Çocuk Kalbi ve Küçük Prens

0

Tuhaftır ki bir adam kaç koyunu olduğunu her zaman söyleyebilir
Ama kaç dostu olduğunu söyleyemez;
Dostlarımıza biçtiğimiz değer bu kadar azdır.

Sokrates

Çocuk edebiyatının ve çocuk duyarlılığının kalbi kabul edilen Çocuk Kalbi, çocuk burcunda şimdiye kadar yazılmış en güzel eğitim kitaplarından birisidir. Sevginin, dostluğun, paylaşmanın, insan olmaya dair en sıcak duyguların dile geldiği Çocuk Kalbi sadece çocukların değil, yetişkinlerin de okuması gereken bir klasik. Çocuk kitaplarını tanıtan Fransızca bir dergide “Çocukların kitaplarını büyükler de okumalı.” değerlendirmesi yer alır. Çünkü çocuğu tanımanın bir yolu da nitelikli çocuk kitaplarından geçer. Anton Çehov ise “Çocuklar için ayrı ilaçlar mı var?” diyerek bu gerçeği haykırır. Çocuk öznenin en görkemli kitaplarından biri olan Saint-Exupéry’nin Küçük Prens’i gibi Edmondo De Amicis’in Çocuk Kalbi de her yaştan okura ulaşma başarısı göstermiştir.

Yazarın oğlunun ilkokul 3. sınıfta tuttuğu günlükten esinlenerek yazdığı Çocuk Kalbi’nin ilk basımı 1886’da tamamlanmış ve hemen hemen tüm dünya dillerine çevrilmiştir. Eğitimbilim uzmanlarınca da “Dünyanın en yararlı çocuk kitabı” olarak kabul edilmiştir. Bu kitabı Fransızca’ya çeviren yazar A. Piazzi Çocuk Kalbi için “Bu kitabı okumayan çocuk mutsuzdur. Bu kitabı çocuklarına okutmayan ana-baba ve öğretmenler sorumludur. Ve bu kitabın girmediği okul, okul değildir.” demiştir. Kitabın yazıldığı çağ üzerinden düşündüğümüzde Piazzi’nin bu övgüsüne katılmamak mümkün değildir.

Yine Saint-Exupéry gibi Edmonde De Amicis de bir dostluk dehasıdır. Küçük Prens ve Çocuk Kalbi’nin ve onlarla birlikte yazarlarının deneyimlediği en mucizevî şey, dostluğun ve sevginin ne olduğunu kavramaktır. Varlığı aydınlatan dostluk (Eğer beni evcilleştirirsen yaşamıma güneş doğmuş gibi olur), sevginin fedakarlıkla beslenmesi (Gülünü değerli kılan, onun için harcamış olduğun zamandır), görülmeyen ama sorumlu olunan gülü barındırdıkları için güzel görünen yıldızlar (Yıldızlar gözlerden uzak bir çiçek sayesinde güzeller)…

Küçük Prens ve Gülü

Küçük Prens ve Gülü

Her ebeveynin gönül rahatlığı ile örnek gösterebileceği Enrico; İnsanların yardımına koşmaya hazır bekleyen Garrone; babasının tüm güvensizliklerine rağmen, sınıfın en yüce gönüllüsü Stardi; Odun satıp aile bütçesine katkıda bulunurken derslerini de ihmal etmeyen Corretti: Yaptığı tavşan taklidi ile gönüllerde taht kurmuş tavşanyüz Usta Duvarcı ve kardeşine çok değer veren pırlanta kalpli abla Silvia da Çocuk Kalbi’nin Küçük Prens ve Prensesleri…

Zaman gittikçe daralıyor ve asırlar geçtikçe fakirleşiyoruz. Çoğalmamız çocuk bakışında, zenginleşmemiz ise Çocuk Kalbinde saklı. Fransız filozof Blaise Pascal’ın dediği gibi “Bir damla sevgi (çocuk kalbi?), bir irade ve akıl okyanusundan daha büyüktür.”

Michael Ende’nin muhteşem romanı Momo’da da zaman kıtlığı hakkında şu sözler yer alır:

Öyle görünüyor ki hiç kimse zamandan tasarruf ederken, hakikatte başka şeylerden tasarruf ettiğinin farkında değildi. Yaşamın giderek fakirleşip monotonlaştığını ve her geçen gün biraz daha duygu yoksunu olduğunu kimse görmek istemedi. Ancak çocuklar bunu olduğu gibi hissettiler çünkü hiç kimsenin onlar için de zamanı yoktu. Oysaki yaşam zamandır. Ve yaşam kalpte var olur. İnsanlar yaşamdan ne kadar tasarruf ederlerse, o kadar kalpsizleşir.

Çocukların dünyada her şeye zamanı vardır. Momo’da zaman hırsızları, çocukların muhalefeti yüzünden öfkelerinden kudururlar. “Çocuklar bizim doğal düşmanlarımızdır. Çocuklar olmasaydı, insanoğlu uzun zaman önce hakimiyetimiz altına girerdi.” Yani çocukluğun çöküşü insanlığın çöküşü olacağından çocuk gerçekliği hepimizi ilgilendirir. Biz bu çöküşü duymasak da çocuklar duyacaktır. Öyle ki onların gözü, kulağı ve Çocuk Kalbi hepimizinkinden daha açıktır.

Saint-Exupéry’nin anlatımında da zamanlarını mutlu geçiren çocuklardır; bunun sebebi zamanlarını çaputtan bebeklere ayırmalarıdır. Huzursuz olduğumuz zamanlar ise çocuk haritasının dışına çıktığımız anlardır. Thiago de Mello ne der: “İnsan, insana güvenecektir / Çocuğa güvenen çocuk gibi”… özetle, Kendime daha fazla zaman ayırırsam, çocukluğumun cennetine tekrar girerim; der Exupéry. İşte bu nedenle Küçük Prens, “Bir zamanlar çocuk olduklarını unutan” büyükler için yazılmış bir kitaptır. Yine Exupéry, yetişkinleri “Düşmüş çocuklar” olarak betimler ve çocukluğu masumluğundan ve kendiliğinden dolayı da kutlar. Ebedi çocuk kalmanın sağlayacağı imkânın cazibesinden kurtulamayan Herakleitos’un mısraları da hep çocuk kalmak isteyen birini tanımlar gibidir:

Hayat bir çocuktur, taşları sürüp oynar / Kral olma sırası şimdi çocukta…

Tanrı’nın krallığı göklerdedir. Çocuklar (Küçük Prens?) gibi olmadıkça o krallığa; melekûta eremezsiniz.

Hz. İsa (as)

Çünkü Göklerin krallığına girecek kişinin çocuk kalbine sahip olması gerekir… Hz. İsa’nın (as) bu sözünün sırrıyla sırlanan ve kendisinin küçük dünyevi çevirimini tamamlayan Küçük Prens, Exupéry’nin Kale’sinde halkına seslenen Çocuk Kalpli bir Kral’dır artık…

BERÂ İLHAN


“Küçük Prens” İllüstrasyonu © RedTeeth

Paylaşın.

Yazar Hakkında

Leave A Reply