Elfler’in Zaafları ve Makine

1

“Solup Giden Elfler” yazısında mümkün olduğu kadarıyla Elfler’in dünya ve ölümsüzlükle ilişkili olan imtihanlarının doğasını aktarmaya çalıştım. Yine de Elfler’in zaaflarını anlamak üzerine değinilmesi gereken bir kaç unsur olduğunu düşünüyorum. Bu konu aynı zamanda Tolkien’in Makine vurgusuna da değinmek için bir fırsat ortaya koyacaktır. 

Elfler’in en önemli yetkinlikleri, J.R.R. Tolkien’in alt-yaratı (sub-creation) olarak bize sunduğu kavramdaki maharetleridir. Alt-yaratı için Tolkien şu tanımlamayı yapar: 

Metnin Aslı

I should have said that liberation ‘from the channels the creator is known to have used already’ is the fundamental function of ‘sub-creation,’ a tribute to the infinity of His potential variety, one of the ways in which indeed it is exhibited…

Letters of J.R.R. Tolkien / Letter 153

Çevirisi

Şunu söylemeliyim ki, ‘yaratıcının kullandığı bilinen yollardan’ özgürleşmek, O’nun potansiyel çeşitliliğinin sonsuzluğunu yüceltme, bu çeşitliliğin sergilenme yollarından biridir…

J.R.R. Tolkien’in Mektupları / 153. Mektup

Tolkien, Elfler’in alt-yaratının uygulayıcıları olduğunu özellikle belirtmektedir. Alt-yaratı Elfler’in sanatlarıdır, ancak temel sorun Elfler’in bu sanatları sonucu ortaya koydukları eserlere bağımlı kalmalarıdır. Tolkien’e göre, Elfler her zaman Düşman’ın karşısında durmuş olmalarına rağmen, bu Elfler’in toptan bir şekilde “iyi” olarak tanımlanmasına yeterli değildir. Çünkü Elfler her zaman tam doğru ya da tam iyi tarafta değillerdir. Bu durumu da sadece Yüzükler’in yapılışında Sauron ile olan yakınlaşmalarına da bağlamamak gerekir. Çünkü bu yakınlaşma bir sebep değil sonuçtur. Elfler’in zaafı, her şeyin olduğu gibi değişmeden kalmasına olan düşkünlükleriydi. Tolkien bu durumu mumyalamak ya da gelişmesini önlemek anlamına gelen “embalming” tabiri ile tarif etmektedir. 

Elfler, hoşlarına giden, bildikleri ölümlü Orta Dünya’da değişmeden yaşamak istiyorlardı. Bu bir bakıma İnsanlar’ın ölümsüzlük çabası gibi beyhude bir çabaydı. Ve yine Tolkien’in sözleriyle söylersek, alt-yaratı konusundaki maharetleri, kendilerini diğer ırklardan daha üstün görmelerine de neden olmuştu. Bu nedenle Orta Dünya olduğu gibi kaldığı sürece onlar için sanatlarını gösterecekleri bir oyun alanı gibi olacaktı. 

Çağlar geçtikçe, değişim Elfler için kötü olarak değerlendirilebilecek bir konu haline gelmekteydi. Ancak diğer yandan değişim, Tanrı’nın ortaya koyduğu hikayenin bir parçasıydı ve Elfler’in bu değişimi kabullenmemeleri, Tanrı’nın tasarımına karşı bir tavır oluşturuyordu. Tolkien’in benzetmesiyle, uzun bir kitabı okurken okumaya devam etmek yerine çok beğendikleri bir bölümde duran bir kişi gibiydiler. Değişimle yüzleşmekten çekinen, geçmişe özlem ve pişmanlıkla bakan Elfler, Sauron’un aldatmasına da oldukça meyilliydiler. Eşyanın üzerinde bir koruma gücü oluşturmak istiyorlardı ki, bu onlara bahşedilen alt-yaratı maharetinden oldukça farklı bir talepti. Böylelikle değişimi iradeleri altına alıp, her şeyi kendi beğendikleri gibi taze ve güzel şekilde koruyabileceklerdi. 

Yüzüklerin yapımında rol oynayan Eregion Elfleri’nin Moria Cüceleri ile geliştirdikleri dostluk ve bilgi alışverişi, onları alt-yaratı maharetleri ötesinde maharetlere de ilgi duyar hale getirmişti. Maddenin ve zanaatin ustası olan Aulë’nin tasarımı olan cüceler, doğaları gereği zanaatkarlardı ve yaptıkları şeyler çok üstündü. Tolkien alt-yaratıyı sanat olarak tanımlarken, zanaat ile olan ayrımı da yapmaktaydı. Eregion Elfleri, yine Tolkien’in tabiri ile, bilim ve teknoloji diyebileceğimiz alana daha çok eğilmişlerdi ve makineler ile teknik araçlara daha fazla ilgi duymaya başlamışlardı. Evvelde Aulë’nin himayesindeki bir Maia olan Sauron’un da onlara benzer bir bilgi, zanaat sunması, Gil-galad ve Elrond gibi büyük Elfler’in uyarılarına rağmen onların bu uyarılara aldırmayıp Yüzükler’i yapmaları sonucunu doğurdu. 

Tolkien’in üç temel kavramından birisi olan Makine (ve Büyü) kavramının oluşturduğu temel sorun, istenen şeye emeksiz ve çabucak ulaşma çabasıydı. Elfler bu yüzüklerle, istedikleri  değişimi durdurma ve saklama etkisine hızlıca ulaşacak bir yöntem elde etmeyi hedefliyorlardı. Hedeflerine ulaşsalar da, yani bu etkiye sahip üç tane yüzük yapmış olsalar da, bu yaptıklarının sonucunu kestirememişlerdi.

Bu noktada Tolkien’in anlatımın en güçlü yanlarından birini görebiliyoruz. İnsanlar’ın ölümsüzlük arayışı ya da Elfler’in bildikleri dünyayı koruma çabası, Tolkien’in ortaya koyduğu anlatımda İlahi tasarımın dışında olan ve İlahi bir dokunuş olmadan mümkün olmayan konulardı. Bu kanunları iyi ya da kötü bir motivasyonla değiştirmeye çalışmak, hedefe doğru görece bir yaklaşma sağlasa da, sonunda hem istenilen hedefe ulaştırmayan hem de yıkıcı pek çok yan etki doğuran bir durum oluşturmaktaydı. Bu bakış açısını, bizim için de hem değişime açık olmada hem de teknoloji ve bilim geliştirme sürecinde ilham olacak ve yol gösterecek, anlamamız gereken bir öğreti olarak görüyorum. 

Paylaşın.

Yazar Hakkında

1 Yorum

  1. Yazıyı okuyunca aklıma Haldir ve Miğfer Dibi savaşında ölen Elfler geldi, hüzünlendim. Huzurlu, güvenli ve zarif evlerinden, yurtlarından ayrılıp, bilge, latif ve kudretli önderlerini bırakıp, kendilerinden her zaman ırak bildikleri ölüm diyarına zaaf göstermeden, tereddüt etmeden adım atan bu kahramanları anmadan yazınızdan çıkamazdım. Teşekkürler İlhan bey.

Leave A Reply