Dil İhtiyacı / Düşüncelerle İletişim

0

Bir bedene sahip varlıkların (incarnate) dil üretmesinin bu bedenlenmenin doğal bir sonucu olduğu yargısına önceki iki yazıda da değinmiştim. Bedenlenme (incarnate) olarak ortaya koyduğumuz tabir, ruh (fëa) ile bedenin (hröa) birleşmesi anlamına geliyor. Bedenlenme tabiri Valar, Maiar, Elfler ve İnsanlar için de kullanılan bir tabir olarak karşımıza çıkıyor. Bedenlenme konusundan devam ettiğimizde, karşımıza yeni bir tabir olarak “sáma” yani zihin (mind) kavramı çıkıyor. Bir Elf vakanüvisi (loremaster) olan Pengolodh, düşünce iletişimi üzerine yazdığı notlarda zihin kavramına özellikle değiniyor.

Zihin (sáma) bedenlenen her varlıkta bulunan bir unsur. Pengolodh tüm zihinlerin unsur olarak aynı olduğunu, ancak istidat ve kudret açısından farklılaştığını söylemektedir. Pengolodh’un zihin kavramına değinmesinin sebebi, zihinler arasındaki iletişimi anlatmaktır. Her zihin, diğer bir zihnin varlığını kendiliğinden fark edebilme yeteneğine sahiptir. Ancak bir zihnin diğer bir zihni fark edebilme halinin ötesine geçip, zihnin içini görebilme haline gelmesi için “irade” kavramının devreye girmesi gerekmektedir. Konuk olarak adlandıracağımız zihnin, ev sahibi olarak adlandıracağımız diğer zihinle iletişime geçmek için onu bilgilendirmesi ve iki zihnin de olumlu irade göstermesi gerekmektedir. 

Bu noktada Pengolodh, önemli bir ayrımı özellikle vurgular. İradenin yanı sıra, bir zihnin açık ve kapalı olarak iki hali bulunmaktadır. Konak zihin, açık haldeki bir zihne girmek için o zihnin iradesini aramaz ve ondan bilgi alabilir. Bir zihnin açık ya da kapalı oluşu, ev sahibi zihnin iradesine bağlıdır. Tüm zihinler doğal hallerinde açıktır ve bir zihin ancak olumsuz irade (unwill) ile kapalı hale geçer. Zihinlerin ilk hali olan açıklık, Arda’nın kötülükten azade olduğu bozulmamış döneminde (Arda Unmarred) doğal olarak süregelmekteydi. Her bir zihin, birey olarak yaratıldığında açık halden kapalı hale geçme iradesine sahipti ve kapalı halini açmak için gerekli iradeye sahiptir. 

Pengolodh, bu kavramların ve kuralların tüm Valar’dan İnsanlar’a kadar, hatta Eru’nun huzurunda olduklar halleriyle tüm Ainur’u da içeren bir biçimde, tüm zihinler için aynı olduğunu özellikle belirtir. Ancak zihnin içinde bulunduğu ruh ve bedenin getirdiği bazı hadler mevcuttur. Örneğin, Arda’ya inen ve Arda’da Valar ve Maiar olarak bilinen Ainur dahi bu hadlere tabidir, çünkü Arda’ya inen Ainur artık zamana tabidir ve bu tabiyet, onların hatıralarını hatırlamak dışında zaman dışı bir konuya ulaşmalarını engeller. 

Bu zihinler arasında tek istisna Eru’dur. Tüm zihinler Eru’ya tamamıyla açıktır ama hiç bir zihin kendi iradesiyle Eru’nun zihnine ulaşamamakadır. Zihinler kendilerini Eru’ya yakarış ve yalvarış (dua olarak da ifade edebiliriz) açarlar ve Eru bu şekilde kendi düşüncesini onlara aktarabilir. Bu tabirle Eru’nun tüm zihinlere olan hakimiyetine ters bir şey söylemediğimi belirtmek isterim. Farklı kelimelerle dile getirecek olursam: Eru her zihne girebilir, ancak bir zihin kendini Eru’ya ancak yalvarış ve yakarışla açar ve buna cevap verme keyfiyeti her ne olursa olsun yalnızca Eru’ya aittir.

Tüm bedenlenen varlıkların, aynı zihin unsuruna sahip olmalarına rağmen bedenin (hröa) algılamayı sınırlandıran bir yapısı mevcuttur. Bu sınırlandırma iki kattır, çünkü hem konuk zihin hem de ev sahibi zihin bedenlenmiş oldukları için aşmaları gereken bariyer iki kattır ve bu da düşünce iletişimini oldukça zorlaştırır. Bu nedenle beden sahibi varlıkların düşünce iletişimi için bir takviyeye ihtiyacı vardır. Bu takviye ise üç temel başlıkta ele alınmaktadır. Bunlar muhabbet (affinity), aciliyet (urgency) ve hakimiyet (authority) olarak tanımlanır. Muhabbet, bedenlerin birbirleriyle yakınlıkları diyebileceğimiz akrabalıktan gelebilir ya da ruhların birbirleriyle yakınlıkları olan sevgi, sempati gibi kavramlarla ortaya çıkabilir. Aciliyet ise neşe, hüzün ve korku gibi hallerde ortaya çıkar ve iki zihin de bunları paylaşıyorsa aralarında iletişim başlayabilir. Son olarak hakimiyet sahibi olan bir zihin, hakimiyeti altındaki zihinle iletişim kurabilir.

Bedenlenmiş varlıkların, düşünce iletişimi kurmalarını sağlayan bu takviyelerin her zaman var olmaması ve bedenin düşünce iletişimine engel teşkil eden bir doğasının olması, bedenlenmiş varlıkların dili meydana getirmesine yol açan unsurdur. Böylelikle bu varlıklar birbirleriyle yukarıdaki takviyeler olmadan, dil aracılığıyla iletişim kurabilir hale gelmişlerdir. Böylelikle dil kullanımı bir alışkanlık haline gelerek, düşünce iletişiminin kullanımının göz ardı edilmesine ve gittikçe daha zor hale gelmesine yol açmıştır. Buna rağmen dil ile anlaşırken bile, düşünce iletişiminin takviyelerinden birisi olan muhabbetin dil iletişimini güçlendiren bir yanı mevcuttur. Aralarında muhabbet olan iki zihin dil ile anlaşırken daha az kelime kullanarak, daha hızlı bir biçimde anlaşabilirler, fakat düşünce iletişiminin tam olarak farkında olmayabilirler.

Beden Valar için de benzer etkileri yapsa da Valar’ın düşünceleri daha güçlü ve daha nüfuz edici olup, iradelerinin üstünlüğü, onların diğer bedenlenmiş varlıkların yaşadıkları düşünce gücü kaybını yaşamamalarını sağlamıştır. Valar’ın kendi aralarındaki muhabbetlerinin seviyesi, dil kullanımının hiç bir zaman mecburi olma noktasına gelmemesinin en büyük sebebidir. Valar’ın diğer varlıklara olan üstünlükleri ve ne olursa olsun kendi düşüncelerinin Arda’daki en aciliyet sahibi ve en hakim düşünceler oluşu, onların diğer varlıklara da tesirini kolaylaştırmıştır. Ancak yine de bedenlenme Valar için de düşünce iletişiminde belirli bir eksilmeye neden olmuştur.

Paylaşın.

Yazar Hakkında

Leave A Reply