Bir Vala’ya karşı Bir İnsan / Morgoth’un İntikamı

0

Melkor’un, yani Fëanor’un onu lanetlediği ve Kara Düşman anlamına gelen ismi ile Morgoth’un, tüm arzusunun ve ihtirasının, kendisine ait olmayan ya da bahşedilmeyen pek çok şeye karşı olduğunu Efsane-i Tolkien’in (Tolkien’s Legendarium) tamamında görebiliriz. Söndürülemeyen Alev’e sahip olma arzusu ile başlayan bu ihtirası sürekli hedef değiştirerek sürmüştür. Ulu Müzik’te kendi payını ve rengini arttırmak ister; ardından Arda’nın kendisinin olmasına çalışır; son olarak Orta Dünya’yı kendine hedef seçer. Arda hedefinde karşısına çıkanlar Valar olunca tek başına direnemez, ama onarılmaz yaraları açmayı da becermiştir. Orta Dünya’daki hakimiyetine ise karşı duracak olanlar ya da Orta Dünya’ya hakim olması için kendisine boyun eğmesi gereken unsurlar ise Ilúvatar’ın Çocukları olan Elfler ve İnsanlar’dır. 

Elfler, Morgoth açısından doğru hedefler değillerdir. Bunun en önemli sebebi, Elfler’in Valar ile olan aracısız temaslarıdır. Elfler, töreyi (lore) Valar’dan öğrenirler, ve bu töre Elfler için bir inanç unsuru ya da bir mit değil, bilakis hayatın olağan akışında yer alan bir unsurdur. Bu nedenle Morgoth’un konumu Elfler için hep Düşman seviyesindedir; bu konudaki bildiğimiz tek istisna ise Gondolin’in Düşüşü’ne sebep olan Maeglin’in ihanetidir. Ancak Morgoth’un yalanları, iftiraları ve fiilleri, hem Elfler’in kendi aralarında birbirlerini öldürmeye kadar giden (Akraba Kıyımı) çatışmalara hem de Fëanor başta olmak üzere bazı Elfler’in Valar’ın aktardığı töreye karşı durmalarına yol açmıştır. 

İnsanlar ise Morgoth için açık ve en önemli hedeflerdir. Bu nedenle Morgoth, İnsanlar ilk ortaya çıktıklarında fırsatı kaçırmamıştır. Önce Eru Ilúvatar İnsanlar’ın kalplerine seslenmiştir ve öğrenmek, cevapları bulmak için çaba göstermelerini söylemiştir. Buna karşılık Morgoth, İnsanlar’ın karşılarına çıkıp kendisini Hediye Veren olarak tanıtarak, tüm sorulara cevaplarının olduğunu söylemiştir. İnsanlar sonradan buna pişman olsalar da Morgoth’u dinlemişlerdir. Fakat daha sonra bunu bir yanlış, bir günah gibi arkalarında bırakarak Batı’ya ilerleyip, Elfler ile İlk Çağ’dan itibaren başlayan ittifakları kurmuşlardır. Ancak İnsanlar sadece Batı’ya ilerlememiştir; Güney’de ve Doğu’da da pek çok İnsan bulunmaktadır ve bunların bir kısmı Morgoth’un ve sonrasında Sauron’un emrindedirler.

Tüm bu arka planı göz önüne aldığımızda Silmarillion’un içinde yer alan, ancak başından beri Tolkien’in ayrı bir kitap olarak düşündüğü Húrin ve Çocukları’nın hikayesi, Morgoth’un konumlanışı açısından da farklıdır. Morgoth kendisini başından itibaren hiç sevmeyen Fëanor ile uğraşmış, onun kibirini farkederek, bu damarı tahrik etmiş ve sonunda Fëanor düşmüştür. Diğer yandan Morgoth’un Fingolfin ile birebir savaştığını ve bu savaşta yara aldığını da biliyoruz. Ancak bu karşılaşmaların hiçbirisinde Morgoth’un kini ve hasmına verdiği acı, Húrin ve Çocukları’na verdiği kadar büyük olmamıştır. 

Húrin, Morgoth’a karşı savaşıp esir düşmüştür. Ancak Morgoth onu öldürmek yerine Gondolin’in yerini söylemesi için Angband’a getirtmiştir. Húrin, yavaş ve acılı işkencelere, Morgoth’un zihin oyunlarına rağmen ağzından tek bir kelime bile çıkarmamış, Gondolin hakkında bildiklerini Morgoth’a söylememiştir. Húrin, tüm bu süreçte Morgoth’a karşı bir nebze bile boyun eğmemiş, bilakis Morgoth’un Orta Dünya’nın hakimi olma iddiası ile İnsanlar’ın kalplerini ve kaderlerini bilme iddiasının boş olduğunu onu aşağılayarak ortaya koymuştur:

Blind you are, Morgoth Bauglir, and blind shall ever be, seeing only the dark. You know not what rules the hearts of Men.

J.R.R. Tolkien / Children of Hurin

Körsün sen, Morgoth Bauglir (zorlayıcı), ve yalnızca karanlığı görerek hep kör kalacaksın. Bilmiyorsun ki, İnsanlar’ın kalplerine ne hükmeder.

J.R.R. Tolkien / Hurin’in Çocukları

Húrin’in bu duruşu ve aşağılaması Morgoth’u çok sinirlendirmiştir. Húrin’in lakabı olan ve sağlam, sarsılmaz, sebatkar anlamına gelen Thalion, Húrin’e Morgoth karşısındaki direnişi sonrasında verilmiştir. Ancak Morgoth Húrin’i, Thangorodrim’in yamacında bir sandalyeye zincirlemiş, soyuna lanet etmiş ve onu bu lanet sonucu çocuklarının başına gelenleri seyretmeye mahkum etmiştir. 

J.R.R. Tolkien, Húrin’in Çocukları hikayesini hem bütünün önemli bir parçası hem de kendi başına ayrı bir hikaye olarak düşünmüştür. Belki de tüm Efsane-i Tolkien’deki en hüzünlü ve iç parçalayıcı hikaye olan Húrin’in Çocukları, hikayenin içeriği kadar Morgoth’un Laneti, İnsanlar’ın Kaderi ve benzeri pek çok unsura da değinen bir yapıya sahiptir. Önümüzdeki birkaç yazıda bu unsurlara değinerek yaptığım çıkarımları paylaşacağım. 

Paylaşın.

Yazar Hakkında

Leave A Reply