Büyü, Makine ve İrade

0

Büyü ve makine kavramlarının J.R.R. Tolkien’in evrenindeki önemlerine ve Tolkien’in işaret ettiği gibi bu iki kavramın birbirleriyle olan yakınlıklarına farklı yazılarda defaatle değinmeye çalıştım. Tolkien’in bu kavramları ortaya koyuşunda gözden kaçırmamamız ve değerlendirmeye almamız gereken bir diğer husus da, bu iki unsurun da kullanılmalarının meydana getirdiği sonuçlarıdır. Bu sonuçları daha iyi anlamak için yüzük ya da yüzükler üzerinden ilerlemenin daha doğru olacağını düşünüyorum. Çünkü mahiyet olarak yüzük ya da yüzükler, büyü ve makine kavramının birleştiği unsurlar olarak bu evrende karşımıza çıkıyor. 

Tolkien kendi anlatısının temel kavramlarını Düşüş, Ölümsüzlük ve Makine olarak ortaya koyduğu metnin devamında (131. Mektup), o dönemin Düşman’ı olan Sauron için “Büyünün ve makinelerin Efendisi” (Lord of magic and machines) tabirini kullanıyor. Tolkien bu tabiri kullandığı bağlamı derinlemesine incelemek, Tolkien’in büyü ve makine kavramlarına olan mesafesinin sebebini anlamamıza yardımcı olacaktır. 

Tolkien’in, Düşman kavramını tanımlarken özellikle altını çizdiği husus, Düşman’ın motivasyonu olan katışıksız tahakkümdür. Tahakküm arzusu oluşması her zaman düşmanca bir güdülenme sonucu olmayabilir; hatta iyilik, yararlılık ve belki verimlilik gibi görece olumlu tabirler de bu tahakküm arzusuna altyapı oluşturabilir. Hatırlanacağı gibi Gandalf ve Galadriel, farklı zamanlarda Frodo onlara Tek Yüzük’ü vermek istediğinde benzer bir red sebebi ortaya koymuşlardı. Kabaca, her ikisi de iyiliği emretme, zorla iyilik yaptırma yoluna gireceklerini, Tek Yüzük’ün onları bu yola sokacağını ve sonunda korkulan ve istediklerini zorla yaptıran hükümdarlar olacaklarını ima etmişlerdi. Tolkien’in gördüğü şekileriyle büyü ve makine, irade edilen şeyin hızlı ve etkin bir biçimde meydana gelmesini sağladıkları ölçüde, sahip olanı bozan ve yozlaştıran bir doğaya sahiplerdir. Bu durum, irade edilen şeyin iyi ya da kötü olmasından bağımsız ortaya çıkan, büyünün ve makinenin doğasının sonucudur.

Hatırlanacağı gibi “büyünün ve makinenin Efendisi” olan Sauron, yüzüklerin yapılması konusunda Eregion Elfleri’ne bizzat telkinde bulunan ve onlara bu konuda yardım eden, yol gösteren kişidir. Dönemin büyük Elf lideri olan Gil-galad ve yine önemli bir Elf lider olan Elrond, Sauron’un bu telkinlerine kulak tıkayıp, onu reddetseler de, Eregion Elfleri’nin lideri bu konuda Sauron’un sözlerine kanmışlardır. 

Sauron’un Elfler’i ikna ederken kullandığı asıl argüman, Orta Dünya’nın da Valinor kadar parlak ve cennetvari olabileceğiydi. Elfler, zanaat açısından en zirvede oldukları, Cüceler’le olan etkileşimin olumlu açıdan arttığı ve Orta Dünya’da bir huzur ortamı sağladıkları bu dönemde, hala çok güzel ve latif gözüken Sauron’un bu teklifine hayır diyemediler. Aslında Sauron’un argümanı belirli açılardan doğruydu; tüm yüzüklerin ortak gücü, çürümeyi ve bozulmayı engellemek ve yavaşlatmaktı.  Elfler için yaşadıkları dünyadaki değişimin ve onlara göre bozulma olan şeyin yavaşlaması çok çekici bir unsurdu; tıpkı ölümü bir yük, bir ceza olarak gören ve yüzüklerin onlara ölümsüzlük getireceğini öğrenen İnsanlar’ın yüzüklere teslim olması gibi, onlar da teslim oldular ve yüzükleri yaptılar, ya da Tolkien’in tabiri ile büyü ve makine ile düşmeye çok yaklaştılar. 

Eğer Elf Yüzükleri’nin sahibi olan Elfler, Sauron Tek Yüzük’ü yapıp taktığında oluşan durumu anlamayıp, Yüzükleri kullanmayı bırakmasalardı, muhtemelen onlar da 9 Yüzük tayfı gibi düşeceklerdi ve bu Orta Dünya’nın kaderini bambaşka bir noktaya taşıyacaktı. Burada üzerinde durmam gereken şey, Elfler’in, Sauron’un planlarını anladıklarında kendilerinde olan yüzükleri çıkarmalarının ne kadar değerli olduğudur. Bunu anlamak için Saruman’ın ve Denethor’un Palantir ile yaşadıkları imtihanla, Elfler’in yüzüklerle yaşadığı imtihanı karşılaştırmak yerli yerinde olacaktır. Hem Saruman’ın hem de Denethor’un şaşmalarına sebep olan şey, Palantirler’i kullanırken, bir noktadan sonra iradelerini ister istemez Sauron’a teslim etmiş olmalarıdır. İlk başta onlara faydalı olan bu büyü-makine unsurları, belirli bir aşamadan sonra onlar için bir bağımlılık haline gelmiştir. Kendi iradelerini kullanmak yerine, büyü-makine unsuru olan Palantir’in ve onun ardındaki manipülatörün iradesine hizmet etmeye başlamışlardır ve farklı açılardan Sauron’a tabi olmuşlardır. Saruman, Sauron’a hizmet etmeyi tek çıkış olarak görüp, kendi yolundan ayrılırken, Denethor da Sauron’un gösterdikleri ile yeis bataklığına saplanmıştır.

Elfler’in aldıkları en önemli karar, belki de Sauron’un Tek Yüzük’ü taktığını ve kendilerine müdahil olabildiğini anladıkları anda yüzükleri çıkarmak olmuştur. Tabir-i caizse, yenme ihtimalleri olmayan minderde güreşe çıkmamışlardır. Tek Yüzük’ün kayboluşunun ardından, bu yüzükleri kullanan Galadriel ve Elrond, kendi alanlarındaki yerel güzelleşmeyi ve farklılığı gerçekten sağlamayı başarmışlardır. Hem Rivendell hem Lórien, Orta Dünya’da farklı bir konuma sahip olmuşlardır. Bunun sebebi sadece Elf yerleşimi olmaları değildir, çünkü hali hazırda farklı Elf yerleşimleri de mevcuttur, ancak hiçbiri Rivendell ya da Lórien gibi latif ve kadim görünmemektedirler. 

Büyü ve makine söz konusu olduğunda, Tolkien’in bize sunduğu en değerli bakış açılarından birisi de iradenin büyü ve makine kapsamında değerlendirilmesidir. Büyü ve makinenin en önemli benzerlikleri, kullanımlarının sonucu iradeyi teslim alıcı, iradeye sahip olucu etkileridir. İrade, sınırsız saf bir yönelme ve bir seçim iken, bu enstrümanlar olmadan düşünülemeyen ve ancak bu enstrümanlarla sınırlı bir hale dönüşerek, tıpkı Yüzük Tayfları’nın bedenini kaybetmesi gibi zamanla insanda kaybolan bir duyu, bir yetenek haline gelmektedir.

Paylaşın.

Yazar Hakkında

Leave A Reply