Dünya’nın Hür Halkları, Birleşin!

1

Elrond’un, aşağıda okuyacağınız sözlerinde dikkat edilmesi gereken bir şeyi önceden belirteyim. Yüzük Kardeşliği’nin dokuz kişiden oluşması, öylesine denk gelmiş basit bir tesadüf işi değil. Yani, “Bakalım kaç kişi olmuşuz? Bir.. iki.. üç… Aaaa ne tevafuk! Biz de dokuz kişiyiz.” şeklinde değil. Bir elf bilgesi olan Elrond, nicelik ile gururlanmış Sauron’un Dokuz Süvari’sine karşılık, mahir bir satranç oyuncusu gibi, kendi Dokuz Piyade’sini öne sürüyor. Hem onlar süvari ve bunlar piyade. Orada bile görünürde bir dezavantaja sahip Yüzük Kardeşliği. Üzerinde derince düşünülecek birçok nükteyi eserinde bir gergef gibi işlemiş Tolkien. Kitabın sonunda hep beraber şahitlik ediyoruz ki, oyunu kazanan nicelik değil niteliktir. Bazen bir şahı bir piyon bitirir.

Elrond’un sözlerine bir bakalım şimdi:

Yüzük’ün Yoldaşları da Dokuz olacak; kötü Dokuz Süvari’ye karşı Dokuz Piyade koyuyoruz. Sen ve sadık hizmetkârının yanında Gandalf da gelecek çünkü bu onun en büyük hizmeti ve belki de çabalarının sonu olacaktır.

Diğerleri Dünya’nın Hür Halklarını temsil edecekler: elfler, cüceler ve insanlar. Elfler adına Legolas gelecek; cüceler adına da Gloin oğlu Gimli. En azından Dağlar’daki geçitlere ve belki daha da ileriye kadar seninle gitmeye gönüllüler. İnsanlar adına Arathorn oğlu Aragorn yanında olacak, çünkü Isildur’un Yüzük’ü onu yakinen ilgilendiriyor.

 J.R.R. Tolkien / Yüzüklerin Efendisi / Yüzük Kardeşliği / s.334

Dünya’nın Hür Halkları

“Dünya’nın Hür Halkları” denirken 3 halktan bahsediliyor. Daha başka halklar da olabilir (hobbitler gibi), ancak elfler, cüceler ve insanlar bu halkların temelini oluşturuyor. Tarihin kritik anlarında bu farklı farklı unsurların, aralarındaki ihtilaflara rağmen, daha büyük bir tehdite; onları hürriyetlerinden edecek daha büyük bir düşmana karşı birleşerek ittifak kurdukları olmuştur. “Dünya’nın Hür Halkları” Yüzüklerin Efendisi’nde bahsedilen Üçüncü Çağ’da elfler, cüceler ve insanlar olmuşlar; başka çağlarda da başka milletler…

Aşağıdaki alıntıda, 20. ve 21. yüzyılı içine alabilecek bir gelecek projeksiyonunu içeren bir analiz yapıldığını görüyoruz. Bediüzzaman Said Nursi, üç ayrı milletin, her birinin ayrı ayrı eğitim ve tekâmül süreçlerinden sonra bir araya geleceklerinden; bu ittifak ile beraber bir “perde-i müstebidane”nin (zorba/baskıcı/despot perde) yırtılacağından; kısacası “Dünya’nın Hür Halkları”nın hürriyetlerine tekrar kavuşacağından bahsediyor:

Bundan on sene evvel Tiflis’e gittim. Şeyh Sanan Tepesine çıktım, dikkatle temaşa ediyordum. Bir Rus yanıma geldi. Dedi: ‘Niye böyle dikkat ediyorsun?’

Dedim: ‘Medresemin plânını yapıyorum.’

Dedi: ‘Nerelisin?’ ‘Bitlisliyim.’ dedim.

Dedi: ‘Bu Tiflis’tir.’

Dedim: ‘Bitlis, Tiflis, birbirinin kardeşidir.’

Dedi: ‘Ne demek?’

Dedim: ‘Asya’da, âlem-i İslamda üç nur, birbiri arkası sıra inkişafa başlıyor. Sizde birbiri üstünde üç zulmet inkişafa başlayacaktır. Şu perde-i müstebidane yırtılacak, takallüs edecek. Ben de gelip burada medresemi yapacağım.’

Dedi: ‘Heyhat! Şaşarım senin ümidine.’

Dedim: ‘Ben de şaşarım senin aklına. Bu kışın devamına ihtimal verebilir misin? Her kışın bir baharı, her gecenin bir neharı vardır.’

Dedi: ‘İslâm parça parça olmuş.’

Dedim: ‘Tahsile gitmişler. İşte Hindistan, İslâmın müstaid bir veledidir; İngiliz mekteb-i idadîsinde çalışıyor. Mısır, İslâmın zeki bir mahdumudur; İngiliz mekteb-i mülkiyesinden ders alıyor. Kafkas ve Türkistan, İslâmın iki bahadır oğullarıdır; Rus mekteb-i harbiyesinde talim alıyor, ilâ âhir.’

‘Yahu, şu asılzade evlât, şehadetnamelerini aldıktan sonra, her biri bir kıt’a başına geçecek, muhteşem âdil pederleri olan İslâmiyetin bayrağını âfâk-ı kemâlâtta temevvüc ettirmekle, kader-i Ezelînin nazarında, feleğin inadına, nev-i beşerdeki hikmet-i ezeliyenin sırrını ilân edecektir.’

Sünuhat / Devaü’l-Ye’s

Üç Milletin Temsilcileri

Bediüzzaman burada, İslamiyeti bir baba ile sembolize ediyor. Bu babanın tahsile giden oğulları var. Bu “kardeşler” birbirlerinden ayrılmışlar. Tahsilleri bitip, rüştlerine erdikten sonra, herbirisi bir kıtanın başına geçerek, insanlığımızda saklı ezeli hikmetin sırrını ilan edecekler. Kardeşlerden biri Hindistan, biri Mısır ve geri kalan ikisi Kafkas ve Türkistan…

Burada dikkat çekici iki şeye değinmek istiyorum:

Birincisi, Osmanlı’dan; yani müstakbel Türkiyemizden bahsedilmemesi. Üzerinde düşünülmesi gerektiğine inanıyorum.

İkincisi, Kafkas ve Türkistan’ın bir bütün olarak, beraber ele alınması. Enteresandır, Elrond da “Dünya’nın Hür Halkları”nı temsil eden 3 toplumun temsilcilerini sayarken, Boromir’in de orada bulunmasına rağmen insanların temsilcisi olarak sadece Aragorn’un ismini anıyor. Kısacası Bediüzzaman tahsile gidilen ve ders alınan 3 yerden bahsettiği ve iki kardeşi tek bir bütün olarak ele aldığı gibi; Elrond da Yüzük Kardeşliği’ni “Dünya’nın Hür Halkları”nın 3 ayrı milletinden/ırkından, 3 ayrı temsilci ile oluşturuyor. (İslamiyetin iki bahadır oğlu olan Kafkas ve Türkistan gibi; İnsanlığın iki bahadır oğlu Boromir ve Aragorn da tek sayılıyorlar. Hindistan ve Mısır’da olduğu gibi, elfler ve cücelerde de böyle bir durum yok.)

İşte tarihin bu kıyametvari dönemlerinde (Üçüncü Çağ’da olduğu gibi) bu ittifak sağlanır (Yüzük Kardeşliği gibi) ve bu ittifakın zuhur ettiği dönemlerde, unutulmuş bir sembol de global hafızada yeniden can bulur. Fakat bu sembole geçmeden önce, aşağıdaki iki alıntıya bir bakalım:

Tarihte kıyametin eşiğine gelindiği zamanlar hiç de az değil. Bu anlarda yıldız gibi parlayan öncüler ve bu yıldızların öncülüğünde onların etrafında birer inci kolye, birer hilal gibi dizilen özel kadrolar sayesinde, bu kıyamet eşiklerinden defalarca dönüldüğüne tarih okumalarımızda şahit olmuşuzdur. Ne yıldız hilalsiz ne de hilal yıldızsız olur. Bu ikilinin bir araya geldiği o müstesna zaman dilimleri, insanlığın aynı zamanda ikbal yıldızının da parladığı anlardır. Bazen yıldız olur; ama tek ve garip kalır. Bazen de hilal oluşur; ama süvarisiz yalnız bir küheylan gibi, o da ayrı bir gurbet yaşar. Tarihin o büyük mezarlığında böyle çok yıldız ve hilal kabirleri vardır.

Kıyameti Nitelik Erteler

Kur’an’da ‘Sana hilallerden soruyorlar…’ Bakara/189 ayetinden hemen sonra ‘Sizinle savaşanlara karşı, siz de Allah yolunda savaşın.’ Bakara/190 denilmesi hilal ve savaş ilişkisi adına da oldukça manidar. (Bkz: Oktan Keleş / Derûnî Devlet / s.143-144) 

Savaşçı – Bölüm 2

Hilal, bir topluluğun kendi içerisinden süzülerek seçilen elemanlarından oluşan ve o toplumu temsil eden nitelikli kadrosudur. Bu kadro, kendi toplumunun/milletinin minaresine yükselerek yine o toplumun alemi (sembolü) olan ya da olmaya kabiliyetli kişilerden oluşur.

Osmanlıca terimi olarak Alem: Sancak ve bayrak için kullanılan genel bir tabir. Kamus-ı Türkî’de alem şöyle açıklanıyor: Yollara konulan mil ve minare gibi nişanlara; uzun ala dağa; kumaşta olan damgaya; sancak ve bayrağa; bir kavmin ve cemiyetin seyyit ve ulûsuna denir.

Sanat terimi olarak Alem: Osmanlı mimarisinde; kubbe, tonoz ve minare gibi ögelerin tepe noktalarında yer alan hilal biçiminde tepelikli; tunç, bakır ya da pirinçten yapılmış süs ögesi. (Kaynak)

Elflerden Legolas, cücelerden Gloin oğlu Gimli ve insanlardan Arathorn oğlu Aragorn gibi… İşte toplumun seçilmiş 3 temsilcisi… Üç halkın temsil edildiği 3 hilal… Ve işte o unutulan ve kıyametvari dönemlerde yeniden zuhur eden kadim sembol, Yüzük Kardeşliği’nin oluşumu içinde bize göz kırpıyor:

Kötülüğün temsilcilerine karşı savaşacak ittifakın/birliğin remzi olarak, bu hilallerden üçünün birbirleri içine girmiş/dolanmış; birer kardeş gibi sarmaşdolaş hali… İnsanlığımızda emanet ezeli hikmetin sırrını ilan etmek için…

Devam edecek…


Okuduğunuz makale, “Minas Tirith ve İstanbul” yazı dizisinin 7. bölümü olarak okuyucularımızın beğenisine sunulmuştur.


‘3 Avcı’ İllüstrasyonu © Kazuo

Paylaşın.

Yazar Hakkında

1 Yorum

  1. Bu üç ders alan kardeşlerin 2 si neden ingilizlerden 1 i neden Ruslardan ders alıyor. Mürşidleri bu ülkeler olduktan sonra İslamın sancaktarlığını mı yapacaklar. Bu şekilde düşününce Osmanlıyı ya da Türkiye’nin söylenmemesi bi rahmet gibi geliyor insana. Burada dini içerik kullanılarak felsefe yapılmıştır. Şöyle ki dini içerik olarak o üç şey aslında bir yerde Nuh As’ın oğullarıdır. Bir yerde de İbrahim As, İshak As ve Yakup As’dır. Ayette der ki mealen O’na İshak ve Yakup’u müjdeler. İshak As. tamam da Yakup As neden müjdeleniyor. Bu dini içerik bir de masonlanların iskoç riti seviyesi vardır. Buna 33 derece derler ben çok ilgilenmedim yani bilmem ama işte o seviyedekilerin sahip olduğu bilgidir. Ayrıca Tesla’nın E si de aynısıdır. E Sembol olarak yazılmıştır. Elon çok zeki ve akıllı biridir. Elf, cüce, insan birbirlerinin gölgesidir. Yani Elrond,Torin ve Aragorn. Şu bizi zorlayabilir. İnsanlar varkende Elfler ve Cüceler vardı. Bu İnsan varken de ruhun olması gibidir.

Leave A Reply