Frodo’nun İki Kanadı

3

Çok fazla konuda olduğu gibi Frodo’nun enfüsî ve afaki yolculuğuyla ilgili yazılıp çizilecek ve konuşulacak çokça geniş bir tefekkür alanı bırakmıştır bize Tolkien.

Bunu fırsat bilip Frodo’nun yolculuğunu tekrar raftan indirelim…

Frodo Tek Yüzük’ü kendi iradesiyle ateşe atmamış, ya da atamamış olabilir, fakat verdiği sözün hakkını fazlasıyla vermiştir. Zira o, Yüzük’ü, “götürmeye” söz veriyor. Ve götürüyor da. Dolayısıyla Hador, Turin ve Beren gibi kahramanların yanında saf tutmaya çoktan hak kazanmıştır. Yüzük’ü atıp atamaması kısmına gelince, var olan makalelerin yanına, belki daha ileride bir tane daha ekleriz.

Şimdilik, Frodo sözünü tuttu… Görevini yerine getirdi…

Zor bir görevin altına girdiğinin farkındaydı ama ne denli zor bir yola çıktığını kendi de bilmiyordu. Fakat ihtiyacı tam da buydu. Görevin şiddetini kavrayabilseydi belki de ye’s’e kapılacaktı. Ya hiç kavramasaydı? O zaman da görevi olduğundan küçük görürdü ve en ince bir perdenin aralanması ve zorluğun yüzünü görmesiyle inkisara uğrayacaktı.

İKİ KANAT (ACZ ve FAKR)

‘Why was I chosen?’ ‘Such questions cannot be answered,’ said Gandalf. ‘You may be sure that it was not for any merit that others do not possess: not for power or wisdom, at any rate.’

J.R.R. Tolkien / The Lord of the Rings / The Fellowship of the Ring

‘Neden ben seçildim?’ ‘Böyle sorulara cevap vermek mümkün değildir,’ dedi Gandalf. ‘Başkalarının sahip olmadığı, sadece sende olan marifetlerden kaynaklanmadığına emin olabilirsin. En azından güç ve bilgelikten dolayı olmadığına şüphe yok.’

J.R.R. Tolkien / Yüzüklerin Efendisi / Yüzük Kardeşliği

Frodo başkalarında var olan birçok meziyetten yoksundu. Hobbit oluşu onu Ortadünya’daki başka ırkların karşısında aciz kılıyordu. İlim ve irfan sahibi olmayışı ise başlı başına onu bu görev ölçeğinde fakir etmeye yetiyordu.

Zahirin aksine güç ya da bilgelik gibi özellikler bu görevi daha kolay değil, daha zor kılacaktı.

Güç, Yüzük’e hükmedilebilir yanılsamasına sebep olacaktı. Yok etmek yerine O’nu kullanmaya yönlendirecek ve eninde sonunda Tek Yüzük efendisine dönecekti. Boromir gibi bir yiğit dahi bu yanılsamayı yaşamış, fakat kaybetmenin eşiğinden dönmüştür. İlim ve irfan ise farklı uçurumlara sürükleyebilirdi.

Güç ve iktidar sahibi Gondor’un vekilharcı Denethor tehlikenin boyutunu iyi biliyordu ve ye’s bataklığına kendini bırakıp, oğlunun cenazesiyle yanarak kendine bir son seçmiştir. Istari’nin en bilge ve kudretlileri ve makam sahibi Ak Saruman ise Karanlık Efendi Sauron’un yanında saf tutmayı seçmiştir.

Frodo’nun böyle sınavları yoktu. Ama iradesini en çok istediği şeyi, Shire’a geri dönme hayallerini göreve feda etme yönünde kullandığını unutmamak lazım. Üzerine biraz düşününce anlaşılıyor ki belli ölçüde tehlikenin farkında olması, sadece görevi küçümseme ihtimali ve inkisara uğramasından onu alıkoymamıştır, fedakar ruhunun derinleşmesine de olanak tanımıştır. Bu seçiminde geri dönmemek vardı ve Frodo bunun kabulünü yolculuğu boyunca yaşamıştır. Bu seçimini sayısız defa yenilemiş ve derinliği katlanmıştır.

Hedefe yaklaştıkça perdeler tek tek açılmış ve sırtındaki yük daha da artmıştı. Kah ihlası kah dostu Sam’in sadakati onu yolculuğunun son durağına kadar ulaştıracak ayrı iki koca kanat olmuştur.

Frodo kendisi için bir şey ayırmamıştı. Elindekilerin bir kısmını feda edip bir diğer kısmını da kendine ya da dönüşü için saklamamıştır ki, ona bu makamı kazandıran da bu olmuştur. Kendini bu yolda tamamen tüketmiştir. “Dû cihandan el yudum, han-u manım kalmadı” sözü onu ne güzel anlatır. Sonuçta ortada bir Frodo kalmamıştır. Zorlu yolculuğu boyunca parça parça dökülmüş ve son noktayı koyacak bir şey bırakmamıştır kendinde. İyi bir son için sebeplerin sesi soluğu kesilmiştir… Ama tam da o anda, kim bilir belki de bütün bu fedakarlıkların ve sadakatinin hatırına dış bir irade, Gollum’a duyulmuş olan merhametin cisimleşmiş hali olarak son bir nota çalar ve böylece bu melodi tamamlanmış olur.

Kaderin çehresini değiştiren bu dış irade -Ya da Tolkien’in kendi deyimiyle Hikaye’nin asıl Yazarı- sayısız bilinen ve bilinmeyen kahramanın çabalarını ödüllendirmesinin yanısıra, Frodo’yu da bir başka büyük sınavdan kurtarmıştır. Nasıl mı? Bir an için hayal edelim: Frodo tüm zorluklara rağmen Hüküm Dağı’na varır ve hedefine kitlenmiş bir şekilde Sammath Naur mağarasına girer. Sonuna kadar kendini kaybetmez ve Tek Yüzük’ü kendi iradesiyle elinden bırakır…

YUSUF BİLGE DEMİR


‘Hüküm Çatlağı’ İllüstrasyonu © Dmitry Prosvirnin

Paylaşın.

Yazar Hakkında

3 yorum

  1. Yüzük atılmasaydı akibeti İsildur gibi olacaktı. Ama yüzüğün atılmama olasığı sıfırdır. Onlar birbirinin devamı olan bir yaşamın göstergesi. Dolayısıyla aynısı olmasına imkan yok. Futbolda 45 dk sonra oyun biter ama bi 45 daha vardır. 45 teki bitim ile 90 da ki bitim aynı gibidir. 90 dan sonra oyun devam etmez. Nitekim sonda gelen kartallar bi oyunun sonunu anlatmak içindir..

  2. Son olasılık oldukça dikkat çekici. Frodo Yüzük’ü kendi iradesiyle tereddütsüz bir şekilde yok etseydi ne değişirdi?

  3. Hiç bir şey değişmezdi. Ama ne anlardık Frodo kainat bilgisine sahip biri olduğunu çıkarırdık. Derin ve uçuk bir okuma yapalım Gollum Frodo nun ta kendisiydi. Tefekkür yolunda seçimleriyle iradesini kontrol etmeyi öğrenmiş sonunda öğrendiklerini de reddetmiş.

Reply To Murat Cancel Reply