Büyük Birader ve Sauron Üzerine

0

İstihbaratın entellektüel boyutu fütüristik bir karakter taşır. İstihbaratı, savaşın, güç mücadelesinin önemli bir cephesi kabul ettiğinizde, “sürekli yeni” ve sonuç olarak “sürpriz” öğelerin güç oyununa eklenmesinin üstünlük sağlamak adına ne kadar yaşamsal ve amaçsal olduğu daha iyi anlaşılır. Fütüristler, “eski” olanı sadece bir tecrübe alanı olarak görür ve denenmemişin peşindedir. George Orwell’ın romanları ve özellikle 1984, fütüristik karakterde bir distopyadır. (*)

Büyük Birader, 1984 ve Sauron’un Gözü

Üst-Gözetim (Surveillance), akademinin tartıştığı, iletişim felsefecileri, sosyologlar, siyaset bilimciler tarafından tartışılan bir konu haline dönüşmeden çok önce, George Orwell’ın 1984’ünde geçer. Bu romanda, Büyük Birader karakteri, “her şeyi gören” vasfı ile belirir. İnsanların evlerinde, her köşe başında, onların her hareketi izlenmektedir veya en azından onlar böyle bir takipte olduklarını iliklerine kadar hissederek yaşamaktadırlar. Her şey genel menfaatin sağlanması adına bireysel alanın yok edildiği, bireysellik karşıtı ezici bir toplumculuk düşüncesine dayanır. Tarihteki pek çok benzer örnekte görüldüğü gibi George Orwell’ın romanında da toplumcu düşünce, zaman içinde toplumun menfaatini en iyi hesap eden bir sınıfın üstünlüğüne dönüşür. O sınıfın iradesi ise en üstünleri olan Büyük Birader’in iradesinde erir ve sonuç olarak tüm bireylerin iradesini kahreden ve hiçliğe mahkûm eden bir totaliter lider doğar.

Benzer bir süreci Sauron’un serüveninde de izlemek mümkün olacaktır: Her şey Güç Yüzükleri’nin yapımı ile başlar. Önce yönetici sınıfın gücü artar ve sonradan bu güç Tek Yüzük’e; Sauron’a geçer. Büyük Birader de Sauron’un Gözü de “Üst-Gözetim” ortak paydasında buluşur; her ikisi de “her şeyi gören göz” iddiasında bir kesişime, benzeşime sahiptir. Her iki karakterde de bireyi yok eden, mankurtlaştıran, orklaştıran, kendi iradesini mutlak ve bunun dışındakileri hiçleştiren bir üstünlük söz konusudur.

İki roman da birbirlerine yakın dönemlerde ve akademik tartışmaları on yıllarla ölçülecek düzeyde önceleyecek şekilde yazıldı. Birinin yazarı, eserini kaleme alırken fütüristik bir arka plan kullandı. Diğer eser, tarih öncesinden beslenen, mitolojik öğelerin peşinde, primordial bir yaklaşımla kaleme alındı. Bu noktada büyüleyici olan, Tolkien’in geçmişe giderken, kendi çağının ötesine geçmiş bir distopya yazarının gelecek adına keşfinde ona ortak olmasıdır. (**) Tolkien, geçmişin sislerini dağıtırken geleceğin yamaçlarına, belki zirvelerine de ulaşmıştır. Bu açıdan Tolkien’in zaman algısı, tradisyonalist ekolün kozmik devirler anlayışına uygun olarak daireseldir. “Sauron’un Gözü” örneğinde olduğu gibi de bu durum kuru bir iddia olmaktan öte, somut tezahürlerini Birincil Dünya’da gördüğümüz ve sembollerine, temsillerine Tolkien’in İkincil Dünyası’nda tanıklık ettiğimiz bir gerçektir. Tolkien, geçmişe giderek geriye değil, geleceğin de ötesine ulaşır.

"Büyük Birader Seni İzliyor"

“Büyük Birader Seni İzliyor”

George Orwell, J.R.R. Tolkien ve İstihbarat

George Orwell, iki defa polis raporlarına “komünist” olarak kaydedilmiş bir yazar. Ölümünden sonra açıklanan ve son olarak 2005 yılında yenileri eklenen belgeler ışığında her iki defasında da komünist olarak fişlenmiş olmanın sonuçlarından MI-5’ın (İngiliz İstihbarat Birimi) olumlu görüşü ile kurtuluyor. Sahip olduğu sosyalist görüşler ve devrin konvansiyonel yaşam tarzına ters tercihleriyle tutuklanmasına yetecek pek çok veri olmasına rağmen “bizim çocuktur; dokunmayın,” şemsiyesi altında korunuyor. (***)

Tolkien’in hayatına mercek tuttuğumuz gibi Orwell’e bakıldığında, istihbaratçı bir ikinci kimliğe sahip olduğu ve “Bilinmeyen Tolkien” yazı dizisinde değindiğimiz diğer edebiyatçı-istihbaratçıların karakteristiğine uyan bir profili olduğu görülür.

Yazarın Hayvanlar Çiftliği romanının uzun yıllar Demokrat Batı Paktı’nda, Stalin Rusyası’na getirilmiş en ağır ve etkili eleştirilerden biri olarak varlığını sürdürdüğü de göz önünde tutulursa, psikolojik istihbarat/savaş cephesinde ne derece faydalı olduğu da tespit edilmiş olacaktır.

Yazarlar, düşünceleri kadar yaşadıklarının da çocuğudur tüm diğer insanlar gibi. Diğer yandan yazarlar eser verdikleri için, açıkça ifade edilmeyen düşüncelerinin ve yine açıkça ifade edilmeyen tecrübelerinin ipuçlarını herkesin önüne bilerek veya kasıtsız sererler. Bu açıdan Üst-Gözetim ile ilgili -birbirlerinin yazdıklarından habersiz iki yazarın- aynı dönemde benzer düşüncelere sahip olmaları ilgiye değer bir denk gelmedir. Biri kadim, mitolojik kalıp içinde, diğeri tamamen farklı fütüristik tarzda yazılmış iki eserin, temel öğeleri itibariyle bu şekilde paralellik taşıması, edebiyat tarihi açısından eşi zor bulunur bir durumu resmeder. Başka bir bakış açısından bu duruma rastlantı diyebilir miyiz?

Üst-Gözetim kavramının akademik tartışmalar öncesi hecelendiği entellektüel meclisler iki yazarın ortak noktası olabilir. Birbirlerini tanımaksızın aynı düşünce dünyasının girdilerinden ve tartışma konularından etkilenmeleri ve bunu eserlerine yansıtmış olmaları olasılık dahilindedir. Siyasal, sosyal açıdan pek çok tartışmanın odağı olan/olacak olan Üst-Gözetim kavramı için ise en uygun doğumhane entellektüel boyutu yoğun olan istihbarat meclisleri olacaktır. Bu kavramı ilk elden teşhis eden ve korkunç sonuçlarını öngören iki kişi de hakkında istihbarata çalıştıkları düşüncesi bulunan J.R.R. Tolkien ve George Orwell olabilir.


(*) Fütürizm kelimesi son zamanlar itibariyle genişleyen bir kullanım alanına sahip. Biz de mana olarak fütürizm (gelecekçilik) kavramını bu genişliği içinde kullandık. İtalya’da bir sanat akımı olarak başlayan ve temelde modernleşmeci veya şehirleşme sonrası eksik kalan modernleşmenin tamamlayıcısı olma iddiası taşıyan bir sanat ve fikir akımı tanımı ile hareket etmedik. Bugün itibariyle fütürizm, odağın geleceğe ve “sürekli yeni” olana kaymasına vurgu yapan bir kavram olarak kendini göstermektedir. Fütürizm kelimesinden türeyen fütürist veya ortak köke sahip olan fütüroloji kelimeleri de bizim kullanım prensibimize uygun ve yaygın olarak kullanılmaktadır.
(**) İleride bir yazıda Tolkien’in “Sauron’un Gözü” ile çerçevelediği Üst-gözetim kavramını, bu kavramın dayandığı ilkeyi ifade etmekteki başarısını ve Orwell’a alan üstünlüğünü ele almayı düşünüyoruz. Ayrı bir yazının konusu olmayı hak ettiği için burada çok değinmeden geçmiş bulunuyoruz.
(***) Daha detaylı bilgi edinmek isteyenler için The New York Times’ın konu ile ilgili haberi.
Paylaşın.

Yazar Hakkında

Leave A Reply