Orta Dünya Notları – Bölüm 12

2

1) Sauron’un Gücü

Kötülüğün gücü yıkıcılıktır. Sauron, yıkıcı gücü temsil eder; kendisini yıkarak ve yakarak egemen kılar. Yaptıkları dahi önceden olanın bozulması, tabiatının değiştirilmesidir; dolaylı olarak yaptıkları da yıkımdır; bir şeyin orijinal halinin yok edilmesidir. Orklar, uyanmadan önce ele geçirilen elflerin sayısız acılar yaşatılarak, ruhları söndürülerek elde edilmiş “yapılmış” varlıklardır. Aslında elfe ait bütün özelliklerin işkence ve acılarla yok edildikten sonra geriye kalandır.

Sauron, bir iktidarın yerine kendisininkini koyarken güvenlik duygusu kaybolur ve yerine korku yerleşir. Korku, güvenliğin, emniyet duygusunun yokluğunun adıdır. Bu süreçte de güvenlik yıkılmış, yok edilmiş olur.

Sonuç olarak; Sauron, iyiliğe muhtaçtır var olabilmek için. Yok edeceği elf nitelikleri var olmasa, ork yapamayacaktır. İnsanlar emniyet ve huzurun manasını bilmeseler, yıkacağı ve yokluğundan korkuyu doğuracağı güvende olma duygusunu bulamayacaktır. 

Ancak iyilik kendi başına var olabilir. İyilik orijinal olan, yani tek başına var olandır. Kötülük ise sonradan olan ve iyiliğe karşı takınılan yıkım tavrının bir yansıması olan türev ve varsayımsal bir varlıktır, çünkü mayası iyiliğin yokluğudur.

Metnin Aslı

Sauron was become now a sorcerer of dreadful power, master of shadows and of phantoms, foul in wisdom, cruel in strength, misshaping what he touched, twisting what he ruled, lord of werewolves; his dominion was torment. He took Minas Tirith by assault, for a dark cloud of fear fell upon those that defended it; and Orodreth was driven out, and fled to Nargothrond.

J.R.R. Tolkien / The Silmarillion / Quenta Silmarillion:
Of the Ruin of Beleriand and the Fall of Fingolfin

Çevirisi

Sauron, korkunç kudretli bir büyücü haline gelmişti, gölgelerin ve hayaletlerin efendisi, akılda iğrenç, güçte zalim, dokunduğunu biçimsizleştiren, hükmettiğinde boyun eğdiren, kurtadamların efendisi; egemenlik alanı işkenceydi. Savunanların üzerine karanlık bir korku bulutu çökertip saldırarak Minas Tirith’i ele geçirdi; ve Orodreth, Nargothrond’a kaçtı. 

J.R.R. Tolkien / Silmarillion / Quenta Silmarillion:
Beleriand’ın YIkımı ve Fingolfin’in Düşüşü

Sauron

Sauron

2) Modern Bilgi ve Bilgelik

Metnin Aslı

He that breaks a thing to find out what it is has left the path of wisdom.

J.R.R. Tolkien / The Lord of the Rings / The Fellowship of the Ring /
Council of Elrond

Metnin Türkçesi

Her kim ki bir şeyin ne olduğunu anlamak için onu kırarsa/tahrip ederse, bilgelik yolunu terk etmiştir.

J.R.R. Tolkien / Yüzüklerin Efendisi / Yüzük Kardeşliği /
Elrond Divanı

Francis Bacon, Rönesans’tan erken modern döneme geçilirken başat isimlerdendir. Bugün dahi etkin olan bilim felsefesinin temelleri atılırken, genel kabulleri oluşurken ve bilimsel metodoloji anlayışı şekillenirken en önemli katkıyı sağlayanlar içindedir.

Ona göre tabiata sırları zorla da olsa itiraf ettirilmelidir. Yine tabiat üzerinde insana mutlak hakimiyet tanıyan bir anlayışı vardır Bacon’ın. Dolayısıyla insan her türlü manipülasyon ile onu amacına hizmet de ettirebilir. Bu yaklaşım Yüzüklerin Efendisi’nde ve Tolkien’in 131. Mektubu’nda daha çok “düşman sanatları” çerçevesinde ele alınır. Tabiatı tahrip ile itaat altına alma ve manipüle ederek ona istediğini yaptırma Sauron’a, Saruman’a, Tek Yüzük’e ait özelliklerdir. 

Modern medeniyetimizin belki de en önemli çıktılarından biri olan makine ile Tek Yüzük’ün arasındaki irtibat bizzat Tolkien tarafından kurulur. Zorlayıcılık, kaba gücü yüceltme, manipüle etme ve kişinin rızasını, özgür iradeyi hiçe sayma gibi sayıca arttırılabilir pek çok nitelik itibariyle makine, Tek Yüzük’ün kardeşi ve bizim gerçekliğimizdeki yansımasıdır.

Elfler ise tabiatı kendi akışı içinde anlamaya çalışırlar. Ev yapmak için ağaç kesmek yerine ağaçlar, ormanlar yetiştirip onları ev kabul eder ve birlikte yaşarlar. Bu açıdan Elf Bilgeliği’nin zirveleşen örnekleri arasında Galadriel’in Ormanı sayılabilir.

Gandalf’ın hobbitlerle olan ilişkisi varlığa hiyerarşi perspektifinden bakmadığının göstergesidir, çünkü hobbitler onun hayatında merkezi bir konuma sahiptir, ama Orta Dünya’nın Tarihi’nde önemsizdirler. Gandalf, kendi sınıfından diğer Maiar gibi Orta Dünya’ya Sauron’a karşı insanlara yardım etmesi için gönderilmiştir. Tek Yüzük savaşı bir güç savaşıdır ve hobbitlerin bu açıdan görünürde en faydasız halk oldukları da aşikardır. Diğer yandan irfan açısından da çok kabiliyetli sayılmazlar, ama Gandalf için yine de önemlidirler. Tabiat gibi veya tabiatın bir parçası olarak onlar da varlık kitabının sayfalarıdır ve okunmayı herkes kadar hak etmektedirler.

Gandalf’ın bakışı genellenebilir. Bu açıdan tabiat ile de ilişki efendi-köle ilişkisi olarak gelişmez; hiyerarşi kurulmaya çalışılmaz. Tabiat da okunması gereken bir kitaba dönüşür ve onunla kitap-kitapsever ilişkisi nezaketinde birlikte bir yaşam sürülür.

Dolaylı yoldan Tolkien, modern bilim felsefesi ve onun sonucu olan şu an içinde bulunduğumuz medeniyet tipine çok ağır eleştiriler getiren ve yaşadığı çağın ruhuyla barışmamış biridir. Uzun vadede, insanlığa en derinde saklanmış donmamış köklerinden, geçmişini, aslını hatırlatma çabasındadır.

Metnin Aslı

The old that is strong does not wither,
Deep roots are not reached by frost.

J.R.R. Tolkien / The Lord of the Rings / The Fellowship of the Ring

Çevirisi

Kadim olan metindir ki solmaz,
Derin köklere ayaz erişemez.

Alternatif Çeviri

Eski güçlüdür ki solmaz,
Derin köklere ayaz erişemez

J.R.R. Tolkien / Yüzüklerin Efendisi / Yüzük Kardeşliği

‘Sauron’ İllüstrasyonu © Rosi Kämpe

Paylaşın.

Yazar Hakkında

2 yorum

  1. Enfes bir yazı. Bazen tek bir cümleye paragrafların içeriği sıkıştırılmış. Tanıdığım bazı insanların karakterlerinde keşfettiğim ve ejderha ile irtibat kurduğum özellik, yazar tarafından daha derinlikli ele alınmış Sauron ve kötülüğün felsefesi üzerinden…

  2. Ömer Faruk on

    “Her kim ki bir şeyin ne olduğunu anlamak için onu kırarsa/tahrip ederse, bilgelik yolunu terk etmiştir.”
    Bu söz bana nedense bereket kavramını hatırlattı. Birçok sahabe anısında gerek hurma gerekse diğer yiyecekler olsun bulunduğu kabın miktarının çok çok ustesinde yiyecek barındırır ve merak sonucu ne kadar kalmış diye bakıldığında bereket ortadan kalkar. Bir nevi bilgelik yolu terkedilmiş olur. Bu bereket kavramının yansımalarını İslam tarihinde birçok noktada görürürüz ve bilgelik yolu bir süre sonra terkedildiginde berekette ortadan kalkar. Deyim yerindeyse Elrond’un söylediği söz vukuu bulur.
    Güzel yazılarınızı tekrardan görme ümidiyle…

Reply To Ömer Faruk Cancel Reply