Bletchley Park, Gizli Servis ve Tolkien

1

Bletchley Park’ın Önemi ve Tolkien’e Yapılan Teklif

Bletchley Park, 2.Dünya Savaşı Tarihi’nde çok önemli mekanlardan biridir. Alman denizaltıların (U-Boat) haberleşme şifreleri kırılamadığı için İngilizler denizlerdeki üstünlüğü kaybeder. U-Boat’lara dayalı strateji, denizaltıların geniş sahalarda hakimiyet kurma amaçlı ilk kullanımıdır. İlk defa karşılaşılan bu etkin stratejiye karşı strateji oluşturmak da zor olmaktadır.

Deniz lojistik yollarının da kesilmesi, yardım taşıyan veya ticareti devam ettiren yük gemilerinin de batırılması, İngiltere’yi, savaştan çok erken bir dönemde çekilmeye itecek kadar zorlu koşullar oluşturur. Bu şartlar altında İngiltere, Avrupa’yı kurtarmak bir yana kendini kurtarmak için bir çözüm arayışına girer.

Alman denizaltılarının yerinin tespiti günün teknolojisi ile mümkün değildir. Diğer yandan İngiliz İstihbaratı Alman haberleşme sistemini dinleyebilmektedir ancak kullandıkları kodlama/şifreleme sistemini anlayamadıkları ve Almanlar giderek daha sık aralıklarla -en son 24 saatte bir olmak üzere- şifreleme algoritmalarını değiştirdikleri için elde edilen data U-Boat’ların konum datası gibi stratejik değeri olan bilgiye çevrilememektedir.

Alman Enigma Şifreleri'nin kırılmaya çalışıldığı Bletchley Park'taki meşhur malikane

Alman Enigma Şifreleri’nin kırılmaya çalışıldığı Bletchley Park’taki meşhur malikane

Bletchey Park, savaşın ilk günlerinden itibaren bir enigma makinesi üzerinden transfer edilen bu datanın şifrelerinin kırılması ve okunabilmesi adına bir merkez olarak kullanılır. İngiltere için her türlü askeri üsten daha önemli bir konuma sahiptir. Alman enigma makinelerinin haberleşme şifrelerini kırmak için farklı uzmanlıklardan istihdam edilen insan sayısı 10.000’i bulur. Bu insanlardan en meşhuru şüphesiz Alan Turing’dir. J.R.R. Tolkien de çalışan sayısı 10.000 bulan bu grup için kendisine ilk teklif götürülen ve dört günlük bir eğitime tabi tutulanlardan biridir.

İngiliz Basınında Bir Haber: “J.R.R. Tolkien, istihbarat eğitimi aldı mı?”

The Daily Telegraph Gazetesi, 2009 yılında, haber başlığında heyecan uyandıracak bir üslup ile Tolkien’in bir istihbaratçı olup olmadığı tartışması üzerine eğiliyordu. Belki de daha çok eğiliyormuş gibi yapıyordu. Haberin içeriğine bakıldığında başlığın vaat ediciliğinin olmadığını görmek mümkün, hatta “Bu haberi ben niye okudum?” dedirtecek cinsten. Habere göre Tolkien, dört günlük bir başlangıç eğitimi alıyor ve devam eden süreçte 2. Dünya Savaşı patlak verdikten sonra; Beltchey Park’ın istihdam sayısının 10.000 kişiye gittiği sürecin hemen başında, kendisinden böyle bir hizmet almaya ihtiyaç olmadığına karar veriliyor.

Anlatılanlara inanmak istesek bile 10.000 kişinin istihdam edildiği bir projede Tolkien’in kendisine baş köşede bir yer bulamamasını makul karşılamakta zorlanıyorum. Tolkien’in 1938 yılında Bletchey Park’a ilk davet edilenler arasında olmasının çok geçerli sebepleri var: (1) Tarihte bir benzerine rastlanmayan biçimde, sırları bütünüyle ancak kendisine açık olan, alfabesinden telaffuz kurallarına, dilbilgisine kadar “gerçek” ve yaşayan diller tasarlamış olması, (2) 1. Dünya Savaşı’nda Enigma Makineleri’nin ilksel örnekleri sayılabilecek makineler kullanmış olması. Özetle; 1938 itibariyle Bletchey Park vizyonundan Tolkien’in özgeçmişindeki bu iki abidevi avantaja bakıldığında Alan Turing’den bile daha öncelikli olarak işe alınması veya en azından kendisine bir teklif götürülmesi gerekirdi. Eğer bir gaflet sonucu o yıllarda bu teklif kendisine götürülmemiş olsa bile istihdam edilen insan sayısının 10.000’e doğru bir seyir izlediği dönemde bu gafletten dönülüp yine kendisine bir teklif götürülmüş olması aklımızın bizi görmeye icbar ettiği bir çıkarımdır. Sayısı 10.000’e ulaşan çalışanlar arasında iyi bulmaca çözmek temel vasfı olanlar dahi kendisine yer bulurken Tolkien’in görmezden gelindiğine inanmak mümkün değildir.

Enigma Makinesi

Enigma Makinesi

Tolkien’in Bletchey Park’ta Yer Almayı Reddettiği İddiası Üzerine

Diğer bir iddia da Tolkien’e böyle bir teklifin yapıldığı ancak kendisinin kabul etmediği yönündedir. Bu iddiayı da iki gerekçeyle akla uygun bulmak zordur:

(1) Tolkien’in kişiliği ve düşünceleri gereği bu teklifi reddetmesinin anlamlı gözükmemesi, (2) Beka derdine düşmüş bir devletin teklif noktasında çok ısrarcı ve ikna edici bir üslup ile Tolkien’in yardımına başvurması zorunluluğu.

Birinci gerekçemizi açarsak: Tolkien, 1. Dünya Savaşı’nda Almanlar’a karşı savaşılan bir cephede kendi deyişi ile “en yakın arkadaşlarının üçte ikisini kaybetmiş” biridir. Yıllar sonra tüm dehşeti ile gördüğü savaşın tekrar ve bu sefer İngiltere’nin dezavantajı ile başladığı bir dönemde, pek çok masumun ölümünü engelleyebilecek ve savaşın yıkımını azaltabilecek böyle bir projenin içinde yer almaması makul değildir. Diğer yandan, oğlu Christopher Tolkien’in de savaşa katıldığı düşünülürse, kendisine yapılan teklifi kabul etmek için tamamen kişisel bir sebebe de sahip olduğu anlaşılır.

Hitler’den nefret etmek için yüzeyde gözüken sebeplerden başka entelektüel kökeni olan sebeplere de sahiptir. İngiltere’ye hediye etmek niyeti ile yazmaya başladığı mitinin kökleri kuzeydedir ve kuzeyin mitolojik olağanüstülüğünü karikatürleştiren bir akım olarak görür Nazizm’i. Tolkien’e göre Hitler ve Nazizm -bu yönüyle- insanlığın bir döneminin değil aynı zamanda köklerinden yeniden doğma potansiyelinin, geleceğinin de düşmanı olarak belirir.

Metnin Aslı

I have in this War a burning private grudge—which would probably make me a better soldier at 49 than I was at 22: against that ruddy little ignoramus Adolf Hitler (for the odd thing about demonic inspiration and impetus is that it in no way enhances the purely intellectual stature: it chiefly affects the mere will). Ruining, perverting, misapplying, and making for ever accursed, that noble northern spirit, a supreme contribution to Europe, which I have ever loved, and tried to present in its true light.

J.R.R. Tolkien / The Letters of J.R.R. Tolkien

Çevirisi

Bu Savaş’ta, o Allah’ın belası küçük eçheli cühelâ Adolf Hitler’e karşı (çünkü şeytani vesvese ve dürtülerin garip yanı entelektüel seviyeyi hiçbir şekilde arttırmayıp, sadece basit iradeyi genel anlamda etkilemesidir), yanıp tutuşan kişisel bir garezim var—ki bu muhtemelen beni 49 yaşımda 22’de olduğumdan daha iyi bir asker yapıyor. Avrupa’ya ulu bir katkı olan, benim de ezelden beri aşığı olduğum ve hakikatini ortaya koymaya çalıştığım o asil kuzey ruhunu; mahvediyor, saptırıyor, yerli yersiz kullanıyor ve nihayetinde ebedi bir melanete çeviriyor.

J.R.R. Tolkien / J.R.R. Tolkien’in Mektupları

Tolkien kişiliği itibariyle hayat boyu süren mücadelelerin yılmak bilmeyen bir tarafıdır. Anglikanizm yerine katolisizmi seçmesinden, Oxford’un akademik yapısındaki dil ve edebiyat ayrımını ortadan kaldırmaya ve bu iki bölümün içeriklerini meczetmek için verdiği mücadeleye kadar iyi bir amaç uğruna kavgadan kaçınmayan bir tarafı vardır. Böyle bir kişiliğin entelektüel, kişisel, insani pek çok sebebe dayanan Hitler anlayışına karşı mücadele etme zorunluluğuna sırtını çevirmiş olması mümkün gözükmez.

Tolkien’in kendisine teklif edilen eğitime katılması da iradesinin yapılan teklifi kabul etmek yönünde olduğunun ayrı bir göstergesidir. Ölümünden sonra yayınlanan, yayın sırasına göre 35. Mektub’un dipnotlarında da bu eğitime katıldığı bilgisi mevcuttur. Aynı zamanda mektubun içeriğinden de anlaşılacağı üzere eğitime katıldığı tarihte takvimi çok sıkışıktır ve Yüzüklerin Efendisi ile ilgili gecikmelerden dolayı sayısız mazeret beyanı içerir. Bütün bu bilgiler ışığında Tolkien’in Bletchey Park’tan gelen bir teklife karşı oldukça istekli olduğu sonucunu çıkarabiliriz.

Metnin Orijinali

In January 1939 Tolkien was asked whether in the event of a national emergency (i.e. war) he would be prepared to work in the cryptographical department of the Foreign Office. He agreed, and apparently attended a four-day course of instruction at the Foreign Office beginning on 27 March. But in October 1939 he was informed that his services would not be required for the present, and in the event he never worked as a cryptographer.

J.R.R. Tolkien / The Letters of J.R.R. Tolkien / Letter 35 / Footnote

Çevirisi

Ocak 1939’da Tolkien’e ulusal bir olağanüstü hâl durumunda (savaş gibi) Dışişleri Bakanlığı’nın kriptoloji bölümünde çalışmaya hazır olup olmadığı soruldu. Kendisi kabul etti ve anlaşılıyor ki Dışişleri Bakanlığı’nda 27 Mart’ta başlayan 4 günlük bir eğitim kursuna katıldı. Ama Ekim 1939’da hizmetine an itibariyle ihtiyaç duyulmayacağı kendisine bildirildi ve nihayetinde hiçbir zaman kriptograf olarak çalışmadı.

J.R.R. Tolkien / J.R.R. Tolkien’in Mektupları / 35. Mektup / Dipnot

Sonuç

Tolkien’e, İngiliz Gizli Servisi tarafından enigmanın şifre kırıcılığı ile ilgili bir görev teklif edilmemiş olması; teklif edildiği durumda da olumlu bir cevap alınmamış olması ihtimal dışı gözüküyor.

Tolkien ile ilgili “hizmetine ihtiyaç duyulmadığı” açıklaması ya Tolkien için daha öncelikli bir görev düşünülmesi ile ilgiliydi veya Tolkien’in olağanüstü yeteneğinden dolayı dikkat çekip Alman İstihbaratı’nın bir hedefi haline gelmesinden endişe edilmişti.

İstihbaratta işe alımların bir kısmında kabul edilen kişi üzerindeki dikkati dağıtmak için seçilen yollardan birinin de kişinin reddedilmesi olduğunu ekleyelim.

Eğer bu varsayım/lar doğruysa bu yıllarda Tolkien’in adeta ikili bir hayat yaşadığı ortaya çıkar. Yüzüklerin Efendisi’nin yazımındaki adeta durma noktasına gelen yavaşlamanın belki açıklaması Tolkien’in Bletchley Park gibi başka gündemlerle meşgul olmasıydı.


Not: “Tolkien ve İstihbarat” başlığı altında toplanacak yazıların ilkini kaleme aldık. Önümüzdeki haftalarda Tolkien’in hayatının farklı dönemlerine ve kişiliğinin az dikkat edilen katmanlarına bir bakış atmaya çalışacağız.

Paylaşın.

Yazar Hakkında

1 Yorum

  1. İyi bir giriş yazısı. Oldukça sade… Maksadı ve iddiası ilgi çekici… Çerçeve çok net ifade edilmiş. Yazarın kendi davasını nasıl delillendireceğini merakla bekliyorum.

    Sutu Boğda’nın -nerede ise bütün yazıları gibi- Türkiye’de hiç yapılmamış olanı yapıyor. Yepyeniyi ve bakir bir konuyu ele alıyor. İlk günlerinden beri takip etmekte olduğum bu garip ve acaip site, Türk okuyucusu tarafından ne zaman keşfedilecek bunu da merak ediyorum. Belki ileride o okuyuculardan kıskanmaya da başlarım Sutu Boğda’yı.. Kim bilir…

Reply To berk Cancel Reply