbirlerinden biraz değişik olsa da, onları bu derece çarpıcı bir seçim yapmaya iten şey aşklarına duydukları sadakat ve aşık oldukları insanlarla ölüm sonrası da ortak bir kader ümidiydi.

Lúthien Hanım, Yüce Elf Kralı Thingol ile bir Maia olan Melian’ın kızlarıydı. Sonradan Arwen’e de atfedilen ünvanla yaşamış en güzel, en latif hanımdı. İnsan hanedanlarından Bëor hanedanının varisi olan Beren ile birbirlerini ilk gördükleri anda aşık olmuşlardı. Silmariller ile bağlı olan pek çok mücadelenin ardından Beren yaralarından ötürü, Lúthien de üzüntüsünden ve yasından ötürü vefat etmişlerdi. İkisinin de ruhu Mandos’un salonlarına gelmişti. Lúthien söylediği şarkı ile Mandos’u derinden etkilemiş ve sonrasında ölümlü bir kadere sahip olarak Beren ile Lúthien Orta Dünya’ya geri dönmüşlerdi. Lúthien, yani yaşamış en latif hanım, aşkı için ölümlü bir hayatı kabul etmişti. Burada çocukları Dior doğmuştu ve Dior ile birlikte Orta Dünya’nın kaderini etkileyecek Elf ve İnsan ırklarının birleşimi bir soy ortaya çıkmıştı. 

Bu soyu taşıyan bir İnsan ve bir Yarı Elf, yani Aragorn ve Arwen de iki çağ sonra, tıpkı Lúthien ve Beren gibi birbirlerini görmüşler ve aşık olmuşlardı. Arwen bir Yarı Elf olduğu için ona babasına verildiği gibi kendi kaderini seçme hakkı verilmişti. Arwen de Valinor’da geçireceği ölümsüz bir hayat yerine Aragorn ile geçireceği ölümlü bir hayatı tercih etmişti. Onların soyundan ise iki Krallığı birleştiren İnsan Hanedanı sürmüştü. 

İki Hanım’ın da ortak noktası, kalpten bağlandıkları insanlara mücadelelerinde destek vermeleri ve onların Düşman’a karşı duruşularında varlıklarını hissettirmeleriydi. Lúthien Hanım bizzat Beren ile Melkor’a karşı mücadeleye girişmiş, Arwen Hanım ise zaman zaman kaderin kendisine çizdiği yolda tereddüt eden Aragorn’a kaderini hatırlatan ve onun dirayetini arttıran bir rol oynamıştır.

Lúthien’in ve Arwen’in ünvanları da onların konumlarını destekler anlama gelmektedirler. Lúthien’in ünvanı olan Tinúviel seherin kızı anlamına gelmekteydi. Arwen’in ünvanı olan Undómiel ise akşam yıldızı anlamına gelmekteydi. Lúthien bu ortak ırkın doğumunu simgelerken, Arwen ise ortak ırkın son temsilcisiydi ve onun da İnsan kaderini seçişi ile yarı elf ırkın zamanı tamamlanmıştı.

Lúthien ile Beren’in tam ölüm zamanı bilinmese de yerleştikleri Tol Galen adasında beraber vefat ettikleri düşünülmektedir. Arwen ise ölümü kabul eden Aragorn’un ardından anılarının peşinde Lorien ormanına gitmişti ve orada ölümü kabul etmişti.

Bu İki Hanım’ın da Elf kaderinden vazgeçmelerinin getirdiği zorluğun derecesini Arwen’in sözlerinden anlayabiliyoruz. Aragorn ölüm anında Arwen’e hala Elf kaderine dönebileceğini hatırlatır ama Arwen seçimini yapmıştır:

‘Seni teselli etmek için konuşmuyorum çünkü dünyanın döngüsü içinde böyle bir acı için teselli yoktur. Önünde nihai bir seçim var: Ya pişman olup Limanlar’a giderek ebede kadar yeşil kalacak ama hiçbir zaman bir hatıradan ileriye gidemeyecek olan anımızı Batı’ya taşırsın; ya da insanların Yazgısı’na tahammül edersin.’

‘Hayır sevgili beyim,’ dedi Arwen, ‘o seçimi çok önce yapmıştım. Artık beni oraya taşıyacak hiçbir gemi yok ve gerçekten de insanların Yazgısı’na tahammül etmeliyim, ister gönüllü, ister gönülsüz: Kayıp ve sessizlik. Lâkin sana söyleyeyim Númenor Kralı, şu ana kadar halkının öyküsünü ve ölümlerini anlamamışım. Sefil ahmaklar diye kızardım onlara, ama şimdi acıyorum. Eğer bu gerçekten de Eldar’ın deyimiyle Tek’in insanlara verdiği bir armağansa, gerçekten de kabulü zormuş.’

‘Öyle görünüyor,’ dedi Aragorn. ‘Lâkin hem Gölge’yi hem Yüzük’ü reddettikten sonra son sınavda yıkılmayalım. Hüzünle gitmeliyiz ama yeisle değil. Bak! Sonsuza kadar dünyanın döngüleriyle bağlı değiliz ve bunların ardında hatıradan fazlası var. Elveda!’

J.R.R. Tolkien / Yüzüklerin Efendisi / Kralın Dönüşü / Ek A

Bir Yarı Elf olan ama Elf kaderiyle hayatını yaşamış olan Arwen’in ölümü anlattığı kelimeler çok çarpıcıdır; “Kayıp ve sessizlik.” Lúthien Hanım da benzer bir git gel yaşamış mıdır bilmiyoruz ama Arwen Hanım’ın yaşadığı zorluğu sözlerinde hissedebiliyoruz. Aragorn ise Arwen’in bu şekilde tanımladığı ölümü, son sözlerinde dünyanın döngülerine bağlı olmamak ve hatıradan daha fazlası olarak tanımlamaktadır. Bu sözler belki irfan olarak bir İnsan’ın bir Elf’in üstüne çıktığı ilk an olarak görülebilir. Aragorn sadece ölüme hakkını vermemiş, ayrıca ölümün sonrası ile ilgili umudu ve belki de Eru Ilúvatar’ın muradını idrak etmiş gözükmektedir.


‘Lúthien’ İllüstrasyonu © Jenny Golfen

Paylaşın.

Yazar Hakkında

1 Yorum

  1. İlhan Bey bu güzel yazınız ve özellikle şu hikmet dolu satırlar;
    ‘Öyle görünüyor,’ dedi Aragorn. ‘Lâkin hem Gölge’yi hem Yüzük’ü reddettikten sonra son sınavda yıkılmayalım. Hüzünle gitmeliyiz ama yeisle değil. Bak! Sonsuza kadar dünyanın döngüleriyle bağlı değiliz ve bunların ardında hatıradan fazlası var. Elveda!’ uzun bir süredir ve özellikle son zamanlarda zihnimde ve kalbimde yoğun bir şekilde hissettiğim düşünce ve duygularıma bir yoldaş oldu.
    Elinize ve Gönlünüze Sağlık.
    Sevgiler,

Leave A Reply