Tolkien’in Meşhur Mektupları – Bölüm 1

0

Tolkien, “e-mail” öncesi devre ait bir isim. Mektuplaşmanın sadece haberleşme veya pratik gündelik ihtiyaçlar için kullanılmadığı bir devre. Bu zaman diliminde özellikle Tolkien gibi zengin bir iç dünyaya/enfüse sahip insanlar, mektupları aracılığıyla bu dünyanın zenginliklerine pencereler açıp, muhataplarını seyre davet ederlerdi. Tolkien’in mektupları da belki diğer tüm eserlerinden daha açık bir biçimde okuyucuyu/muhatabı bahsolunan nevden bir seyre, zevk veya merak adına temaşaya davet eder niteliktedir.

Maalesef Tolkien’in yazışmalarının çok az bir kısmı herkese açık. Yayınlanmayanların oranı yayınlananlardan çok daha fazla. Yine de dikkatli bir nazarın Tolkien’in tüm düşünce dünyasına toplu/genel ve özetleyici bir bakış atmasına imkân verecek düzeyde.

“Tolkien’in Meşhur Mektupları” başlığı ile kastımız ise yıllar içerisinde önemini hissettirmiş ve atıf sayısı itibariyle hem sevenleri arasında hem de akademik çalışmalarda daha fazla öne çıkmış olanlar.

131. Mektup, Milton Waldman’ın sorularına cevap mahiyetinde. En önemli noktalarından biri ise, Tolkien’in kendi eserini, pek çok hikâyeden değil tek büyük bir hikâyenin kozmogonik temellerinden kendi kıyametine uzanan bir bütün olarak gördüğünü ifade etmesi.

Tolkien’in Evreni, ilk günlerinden, yaratılış noktasından, çağların kıyametine ve en sonunda belki büyük bir kıyamete uzanacak olan bir evren. Verlyn Flieger’ın kitabına seçtiği isim “Interrupted Music” (Tamamlanamamış Beste/Müzik), Tolkien’in bütün hayatı boyunca yazdığı ve hala yazmakta olduğu eserini henüz tamamlayamadan vefat ettiğine işaret ediyor. Belki bu sebeple insanlık tarihi kadar hatta daha da kadim zamanların hikayesini en sonuna kadar göremiyoruz. Belki hepsini temsil etme gücüne sahip bir kesitine Yüzüklerin Efendisi’nde Üçüncü Çağ olarak şahit oluyoruz.

131. Mektup boyunca Tolkien, eserin tümünün az çok birbiriyle bağlantılı olduğunu ifade ediyor ve özellikle de üç temanın/ana izleğin tüm eseri ile ilgisine ve devamlılığına işaret ediyor: Düşüş, Ölümlülük ve Makine.

131. Mektup’tan Alıntının İngilizcesi:

Anyway all this stuff is mainly concerned with Fall, Mortality, and the Machine. With Fall inevitably, and that motive occurs in several modes. With Mortality, especially as it affects art and the creative (or as I should say, sub-creative) desire which seems to have no biological function, and to be apart from the satisfactions of plain ordinary biological life, with which, in our world, it is indeed usually at strife. This desire is at once wedded to a passionate love of the real primary world, and hence filled with the sense of mortality, and yet unsatisfied by it. It has various opportunities of ‘Fall’. It may become possessive, clinging to the things made as ‘its own’, the sub-creator wishes to be the Lord and God of his private creation. He will rebel against the laws of the Creator – especially against mortality. Both of these (alone or together) will lead to the desire for Power, for making the will more quickly effective, – and so to the Machine (or Magic). By the last I intend all use of external plans or devices (apparatus) instead of development of the inherent inner powers or talents — or even the use of these talents with the corrupted motive of dominating: bulldozing the real world, or coercing other wills. The Machine is our more obvious modern form though more closely related to Magic than is usually recognised.

131. Mektup’tan Alıntının Türkçesi (*):

Neyse bütün yazdıklarımda esas olarak Düşüş, Ölümlülük ve Makineler ilişkilendiriliyor. Kaçınılmaz olarak Düşüş’le ilişkilendiriliyor ve bu motif çok farklı biçimlerde ortaya çıkıyor. Ölümlülük ile ilişkilendirildiği nokta özellikle bu kavramın, sıradan, düz biyolojik hayatın doyumlarından kopuk gibi görünen, sanata ve biyolojik işleve dair hiçbir tarafı yokmuş izlenimini veren, hatta onunla sürekli mücadele halinde olan yaratıcı (aslında alt-yaratıcı demeliyim) arzuyu etkilediği noktalar. Bu arzu, gerçek birincil dünya ile bir kez tutkulu bir izdivaç yapıyor ve işte o anda ölümlü oluveriyor; elbette bu evliliğin onu doyurmasının imkanı yok. Kaçınılmaz olarak pek çok ‘Düşüş’ olasılığı meydana çıkıyor. Üçüncüsüne gelirsek: Kendisi gibi yaratılmış şeye sıkı sıkı tutunup kalan alt-yaratıcı, tahakkümcü bir hale gelebilir; kendi yaratısının Efendisi ve Tanrısı olmayı diler. Yaratıcısının kurallarına isyan edecektir, özellikle de ölümlü olmaya. Her iki durum da (ikisinden biri olabilir) Güç arzusuna, iradenin daha hızlı bir biçimde etkili kılınması isteğine ve böylece Makineye (ya da sihre) yol açacaktır. Sonuncusunda ben, dışsal kurguların ve araçların, doğuştan sahip olduğum içsel güçlerin yerine geçmesi ve hatta sahip olduğum becerileri hakimiyet kurmak gibi uygunsuz bir amaç uğruna kullanmak niyetindeyim: Zor kullanarak dünyayı biçimlendirmek ya da başkalarının iradesini baskı altında tutmak. Makineler, genelde fark edilmese de giderek Sihre daha çok yaklaştığımızı beyan eden modern halimiz.

Düşüş, Ölümlülük ve Makine izlekleri üzerinden Tolkien bir eser verdi ve tüm eserini -farklı edebi tercihler ve karakter hikayeleri barındırsa dahi- bu üç tema üzerinden okunabilir kıldı. Tolkien’in düşünce dünyasının kapısına, en azından kapının anahtarına bu üç kavramın zaman üstüleşmeye müsait yapısı üzerinden bakmaya çalışacağız. Bu yazı dizisininin, Tolkien Okumaları’nın ancak eserin bütünü ile ele alınarak anlaşılabileceği kanaatini pekiştireceğini düşünüyorum. Tolkien’in fanteziye yüklediği amaçlar olan tedavi/iyileşme/ıslah olma (recovery), kaçış/yaratılmışlığın içine kapanan kısır döngüsel hapsinden kaçış (escape) ve tesellinin (consolation) gerçekleşmesi adına tüm eserin tek bir eser olarak görülmesi ve üç tema; Düşüş, Ölümlülük, Makine çerçevesinde okunması/idraki zorunlu gözükmektedir.


(*) Çeviri İthaki Yayınları’nın Silmarillion baskısının giriş bölümündeki 131. Mektup çevirisinden alınmıştır. Yazı dizisinin ilerleyen bölümlerinde bazı çeviri tercihi farklılıkları yansıtılacaklar.


Sonraki Yazı: Tolkien’in Meşhur Mektupları – Bölüm 2

Paylaşın.

Yazar Hakkında

Leave A Reply