Tolkien’in Zaman’ı – Bölüm 18

0

Bu yazı dizisindeki yazılar Verlyn Flieger’in A Question of Time isimli kitabından faydalanılarak ve kitap içerisindeki konu sırasına uyularak yazılmıştır.


Tepenin eteğinde Frodo Aragorn’u buldu; bir ağaç kadar kıpırtısız ve sessiz duruyordu, fakat elinde minik altın rengi bir elanor çiçeği, gözlerinde de bir ışık vardı. Güzel bir anıya dalıp gitmişti: Frodo baktı ve onun vaktiyle burada yaşanmış başka bir zamanı görmekte olduğunu anladı. Çünkü Aragorn’un yüzünden o çetin yıllar silinmişti; sanki üzerinde ak giysiler vardı ve uzun boylu, zarif, genç bir hükümdara benziyordu; Frodo’nun görmediği birine elf dilinde sözler söylemekteydi.

J.R.R. Tolkien / Yüzüklerin Efendisi / Yüzük Kardeşliği / Lothlórien

Frodo, Elflerin rehberliğinde gözleri kapalı bir biçimde Naith’e (Lórien’in kalbindeki adavari bölge) geçerken hisleri oldukça keskinleşmişti. Geçtiğimiz yazılarda Frodo’nun algısında yaşadığı bu dönüşümleri tasvir etmeye çalışmıştım. Frodo Aragorn’u gördüğü anda onun farklı bir boyutta olduğunu farketmişti. Tolkien bu farklılığı bize yine Frodo’nun algısı üzerinden anlatmaktaydı.

Aragorn aynı anda iki zamanı birden yaşıyordu. Elindeki minik çiçek onu Arwen Hanım ile aşklarının doğduğu zamana götüren bir araç gibiydi. Onların aşkı Lórien’de geçirdikleri zamanda olgunlaşmıştı. Aragorn bu iki zamanı, yani şimdiyi ve geçmişi bir anda yaşarken, Frodo da üçüncü bir göz olarak bu geçişe tanık oluyordu. Bu değişimi Aragorn’un yüzünde ve görünüşünde görebilecek irfana ulaşmıştı. Bu nedenle Aragorn’un bu hali bir tek Frodo’nun farkında olabileceği bir husustu.

Frodo’nun yolculuğun bu anına kadar yaşadığı değişim ve dönüşüm Aragorn’un da gözünden kaçmamıştı. Aragorn da Frodo’nun bu farkındalığını fark etmişti. O da bu irfana sahipti. Daldığı bu halden sıyrılarak Frodo’ya şöyle seslendi:

‘Yeryüzünde elf diyarının kalbi burası’ dedi, ‘ve eğer seninle benim hala aşmamız gereken o karanlık yolların gerisinde bir ışık yoksa, benim kalbim de hep burada kalacak. Haydi gel!’

J.R.R. Tolkien / Yüzüklerin Efendisi / Yüzük Kardeşliği / Lothlórien

Aragorn

Aragorn

Aragorn Númenor soyundan gelmekteydi ve bu soyda elf kanı da varlığını incelse de sürdürmeye devam ediyordu. Soyu ilk önce Elrond’un kardeşi olan ve Elrond’dan farklı olarak insanların kaderini seçen Elros’a dayanıyordu. Númenor’un çöküşünden kaçabilen ve yozlaşan Númenor halkından ayrılan Sadıklar’ın soyundan geliyordu. Son olarak da soyu direk bir biçimde adı sık geçen Isildur’a dayanıyordu. Bu soyun her dönemindeki karakterlerin ortak yanı ise, ortak düşmanları olan Sauron’du.

Elros’un soyu Sauron’un etkisinde kalarak yozlaşmıştı ve bu yozlaşma Númenor’un çöküşünü beraberinde getirmişti. Sauron kendi hedefine ulaşmıştı. Númenor’un çöküşünün ardından bu soyun devamı olan ve Orta Dünya’da Gondor’u ve Arnor’u kuran Sadıklar’ın da biricik düşmanı Sauron’du. Fakat bu dönemde Sauron güçlenmiş, Tek Yüzük’ü dövmüştü. Elfler’in ve İnsanlar’ın son ittifakında, Isildur Sauron’un parmağını kesmeyi başararak Tek Yüzük’ü ele geçirmişti. Bu aynı zamanda ona Sauron’u oracıkta yok etme imkanını da sunmuştu. Fakat Isildur, Tek Yüzük’ü yok etmek yerine kendine alarak, kendi sonunu da bir şekilde getirmişti. Diğer bir deyişle, Sauron savaşı kaybetse de tamamıyla yenilmemiş, bilakis Sauron’un Tek Yüzük’ü Isildur’un felaketi olmuştu.

Aragorn, soyundan gelen bu zaafın farkındaydı ve bundan çok çekiniyordu. Aragorn’un mücadelesi Sauron ile soyundan gelen ve bitirilemeyen, her seferinde Sauron’un zaaflar üzerinden kazandığı bir mücadeleydi. Bu nedenle Aragorn’un tüm yaşamını da bir şekilde aynı soyun aynı düşmanla olan sürekli mücadelesi olarak görmek mümkündür. Hülasa, Aragorn’un Lórien’de yaşadığı iki zamanlı hal onun zaman ile olan ilişkisinin bir yüzüyken, Tek Yüzük’ün yok edilişi ve Númenor soyunun tekrar hükümdarlığa geçişi ile Üçüncü Çağ’ın sonlanması, Aragorn’un zaman ile ilişkisinin bir diğer yüzüdür. Bir yüzde Aragorn bir alan gibi olan zamanda farklı yerlere hareket edebilirken, diğer yüzde de doğrusal akan zamandaki değişimin de öznesi haline gelmiştir.

Bu noktada Aragorn’un bir diğer hususiyeti de, onun The Lost Road ile Yüzüklerin Efendisi arasındaki bağ olmasıdır. The Lost Road’daki baba-oğul çiftleri hatırlanacağı gibi Númenor’un çöküşüne kadar gitmektedir. Númenor’un çöküş dönemindeki baba-oğul çifti olan Amandil ve Elendil (Isildur’un babası) hem The Lost Road’da hem de Silmarillion ve Yüzüklerin Efendisi’nde yer almaktadırlar. Bu ikili Sadıklar’ın Númenor’un çöküşünden Orta Dünya’ya kaçışındaki liderleridir. Aragorn onların soyundan gelen, onların Sauron ile olan mücadelelerini sürdüren ve sonunda bu sadakatin hakkını veren kişi olmuştur.

Bu yazı dizisinin önceki bölümlerinde Númenor’un çöküşünün Tolkien açısından önemini belirtmiştim. Bu önem dikkate alındığında Frodo’nun Yüzüklerin Efendisi bağlamındaki merkezi rolü ne kadar önemliyse, Aragorn’un tüm Efsane-i Tolkien (Tolkien’s Legendarium) bağlamındaki konumu da bir o kadar önemlidir.

Devam edeceğiz…


‘Aragorn’ İllüstrasyonu © Tony Foti

Paylaşın.

Yazar Hakkında

Leave A Reply