Küçüldükçe Güzelleşen Dünya

0

“Hakikati arayana inanın. Bulandan ise kaçın.”

André Gide

Dünyaya huzuru ve barışı getirenler iddiasız yaşayanlar; yeryüzünü kana ve gözyaşına bulayanlar ise iddiayla yaşayanlardır. Şüphesiz insanlık için en tehlikeli olanlar “az anlayan, çok inanan” (Anton Çehov), “dinde mutaassıb, muhakeme-i akliyede noksan” (Bediüzzaman) tipolojisindeki insanlardır. Bulundukları ve gittikleri yerlerde büyük iddialar ve parlak vaadlerde bulunabilirler, fakat sonuç sadece şiddet ve vahşettir.

“İyilik yapmak isteyen kişi, ufak ufak iyilikler yapmalı; genel iyilik, vatanperverlerin, politikacıların ve şarlatanların sığındığı bir şeydir.”, demiş taşlama yazarı Samuel Butler. Sorun şu ki, ufak işler kimsenin hayranlığını uyandırmıyor, buna karşılık ütopik, gerçekleşmesi mümkün olmayan vaatler fitili ateşliyor ve yığınları ayağa kaldırıyor. Dünya üzerindeki tüm içi boş vaatler ve iddialar Şeytan’a ve Şeytan’ın takipçilerine bağlıdırlar. “Mutlaka onları değişik ümniyelere salacağım.” (Nisa, 119). Şeytan kendisine tabi olanları, bir hakikâte dayanmayan, realize edilmesi mümkün olmayan kuruntu ve vehimler ile yapay cennette yaşatır ve yapay cennette yaşayanlar sosyal gerçekleri unuturlar. Her nerede iddia var ise orada kötülüğün hükmü vardır ve iddia, iddia eden kişiyi her zaman bozmuştur, bozmaktadır ve bozacaktır.

“Franco, Barselona’yı bombalamasını, şehirdeki tarikat rahiplerinin yığınla öldürülmesiyle açıklıyor ve Hristiyanlık değerlerini koruduğunu iddia ediyordu. Ne var ki, Hristiyanlık değerleri adına Barselona’da çocukların ve kadınların nasıl boğazlandığını Hz. İsa görmeli. Aklı almayacaktır!” (Antoine de Saint-Exupéry). Gush Emunim rabbileri, Arapları öldüren Yahudilerin cezalandırılmamaları gerektiğini tekrar tekrar belirtmekte; Maymonides Kodu’na ve Halaka’ya istinaden rabbi Ariel de, “Yahudi olmayanı öldüren bir Yahudi yargılanamaz ve dince yasaklanan cana kıyma suçunu işlemiş sayılmaz” hükmünü vermektedir. Rabbi Ariel, Hz. Musa’nın “Öldürmeyeceksin” yüce buyruğuna gölge düşürmüş ve Tevrat’a çocuk kanı bulaştırmıştır. İslam dinini savaşla yaymaya çalışan ve gittiği her yere şiddet ve vahşet götüren IŞİD ise bütünüyle barış ve düzen demek olan İslam’ı, şiddetten nefret eden ve kılıcında bir damla kan bulunmayan Hz. Muhammed’i (s.a.s.) referans almakla İslam’ın gülen yüzünü karartmaktadır. Kısaca, Hristiyan köktendinciliğinde, Yahudi köktendinciliğinde, İslam köktenciliğinde temel saik, iddiayla yaşanılmasıdır. Bunu en hakiki bir şekilde Eric Hoffer’ın Kesin İnançlılar’daki şu muhteşem cümlesi özetler:

Bir insanın kendi mükemmelliğine olan inancı ne kadar zayıfsa, ulusunun, dininin, ırkının veya inandığı kutsal amacın mükemmelliği yönündeki iddiası da o kadar güçlüdür.”

Bir yerde iddia var ise iddia edilen yerde iddia edilenin hakikatini aramak boşunadır. Çünkü İddia edilen kavramlar iddia edilen şeylerin kendisi haline gelirler.

"küçük prens" ve "küçük dünyası"

“küçük prens” ve “küçük dünyası”

Dünyaya barış ve huzur getirenler ise tüm iddialardan vazgeçenlerdir. Hatta en büyük iddia olan kendi var olma iddiasını bile terk edenler ve ademinde vücud bulanlardır:

“Said yoktur. Said’in ehliyet ve kudreti de yoktur. Konuşan yalnız hakikâttir.”

Bediüzzaman

İnsana yaşadığı gezegene karşı biricik sorumluluğunu kazandıran Exupéry’nin Prens’i “küçük”; insanlığın huzur ve sulhuna kendini adamış ve bu uğurda gayret gösteren Hak dostunun dünyası da küçük prens’in gezegeni (b612) gibi “küçük”tür. Dünyanın gerçekleri küçük şeylerdir ve hakikatte büyük şeyler küçük şeylerde gizlidir. İnsanı ve insanlığı büyük iddialar değil, küçük şeyler kurtaracaktır. Tolkien’in evreninde olduğu gibi Orta Dünya’nın kaderi ve kurtuluşu da küçücük bir Hobbit’in ellerinde ve yeteneklerindedir. (1)

“Dünyanın tuhaf rastlantıları pek çoktur” dedi Mithrandir, “ve bilgeler sendelediklerinde yardım çoğunlukla zayıflardan gelir.”

J.J.R Tolkien, Güç Yüzüklerine Dair

Tolkien’in evreninde Galadriel, Mihtrandir’e sorar:

“Neden o buçukluk?
.

Küçük şeylerin değerinin farkında olan ve en büyük güçlerin, en büyük zayıflıklardan çıkacağını bilen Mihtrandir önce “bilmiyorum” der, sonra da neden bilmediğini söyler. Çünkü “bilmiyorum” diyen ama neden bilmediğini söyleyebilen kişiler aydındır:

“Saruman’a göre kötülüğü ancak büyük güç dizginleyebilir. Ama bence öyle değil. Ben sıradan insanların her gün yaptıkları küçük şeylerin kötülüğü dizginlediğini düşünüyorum. Basit nezaket ve sevgi gösterileri.”

J.J.R. Tolkien, Hobbit

Küçüldükçe güzelleşen dünyada “büyük adamlar” (2) iddialardan vazgeçtiklerinde yeryüzü daha huzurlu, daha sakin ve daha güzel olacaktır. Bu yüzden  “büyük adam”ların en dayanamadıkları şey sessizliktir. Çünkü sessizlikte kendi gerçekliğinin farkına varıp, korkuya kapılır ve hemen gürültüye başlarlar. Ne vakit arzımızın “büyük adamlar”ı (!) ve büyücüleri böğürmekten vazgeçse dünya daha sakin, evler daha sessiz olacaktır.

BERÂ İLHAN


  1. Türkçe metinlerde “küçük prens” büyük harflerle yazılsa da Fransızca orijinal metinde “küçük prens” küçük harflerle yazılır. Exupéry bu tercihiyle ve küçük prens’e “benim yerim küçücük dediği” gezegenini minimalize etmesiyle çok önemli bir prensibi dikkatli nazarlara sunar.
    Ayrıca küçük prens İspanyolca’ya “el princitipo” olarak çevrilir, prenscik gibi. Hobbit de buçukluk demektir ve Exupéry ile Tolkien arasında bu konuda koalisyon olması hem çok güzel hem de çok kıymetlidir. Tolkien ve Exupéry gibi iki büyük ruh bu noktada buluşarak bizleri de öyle bir düzeyde kendi yanlarına çağırırlar.
  2. “Büyük adam, bir devin sırtına tırmanan cüce. Dev: halk. Şuursuz, sevimsiz, tehditkâr.” (Cemil Meriç)

Küçük Prens İllüstrasyonu © Suvetar
Paylaşın.

Yazar Hakkında

Leave A Reply