Çocukluğun Kayboluşu – Bölüm 2

0

Geçen yazıda çocukluk kavramından, tarihte yetişkin-çocuk kavramlarının özellikle matbaanın icadıyla nasıl ayrıldığından, medya araçları gelişmeden önce çocukluğun en parlak dönemini yaşadığından ve televizyon çağından itibaren yok olmaya yüz tuttuğundan bahsettik. Peki çağımızda çocukluk nasıl etkileniyor ve kaybolmaya yüz tutuyor? Bunun etkileri neler?

Postman’ın vurguladığı vurucu nokta TV’nin icadıyla ve medya araçlarının güçlenmesiyle bağlamsal olmayan bilgilerin (decontextualized info) yayılması ve bilgi karmaşası arasında insanların kaybolması ve her bilginin televizyonla herkese ulaşması. Bundan sonraki dönemde ise bunun çok daha ileriye taşındığı; bilgisayar ve internet ile kullanıcıların interaktif olmasıyla beraber gereksiz bilgilerin yayılmasının ötesinde bu bilgilerin merkeze alınması ve kemmiyetin, aslolan konumuna gelmesi durumu ortaya çıktı. Ve bu sistemi jenere eden de artık sistemin kendisi veya kurucuları değil, interaktiviteyle insanların kendisi. Çocuklar açısından da bakıldığında istatistiki olarak her ülkede eğitim sisteminin yıldan yıla kötüye gitmesini bir kenara bırakalım, çocuklar iletişim aygıtlarına, bunlardan yorulmuş yetişkinlere karşı büyük bir üstünlük sağlıyorlar ve sistemin merkezine oturuyorlar. Ancak bu küçük bireyler faziletli bilgiden yoksun kaldıkları, bunu tercih etmeleri de kolaylık açısından mümkün kılınmadığı için bilgeleşmemiş nesiller doğuyor.

Televizyon çağında filtrelenmemiş bilgiyle Postman, matbaa çağının tüm getirilerinin ortadan kalktığını söylüyor. Okur-yazarlık, eğitim ve utanç duygusunun, kazanılarak edinilen bilginin bu çağda ortadan kalmasıyla, çocuk-yetişkin her bireyin aynı bilgiye ulaşmasıyla bu ikisi arasındaki perdenin de ortadan kalkması ve çocukluğun kaybolmasıyla Orta Çağ’a bir geri dönüş başlıyor. İnternet çağında sadece bu ayrımın silindiğini değil, aynı zamanda sistemin pilleri olan çocukların doğrudan hedef alındığını da görüyoruz. Bunun sistemli ve bilinçli olarak yapılmadığını iddia etmek artık herkes için imkansız. Çünkü her ne kadar yetişkinler olarak bunların faydalı yanları da olduğu, o yüzden serbest bırakmak dışında yapabileceğimiz bir şey olmadığını iddia etsek de yapılan bazı programların ve oyunların ne kadar kötü niyetli olduğu apaçık. Postman, çocukların bazı TV programlarında cinsel objeler olarak kullanıldığını ve onlara, yetişkinler gibi konuşmanın, davranmanın ve giyinmenin aşılandığını iddia ediyor ve bununla çocukluk kültürünün kaybolmasının sağlandığını örneklendirerek anlatıyor. O bunları söyledikten yaklaşık otuz yıl sonra TV’de veya internette bunun aksine rastlamanın neredeyse imkansız hale geldiğini görüyoruz. Çocukların izlediği veya oynadığı program ve oyunlarda hep bilinç altına oynandığı çok açık. Özellikle Disney kanallarında 13-14 yaşlarında genç kızların çocuklara rol model olarak aşılandığı ve film teknikleriyle bunların cinselliklerinin ön plana çıkarıldığı görülüyor. Başka bir örnek olarak da modern savaş oyunlarında savaşın ne kadar eğlenceli olduğu gibi şeyler bilinçaltına yerleştirilerek savaşın gerçekteki soğuk yüzü ve ölen insanların vahşeti hafif gösterilmiş oluyor.

Bu bahsedilen planlarla yeni nesillerde ahlaksızlık, suçlar giderek artıyor ve dini hassasiyetlerle alay etmeyi öğrenmek bir yana, en temel değerlerin bile kökünden değişmeye başladığını hissediyoruz. Bu sonuçları düşündükten sonra çağın neden bu kadar hızlı değiştiğini, teknolojinin neden bu kadar hızlı ilerlediğini bir kez daha düşünelim.

Eğer bir ülkeyi kökünden değiştirmek istiyorsanız, öncelikle halkın kültürünü kökünden değiştirmeniz gerekir. Komünizmin Çin’de yayılması için zamanında bu, yüksek düzeyde şiddet kullanılarak yapıldı ve buna bir kültür devrimi dendi. Eğer amaç dünyayı değiştirmekse bunun dünya çapında bir bilinç devrimiyle yapılması gerekir ancak şiddet kullanılarak değil, insanların eğlence ve zevk yönlerine hitap edilerek bu kültür devrimi bugün, aklı yozlaşmaya en müsait kişilere, çocuklara yapılıyor. Son 5 yılda iletişim araçlarının ve teknolojinin geldiği noktaya bakıldığında ne kadar sürede bunun ne kadar başarılı yapıldığı görülür. Belki de sanıldığı gibi teknoloji her yönden o kadar da zararsız bir şey olmayabilir ve belki biraz daha kontrol ve sınırlama bile çok faydalı olabilir.

YILDIZ KESKİN

Paylaşın.

Yazar Hakkında

Leave A Reply