Müzik Savaşları – Bölüm 1

5

Dünya değişti.
Bunu suda hissediyorum.
Toprakta hissediyorum.
Havada kokusunu alıyorum.
Bir zamanlar var olan…
…kayboldu.
Hatırlayanların hiçbiri artık yaşamıyor.

Ses, Titreşim (Rezonans), Ritim, Akort

O ses ile yankılandı her yer, sonra ilk havaya düştü cemre; rüzgâr çoştu, savruldu hortum gibi döndü akort oldu; sonra suya düştü cemre; kıpır kıpır oldu denizler, göller ve içindeki tüm canlılar; oradan da köklerine doğru sulara lezzet katıp akarak ağaçlara ulaştı ve titretti yapraklarını ağaçların, gizemli bir ses gibi hışırdattı ve akort oldu; son olarak toprağa düştü cemre; yeryüzündeki her şey son bir kez daha titredi ve akort oldu… Oku! Yaradan Rabbin’in adı ile oku!… İlahi bir Ses idi. Sevgiliye idi o ses…

Ama bir canlı vardı ki, o “İnsan”dı; onun ise akordu tamamen bozulmuştu. İnsanlar Oku! sesinin muhatabını, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)i görünce, duyunca, bilince ve sevince tam akort oldu… evet her şey O sevgilinin sevgisiyle başladı. Ta ki insan, her an iyiliğin ve kötülüğün yol ayrımına geldiğinde ruhu, nefsi ve aklı ile birlikte etrafındaki ağaçlar, kuşlar, rüzgarlar, hatta canlı cansız tüm varlıklar, ona bu yol ayrımında âdeta kendi “Dilinden” bir ses, bir işaret veriyordu. İyiliği seç…

Sevgi ve Fedakârlık

Kanımca insan bir görev bilinci olarak iyiliği bir yere kadar seçebiliyor ve yapabiliyor. Ağaçları koruyabiliyor, kedilere yemek ikram edebiliyor, hatta bütün canlı ve cansız varlıklara faydalı olup zarar vermeyebiliyor, haliyle bu görev en fazla o kişinin yaşamının sonuna kadar sürebiliyor. Ama bir iyilik sevgi ve fedakârlık ile yapıldığında, âdeta o iyilik bir ses dalgası gibi bu sevgi etrafında toplanmış tüm canlılara ve tüm yaşamlara bir akış içerisinde ulaşıyor ve süreklilik arz ediyor.

Değerli yazar J.R.R. Tolkien’i düşündüğümde, eserlerini okuduğumda, yazar Tarık Kaya’nın yazılarında paylaştığı konulara gönülden inanıyorum ki bu sevgi akışı ile bunca zahmetli ve bir ömür boyu süren bu çalışmaların satır aralarındaki tüm o eşsiz karakterleri, fedakarlıkları, dostlukları, naif iyilikleri, Tolkien’i ve dolayısı ile eserlerini inceleyen, anlayan, içselleştiren tüm insanları sanki Tolkien bilinçli olarak bir sevgi portresi üstünde bir araya getirebilmeyi ve bunu yine kendi içinde eserlerine serpiştirdiği -gönülden inandığım ve sevdiğim bir dostumun aynı ortamdaki bir konuşmasından ilham alarak- âdeta şekerleme niyetinde hayret ve heyecan uyandıran gizemli bilgiler ile tüm okurlarını o sevgi akışı içine sürüklüyor ve iyilik duvarı ören yedi farklı kıtadaki insan kitlelerini gök kubbede hoş bir sadâ olması adına yedi nota misali bu eşsiz sevgi portresi üstünde bir araya getiriyor.

Dil, Şiir, Müzik ve Ağaç

Tolkien’in bir dil bilimci ve ağaç sever olduğunu biliyoruz. Hatta o kadar iyi bir dil bilimci ve ağaç sever ki dünyaya yine ağaçlar şehrinde yaşayan bir topluluğun konuştuğu bir dili armağan ediyor. Yani dil üzerinden bir adım gidince küçük ve ilginç bir tevafuk ile karşılaşıyoruz ve acaba araştırılsa bir şeyler bulunabilir mi diye düşündüğümüz iyi ve güzel bir insanın dil ile ilgili manidar bir sözüne denk geliyoruz ve yine sanki Habil ile Kabil çatışmasının tezahürünü temsil etmesi açısından müzik penceresinden bir bakış atmama sebep olan, âdeta Tolkien’in Silmarillion eserindeki Ainur’un Müziği bölümündeki gibi “Müzik Savaşları”na ve oradan da son olarak ağaçların sanki Saruman’dan, diğer ismi ile Sharkey’den, intikamını almasını anlatan ve böylelikle Entler’in diline tercüman olan bir müzik eserlerine denk geliyoruz. (Kimden bahsettiğini söylemeden çok gönderme var ard arda. Müzik Savaşları kavramı tanımlanmadan referans gösteriliyor ayrıca) Belki -doğruluğunu henüz net bilmediğimiz bu küçük paylaşımlar üzerinden- Tolkien ile ilgili derin araştırma ve okuma yapan değerli Tolkien hayranlarının küçük de olsa bu ayrıntıya dikkatlerini çekerek net bilgilere ulaşmalarına vesile olabilirim. Kim bilir, kısmet…

İnsanın öğrenmesi gereken ilk dil tatlı dildir.

Mehmet Barış Manço

Evet Büyük Ozan Barış Manço ne güzel söylemiş. Maalesef insanlığın büyük çoğunluğu bu dili kullanmıyor. Bir kısmı da tamamen unutmuş. Herkes, herkesle savaşır duruma gelmiş. Öyle ki ruhun gıdası diye nitelendirdiğimiz müzikte bile dil, doku ve ses değişmiş; insanları büyüleyen, düşünemeyen, duygusal bağlar ve geçişler kuramayan hatta en acısı o müzik ile iç dünyamıza doğru zaman yolculuğu yapamayan bir hale gelmiş durumdayız.

Bunu birileri insanlık üzerinde her dönem farklı müzik tarzları ile bir savaş meydanına döndürmüştü. Büyük Ozan Barış Manço bu oyunu fark etmiş ve kitleleri uyandırmak adına bir çalışmaya başlamıştı ki bunun ilk duyumlarını aldığımız bir televizyon programından çok kısa bir süre sonra o acı haber ile adeta şok olmuştuk… evet Barış Manço’yu kaybetmiştik. Kalbindeki o eşsiz ritmi durmuştu ve tarih 1999 yılını gösteriyordu. Âdeta depremler yılıydı sanki 1999…

Evet Büyük Ozan Barış Manço hayata gözlerini kapamıştı. Ama son katıldığı televizyon programında o meşhur ve bilmediğim ama gizemli olduğuna inandığım el işareti ile biz dostlarına bir hedef gösteriyordu. Bakın burada bir şeyler oluyor… tarihin sahnesinde bir oyunlar oynanıyor. Dikkatlice bakın ne olur… dönemleri değiştiren müzikler hep bu kırılma dönemlerinde âdeta tren raylarındaki gibi makas yapıyor ve birileri… karanlık bir el bizi bir savaş meydanına çekiyor ve istediği müzik tarzları ve planladığı şer sesler ile ruhumuzun gıdasını yavaş yavaş kurutuyor… diyordu rahmetli Barış Manço…

…derken Uruk-hai o bozuk tınılı borazanını öttürdü. Mordor’un geçitlerinde cüceler kazdıkça kazdı ve şimdi oradaki “Nick The Chopper (Ağaç Keser Nick)”ler uyandı ve resmen bir virüs bulaştırdı insanlara; sanki yürüyen ölüler gibi boş bakıyoruz olup bitenlere; çocukların gözleri yaşlı ve betonlar arasına sıkışmış öylece olup bitenleri anlamaya çalışıyorlar. Ağaçlar kızgın ve nefret dolu… “Sharkû… Sharkû… (Yaşlı Adam)” diye tezahürat yapan orklar, 5. savaş için, kadim dostlarımız olan, söğüt, çınar, meşe, ardıç, kayın ve kim bilir belki de bu ağaçların ataları, dedeleri olan Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in yanına çağırdığında toprağı yara yara gelen o mübarek ağacın soyundan gelen yavruları, fideleri söküyor, kesiyor ve yakıyorlar…

NICK the CHOPPER / AĞAÇ KESER (BİÇER) NICK

Down in the forest, near a village,
Lived the man called Nick the Chopper,
Chopping woods, his game, and making money,
Caring not for trees, he blindly chops on,
Never to be married,
He never washes,
He never went to school, Nick the Chopper,
Chopping woods, his game, and getting money
Doesn’t care for life or even for a friend now.

Ormanın aşağılarında, bir köyün yanı başında,
Ağaç Keser Nick diye bir adam yaşardı.
Ağaçları kesip, paraya çevirmek bütün işi gücüydü.
Ağaçlara değer vermez, körü körüne kesip atardı.
Hiç evlenmedi,
Hiç de yıkanmazdı.
Okula ise hiç gitmemişti, Ağaç Keser Nick.
Ağaçları kesip, paraları kapmak bütün işi gücüydü.
Yaşama değer vermez, hatta arkadaşlarını bile umursamazdı artık.

He’s a dirty old man Nick the Chopper,
He’s a dirty old man Nick the Chopper.
He’s a dirty old man Nick the Chopper,
He’s a dirty old man Nick the Chopper.

Pis, yaşlı adamın tekiydi, Ağaç Keser Nick,
Pis, yaşlı adamın tekiydi, Ağaç Keser Nick.
Pis, yaşlı adamın tekiydi, Ağaç Keser Nick,
Pis, yaşlı adamın tekiydi, Ağaç Keser Nick.

Now, a very old man, he had decided,
To make his fortune, Nick the Chopper,
Chopping woods, his game, he couldn’t stop it,
He wants to cut down all the forest.
The trees, they hated him. They made a promise.
Give him a lesson, Nick the Chopper,
Chopping woods, his game, he couldn’t stop it.
But as the story goes, he’s beaten at his game.

Şimdi, yaşlı bir adamken kararını vermişti,
Servetini yapacaktı artık, Ağaç Keser Nick.
Ağaçları kesmek bütün işi gücüydü, kendine hakim olamıyordu,
Bütün ormanı kesmek emeliydi.
Ağaçlarsa ondan nefret ederdi. Aralarında sözleştiler.
Ona bir ders gerekti artık, Ağaç Keser Nick’e.
Ağaçları kesmek bütün işi gücüydü, kendine hakim olamıyordu.
Ama hikayenin sonunda bütün oyunu geri tepecekti.

He’s a dirty old man, Nick the Chopper,
He’s dirty old man, Nick the Chopper.
We’re gonna kill you, Nick the Chopper,
Strangle you with branches, Nick the Chopper.

Pis, yaşlı adamın tekiydi, Ağaç Keser Nick,
Pis, yaşlı adamın tekiydi, Ağaç Keser Nick.
Sen elimizde kalacaksın, Ağaç Keser Nick,
Dallarımızla seni boğacağız, Ağaç Keser Nick.

Zaman, Umut ve Hüzün

Şerliler uyandı, zamanı ve canlı cansız tüm anılarımızı, akort edilmiş tüm evreni ve içindeki dünyayı tekrar değiştirmek ve her şeyi bozmak istiyorlar… İyiler, sevginin ses aralıklarında bir ahenk içinde olmalı, doğru notaya basmalı ve o müziği tekrar duymalı ve acı çığlığı ile dökülmeli kötülük, tüm büyülediği canlı cansız eşya üzerinden… Tekrar Beyaz Ağac’ın meyvesi olan iyiliği ekmeli; sevgi tekrar çiçek açmalı. Bekleme, daha durup düşünme, inan buna ve kendi notanı duy ve ses ver…

Paylaşın.

Yazar Hakkında

5 yorum

  1. Tebrikler Tarkan bey. Bir bahar gibi geldiniz bu yazınızla… Ne güzel ifadeler:

    “Şerliler uyandı, zamanı ve canlı cansız tüm anılarımızı, akort edilmiş tüm evreni ve içindeki dünyayı tekrar değiştirmek ve her şeyi bozmak istiyorlar… İyiler, sevginin ses aralıklarında bir ahenk içinde olmalı, doğru notaya basmalı ve o müziği tekrar duymalı ve acı çığlığı ile dökülmeli kötülük, tüm büyülediği canlı cansız eşya üzerinden… Tekrar Beyaz Ağac’ın meyvesi olan iyiliği ekmeli; sevgi tekrar çiçek açmalı. Bekleme, daha durup düşünme, inan buna ve kendi notanı duy ve ses ver…”

    Hasret ve muhabbetle…

  2. Tarkan Demir on

    Tarık bey gönülden teşekkürlerimi sunuyorum. Böyle düşünüyor olmanız çok ama çok değerli…

    Okuduğum ve yazılarından iftihar ettiğim, başta sizin ve diğer bütün yazar arkadaşlarımın, aralarında bu yazı ile yer almak naçizane benim içinde gönül, ruh ve hayal dünyamda bir umut ve bahar oldu.

    Hasret, muhabbet ve hürmetlerimle…

  3. Tarkan Bey öncelikle ellerinize sağlık demek istiyorum. Çok ilgi çekici bir konunun kapısını araladınız. ‘Müzik Savaşları’ kavramının ne olduğunu ve nasıl tatbik edildiğini öğrenmeyi merakla bekliyorum. Şimdiden yeni bölümler için elinize sağlık. “Değerli yazar J.R.R. Tolkien’i düşündüğümde…” diyerek başlayan paragrafı takip etmeye çalışırken biraz zorlandığımı söylemek zorundayım yalnız. O pasajı da tam anlayarak yazınızın bütününü sindirmiş olmayı isterdim doğrusu. Tekrardan bu heyecan verici konu ve yorumlarınız için teşekkür ediyorum.

  4. Tarkan bey hayırlı olsun. Bu siteden yeni ufuklara açılan bir pencere de sizin yazılarınızın olmasını temenni ederim.

  5. Mustafa Ali on

    Değerli tespit ve düşüncelerinizden bizleri de nasiplendirdiğiniz için teşekkür ederiz. Dr. Emin Işık Hoca tatlı bir sohbetinde “İnsan dinlediği müziğe yiyip içtiği kadar dikkat etmeli, haram lokmadan sakınır gibi kötü müzik duymaktan, maruz kalmaktan kaçmalı. Çünkü haram lokma bedenimizi, kötü müzik ruhumuzu bozar” demişti. Acizane belirtmek istedim.
    Saygılar sunarım.

Leave A Reply