Yüzükler Hakkında – Bölüm 2 / Yüzüklerin Efendisi

0

Orta Dünya’da Birinci Çağ sona erdiğinde bir Vala olan ve Orta Dünya’da yaptıkları ile düşmanlıklara sebep olan Melkor ya da Morgoth, Orta Dünya’dan çıkarılmış ve Boşluk’ta (Void) hapsedilmişti. Ancak Melkor’un sebep olduğu kötülük tamamen yok olmamıştı, tekrar temsil edilmeyi bekliyordu. Melkor’un yakalanması sırasında af dileyen ya da saklanabilen bazı Maiar halen Orta Dünya’da varlıklarını sürdürüyorlardı. Örneğin, Yüzüklerin Efendisi eserinde Gandalf’ın Moria madenlerinde savaştığı Balrog da bunlardan biriydi; Üçüncü Çağ’a kadar saklanmıştı. Varlığını sürdüren bir diğer önemli Maia ise Yüzüklerin Efendisi olarak bildiğimiz Sauron’du.

Sauron bir Maia olarak yaratılmıştı ve bir Vala olan Aulë’ye bağlıydı. İlk ismi Marion idi. Müziğin ardından Eä’nın (Dünya) inşası için gelen Ainur arasındaydı. Ancak Ağaç Yılları döneminde Melkor’un tarafına geçti ve onun en güvenilir hizmetkarı oldu. Görünüşünü değiştirebilmek, farklı şekillere girebilmek ve sözüyle hasmını etkileyebilmek onun en önemli özelliklerindendi. Birinci Çağ’ın sonunda Melkor’un yenilgisinin ardından ona da Valinor’a dönmesi emredildi. Ancak bu onun için bir aşağılama olacaktı ve bir biçimde bundan kaçarak Orta Dünya’da kalmayı başardı. Melkor hala onun için Efendi’ydi ve zamanla kendini etrafa güzel göstererek, Efendisi’nin amacına hizmet etmeye devam etti. Tolkien’in sözleriyle:

“Orta Dünya’da kalmayı başardı. Ağır ağır, iyi niyetler kisvesiyle Orta Dünya’nın mahvını yeniden düzenlemeye ve güçlendirmeye başladı, ‘güçler tarafından göz ardı edildi’, Kötü’nün reenkarnasyonu ve Mutlak Kudret’in şehvetiyle yanan bir şey haline geldi – ve nefret tarafından (özellikle güçlere ve Elfler’e olan nefret) daha da azgınca yutuldu.”
(131. Mektup, J.R.R.Tolkien’in Mektupları, Humphrey Carpenter)

Ancak bu nefretini sonuna dek gizlemeyi başardı. Kendisine, ‘Hediyelerin Efendisi’, Annatar ismiyle yeni, hoş bir suret biçti. Bu hali bile, İkinci Çağ’ın elf liderleri Gil-Galad ve Elrond tarafından kuşkuyla karşılandı, ancak Eregion bölgesinde bulunan demirci elfler onu ve öğrettiği zanaatleri hoş karşıladılar. Eregion Elfleri’nin lideri Celebrimbor’du. Birinci Çağ’daki mücadelenin simgesi olan Silmariller’in zanaatkarı olan Fëanor’un torunu olan Celebrimbor, zanaatte neredeyse Fëanor kadar usta hale gelmişti. Celebrimbor liderliğindeki Eregion’un demirci elfleri, kendi zanaatleri ve Annatar kılığındaki Sauron’dan öğrendikleriyle önce çeşitli yüzükler yaptılar. Sonrasında ise Güç Yüzükleri’ni dövmeye başladılar. Atası Fëanor’un düştüğü tuzağa torun Celebrimbor da düştü. Fëanor her ne kadar Melkor’a güvenmese de onun kurduğu tuzağa düşmüştü. Celebrimbor da aynı şekilde Sauron’un kurduğu tuzağa düşüyordu.

Celebrimbor, Sauron’un gözetiminde yüzükleri yaptıktan sonra Sauron, Eregion’dan ayrıldı. Kendisine kurduğu karargah bölgesindeki Hüküm Dağı’nda tüm yüzüklere hükmedecek Tek Yüzük’ü yaptı. Ancak Sauron Eregion’dan ayrıldığında, Celebrimbor üç yüzük daha yapmıştı. Sauron’un bundan haberi yoktu. Sauron Tek Yüzük’e kendi güçlerinin büyük bir kısmını geçirdi. Celebrimbor’un sonradan yaptığı üç yüzüğü taşıyan elfler, Sauron’un Tek Yüzük’ü yaptığını anlar anlamaz bu yüzükleri kullanmayı bıraktılar. Bu Sauron’un beklemediği bir şeydi. Yapılan yüzükleri ele geçirmek amacıyla Sauron elflere karşı bir savaş başlattı. Bu savaş sonucunda Eregion harap edildi, Celebrimbor esir alındı ve öldürüldü; yüzüklerin bir kısmı Sauron’un eline geçti. Celebrimbor esaretinden önce üç yüzüğü Galadriel ve Gil-Galad’a vermeyi başardı.

Mairon

Mairon

Sauron yüzüklerden yedisini cücelere, dokuzunu da insanlara dağıttı. Cücelere dağıtılan yüzükler, Tek Yüzük’e rağmen cücelerin Sauron’un hükmüne girmelerine yetmedi. Ancak cücelerdeki servet edinme şehvetini arttırdı; bu da Hobbit eserinde bir örneğini gördüğümüz gibi ejderhaların cücelere saldırmalarına yol açtı. Cücelere verilen yüzüklerden dördü, cüce krallıklarının düşüşüyle birlikte yok oldular. Üçü ise Sauron’un eline geçti. İnsanlar ise daha kolay hedefti; dokuz yüzüğün taşıyıcıları güçlü büyücüler ya da krallar oldular. Zamanla Sauron’un hakimiyeti altına girerek Yüzük Tayfları haline geldiler. Sauron’un iradesine köle oldular.

Sauron’un gücünün büyümesi ve Dünya’nın Hakimi ya da İnsanların Efendisi gibi isimlerle anılmaya başlaması, Númenor’da yaşayan ve Elros’un soyundan gelen krallar tarafından yönetilen insanları tahrik etti. Elros’un soyundan gelmelerine rağmen Númenor’un üzerinde de gölgenin tesiri vardı. Kralların kibirleri artmıştı. Númenorlular Orta Dünya’ya ordularla gelip Sauron’a saldırdığında, Sauron onları yenemeyeceğini anladı ve Númenor kralı Ar-Pharazôn’a teslim oldu. Bu teslimiyet Númenor krallarının kibirlerini arttırdı. Sauron, Numenor’da Tar-Mairon olarak anılmaya başlandı ve esirlikten kralların danışmanı seviyesine yükseldi.

Sauron, Númenor halkını Valinor’a karşı kışkırttı. Zamanla Melkor’a tapınmaya başlayan Númenor, hanedanlarının simgesi olan Ak Ağaç’ı kestiler; bunun yerine Melkor’a adanan bir tapınak yaptılar. Bu değişime karşı olan ve Sadıklar olarak anılan bir grup dışında bu Melkor Kült’ü Númenor’da yaygınlaştı. Sadıklar arasından bir çok insan Melkor’a kurban edildi. Sonunda Sauron tarafından Valinor’a saldırmak konusunda ikna olan Númenorlular, Eru’nun gazabını üzerlerine çektiler. Eru’nun yolladığı dalgalar ve sel ile Númenor adası denizde battı. Sadıklar’dan bir grup Elendil liderliğinde Númenor’dan kaçarak Orta Dünya’ya yerleşti; yanlarında da Ak Ağaç’ın bir fidesini getirmişlerdi.

Númenor denizde battıktan sonra Sauron bedensiz bir biçimde Mordor’daki karargahına geri döndü. Artık güzel bir görünüm alma kabiliyeti kalmamıştı. Dehşet ve güçle saldırılarına devam etti. Sadıklar Arnor ve Gondor Krallıklarını kurdular. Gil-Galad’ın yönetimindeki elflerle beraber Sauron’a karşı mücadele verdiler. İnsanlar ve Elflerin Son İttifakı oluştu; Sauron’un Barad-dûr kulesi kuşatıldı. 7 yıl süren kuşatma sonunda Sauron bizzat savaş alanına indi; Elflerin kralı Gil-Galad ve Sadıkların lideri Elendil, Sauron tarafından katledildi. Isildur, Sauron’un parmağını keserek Tek Yüzük’ü ele geçirdi, ve Sauron’un bedeni yok oldu. Isildur’un eline Tek Yüzük’ü yok etme fırsatı geçmişse de, Tek Yüzük’ün gücü onu etkiledi ve onu kendine ait olarak kabul etti. Bu hem kendisinin sonu oldu hem de Hobbit ve Yüzüklerin Efendisi eserlerinde anlatılan hikayenin başlangıcı oldu.

Gölge Orta Dünya’dan kalkmamıştı. Sauron’a tabi olan farklı seviyelerdeki bir çok yaratık varlıklarını sürdürüyorlardı. Sauron önce Dol Guldur’daki Necromancer olarak döndü, ardından da Mordor’a tekrar yerleşti. Bedensizdi, fakat iradesi kendisine tabi olanlara hükmetmeye yetiyordu. Yüzük Savaşı ve Tek Yüzük’ün Frodo’nun çabalarıyla Hüküm Dağı’nda yok edilmesine kadar Sauron varlığını sürdürdü. Gücünün çoğunu aktardığı Tek Yüzük, Kıyamet Çatlakları’na atılınca Sauron da yok oldu.

Yüzüklerin Efendisi olan Sauron kötü olarak yaratılmamıştı, ancak Morgoth tarafından baştan çıkarılarak kötülüğü seçti. İkinci Çağ’ın sonunda af dileme imkanı varken, bunu bir aşağılanma olarak gördüğü için bundan kaçtı. İsyanı ve nefreti onu sonunda Kötü olanın temsili haline getirdi. Tolkien’in sözleriyle:

“Sauron fıtraten kötü değildi. Baş Karanlık Efendi Morgoth (Alt Yaratma seviyesindeki Baş İsyankar) tarafından yozlaştırılan bir ruhaniydi.”
(153. Mektup, J.R.R.Tolkien’in Mektupları, Humphrey Carpenter)

“Hikayemde Sauron mutlak kötülüğe en yakın yaklaşımı tasvir ediyor. Her tiranın gittiği yoldan gidiyor: iyi başlıyor, en azından kendi ilmine göre her şeyi düzene koymayı amaçlayarak, Dünya’da yaşayanların iyiliğini istiyor. Ama aslen ölümsüz bir ruhani olduğu için, kibir ve hakimiyet şehveti içerisinde insan tiranlardan da ileri gidiyor. …Sauron bir Tanrı-Kral olmayı arzuluyor, ve hizmetkarlarının onu bu şekilde tutmalarını istiyor; eğer muzaffer olsaydı tüm akıllı varlıklardan ilahi onur ve dünyadaki geçici mutlak güç olmayı talep edecekti.”
(182. Mektup, J.R.R.Tolkien’in Mektupları, Humphrey Carpenter)

“Mairon” İllüstrasyonu © Anastasiya Sytnik
Paylaşın.

Yazar Hakkında

Leave A Reply