Tolkien ve Mythopoeia – Bölüm 2

0

Mythopoeia Şiiri’ni yorumlamaya, ilk ibare olan ve şiirin başına yerleştirilen “philomythus to misomythus”tan başlayacağız. Kısaca “mitsever’den mitsevmez’e/mitten nefret edene” diye çevirebileceğimiz bu ifade, daha fazla dikkati gerektiriyor. Tolkien’in, pek çok dil oyunu ve kendisinin keşfettiği ve çocuk yaşından beri geliştirmeye çalıştığı diller olduğu düşünülürse antik bir lisanı, entellektüel gönderme için kullanması önemlidir. Basit ve en yüzeysel katmandaki manası itibariyle Tolkien, “philomythus” yani “mitsever” ifadesi ile kendisini, “misomythus”; mitten nefret eden ifadesi ile mektubun/şiirin muhatabı olan C.S.Lewis’i kastetmektedir. Bu mektuba, yazan kişi ve yazılan kişi olarak konu olan yazarlar o dönem itibariyle farklı iki ruhun temsilcileri gibidirler. C.S.Lewis, çok ilgi çekici de olmayan devrinin anlayışını temsil eder. Tolkien ise Yahya Kemal’in deyimi ile “kökleri mazide bir ati” gibidir. Bugün tamamen çürümüş olan ama bir zamanlar Yahya Kemal gibi insanlar ile temsil edilmiş Türk Muhafazakarlığı’nın kodlarındaki bu cümle, mitlerle insanlığın geleceğine uzanmaya çalışan Tolkien’i de ilginç bir şekilde tanımlar. Tolkien’in kendi çağını ve geleceği okumak ile ilgili ne derece meşgul olduğunu anlamak açısından mektuplarını tavsiye edip geçelim.

J.R.R.Tolkien

MİT SEVGİSİ ve MİT NEFRETİ ARASINDA

MYTHOPOEIA (İlk Paragraf)

Metnin Orjinali

Philomythus to Misomythus

You look at trees and label them just so,
(for trees are ‘trees’, and growing is ‘to grow’);
you walk the earth and tread with solemn pace one of the many minor globes of Space:
a star’s a star, some matter in a ball
compelled to courses mathematical
amid the regimented, cold, inane,
where destined atoms are each moment slain. 

Çevirisi

Mitsever’den Mitsevmez’e/Mitten nefret edene

Ağaçlara bakıyorsun ve onları öylece yaftalıyorsun,
(Çünkü ağaçlar ‘ağaçlardır’ ve büyüme de ‘büyümek’);
Dünyada yürüyorsun ve ciddi/ağırbaşlı/ritualistik bir tempoyla adımlıyorsun
Uzayın pek çok küçük küresinden birini:
Bir yıldız, yıldızdır, top şeklini almış bir kısım maddedir
Matematiksel rotalara zorunlu kılınmış
Sistematik, soğuk ve manasızların arasında,
Kaderi belli zerrelerin (atomların) her an katledildiği yerdir.

YORUM

PHILOMYTHUS’U ANLAMAK İÇİN PHILOSOPHIA

Antik Yunan’da felsefe manasında kullanılan kelime “philosophia”dır. Bizim dilimiz de dahil olmak üzere bir çok dile benzer fonetiklerle geçmiş. “Philo” ve “Sophia” kelimlerinden oluşuyor. “Philo” kelimesi seven, sevgi veya aşk manalarına geliyor. Sophia ise bilgi, irfan, bilgelik, hikmet anlamlarını taşıyor. Sophis, benzer manalar taşıyan bir kelime ve daha çok özne olarak kullanılıyor; arif, alim/bilge manalarına geliyor. Özetle; philosophia, hakikat arayışı/aşkı anlamında veya hikmet/irfan/ilim arayışı aşkı manasına kullanılan bir kelime.

İdealist felsefenin ilham kaynağı Eflatun

İdealist felsefenin ilham kaynağı Eflatun

İdealist felsefenin hüküm sürdüğü dönem boyunca “philosophia” bir hakikat arayışı hikayesiydi. Tasavvufun üzerinde; en azından bazı kollarında, neo-platonist etki olduğunu düşünenler bu kelimenin de köken olarak Yunanca’daki sophia kelimesine dayandığını iddia etmişlerdir. Özetle; farklı kültürlerde ve farklı biçimlerde bu kelime uzun süre benzer anlamlarla kullanılmıştı.

Kelimenin yapısından anlaşıldığı kadarıyla Eski Yunan’da düşüncenin, tefekkürün kimyası ancak aşk ile ulaşılan bilgide kendine yer buluyordu. Bu yönüyle felsefe kelimesi bizce de hikmetli bir şekilde aşk ve irfanın izdivacı arayışıydı. Bu noktada bazı soruları nazara alabiliriz.

Tolkien’in philomythus’u ile Eski Yunan’ın “philosophia”sı arasında bir benzerlik var mı?

Sophia kelimesinin yerine “mythus” kelimesinin ikamesi antik hakikat arayışına ve mitler ile irfan ve hikmet arasındaki bağlara bir işaret olabilir mi?

Diğer yandan Tolkien “sophia = mythus” gibi özel bir hakikat arayıcılığı yöntemi teklif etmiş olabilir mi?

Bizce bu sorunun kısa cevabı: “evet”.

Bunu böyle düşünmemizin sebepleri: (1) Tolkien’in hakikat arayıcılığının bir ömür boyu mitler üzerinden devam etmesi yani hayatın tamamının mitler üzerine bir meditasyon niteliği taşıması hali ile “sophia” / bilgelik arayışının “mythus” üzerine olması; (2) Antik Yunan’ın felsefe kadar pek çok mitolojik hikayenin de kaynağı olması ve dolayısıyla mitoloji felsefe arasında bir gönderme yapmak açısından Eski Yunanca’nın uygun ve şiirsel bir gönderme imkanı sunması; (3) edebiyatın veya genel olarak sanatın güzellik aşkından doğması ve bu yönüyle “philo”, aşk ve sevgi ile “mythus”u yani sanat ve düşünceyi birleştiren bir yaklaşımın hülasasını bu kelimede buluyor olmamız gibi sıralanabilir. Mythopoeia’nın işareti ile Tolkien’e göre: Sophia/Bilgelik/Hikmet, mitlerin anlamı ve mitler üzerinden ilksel manalara ulaşılmasıdır. Philomythus bu yönüyle bir hakikat arayıcısıdır. Tolkien, bu çeşit bir arayışın örneğini hayatı ve eseri ile vermiştir çünkü tohumu mitler olan çalışmasının meyvası da bir mitoloji olmuştur. Mitler üzerinden şahit olduğunu eseri üzerinden ikrar etmiştir.

Ünlü İtalyan ressam Raphaello Sanzio'nun Eflatun, Aristo, Sokrates ve pek çok başka felsefeciyi resmettiği 'Atina Okulu' adlı freski / 1509 - 1511

Ünlü İtalyan ressam Raphaello Sanzio’nun Eflatun, Aristo, Sokrates ve pek çok başka felsefeciyi resmettiği ‘Atina Okulu’ adlı freski / 1509 – 1511

“Philosophis” yani antik çağdaki anlamı itibariyle bir filozof, tıpkı Tolkien’in mitler üzerinden yapmaya çalıştığı gibi hakikati bulmaya çalışan biriydi. Tolkien’in mitler ve hakikat ilişkisi ve mitlerin evrensel döngülerin bir parçası ve açıklayıcısı olması ile ilgili ilham verici bir sözünü hatırlatmak için doğru yerdeyiz:

Metnin Orjinali

After all, I believe that legends and myths are largely made of ‘truth’, and indeed present aspects of it that can only be received in this mode; and long ago certain truths and modes of this kind were discovered and must always reappear.

Çevirisi

En nihayetinde, efsanelerin ve mitlerin, büyük nispette “hakikat”ten ibaret olduklarına, ve gerçekten de bu hakikatlerin ancak bu yöntemle/şekille anlatıldığında anlaşılabilecek yönlerini sunduklarına; ve çok öncelerde bunlara benzer, belirli hakikatlerin ve anlatım yöntemlerinin keşfedildiğine ve muhakkak bir şekilde yeniden su yüzüne çıkmaları gerektiğine inanıyorum.

J.R.R.Tolkien'in 'Peri Masalları Üzerine' isimli eserinin kapağı

J.R.R.Tolkien’in ‘Peri Masalları Üzerine’ isimli eseri

Burada “mitoloji okuyan hakikati bulur” gibi genel bir önermeye sahip olduğumuz düşünülmesin. Belirtmek istediğimiz şey hakikate giden yolların çokluğunda, Tolkien hususi ve herkes için olmayan bir yol bulmuş olabilir. Bu yolun ne kadar tehlikeli olduğuna dair ve herkes için uygun olmadığına dair “Peri Masalları Üzerine” denemesinden aşağıdaki alıntıyı yapmamız herhalde yeterli olacaktır:

Metnin Orjinali

Faierie is a perilous land, and in it are pitfalls for the unwary and dungeons for the overbold…

The realm of fairy-stories is wide and deep and high and filled with many things: all manner of beasts and birds are found there; shoreless seas and stars uncounted; beauty that is an enchantment, and an ever-present peril; both joy and sorrow as sharp as swords. In that realm a man may, perhaps, count him-self fortunate to have wandered, but its very richness and strangeness tie the tongue of a traveller who would report them. And while he is there it is dangerous for him to ask too many questions, lest the gates should be shut and the keys be lost.

Çevirisi

Periler Ülkesi tehlikeli bir diyardır ve orada gafiller için gizlenmiş tuzaklar ve küstah ziyaretçiler için zindanlar vardır…

Peri Masallarının alemi alabildiğine geniş, derin ve yüksektir. Her çeşit canavar ve kuş bulanabilir orada; sahilsiz ummanlar (denizler) ve sayısız yıldız; kendisi de efsunlayıcı (büyüleyici) ve her daim tehlike arz eden güzellik, kendisi de bir büyüye dönüşmüş güzellik; her daim uyanık bir tehlike, kılıç kadar keskin neşe ve hüzün barındırır. Bu alemde gezinmek neşesi ile biri kendisini çok talihli görebilir belki de ancak zenginliği ve tuhaflığı ile kendisini ele verecek bir gezginin/seyyahın dilini bağlar. Ayrıca bu seyyah için o alemde bulunduğu süre boyunca çok soru sormak da tehlikelidir, kapılar kapanır ve bütün anahtarlar kaybolur sonra.

Not: Bir sonraki yazıda, Tolkien’in dibacesi sayabileceğimiz bir şiire neden ağaç ve “yaftalama” kavramları ile başladığını anlamaya ve şiirin serlevhasından sonra ilk dizelerini yorumlamaya çalışacağız.

Paylaşın.

Yazar Hakkında

Leave A Reply