Yalnızlığın Kalbi ve Ruhun Gurbeti

0

‘Günaydın,’ dedi (Küçük Prens) nazikçe.

‘Günaydın… Günaydın… Günaydın…’ dedi yankı.

‘Kimsin?’ dedi küçük prens.

‘Kimsin… Kimsin… Kimsin?…’ dedi yankı.

Dostum olur musunuz? Yalnızım…’ dedi küçük prens.

‘Yalnızım… Yalnızım… Yalnızım…’ dedi yankı.

Antoine de Saint-Exupéry / Küçük Prens 

Vatanımdaki eski dostları düşünüp o gurbette vefatımı tahayyül ederek, Niyazi Mısrî gibi dedim:

Dünya gamından geçip, yokluğa kanat açıp,
Şevk ile her dem uçup, çağırırım dost, dost!

Said Nursî 

Küçük Prens’in yolculuğu sırasında en son olarak uğradığı ve en uzun kaldığı gezegen Dünya’dır. Dünya’da geçen zamanının başlarında, Küçük Prens’in, ancak tek kişinin sığabildiği B612 asteroidine, gezegeninde kalan biricik gülüne, yanardağlarına, zevk ve hüzünle seyrettiği günbatımlarına olan özlemi, yalnızlığı ve dostsuzluğu doruk noktasına ulaşır. Yalnızlığını duyuracak kimse bulamayınca yüksek bir dağa tırmanarak “Dostum olur musunuz? Yalnızım… diye çaresizlik içinde haykırışı ve yanıt olarak yalnızca “Yalnızım… Yalnızım… Yalnızım… dedi yankı.” şeklinde kendi sesinin yankısını duyuşu, Exupery’nin gittikçe artan yalnızlığı ve dostluğa olan gereksiniminin şiddetini gösterir. Ve 1940’daki ruh hali şu sözlerle belirir:

Bu gece bana öyle geliyor ki artık hiçbir arkadaşım kalmadı.

…geriye bir tek ben kaldım.

…artık yeryüzünde bir tane bile dostum yok.

Çölde bunlar ne büyük erdemlerdir. 

Yalnızlık yağmura benzer,
Yükselir akşamlara denizlerden,
Uzak, ıssız ovalardan eser,
Akar gider göklere, her zaman göklerdedir
Ve kentin üzerine göklerden düşer.

Rilke

“Vücut bulmuş her ruh yalnızlığa mahkûmdur.” diyen Aldous Huxley ise yalnızlığı en yalın haliyle açıklar. Gerek Nursî’nin Risaleleri’nde (‘Şu dünya ise bir çöldür.’ / Birinci Söz) gerek Exupery’nin Küçük Prens’inde (Pilotun uçağı bozulur ve Sahra Çölüne düşer), özellikle insanın dünyaya düşüş hali tüm dereceleriyle anlatılır. Evet, dünyaya yalnız düşülür ve bir kalbe (B612) girmedikten sonra nereye gidersen git sana ait olandan gayrı hiçbir şey senin yalnızlığını dindirmez. Sanırım kalplerin ancak Allah’ı zikretmekle mutmain olması böyle açıklanabilir. Hiçbir kalp O’nu anmadıkça tatmin olamaz ve O’ndan başka hiçbir şey ile huzur ve sükûn bulamaz.

Küçük Prens’in gidişi varmaktan ziyade gitmeye gidiştir. Yıldızdan yıldıza, yedi yıldız arasında dolanan Küçük Prens, enfüsi seyahatinde vardığı hiçbir yıldızda teselli edilemez. Çünkü

Biz Tanrı’ya doğru yürüyüşün ebedi göçebeleriyiz, bizdeki hiçbir şey tatmin etmez bizi.

Ve ancak kendini ölüm geldiğinde tamamlamış olacaksın.

İnsan kendi yoğunluğunu arar, mutluluğunu değil.

der.

Her nedense insana, “nerede değilse” “orada” daha iyi olacakmış gibi gelir. Küçük Prens’in kırık kalbi ve haline yansıyan bu hüznü insanı düşünmeye sevk eder. “Bir yanımız kırık çünkü hala dünyadayız. Buradayız ama buraya ait değiliz.” der gibi. Hakiki insan olan çocuklar hariç. “Yalnızca çocuklar ne aradıklarını biliyorlar.” (Küçük Prens). Kâinatta böyle bir yer var mıdır, var ise “burası” nerededir diye sorabilir insan. Kim bilir belki de vuslata erenlerin gizlendiği yerdir “orası.”

Exupery, Küçük Prens ile kozmik yolculuğunun, Nursî, Ayetü’l Kübra ile seyr u sülûkunun, daha çok dikey manadaki “metafizik göçün” ve “geri dönüşün” dertlerini anlatırlar. Exupery ve Bediüzzaman bu türden yolculuk edebiyatının büyük ustalarıdır.

B612, Küçük Prens’in yaşadığı minik gezegenin adıdır. Küçük Prens, Asteroid B612’de tek başına yaşar, çünkü iki kişinin sığamayacağı kadar ufaktır, ancak temizlemesi zahmetlidir. İnsanın da iki değil tek kalbi vardır ve bir kalbe iki şey sığmaz. Kalbe giren her ne var ise, hepsi süpürülmeli ve daima temiz kalmalıdır. Çünkü kalb, nazargah-ı ilahidir. Orayı her zaman temiz tutmak ve masivadan temizlemek gereklidir.

Exupery’nin evreninde bir şey lüzumsuzsa kirliliktir. Gereksiz bir düşünce, gereksiz bir his kirliliktir. Rastlantılarla hayatını sürdürme kirliliktir. Tesadüf kirliliktir. Bu yüzden Küçük Prens’in gezegeninde her şeyin temiz ve düzenli olması gerekiyor. Düzensizlik kirliliktir.

Ama sen herhangi bir anda çıkıp gelirsen, yüreğim saat kaçta senin için çarpacağını bilemez.

Antoine de Saint-Exupéry / Küçük Prens

Nursî’nin anlayışına göre de kâinat, kirliliği ve hikmetsizliği kaldırmaz. Kâinat çok büyük ve büyüklüğü nisbetinde çöplük olması lazım gelirken, kâinatın büyüklüğü nisbetinde artan bir tanzif vardır. Yıldızların ölmesinden, ısısını ve ışığını kaybetmesinden ötürü uzayda bir çöplük henüz görülmedi ve kirli bir gezegene denk gelinmedi. Deniz temiz. Ormanda herhangi bir cenazeye rastgelinmez. Nursî’ye göre cehennem dahi acı bir temizliktir, yani “cehennem bir istihale fabrikasıdır”.[1]

Allah hüzünlü kalplerdedir ve hüzünlü kalpleri sever.

Hz. Muhammed aleyhisselam

Nursî safiyeti ve garipliği ile Allah’a; Exupery ise temiz fıtratı ve yalnızlığı ile hakikate daima yakın idi. Her kalbin O’nu arayışı farklıydı ve ikisinin de maksadı yalnız O’na ulaşmaktı. Çünkü hüzün dolu kalplerinin itminanı ancak Allah’a varmaktı. Onları Allah’a yakın olmanın peşinden koşmaya sevk eden saik de kalplerindeki bu hüzün idi. Hüznün en güzeli ve yalnızlığın en temizi O’na yakınlaştırandı. Bu yakınlık onları asla usandırmadı ve hüzünlerini azaltmadı.

Hz. Peygamber (s.a.s.) “Allah hüzünlü her kalbi sever.” buyurmuşlardır. Bundan dolayı hüzün, sâliklerin mertebelerinden güzel bir mertebedir. Hazreti Musa veya Davut aleyhisselam, “Ey Rabbim! Seni nerede bulabilirim?” diye sorunca, Allah azze ve celle, “Beni kalbi kırık kimselerin yanında bulursun.” karşılığını vermiştir. (Ahmed bin Hanbel / Kitabü’z zühd). Çünkü mahzun ve kırık kalpler Allah’a yönelirler. Siyer-i Nebi’de Hz. Muhammed’in (s.a.s) her an hüzünlü olduğu anlatılmakta, Kur’an-ı Hakîm’in nüzulü de hep hüzünle olduğundan, Kur’ân okunurken hüzün içinde olunması tavsiye edilmektedir.

Hüzün, insanın dünyaya düşmüşlüğünü hatırlamasıyla başlar. Küçük Prens’in yalnızlığı dünya çölüne ayak basınca doruk noktasına ulaşır.

‘Çölde insan çok yalnız hissediyor kendini.’ dedi Küçük Prens.

‘İnsanların arasında da yalnızdır insan,’ dedi yılan.

Antoine de Saint-Exupéry / Küçük Prens

Nursî’ye göre ise ilk gurbet dünyadır.

Gayretli kardeşlerim, hamiyetli arkadaşlarım ve dünya denilen diyar-ı gurbette medar-ı tesellilerim.

Exupery yalnızlığın kalbinde, Nursî ise ruhun gurbetinde yaşamaktaydı.

Kendi seyr u sülûkünü tamamladıktan sonra yolculuğa başladığı yer olan kalb makamına (B612) geri dönen Küçük Prens, yani Exupery “Okumamı öğrenmemi sağla yeter. Yalnızlığım işte o zaman sona erecektir, Tanrım.” diyerek yalnızlığının sınırına ve kalbine varmakta, “Şu fani misafirhaneden ebedü’l-abad tarafında harekete amade olan ruhumu fevkalade bir gurbette gördüm.” ve “Ulvi bir gurbet arayabilir miyim?” diyen Nursî’yi ise ebedi bir gurbet beklemektedir.

Madem garibim.
Gurbetteyim
Ve gurbete gideceğim.

BERÂ İLHAN


1. Geniş bilgi için 30. Lem’a’ya bakınız.


‘Küçük Prens ve Kuşlar’ İllüstrasyonu © Ann Baratashvili

Paylaşın.

Yazar Hakkında

Leave A Reply