Tolkien’in Ejderhaları – Bölüm 1 / Ejderhaların Özellikleri

1

Ejderhalar neredeyse dünyanın bütün mitolojilerinde yer alan, zaman zaman bolluk ve refahı simgelese de genellikle kötü çağrışımlarla anılan yaratıklardır. Modern tasvirlerde genellikle dev, kanatlı bir sürüngen biçiminde tasvir edilen ejderhalar her zaman bu şekilde tasvir edilmemişlerdir. Solucan, yılan ya da sürüngen gibi tasvirler de pek çok mitolojide görülmektedir. Ancak tüm ejderhalar da kanatlı değillerdir. Tam bir genelleme yapmak mümkün olmasa da doğu mitolojilerindeki ejderhalar daha çok dev solucan ya da yılan şekillerindedirler ve kanatları yoktur. Kanatlı ejderhalar ise batı mitolojilerinde daha sık görülmektedirler.

Türk ve Altay mitolojilerinde de önemli bir yer tutan ejderhalar “büke”, “ebren” ya da “yuvha” isimleriyle anılmaktadırlar. Tüm bu isimlendirmeler anlamca benzer kelimeler kullanılarak yapılmıştır; bükülmek kelimesinden büke, evirmek kelimesinden ebren/evren ve günümüz Türkçe’sinde de kullandığımız yuvarlak kelimesinin de kökü olan yuvanmak kelimesinden türetilen yuvha isimlerinin tanımladığı yaratık, dönen, bükülen, kıvrılan bir yaratık olarak tasvir edilmiştir. Bu tasvirden ilerlersek, ejderhanın yılana benzeyen özellikleri olan bir yaratık olduğu sonucuna varabiliriz. 

İngilizce’de ejderha anlamına gelen dragon kelimesinin kökeni ise antik Yunan dilinde dev yılan veya sürüngen anlamına gelen “drákōn” kelimesinin Latince ve Fransızca yoluyla aktarılmasıyla kullanılmaya başlamıştır. Drákōn kelimesinin anlamının “görmek” fiili ile alakalı olduğu düşünülmektedir, ancak kelimenin neden sürüngen veya yılan ile alakalı kullanıldığı konusunda pek bir bilgi bulunmamaktadır. Bu konudaki iddialardan birisi, sürüngenlerin ölümcül bakışa sahip olduğu ile alakalı olarak bu kelimenin kullanıldığıdır.

J.R.R. Tolkien’in de ejderhaları önemsediğini söylemek yanlış olmayacaktır. Kendi ifadelerine göre 6-7 yaşlarında bir ejderha hikayesi yazmaya çalışmış, ancak sonrasından uzun bir süre bu konuya geri dönmemiştir. Ancak ejderhalar onun hayatında bir şekilde var olmaya devam etmişlerdir. Kendisinin hakkındaki makalesi ile pek çok övgü topladığı Beowulf hikayesinde de ejderha önemli bir yer taşımaktadır ve Beowulf ejderha ile yaptığı son savaşında ejderhayı öldürmüş, ancak kendisi de ölümcül yaralar alarak ölmüştür. Yine, Tolkien’in önemsediği Cermen mitolojisinin kahramanı olan Sigurd da ejderha öldüren (dragon slayer) olarak tanınmaktadır. Kendi yazdığı hikayelerde ve şiirlerde de ejderha sıklıkla görülen bir karakterdir. Ham’li Çiftçi Giles, Roverandom, Tom Bombadil’in Maceraları gibi eserlerde farklı karakterlerde ejderhalar görülmektedir.

Silmarillion ile başlayıp, Hobbit ve Yüzüklerin Efendisi hikayeleri ile devam eden zaman çizgisinde de ejderhalar önemli rollerde karşımıza çıkmaktadırlar. Melkor’un ateş ve sihir aracılığıyla meydana getirdiği düşünülen ejderhalar, İlk Çağ’da Melkor açısından pek çok savaşta işleri kolaylaştırıcı olmuşlardır. Özellikle Húrin’in Çocukları hikayesinde, ejderhaların babası Glaurung önemli bir roldedir ve en sonunda Túrin tarafından öldürülür. Gondolin’in düşüşünde de ejderhalar önemli rol oynamışlardır, hatta bu kuşatmada mekanik ejderhaların olduğundan da bahsedilmektedir. Eärendil’in katlettiği Ancalagon, Rohirrim’in atalarından olan Fram’ın katlettiği Scatha ve Hobbit hikayesinden iyi bildiğimiz Smaug gibi ejderhalar ismen bilinenler olsa da Melkor’un yaratıklarının ürediği ve Orta Dünya’da, özellikle kuzey topraklarda, pek çok ejderha olduğu düşünülmektedir.

Glaurung

Glaurung

Orta Dünya ejderhalarının pek çok farklı türü vardır. Ejderhaların babası olarak bilinen Glaurung, ateş üfleyen ve dört ayağı üzerinde ilerleyen kanatsız uzun bir sürüngendir. Glaurung benzeri ejderhalar özellikle İlk Çağ’da en sık görülen ejderhalar olmuşlardır. Ancak İlk Çağ’ın sonlarında Gazap Savaşı esnasında (War of Wrath) Ancalagon’un başı çektiği kanatlı ve ateş üfleyen ejderhalar ortaya çıkmışlardır. Hobbit hikayesinde geçen Smaug da bu ejderhalardan birisidir. Bunlar dışında kanatlı ya da kanatsız olan ve soğuk ejder (cold-drake) olarak adlandırılan ateş üflemeyen ejderhalar da mevcuttur. 

Ejderhalar sadece kudretleri ve dehşetleri ile değil, pek çok başka özellikleri ile de öne çıkmaktadırlar. Yüzlerce yıl yaşayabilirler ve altın başta olmak üzere değerli madenlere ve hazinelere çok düşkünlerdir. Kıvrak, keskin ve hilekar bir zekaya sahiplerdir. Çok iyi konuşurlar, gözleri çok keskin görür ve ejderha büyüsü olarak adlandırılan hipnotik bir etkileri vardır. 

Melkor’un meydana getirdiği ejderhaların hem zihnen hem de bedenen bu kadar kuvvetli oluşları ve özellikle hazinelere düşkünlükleri, Düşman’ın safında olan pek çok farklı varlıkla ilgili çağırışımları da beraberinde getirmektedir. Balroglar’ın ateş ile olan ilişkilerinin bir benzeri bazı ejderhalarda da mevcuttur. Hemen hemen hepsi tıpkı Ungoliant gibi hazinelere düşkünlerdir, hatta bazıları hazineleri yutarlar. Melkor’un hizmetkarlarından olan Sauron’a benzer şekilde sözleri etkileyici ve ikna edicidir. Bu benzerliklerden yola çıkarsak, ejderhaları yapan Melkor’un tam bir yıkım paketi hazırladığını söyleyebiliriz.

Ejderhalar hakkındaki notlara devam edeceğim…


‘Ejderha Glaurund’ İllüstrasyonu © Markus Erdt

Paylaşın.

Yazar Hakkında

1 Yorum

  1. Ejderha Kuran’da Musa As’ın asası olarak insanlık zihninde ne şekilde kodlandığını açıklar. Öte yandan Avengers serisinde Ultron Çağ bölümünde göğün yarılmasıyla yeryüzünü istila ederler. Medusa’ ya bakan taş olur, Lut As’ın eşi geri bakarak taş oldu. Bu sembolik açıklamalar mitolojik okumalarla birleştirilirse ejderha hakkında bize çok fazla bilgi verecektir. Ama gerçek anlamda ne olduğu Kulbak Bilge 15 te şeytan renk değiştirmesi ve Mayalarda Kukulkan ile okunmalıdır. Altına düşkünlüklerini insanlar yanlış anlamış ve Sümer’de altın toplayıcılığın farklı yorumlanmasında neden olmuştur. Aslında altın madenlerin balıdır. İlhan Bey bu seriyi merakla bekliyoruz. Emeğinize sağlık.

Reply To alaca Cancel Reply