Eser ve Alt-Yaratı – Bölüm 6

0

Christopher Tolkien’in babasının vefatının ardından yayınladığı History of Middle Earth serisi ile ufkumuzu oldukça genişletebilmeyi başarmıştır. Bu seride Efsane-i Tolkien’i (Tolkien’s Legendarium) oluşturan hikayelerin ve olayların farklı versiyonları sayesinde gelişimini takip edebiliyoruz. Bu serinin onuncu bölümünün adı Christopher Tolkien tarafından “Morgoth’s Ring” olarak koyulmuştur. Bu isim aslında oldukça ilginç bir seçim olmuştur, çünkü yüzük Morgoth’un (Melkor) Arda’dan sürülmesinden daha sonra ortaya çıkan bir nesne olmuştur ve bir önceki yazıda da değindiğim gibi, Sauron’un pek çok tecrübenin ardından ortaya koyduğu bir alt-yaratı unsuru olmuştur.

Bu ismin verilişinin sebebini anlamak için, Arda’nın henüz Valar’ın yeni geldiği ve bir hamur gibi şekillenmeyi beklediği haline dönmek gerekir. Valar, yaptıkları Ulu Müzik ile duyarak, görüntüyü müşahade ettiklerinde de görerek, Arda’nın belirli unsurlarına meyletmişlerdi. Ulmo’nun denizlere, Aulë’nin ise Arda’nın maddesine odaklanması bunun örneklerindendir.

Melkor’un bu dönemde odaklandığı şey Arda’nın herhangi bir yani değil, kendisiydi. Ainur’un ve doğal olarak da Valar’ın en güçlüsü olan, diğer Valar’ın hisselerine düşen ilmin ve meylin kendisinde bir payı olan Melkor, Arda’nın ve Valar da dahil içindeki her şeyin kendi iradesine tabi olmasını istiyordu. Bu da “Bozulmuş Arda” (Arda Marred”) sürecini başlattı. 

Valar, Eä’ya ilk indiklerinde henüz şekillenmemiş bir hamur buldular. Her bir Vala, kendilerine verilen ilim ve kalplerinin meyli doğrultusunda Arda’yı şekillendirmeye başladılar. Dağların yükselmesinden tutun, en küçük bir çiçeğin açışına kadar uğraştılar. Arda’yı kendi alt-yaratılarının eserleri ile doldurdular. 

Bu Melkor’un pek sevdiği bir durum olmayacaktı tabii ki, çünkü Eä’ya iner inmez diğer Valar’a kendisinin “Arda’nın Efendisi” olduğunu deklare etmişti. Ancak Melkor hemen diğer Valar ile çatışmaya girmedi, Eä’’nın uzak noktalarında dolaştı. Sonrasında ise geri döndü ve Melkor ile Valar’ın savaşı başladı. Bu savaş Arda’nın şeklini de belirleyen savaş oluyordu. Dağlar düzleşti, denizler yükseldi, yanardağlar patladı, Melkor Arda’nın maddesine ve içindeki her şeye yapabileceği tüm fiziki manipülasyonu yapıyordu. Sonunda savaş valar tarafından kazanıldı ve Melkor kaçtı. Bu dönemde hem Arda düzenlendi ve zararları giderilmeye çalışıldı hem de İki Lamba yapıldı. Bu döneme de “Arda Baharı” adı verildi.

Arda Baharı, Melkor’un saldırısıyla son buldu. Kaçan Melkor geri dönmüş ve sessiz sedasız Orta Dünya’nın kuzeyinde Utumno isimli karargahını kurmuştu. Burası Melkor’un Arda’ya kötülüğü saldığı kaynak olmuştu. Derinlere kadar giden tünellerde ifritler, Melkor tarafına geçen Maia ve Melkor’un her türlü biyolojik deneyinin ürünleri mevcuttu. Buradan Arda’ya yayılan soğuk kötülük, Valar’ın yaptığı şeyleri yavaş yavaş etkilemeye başladı. Zehirli bitkiler oluştu, hayvanlar birbirlerini öldürmeye başladı ve özellikle belirtilen bir şey olarak bataklıklar arttı ve sineklerin üremesi katlandı. Böylelikle Melkor’un kötücül etkisi “Bozulmuş Arda” sürecini başlattı. Bozulmuş Arda sürecinin pek çok detayı mevcut ve ileride farklı bağlamlarda değinilebilir. Ancak kuzeyde, soğuklar içinde, Demir Dağlar’ın altında, dünyanın derinliklerine uzanan karargahı, Melkor’un zehrini dünyaya akıttığı bir yer olmuştu. 

Melkor tüm Valar içinde en güçlüsü olsa da hatta ilk Eä’ya inildiğinde hepsinin toplamından da güçlü olduğu söylense de alt-yaratı ve eser namına ortaya çok az şey koymuş, asıl motivasyonu var olanı yıkmak ve yok etmek olmuştur. Çekici Grond, demir tacı gibi fiziksel nesneler dışında, alt-yaratı becerisini kullandığı yer daha çok ejderhalar ya da orklar gibi bozulmuş, deney ürünü yaratıkları üretmek üzerine yoğunlaşmıştır. Melkor’un alt-yaratı yeteneği olmadığını söylemek tabii ki mümkün değil, ancak o bu yeteneğini, saydığım belirli unsurlar dışında kullanmamıştır ve bunlar da azımsanacak işler değildir. Ancak Melkor’un bunlar dışında başka bir “eser” sahibi olduğunu da söylemek gerekmektedir. 

Silmariller’in peşindeki savaşların döneminde artık Morgoth olarak anılan Melkor’un fiziksel halinden ayrılmadığı görülmektedir. Hatta İki Ağaç’ın zehirlenmesi hikayesinde de bunu görebiliyoruz. Diğer tüm Valar, hatta Maiar bedensiz hale gelebilirken, Melkor’un bu özelliğinin artık olmamasının sebebi Melkor’un Arda’nın bozulması için yaptığı şeylerdir. J.R.R. Tolkien bu süreci şöyle açıklamaktadır:

To gain domination over Arda, Morgoth had let most of his being pass into the physical constituents of the Earth — hence all things that were born on Earth, and lived on and by it, beasts or plants or incarnate spirits, were liable to be ‘stained.’

History of Middle-earth / Morgoth’s Ring /
Notes on Motives in  the Silmarillion

Arda’da hakimiyeti kazanmak için, Morgoth kendi varlığının büyük bir kısmının dünyanın fiziksel varlığına sirayet etmesine izin verdi — böylelikle Dünya’da doğan, üzerinde olan ve onunla hayatını sürdüren her şey, hayvanlar ya da bitkiler ya da ete kemiğe bürünen ruhlar, ‘lekelenmeye’ maruz kalacaklardır.

Orta Dünya Tarihi / Morgoth’un Yüzüğü /
Silmarillion’da Gayeler Üzerine Notlar

Sauron’un Tek Yüzük ile yaptığını, Morgoth Arda’nın kendisiyle yapmıştır. Aman Diyar’ı bundan büyük oranda korunmuş olsa da Orta Dünya Morgoth’un Yüzüğü olmuştur. Bu alt-yaratının farklı bir tezahürü olarak görülebilir, tabii ki Melkor’un hırsının ve garezinin de.

Paylaşın.

Yazar Hakkında

Leave A Reply