Silinen Kayıtlar ve Unutma Üzerine

2

Sutu Boğda’nın unutma ile alakasına dair birkaç makalemiz oldu. “Unutma” derken aklımıza insanın hafızası geliyor. Hafıza, hıfzdan gelir. Hıfz; yani korumak, saklamak, kayıtlamak… İnsan hafızasından bir bilginin bir şekilde kayboluşuna; belki silinişine “unutma” diyoruz. Unutuş, bireyin hafızasındakine benzer bir şekilde, insanlığın toplu/kollektif hafızasında da gerçekleşebilir. Kimbilir, belki insanlığın kollektif bilincini de aşan başka bazı kayıtlarda da… Mesela, zamanın hakikati olduğu söylenilen “Levh-i mahv ve isbat” ve Hint tradisyonunda “akaşa” (akasha) adı verilen kozmik arşivler gibi… Akaşa kayıtlarından en çok bahsedenlerden biri Rudolf Steiner’dir (1861-1925).

Ruh Kesicisi

Rudolf Steiner, meşhur Inklings içerisinde yer alan ve aynı zamanda J.R.R. Tolkien’in de kendisinin fikirlerinden etkilendiği Owen Barfield (1898-1997) üzerinde çok etkili olmuştur. (Owen Barfield önemli bir düşünür. Tolkien’i anlamak adına kritik bir isim. Çağımızdaki en derin ve önemli Tolkien uzmanlarından biri olan Verlyn Flieger’in bazı eserlerinde Barfield’ın bu etkisi merkezî bir konumda yer alıyor. Konu ile ilgili olarak, ülkemizde sadece sitemizde bulabileceğinizi zannettiğim derinlikli analizler için İlhan Akıncı’nın Tolkien’in Zamanı dizisini okumanızı tavsiye ederim.)

Owen Barfield (1898-1997)

Owen Barfield (1898-1997)

Hakkındaki kanaatlerini Lütfi Efendi’ye sorduğumuzda, Antroposofi ekolünün kurucusu olan Steiner’in, vazifelerinden birinin de “Ruh kesiciliği” olmuş olan, çok önemli ve tehlikeli bir Şeytanî olduğunu öğrenmiştik. Birtakım irtibatları, bağları (kayıtları?) kesen bir ruh kesici… Çok enteresan. Elbette, bu bilgiyi kitaplardan bulamazdık. 30 seneden fazladır ismini bildiğim Steiner, günümüzde daha çok bir metafizikçi, filozof ve bir eğitim ekolünün (Waldorf) kurucusu olarak tanınır.

Rudolf Steiner (1861-1925)

Rudolf Steiner (1861-1925)

Konumuza devam edelim.

Püf Noktası Sorular

Hangi kayıtlardan, hangi bilgiler silindi?

Silen/silenler kimdi/kimlerdi ve eğer Yüce Yaradan’ın direkt müdahelesi ile değilse; yani sebepler perdesi açısından bakılacak olursa, silenler buna nasıl muvaffak oldular?

Kayıtlardan bilgileri; yani bu yaşanmışlıkları silenlerin amaçları nelerdi?

Bu amaçların günümüze yansımış olan komplikasyonları var mıdır ve varsa nelerdir?

Benzeri büyüklükte bir hadise bir kez daha gerçekleşebilir mi?

Tarihte, sadece bir kez mi gerçekleşti?

Sutu Boğda ismi ile remz edilen bu “silinmiş/unutturulmuş tarih”, geçmişte çerçevesi belli bir kesiti mi içeriyor; yoksa o kritik tarihten önceki tüm zamanı mı?

Hızır misal ve ilhama mazhar kutlu bir zat tarafından ismi verilen bu sitenin, “silinmiş tarih” ile ilgili pratik faydası ne ve hangi boyutlarda olabilir? 

Veeeee bütün bunlar ile Tolkien’in alakası nedir? Bütün bir “Legendarium” (Ahmet Mesut Bozkurt’un kavramsallaştırmasıyla “Efsane-i Tolkien”), “Ben de oradaydım.” diyenler tarafından mı kendisine aktarıldı ve bir çeşit seyir yaşatıldı?:

.Nedir Sutu Boğda?

İlhami Abi cevap verdi:

.Yaşanan ama kayıttan silinen çağlar bilgileri… Hiç yaşamamışlar gibi (Hud/68). Şöyle düşün: Bir film çekiliyor, oynuyor, seyredenler seyrediyor ve filmin bütün kayıtları siliniyor. Çağlar geçiyor, unutuluyor. Sadece filmde oynayanlar kalıyor, yaşıyor…

‘Ben de ordaydım.’

Flame Imperishable ve Sutu Boğda İlişkisine Dair

“Püf noktası” dediğim sorular uzar gider. Bu soruların çoğunun cevabına ulaşabilmiş değiliz maalesef. Ulaşsak nasıl bir faydası olacak; o da çoğumuz için meçhul ve bir o kadar da heyecan verici.

Markamız “Unutan”

Tüm bu unutma meselesinden dolayı, makalelerimin birçoğunda değişik biçimlerde unutma konusuna -az da olsa- değindiğimi farkettim. Zihnimin bir yanı devamlı bununla meşgul herhalde…

Giriş yazısından sonraki ilk yazıda bir uzaylının bakış açısından bakılmaya çalışılarak, bizim; yani insanların temel vasfının unutmak olduğuna, etimolojik bir açıdan yaklaşılarak değinilmeye çalışılmış. Yani bir varlık olarak türümüze “insan”; yani “unutan varlık” dendiği ifade edilmiş. İnsan kelimesinin bildiğimiz iki temel anlamından birisinin kökeninin, Arapça unutmak manasında olan “nisyan”dan geldiği belirtilmiş.

Makalede, uzaylı bu duruma oldukça şaşırıyor. Oldukça büyük; hem de çok büyük bir şey unutulmuş olmalı ki, milyarlarca sayıya ulaşmış, yeryüzünün bu en tepedeki varlığı, bu ismi -tabiri caizse- bir marka olarak almış kendine… Bir kesit ile bu konuşmayı bir hatırlayalım:

.Dünya üzerindeki varoluşun en üst basamağında duran ‘siz’e ne denir? Uzaydaki memleketime döndüğüm zaman, onlara dünyada kiminle muhatap olduğumu söyleyeyim? Yani sevgili dünyalı; siz kendinizi ne olarak isimlendiriyorsunuz?

.İnsan.

.İnsan mı? Tamam.. peki.. Tamam da insan ne demek? Manası nedir bu kelimenin?

.Birkaç manası var. Ama en önemlilerinden birini sana söyleyeyim. Belki de en önemlisi. İnsan kelimesinin manası ‘unutan’ demek.

.Unutan ha… Bu kadar üst seviyedeki bir varlığın adı unutan demek olduğuna göre çok önemli bir şeyi unutmuşsunuz demek ki. Sen bir insan olarak, şu anda neyi unuttuğunu biliyor musun? Bu ismi bir marka gibi sana kim verdi? (Ne olur uzaylının marka kavramını nereden bildiğini sormayın. Her şeyin mantıklı ve tutarlı olması gerekmiyor bu hikayemde. Zaten marka denilen kavram da bizlere modernitenin bir armağanı ve oldukça yeni bir şey. Geleneksel dönemlerde marka diye bir şey insanların akıllarına bile gelmezdi. Şimdi ise dünyayı yönlendiren ve yöneten sihirli güçlerden bir tanesi. Bu yüzden modern dönemimizde dünyamızı ziyaret eden bu uzaylı o kadar bilgili olsun bu marka meselesinde.)

.Bu ismi aynı bir marka gibi bize veren, seni de senin uzaylı hemşehrilerini de ve bizi de yoktan var eden Yüce Yaradan’dır. Neyi unuttuğumuz konusunda bazı görüşler var. Ben de bu konuda bir şeyler biliyorum. Ama hatırlamayı başardın mı diye soracak olursan.. Hayır başaramadım. Ha, bunun yanında bu isminin ne manaya geldiğini bilmeyen ve hiç düşünme ihtiyacı duymayanlarımız çoğunlukta. Dolayısı ile gezegen çapında dızman bir unutkanlık yaşadığımız muhakkak.

.Gezegen çapında mı? Kocaman gezegen bir ‘unutanlar memleketi’ ha? Kendi gezegenime döndüğüm zaman, bizimkiler oldukça şaşıracaklar bu duruma.

Hey millet! Dünya diye bir gezegene uğradım seyahatimde. Gezegenin hakimleri olan halkın adı “Unutan”. Sayısını milyarlarla ifade edebileceğim bu halk “kocaman” bir şeyi unutmuşlar. Türlerine bu ad bundan dolayı verilmiş.

Halkım hakikaten çok şaşıracak ey insan arkadaşım. Neyi unuttuğunu umursamayacak kadar unutma müptelası olmuş enteresan bir türsünüz.

Ama sana bir şey söylemek istiyorum. E madem öyle; yani Yüce Yaradan size bu ismi vermiş. Bu isimlendirme size aynı zamanda bir ipucu bence.

İlk Adım Adından

İki Unutma

Şu ana kadar iki unutmadan bahsetmiş olduk:

1) “Sutu Boğda” ile işaret edilen, global ve kollektif bir unutma.

2) İnsanın ontolojik yönü ile alakalı unutma.

İki unutma arasında önemli bağlar olduğunu zannediyorum. Biraz da buradan ilerleyeceğiz.


İllüstrasyon © Michael Vincent Manalo

Paylaşın.

Yazar Hakkında

2 yorum

  1. Çok enteresan ve heyecan verici bilgiler.”Ruh kesiciliği “bilgisi ürkütücü.Unutulan ne… Yazının devamını çok merak ediyorum. Inşallah kısa süre içinde gelir. Saygılar

Reply To Kadir sevencan Cancel Reply