Farklı Pencerelerden Gyges ve Yüzük

0

Eski Ahit ve Gyges

Eski Ahit’in ve İbrani İncili’nin (Hebrew Bible) bir parçası olan Hz.Zülkifl/Ezekiel ile ilgili olan bahiste (Book of Ezekiel), “Gog” isminde bir lider/kral vardır. Kutsal metin yorumcularına göre Gog, aslında Lydia Kralları’ndan olan Gyges’tir. Gog, aynı zamanda “Magog” ismi verilen kavmi/toplumları yönetmektedir. İslami eskatolojide de karşımıza Zülkarneyn’e karşı savaşmış olan Yecüc ve Mecüc olarak çıkar; Gog, Yecüc’e bir karşılık iken Magog, Mecüc’e bir karşılık olmaktadır. Bu konu, Kur’an’ın, sırları açısından zengin ve ancak ilimde derinleşmiş insanlar için kapılarını açan bir hazinesi olan Kehf Sûresi’nin bahislerindendir. Gog ve Magog, iyi insanlar üzerinde bitmeyen bir hükümranlığın zalim temsilcileridir. Zülkarneyn ise bir kurtarıcıdır ve Gog’un ve Magog’un / Yecüc’ün ve Mecüc’ün iktidarına son verip onların kötülüklerini başka bir çağ gelinceye kadar erteler. Ama çağlar sonra dahi olsa bu kötülüğün tekrar çıkması kaderin bir hükmü olarak kalır.

Efsane-i Tolkien’deki (Tolkien’s Legendarium) Benzerlikler

Sauron da birden çok alt edildiği halde Efsane-i Tolkien’e göre ruhu dayanır ve Tek Yüzük yok edilemediği için geri dönmeyi başarır. Yüzüklerin Efendisi’nin finali, kendi sınırları içinde mutlak bir zafer gibi gözükse dahi Dagor Dagorath’da (Savaşlar Savaşı/Son Savaş) Sauron yine dönecektir. Çağlar sonrası dönme niteliği ve bütün kötülüğü kendinde toplaması bir benzerlik gösterir. Magog/Mecüc benzeri insan formunda, ama insanlığa hakaret manasında bozulmuşluğun temsilcisi olan orklar gibi nesiller üretmesi de başka bir benzerliktir.

Sauron’un kötülüğü, Yecüc ve Mecüc marifeti olarak Kur’an’da anlatılan bozulma/ifsat etme/bozma emareleri ile de benzerlik taşır. Bu benzerlikler özet ile:

1. Ağaçların, ormanların, suların, tabiatın bozulması

2. Ekinin bozulması,

3. Neslin bozulması,

4. İnsan iradelerini esir eden bir egemenlik kurulması,

5. Günlerin sonu/Ahirzaman/Bir Çağın Sonu arka planının varlığı,

ana başlıkları altında toplanabilir.

Sauron'un yaparken içine ruhundan da kattığı 'Tek Yüzük'

Sauron’un yaparken içine ruhundan da kattığı ‘Tek Yüzük’

Sauron güçlendikçe ağaçlar, ormanlar hastalanır. Sauron’un topraklarında ekin bitmez ve genel bir verimsizlik, çoraklık hali her yeri kaplar. Orklar, insan neslinin yerine geçer; onların sayısı artarken insanların sayısı azalır ve Sauron, Tek Yüzük üzerinden hükmünü insanların tümünün iradelerini tutsak edecek şekilde yayar.

Sauron, bir çağın – insanın hakimiyet devrinin – bitiminin sembolüdür. Bir çeşit kara ve nihai rehberi olan Melkor da en fazla insandan nefret etmiş ve kendisine hizmet edenlere dahi hiçbir zaman güvenmemiştir.

Çivi Yazısında Gyges

Sümerlerin yazı tekniği/çivi yazısı ile yazılmış ve Antik Mezopotamya dilleri ve Persçe’de karşılığı olan tablet metinlerinde ise Gyges’in ismi “Gugu” olarak geçmektedir. Tarihle efsanelerin karıştığı bilgilerin mutabakatı noktasında, başkenti bugünkü İzmir veya İzmir’in güneyindeki bazı bölgeler gibi gözükmektedir.

Asur Tabletleri’nde “Gugu” olarak geçen kişi ile “Gyges”in aynı kişiler olduğu da hemfikir olunan diğer bir konudur. Yönettiği ülke ise Lidya’dır. Lidya’nın başkenti diğer bilgiler ile az farkla benzerlik göstererek Manisa/Sardis’tir.

Romalılar Gyges’in/Gugu’nun Peşinde

Sardis’te, Gyges’in mezarı olduğu düşünülen bölgede 1960’larda yapılan arkeoloji kazılarında çok sayıda antik dönemde inşa edilmiş tünele rastlanır. Amerikalı arkeologların bu durum ile ilgili tahmini Gyges’in ölümünde onunla birlikte gömülen hazinenin bulunması için bu tünellerin yüzyıllar sonra Romalılar tarafından açıldığı yönündedir.

Bu iddia, tünellerin yapılma amacını açıklamaktan uzak gözükmektedir. Her şeyden önce Romalıların kazıları, kabaca Gyges’in ölümünden 800 sene sonradır. Bu döneme kadar bu bölge pek çok kral/devlet/devletçik tarafından idare edilmiştir ve bir imparatorluğun ilgisini çekecek miktarda bir hazinenin varlığına dair bir inanç, Roma’dan çok önce dahi bu bölgenin defalarca kazılmasına sebep olmalıdır. Arkeolojik bulgulara göre böyle bir sonuca varmak mümkün değildir. Ayrıca o devrin şartlarında, labirent misali kazılmış büyük tünellerin maliyeti, bölgenin stratejik olarak da önemini yitirmiş olduğu da düşünülürse, taşrada bir büyük operasyonu yönetmeye benzer ki antik bir dönem kralının mezarında bulunacak hazine bu maliyeti karşılamaya yetmeyebilir.

Romalılar, tünelleri kazdıkları tarih itibariyle kral mezarlarında umulan kadar hazine bulunamayacağını defalarca test edecek kadar geniş bir coğrafyada hakimiyet ve tecrübe sahibidirler. Ayrıca kazıya katılan kölelerin çalıştırılabileceği çok sayıda altın sahası da imparatorluk sınırları içinde mevcuttur.

Bu bilgiler ışığında en azından şu iki sonuca ulaşabiliriz:

1. Romalılar, Gyges’in mezarında olağandışı bir motivasyon ile bir şey arıyorlardı.

2. Romalılar, Gyges’in mezarında hazine aramıyorlardı.

Sonuç olarak da sorumuz belirir: Bu olağandışı çabaya onları sevk eden neydi?

Dönem itibariyle Romalılar, Eski Yunan Kültürü’nün etkisine giriyorlardı. Mitoloji/Yunan Efsaneleri/Ege Kültürü’nün bakiyesi onlar için nispeten yeniydi. Hatta kendi içlerinde, Yunan Medeniyeti’ne hayranlık ve düşmanlık arasında kamplaşmalar da vardı. Böyle bir dönemde Gyges’in Yüzüğü’nün varlığına inanmış olabilirler. Böyle bir iddia her ne kadar kanıtlanmaktan uzak da olsa antik kazıların, yer altı labirentlerinin potansiyel açıklamalarından biri olarak durmaktadır.

Romalılar, her şeyden çok idare/siyaset sanatında mahirdiler. Efsane-i Tolkien’de Tek Yüzük’ün Isildur’u mest ettiği gibi Gyges’e görünmezlik ve iktidar getiren – efsaneye göre çobanı kral yapan – bir yüzüğün hikayesi Romalılar’ı da mest etmiş olmalıdır.


Not: Geçen haftaki yazıma çok değerli bir okurdan düşünme ufkumu açan yorumlar aldım. Yorumların yanı sıra cevaplanması zor sorular da yöneltildi. Bir sonraki yazıda bu sorulara uygun bir cevap arayışını göreceksiniz. Ancak sorular bir kaç yazının sınırını çok aşacak bir yöne sevk edebilir ve yine de tatminkar olmayabilir. Değerli bir soru her zaman uzun bir cevaptan daha zor bulunur ve ben böylesi değerli pek çok soru bulduğum için kendimi şanslı sayıyorum. Şimdilik sorulardan biri olan “Gyges’in Yüzüğü’nün Gerçekliği” meselesini ele aldık. Henüz tam bir cevap belirmiş olmasa da Roma tünellerinin yapılış amacı ile ilgili spekülasyonlarımız bir cevaba giriş mahiyetinde kabul görür ümidindeyim.

Paylaşın.

Yazar Hakkında

Leave A Reply