Elmalar ve Arthur

0

Arthur efsanesinin diğer kısımlarına da değineceğiz, ancak öncelikle hızlıca efsanenin sonuna giderek spekülasyon bulutunu genişletmek bize hoş bir açılım yapacaktır diye düşünüyorum. Kral Arthur son savaşında ölümcül yaralar alır ve Avalon Adası’na götürülür. Bazı versiyonlarında öldüğü de anlatılsa, Avalon Adası versiyonu daha fazla işlenmiştir. Kral Arthur için söylenen bir tabir şöyledir: “the once and future king”, yani “bir zamanların ve geleceğin kralı”. Kral Arthur ölmemiştir ve kendisine en ihtiyaç duyulan zamanda geri dönecektir. Bu tabir üzerine bir çok söz söylenebilir mutlaka, özellikle çift zamanlı olması ilgi çekici bir husustur. Kur’an-ı Kerim’de Kehf Sure’sinde adı geçen Zülkarneyn(a.s.)’ın da isminde benzer bir anlam vardır. Karn kelimesi boynuz anlamına geldiği gibi, zaman anlamı da taşımaktadır. Yani çift boynuz denebileceği gibi, çift zamanlı da denebilir. Ya da her iki anlam da aynı anda mevcuttur denebilir. Oktan Keleş’in “Türk Tarihine ait yeni sırlar” makalesinde, Zülkarneyn (a.s)’ın, Oğuz Kağan olduğuna dair ortaya koyduğu deliller bu bağlantıyı daha da ilgi çekici hale getirmektedir. Bunun dışında İsa (a.s.)’ın ahir zamanda beklenen nüzulü de bir başka çift zamanlılık durumudur. İsa (a.s.)’ın geri dönüşünün Hristiyanlıkta da beklenmesi göz önüne alındığında, bu benzerliğin Arthur efsanesinin zamanla Hristiyanlaştırılmasının bir sonucu olduğu da düşünülebilir. Ancak bu durum benzerliklerin ilgi çekiciliğini kaybettirir bir hal değildir.

Açtığımız bu parantezden sonra, Kral Arthur’un dönüşünü beklediği Avalon adasının neresi olduğu konusundan devam edebiliriz. Avalon kelimesinin etimolojik yapısı hakkındaki araştırma bizi elma kelimesine getiriyor. İtibar gören görüşlerden ilki Avalon kelimesi Keltçe’deki Abal ya da Aball yani elma ya da elma ağacı kelimesinden türetilmiş olması. Diğer bir Kelt ırkı olan Breton dilinde ise bu kelime Aval haline dönüşüyor. Eski İrlanda dilinde de Aball kelimesi yine Keltçe’de olduğu gibi elma anlamına geliyor. Bugünkü İngilizce’de elma anlamına gelen apple kelimesi ve bir çok batı dilindeki elma anlamına gelen kelimeler de bu ortak kökeni çağrıştırmaktadır.

Frank William Warwick'in fırçasından "Kral Arthur ve Morgan le Fay'in Avalon Adası'na Yolculuğu" (1888)

Frank William Warwick’in fırçasından “Kral Arthur ve Morgan le Fay’in Avalon Adası’na Yolculuğu” (1888)

Geoffrey of Manmouth, ki kendisinin Arthur efsanesinde kuyuya ilk taşı atan olduğundan bahsetmiştik, Vita Merlini adlı eserinde Arthur’un yaralandıktan sonra götürüldüğü adadan daha fazla bahseder. Bu yerin adı yine Geoffrey’nin eseri olan Historia Regum Britannie’de Avalon Adası iken, Vita Merlini’de bu isim değişir. Bu eserde adanın adı daima yeşil bir yer olduğu da vurgulanarak “Bahtiyar yurt, Elmalar Adası” olarak geçer (Insula pomorum que fortunata vocatur – Island of Apples which is called Fortunate Island). Batı dillerinde elma kelimesinin diğer bir özelliği ise, geçmişte aslında meyve anlamına gelen bir kelime olup günümüzde elma halinde kullanılıyor olması. Bu sadece apple ve benzeri kelimeleri kullanan İngilizce ve Kuzey dilleri için değil, ayrıca Latince ve ondan türeyen diğer diller için de geçerli olan bir genelleme.

Buraya kadar olan kısım biraz karışık olsa da cennet benzeri bir yurt ve elma ilişkisi ya da meyve ilişkisi görülebiliyor. Kral Arthur efsanesinden bağımsız olarak İrlanda mitolojisinde Emain Ablach denilen bir cennetten bahsediliyor, ki bu da anlam olarak Elma Adası anlamına geliyor. Ancak başta bulunan “Emain” kelimesi için öne sürülen diğer bir anlam ise “kendi kendine hareket eden, akan” anlamı olması. Bu tabirin İngiltere’nin batısında bulunan Isle of Man, İnsanlar Adası’nı nitelediği görüşü de mevcut. Bu adanın isminin İnsanlar Adası olması da, aslında bu dünyaya ait olmayan biz İnsan’ların anayurdunu kastediyor olabilir gibi bir spekülasyon da yapılabilir.

"Arthur'un Avalon'daki Son Uykusu" - Edward Burne-Jones (1898)

“Arthur’un Avalon’daki Son Uykusu” – Edward Burne-Jones (1898)

Türk masal anlatımının sonunda alıştığımız bir deyiş “gökten üç elma düştü” diye başlar. Bu deyiş Pers, Arap ve özellikle Ermeni masallarında da bulunmaktadır. Gök neresidir ve neden düşen elmadır sorusu burada da ortaya çıkmaktadır. Elmanın dünyaya Orta Asya‘dan yayıldığı düşünülüyor. Kazakistan’da bulunan Alma Ata şehrinin adı da elma kelimesi ile bağıntılı.

Vikipedi’den alıntıdır:

Bir rivayete göre yeryüzünde ilk elma ağacını yeryüzünde o dikmiştir. Kazakistan’ın başkenti Almatının adı buradan gelir ve elmalı veya elmanın yayıldığı yer demektir. Zaten bu şehrin eski adı da Alma Ata’dır. Yakın bir zamana kadar da bu şehrin adı resmi olarak da Alma Ata idi. Elmanın varlığı ilk insana kadar uzandığı için Alma Ata’nın neredeyse ilk insan ile ortak bir geçmişin ürünü olduğu öne sürülebilir. Alma sözcüğü emir kipinde olumsuz yapıda “Alma!” şeklinde de ele alınırsa, elma’nın yasak bir meyva olduğu bir kez daha anlaşılacaktır. Fakat bu yasak öteki dünyaya ait olduğu, bu dünyada ise öte alemin tam tersi bir mantık geçerli bulunduğu için en kutsal ve en yaygın ağaç ile meyvesi elmadır.

Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de cennet tasvirlerinde de yiyecekler açısından kullanılan tabir de meyvedir.

Sağdakiler, ne mutlu o sağdakilere! Düzgün kiraz ağacı, meyveleri salkım salkım dizili muz ağaçları, uzamış gölgeler, çağlayarak akan sular, sayısız meyveler içindedirler. (56/27-33)

Orada, güven içinde (canlarının çektiği) her meyveyi isterler. (44/55)

(Cennet ağaçlarının) gölgeleri, üzerlerine sarkar; kolayca koparılabilen meyveleri istifadelerine sunulur. (76/14) 

Orada sizin için bol bol meyveler vardır onlardan yersiniz. (43/73) 

 O Cennetlerdeki bir meyveden kendilerine rızk olarak yedirildikçe: Bundan önce dünyada bize verilenlerdendir bu, derler. Bu rızklar onlara (bazı yönlerden dünyadakine) benzer olarak verilmiştir. (2/25)

Bu bilgilerden sonra farklı yönlerde bazı spekülatif çıkarımlar yapmayı uygun buluyorum:

1. Meyve kelimesinin yukarıda bahsettiğimiz dillerde elmaya dönüştüğünü vurgulamıştık. Kur’an’daki cennet ve meyve ilişkisi bu anlamda dikkat çekicidir. Hızır (a.s.), İdris (a.s.), İsa (a.s.) ve İlyas (a.s.) gibi peygamberler ile şehitlerin de farklı hayat mertebelerindeki hususiyet ile Kral Arthur’un efsanede yer alan Avalon adasındaki bekleyişi arasında bir benzerlik ilişkisi kurmak mümkün olabilir.

2. Sutu Boğda bünyesinde yapmaya çalıştığımız anlatı arkeolojisi, masallar ve efsaneler üzerinden gitmekte, bu nedenle Türk kültüründe bulunan ve masal anlatımının ardından söylenen “gökten üç elma düştü” tabirini, bu masal ve efsanelerin değerini bilmek ve bu konuda yapılan araştırmaların manevi lütfa mazhar olacağı şeklinde okumak mümkün olabilir. Ancak bu konuda Tarık C.’nin “50 Milyondan Biri Olabilmek” yazısındaki yorumu da ilgi çekicidir:

Şeytan, Hazret-i Adem ve eşini ne ile çıkardı memleketimizden; ata yurdumuzdan; cennetten? Yasak ağacın meyvesini yedirerek değil mi… Gayrımüslimlerin anlayışında o yasak ağacın meyvesi; ısırılan meyve nedir? Elma değil mi… Babamız ısırdı ve hepimize “İnin oradan birbirinize düşman olarak!” dendi. Ali Şeriati’nin tabiri ile “Hûbut”. Ve masallara kadar geldi bu büyük sürgünün hatırası ve bir daha aynı hatayı işlemeyelim diye çocuk hafızalarımıza kazındı: “Gökten üç elma düştü.”

Üç elma… Hazret-i Adem, Hazret-i Nefise ve İblis… Yani Ademî program; Adem sırrı; insan sırrı yeryüzüne “Download” edildi; “İndirildi”. Virüsü içinde elbet.

3. Kızıl Elma tabiri biz Türkler için pek de yabancı olmayan bir tabir. Bunun için bir ülkü ya da bir hedef denildi bir çok kez. Ancak İrlanda mitolojisinde geçen “Emain Ablach” tabirini “kendi kendine giden, akan Elma” olarak okuduğumuzda, Kulbak Bilge eserinin 14. bölümündeki uzay gemisi Kızıl Elma ile bağlantı kurmak mümkün olabilir.

Kulbak Bilge 14. bölümden alıntıdır:

Kök Ata’nın yeryüzünde böylelikle 2 oğlu kalmıştı. Biri gökde doğan Hun. Yaradan son kitapta ona Alim dedi. Kurbanı kabul olacaktı. Yerde doğan kardeşi tarafından canına kıyıldı. Yaradan buyruğu uğruna yeryüzünde öldürülen ilk şehit olacaktı. Onun oğlu Turk soyunu devam ettirdi. Yeryüzünde Yaradan adına ilk orduyu kurdu. Babası Hun’un vasiyeti: Kızıl Elma’yı arayın, bulun, ulaşın. Yeryüzünün son nefesine kadar tenbihini töreledi.

Yerlerin türeyişi başka, o yerlerinki başka idi.

Kızıl Gemi’de asıl bilgiler, sırlar. O gökte süzülmekte. Sahiplerini bekler. Onu ele geçirmek Türk’ün görevidir.

Ona ulaşmak için yerde yapacak işler var.

4. Bunun dışında batı menşeili popüler kültürde geçen:

  • Newton’un başına düşen elma ile yerçekimi kanunu bulduğu motifi
  • Popüler kültürde sürekli işlenen Adem (a.s.)’ın yasak ağaçtan elma yemesi motifi
  • Isırılmış elma logosu olan Apple şirketi
  • New York’un “Big Apple” olarak adlandırılması
  • Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler masalındaki cadının zehirli elması

gibi elma kavramının sürekli ve kritik noktalarda kullanımı şaşırtıcı ve merak uyandırıcıdır.

En başta belirttiğim gibi, bu yazı içerisinde vardığımız sonuçlar spekülatif olup düşünce kapsamımızı genişletmek niyetini taşımaktadır. Eğer yanlışımız var ise abesle iştigalden münezzeh olan Allah’a sığınırız.

Paylaşın.

Yazar Hakkında

Leave A Reply