“Önceden Bilinen”in Hayat Aynasına Tecrübe Olarak Yansımasına Dair – Bölüm 1

0

Okuyacağınız makale, “Tolkien ve Mythopoeia” yazı dizisinin 15.Şubat.2016 tarihinde yayınlanan 28. bölümü olup kendi içinde barındırdığı anlam bütünlüğü açısından “‘Önceden Bilinen’in Hayat Aynasına Tecrübe Olarak Yansımasına Dair – Bölüm 1” başlığıyla tekrardan okuyucularımızın beğenisine sunulmuştur.

MYTHOPOEIA

Metnin Aslı
…………
Yet trees and not ‘trees’, until so named and seen –
and never were so named, till those had been
who speech’s involuted breath unfurled,
faint echo and dim picture of the world,
but neither record nor a photograph,
being divination, judgement, and a laugh,
response of those that felt astir within
by deep monition movements that were kin
to life and death of trees, of beasts, of stars:
free captives undermining shadowy bars,
digging the foreknown from experience
and panning the vein of spirit out of sense.

…………
J.R.R. Tolkien

Çevirisi
…………
Henüz ağaçlar ‘ağaç’ değildir, vakta ki öyle isimlendirilene ve görülene dek
ve onlar isimlendirilene kadar hiç isimlendirilmemişlerdi
ki onları beyanın içe dönük nefesi göz önüne serdi,
dünyanın müphem/zayıf bir yankısı ve soluk bir resmi,
ancak ne bir kayıt ne de bir fotoğraf,
ağaçların, hayvanların, yıldızların yaşam ve ölümüne benzer
içlerindeki derin ihtarın/hatırlatmanın kıpırdanmalarıyla
kehanet, hüküm ve kahkahalı bir tepkisi olarak:
gölgeli parmaklıkların altını kazan hür tutsaklar,
‘önceden bilineni’ tecrübelerinden kazıp çıkarıyorlar
ve nüktenin (ruhun) damarını anlamdan eliyorlar.

…………
J.R.R. Tolkien

Ainur’un özellikle de Ainur içinde Valar’ın, Müzik ile “önceden bilmesi”, keyfiyet bakımından Efsane-i Tolkien’deki (Tolkien’s Legendarium) diğer “önceden bilinme” durumlarına üstünlük taşır. Valar, özet mahiyetinde dahi olsa olacakları daha doğrudan daha berrak bir şekilde müşahade etmişlerdir/görmüşlerdir. Mythopoeia Şiiri’nde geçen yönü ile “tecrübe” ve görme sanki birbiri ile eşzamanlı gerçekleşen şeylerdir veya aralarındaki mesafe çok kısadır. Arda’ya indikten hemen sonra kaderlerindeki rolü hemen benimseyip icmali, görsel, müşahedeye dayalı bilgilerini eyleme geçirmeleri bunun kanıtıdır. Diğerleri için “önceden görülen” derecesine göre daha muğlaktır ve “tecrübe” ile uzunca yaşanmak suretiyle anlamını kazanmaktadır. Bu noktada “Frodo” kelimesinin manası da ayrıca önem kazanır: Frodo, “Tecrübe” ile öğrenen/idrak eden/irfan kazanan/bilgeleşen demektir.

Valar’ın bütün ufukları, zamanı, kaderleri içine alan bir öngörüsü/ilksel vizyonu olmasına mukabil Frodo’nun önceden bilmesi hem nitelik açısından Valar kadar görüş netliğine sahip değildir hem de daha çok kendi çağı, yaşadığı zaman dilimi ve kendi misyonu ile ilgilidir. Yüzüklerin Efendisi’nde Tom Bombadil’in evinde gördüğü rüya dahil olmak üzere “Frodo’nun Rüyaları” ayrı bir başlık altında incelenmeye müsaittir ve geleceğin “önceden bilinmesi” ile ilgilidir. Yorumlamak için bu pasajlardan bir tanesini seçtik:

Metnin Aslı

Frodo was left to himself for a while, for Sam had fallen asleep. He was alone and felt rather forlorn, although all about him the folk of Rivendell were gathered. But those near him were silent, intent upon the music of the voices and the instruments, and they gave no heed to anything else. Frodo began to listen.

At first the beauty of the melodies and of the interwoven words in elven- tongues, even though he understood them little, held him in a spell, as soon as he began to attend to them. Almost it seemed that the words took shape, and visions of far lands and bright things that he had never yet imagined opened out before him; and the firelit hall became like a golden mist above seas of foam that sighed upon the margins of the world. Then the enchantment became more and more dreamlike, until he felt that an endless river of swelling gold and silver was flowing over him, too multitudinous for its pattern to be comprehended; it became part of the throbbing air about him, and it drenched and drowned him. Swiftly he sank under its shining weight into a deep realm of sleep.

There he wandered long in a dream of music that turned into running water, and then suddenly into a voice. It seemed to be the voice of Bilbo chanting verses. Faint at first and then clearer ran the words.

J.R.R. Tolkien / The Lord of the Rings / The Fellowship of the Ring / Many Meetings

Çevirisi

Frodo bir süre tek başına kaldı, çünkü Sam uykuya dalmıştı. Yalnızdı ve neredeyse kimsesiz hissediyordu kendisini. Gerçi dört bir yanında Ayrıkvadi’nin ahalisi vardı, ama yakınında bulunanlar tümüyle seslerin ve çalgıların müziğine dalmış durumdaydılar, konuşmadan dinliyor ve başka hiçbir şeyle ilgilenmiyorlardı. Frodo da dinlemeye başladı.

İlk başta, ezgilerin ve çok az anlamasına rağmen elf dillerinde örülmüş kelimelerin güzelliği, daha kulak vermeye başlar başlamaz büyüledi onu. Sanki kelimeler maddeye dönüşüyor, daha hayalini bile kurmamış olduğu uzak diyarların ve parlak şeylerin görüntüleri önünde açılıyordu; ateşin aydınlattığı salon, dünyanın sınırlarında uğuldayan köpük denizlerinin üzerindeki altın bir pus gibi olmuştu. Sonra bu büyülenmişlik hali gitgide rüyaya benzemeye başladı ve sonunda düzeni anlaşılamayacak kadar yoğun, çağıl çağıl akan sonsuz bir altın ve gümüş nehrinin altında kalmış gibi bir hisse kapıldı; bu nehir etrafında nabız gibi atan havayla bütünleşti, onu iliklerine kadar ıslattı ve boğdu. Işıl ışıl ağırlığının altında hızla dibe batıp, uykunun derin diyarına daldı.

Bu diyarda uzun süre bir müzik rüyasında gezindi durdu, derken rüya önce akar suya, sonra da aniden bir sese dönüştü. Bir şarkının mısralarını okuyan Bilbo’nun sesiydi galiba bu. İlkin pek hafif duyduğu sözler giderek anlaşılır biçimde akmaya başladı.

J.R.R. Tolkien / Yüzüklerin Efendisi / Yüzük Kardeşliği / Nice Buluşmalar / Metis Yayınları Çevirisi

Bazen Ulmo'nun sesi/müziği Arda Denizleri'nin ihtişamlı dalgalarıyla kendini gösteriyordu; bazen de bir suyun tatlı şırıltısında güzelliği ile haşmetini perdeliyordu.

Bazen Ulmo’nun sesi/müziği Arda Denizleri’nin ihtişamlı dalgalarıyla kendini gösteriyordu; bazen de bir suyun tatlı şırıltısında güzelliği ile haşmetini perdeliyordu.

“ÖNCEDEN BİLİNEN” ve FRODO’NUN “TECRÜBESİ”

Frodo’nun rüyası, Telperion ve Laurelin ağaçlarının altının ve gümüşün rengine sahip bir tonunda, arkaplanında akıp gitmektedir. Bunun haricinde rüyasının ses temasını ise müzik oluşturmaktaydı. Rüyaya giriş ise Valar İrfanı’na aşina olan Yüksek Elfler’in müziğinin tesiriyle oluyordu. Valar’ın tecrübesinin bir hülasasını verir gibi: “Sanki kelimeler maddeye dönüşüyor, daha hayalini bile kurmamış olduğu uzak diyarların ve parlak şeylerin görüntüleri önünde açılıyordu;…”

Müzik ve müzik üzerinden gaybın/geleceğin açılması, “önceden bilinmesi” hali Valar’ın durumuna benzer bir “tecrübe” ile Frodo’nun da başına geliyordu. Henüz o tarih itibariyle Frodo, Batı Limanları’ndan Aman’a, Valar’ın altın ve gümüşi renklerle remz olunan diyarına gideceğini bilmiyordu ve bu durum “önceden bilinme” adına O’nun “tecrübesi”nden bir kesit veriyordu.

Valar’ın en ulularından olan Ulmo, Elflerle arasındaki sevgi bağını müzik üzerinden kurmuştu ve Aman’ı gören Elfler, Büyük Müzik’in de bestecilerinden olan Ulmo’nun sayesinde müziğe bir irfan kaynağı olarak yönelebilmişlerdi. Frodo’nun rüyasını bir çeşit “önceden bilme” içeren bir rüyaya dönüştüren iksir de bu Elf hünerinin/müziğinin ta kendisiydi.

Frodo başka bir rüyasında – Tom Bombadil’in evinde – müziği doğrudan duymamakla birlikte çeşitli sesler işitir. Bu sesler daha çok denizlerin ve fırtınaların seslerini andırır; rüyanın ses teması su unsurundan elde edilmektedir. Büyük Müzik’in icracılarından Ulmo da – ilginç bir tevafuk eseri – Elfleri de büyüleyen müziğinde enstrüman olarak denizleri, akarsuları, genel olarak su unsurunu kullanmaktadır. Dikkatli bir dinleyici için O’nun müziğinin notaları okyanusların dalgalarında, çağlayanların görkemli naralarında duyulabilir.

Su unsuru, müzik ve “önceden bilinme” arasında bağ kurduğumuz bu noktada Galadriel’in Aynası’na da değinmek yerinde olacaktır. Müzik’in zaman üstülüğü ile Valar’a sağladığı “önceden bilme/bilinme” esprisine Galadriel’in Aynası da bir ölçüde sahiptir ve ilginç olarak bu ayna, bir su yansımasından ibarettir. Galadriel, simya-yı nefs ile, yaşadığı çağlar boyunca saflaşmış ve suyun ilkesine ulaşmış olduğu için aynaya bakmadan, muhtemel kaderleri (muallak kader) zihninde  “önceden” görebilmektedir/bilebilmektedir. Sonuçta; Galadriel, Adamant Yüzüğü’nün/Nenya’nın sahibidir: Nenya’nın bir adı da “Su Yüzüğü”dür.

Cuiviénen Gölü

ELFLER ve “ÖNCEDEN BİLME” İLE İLGİLİ BİR İŞARET

Elfler, ilk olarak Cuiviénen Gölü’nün kıyısında uyanırlar. İlk temaşaları, ayna misali; berrak ve dalgasız bir gölün yüzeyinde yıldızların yansımalarıdır. Yıldızları, kaderlerin haritasını sunan bir düzenin de parçası saydığımız durumda, Elfler’in, yaratılışlarının başında, “önceden bilinme” manasında kaderlerine de şahit tutulduklarını söyleyebiliriz. Ancak Tolkien’in yıldızname (astroloji) düşkünlüğünü “düşüş”ün kuvvetli bir emaresi saydığını da belirtmemiz gerekir. Zaten Elfler de bu “aynayı” güzelliği dolayısıyla sevmişlerdir. Cuiviénen Gölü’nü, ayna hüviyeti ile Elflerin kader aşkının bir remzi de sayabiliriz. Sonuç olarak; kaderlerin yansımalarını veren bir haritanın güzelliğine duyulan bir aşktır onlarınki. Galadriel’in Aynası da, bu yaratılışsal/harici tasarruf olmaksızın müşahedeye sunulan aynanın bir benzeridir: Su unsurundan yapılmıştır ve yüzü göğe dönüktür.

Elfler, Müzik’in – Ulmo aracılığıyla – kendi düzlemlerindeki taşıyıcısı olan su unsurundan aşkı devşirmişlerdir ve bu aşkın yüzü göğe bakmaktadır. Cuiviénen Gölü’ndeki ilksel hatıraları ve Galadriel’in Aynası, bu gerçeğin hülasasını verme noktasında birbirini destekler.


‘Numenor’un Çöküşü’ İllüstrasyonu © Ted Nasmith
Paylaşın.

Yazar Hakkında

Leave A Reply