Tolkien’in Zaman’ı – Bölüm 24

0

Bu yazı dizisindeki yazılar Verlyn Flieger’in A Question of Time isimli kitabından faydalanılarak ve kitap içerisindeki konu sırasına uyularak yazılmıştır.


Zaman seyahatini anlatan The Lost Road (TLR) ile The Notion Club Papers (TNCP) arasında geçen süre, önceki yazılarda da değindiğim gibi, J.R.R. Tolkien için büyük oranda Yüzüklerin Efendisi’ni yazmakla geçmişti. Bu sürede Tolkien’in anlatımı oldukça farklı bir noktaya evrilmişti. Onu dünyaya tanıtan eseri olan Hobbit’in ardından ikinci bir Hobbit yazmak oldukça zor olsa da o bunu başarmıştı; hatta bana göre daha derinlikli, farklı boyutları olan bir eser ortaya çıkartmıştı. Ancak bu yazıda odaklanmak istediğim konu tüm bu eserlerin içeriklerinden daha çok yapıları üzerine olacak.

Tolkien’in TLR’da oluşturduğu evrende, çok defa vurguladığımız gibi, baba-oğul çiftler üzerinden oluşturulan bir mekanizmayla sürdürülen zaman seyahatini görebiliyorduk. Ancak bu yapıda biraz tekdüze bir hal vardı. TNCP’ye aynı bakışla ele aldığımızda gördüğümüz şey ise, Verlyn Flieger’in tabiri ile çoklu bir yapıyla çerçevelenmiş bir hikayedir. Bunu biraz açmak gerekeceğini düşünüyorum.

TNCP’de tüm hikaye Oxford’da geçiyor; bu mekan olarak Tolkien’e ve Tolkien okurlarına yabancı bir mekan değil, hatta genel olarak Oxford dendiğinde bir çok kişinin aklında bir imge oluşuyordur. Ancak Tolkien öncelikle hikayeyi kendi yazdığı dönemden yaklaşık 40 yıl sonrasına taşıyor ve aradaki 40 yıl için de kurgu bir hikaye oluşturuyor. Verlyn Flieger bunu şu şekilde tanımlıyor:

Metnin Aslı

Having thus grounded his story in place and displaced it in time, Tolkien enclosed it in a multiple frame.

A Question Of Time / p.129

Çevirisi

Bu şekilde hikayesinin ayaklarını mekan açısından yere bastırıp, zaman açısından yerini değiştirirken, Tolkien birden fazla çerçeve ile hikayenin etrafını kapatıyordu.

A Question Of Time / s.129

Devam etmeden TNCP hikayesini hatırlatmakta fayda görüyorum. TNCP hikayesinde, 1980’lerde Oxford’da geçen bu toplantı notları 2012’de Mr. Green isimli bir kişi tarafından Oxford’da atık kağıtlar arasında bulunur. O bu toplantı notlarını bir önsöz yazarak yayınlar. Ardından iki akademisyen bu notları incelerler ve ikinci baskıyı yayınlarlar, onlar ise ikinci baskı için hazırladıkları önsözde bu notların 1940’larda geçmiş olabileceklerine dair kanaatlerini anlatırlar.

Alıntıladığımız ifadelerininin ardından Verlyn Flieger, Tolkien’in mekanda sabitleyip, zamanda kaydırdığı bu hikayenin etrafını kuşatan çerçevelerini birer birer tanımlar. İlk çerevede notların Mr. Green tarafından bulunuşu vardır, ardından ikinci çerçevede ise iki akademisyenin ikinci baskıda ortaya attıkları yeni fikirler vardır. Bu dış çerçevenin içindeki çerçevede ise Notion Club üyelerinin toplantı notları vardır. Birbirlerine anlattıkları, yaptıkları espiriler ve tabi kişilikleri mevcuttur. Son çerçeve ise hikayenin merkezinde olan zaman seyahatini ya da katılımcıların rüyalarını/hayallerini/yakazalarını ve orada yaşananları kapsar.

Görüldüğü gibi Tolkien bu sefer TLR’da yaptığı gibi hikayesini direk anlatmak yerine, daha karmaşık ve katmanlı bir yapı kurmuştur. Bunun edebi olduğu kadar işlevsel faydaları da vardır. Ama burada en çok dikkatimi çeken şey, her bir çerçevenin aslında bir zaman ifade ediyor olmasıdır. Yani notların bulunuşu bir zaman dilimidir. Notion Club toplantılarının yapılışı bir başka zaman dilimdir. Hikayede yaşanan zaman seyahatleri ise bambaşka zaman dilimidir. Hatta Notion Club’a örnek olan Inklings’i bile bu yapının içerisinde bir yere oturtmak mümkün. Yani Tolkien zaman yolculuğunu anlatırken bile aslında bizi 2010’lardan 1940’lara kadar uzanan bir zaman tüneline sokmaktadır. Bu tünelin ardından çıktığımız yer ise bize bambaşka bir zaman seyahatine çıkaracak olan karakterlerden birisinin zihninin içidir.

Bu etkileyici yapı, acaba eser tamamlansaydı bize ne şekilde görünecekti? Bu cevabı bir açıdan bilinemez bir soru. Ama yine de bir yöntemle buna yaklaşabileceğimize inanıyorum. Tolkien’in ilk büyük başarı yakalayan eseri olan Hobbit’de de benzer bir çerçeveleme durumu mevcuttu. Bizler aslında Tolkien’in yazdığı kitapta, Bilbo Baggins’in yazdığı kırmızı bir kitaptaki notları okuyorduk. Bu kitap vurgusu aynı şekilde Yüzüklerin Efendisi’nde de varlığını sürdürüyordu. Diğer bir yandan iki hikayede de soy üzerinden yapılan bir vurgu (Aragorn / Throin) ile geçmiş ile olan ilişki kuruluyordu. Bu benzerlikler ve çerçeve örnekleri Hobbit ve özellikle Yüzüklerin Efendisi için daha da arttırılabilir. Bu yapı benzerliğinden ötürü, Tolkien özellikle TNCP’ı tamamlamayı başarabilseydi, potansiyel olarak elimizde fantastik edebiyatta açtığı çığır benzeri bir biçimde zaman seyahati konusunda da açabilecek bir kitap olabilirdi.

Paylaşın.

Yazar Hakkında

Leave A Reply