Tolkien Üzerine – Bölüm 1

0

Eşsiz bir zihnin, tüm hayatını adadığı bir evren, bir hikaye ya da bir eser. Bu tanımın bile insanı cezbeden bir yanı var. Bu cazibeyi uyandıran yazarı anlamaya çalışmak veya bizim sevdiğimiz tabirle “zihnine girmek”, merakımızı uyandıran bir çok sorunun cevabı için ilk durak olacak gibi gözüküyor. Çünkü hala neden böylesine bir kişinin kendi hayatını koca bir hikayeye adadığını tam olarak bilemiyoruz. Eserlerin ilham kaynağı nedir, bu eserlerin ortak noktası nedir ki bu kadar insana ulaşabilmiştir.

Bu sorular kafanızda bir kere yer edince, eserlere ve evrene olan hayranlık aslında her okuyuşta yerini hayrete bırakıyor. Bizi bilmediğimiz ya da unuttuğumuz yerlere ve zamanlara, çağdaş bir formda ustaca yazılmış bir eserle götüren Tolkien’in kendisini tanımaya çalışmak, ne kadar sofistike ve orijinal bir kişiyle karşı karşıya olduğumuzu görmek insanı heyecanlandırıyor.

“Karşıt hallerin insanı” (Man of Antithesis), J.R.R.Tolkien’in biyografisini yazan Humphrey Carpenter, bir çok eşsiz tespitinin yanında, Tolkien için bu tanımlamayı uygun görmüş. Bunun sebebi Tolkien’in kişilik olarak hayattan keyif alan ve neşeli bir yanı olduğu kadar, daha çok günlüklerinde ve mektuplarında ortaya çıkan karamsar yanının da olması. Bir çok insanda bu iki ruh halinin farklı durumlarda ortaya çıkması normal olarak görülebilir. Ancak Tolkien yaşadığı her şeyi eksiksiz ve uç noktada yaşayan ve hisseden bir yapıya sahipti. Bir altın terazisi gibi hassastı, hayata ve dünyaya karşı.

…asla ortalama değil: aşk, düşünsel coşkunluk, beğenmeme, kızgınlık, kendinden kuşku duyma, suçluluk, kahkaha, her biri kendi zihninde özeldi ve yaşadığında da her birini eksiksiz yaşardı. (Humphrey Carpenter – J.R.R.Tolkien: Biyografi)

Bir diğer önemli Tolkien araştırmacısı, Verlyn Fliger dikkatli bir okuyucunun eserlerdeki ümit ve yeis, iyi ve kötü, bilge ve cahil gibi karşıtlıkları gözden kaçırmayacağını ve bu karşıtlıkların Tolkien’in eserlerindeki formu ve çekiciliği oluşturduğunu belirtir.

…aydınlığın ve karanlığın en uç noktalarında cisimleşen bu karşıtlıklar, onun karşıt hallerinin, fıtratındaki karşıtlıkların kreatif filizleriydi / sürgünleriydi. (Verlyn Fliger – Splintered Light)

J.R.R. Tolkien'in annesi Mabel Tolkien

J.R.R. Tolkien’in annesi Mabel Tolkien

Tolkien küçük yaştan itibaren aldığı duygusal yaraları hep taşımış bir kişi. 3 yaşındayken babasını kaybeder, kardeşini ve kendisini annesi büyütür. Annesi onun için aynı zamanda bir eğitmendir, anne Mabel Tolkien çocuklarını çok küçük yaştan itibaren çizim yapmak, botanik ve en önemlisi Latince konusunda eğitmeye başlar. Latince eğitimi önemlidir, belki de bir dil bilimci olan Tolkien’in dil ile ilk tanışması olmuştur. Dil konusundaki arayışı ise ilk planda akademik değil çok daha küçük yaşlarda başlayan kendi içsel yolculuğunun adeta el feneri olmuştur. Küçük yaştan itibaren kendisi de dil icat etmeye başladı. Kelimelerle oynamanın ona Hobbit ve Yüzüklerin Efendisi gibi 20. Yüzyıl’ın iki büyük eserinin kapısını açacağını henüz bilmiyordu. Menşei çok sorgulanan Hobbit kelimesi akademisyen olduktan sonra sınav notlarken, bir boş kağıdına yazdığı şu cümle ile başlayacaktı.

Yerdeki bir oyukta,
orada bir Hobbit yaşardı.

Annesi Tolkien için çok önemliydi. Kendisi 8 yaşındayken annesi çok önemli bir tercih yaptı ve bu tercih Tolkien’in hayatını derinden etkiledi. Annesi ailesinin mezhebinden ayrılarak Katolik mezhebini benimsedi. Bu aile tarafından tepkiyle karşılandı, Mabel Tolkien’in ailesi maddi ve manevi tüm desteklerini çektiler. Mabel Tolkien çocuklarını büyütme koşuşturması içindeyken, Tolkien henüz 12 yaşındayken vefat etti. Her çocuğu etkileyecek bu kayıp, Tolkien’i de derinden etkiledi. Ancak Tolkien, annesinin çocuklarını dinine bağlı yetiştirme konusundaki çabasının da farkındaydı. Bu çabanın annesini yıprattığını da fark etmişti. Annesine olan bu bağlılığı onun dini bağlılığının da bir nevi dayanağı olmuştu.

Benim biricik annem bir şehitti ve Tanrı’nın, Hilary’ye (erkek kardeşi) ve bana bahşettiği, bizim inancımızı sağlama almak için emek ve zahmet ile kendisini ölüme götüren bir anne bahşetmek, herkese kolayca bahşettiği bir lütuf değildir. (Humphrey Carpenter – J.R.R.Tolkien: Biyografi)

Mabel Tolkien'in mezarı

Mabel Tolkien’in mezarı

Annesine olan bağlılığı ve annesi üzerinden geliştirdiği dini hassasiyet, Tolkien’in hayatında her zaman yer tutan ve eserlerinde alt metin seviyesinde hissedilen bir ton oluşturdu. Aydınlığın ve karanlığın karşıtlığı, hiç kaybolmayan bir ümit ama farklı seviyelerde tecrübe edilen yeis, eserlerinde hep yer aldı. Fliger’in deyişiyle:

…ışık karanlık olmadan bilinemezdi, ümidin anlam bulması için yeis gerekliydi ve özgür irade ise kader kavramı olmadan tanımlanamazdı. (Verlyn Fliger – Splintered Light)

Sonraki yazılarda daha da açacağımız bu iki husus, yani dil aracılığı ile inşa edilen bir zihin ve güçlü bir inanç ile bağlanan zor tecrübelerin verdiği dünya görüşü, Tolkien’in eserlerinde var olan ortak tonun kaynaklarıydı. Bu kaynaklar hem Tolkien’i ilham açsısından zenginleştirdi ve derin hakikatlere ulaşmasını, hem de bunu form olarak eşsiz bir biçimde sunabilmesini sağladı.

Paylaşın.

Yazar Hakkında

Leave A Reply