Ay ve Güneş / Karanlığın Aydınlanışı

5

Valar’ın en önemli görevi Arda’yı Ilúvatar’ın Çocukları’nın gelişine hazırlamaktı. Arda’nın aydınlatılması ise bu görevin en önemli parçalarından bir tanesiydi. Çünkü aydınlık aynı zamanda toprağın canlanmasını ve Arda’da yaşamın sürmesini sağlıyordu. İlk aydınlık kaynağı olan İki Lamba’nın Melkor tarafından yok edilmesinin ardından, yalnızca Valinor’un da içinde bulunduğu Aman diyarını aydınlatan İki Ağaç dikildi; Orta Dünya’nın tek ışık kaynağı ise, Varda’nın bu İki Ağaç’ın çiylerinden meydana getirdiği yıldızlardı. 

Melkor, Ungoliant’ın yardımıyla İki Ağaç’ı öldürdü ve Aman diyarını bir karanlık bürüdü. Bu karanlığın iki vechi vardı. İlki Ağaçlar’ın yok oluşunun meydana getirdiği fiziksel karanlık, ikincisi ise Fëanor’un Valar’a karşı isyanının getirdiği manevi karanlıktı. Çünkü Fëanor, belki de, Ilúvatar’ın Çocukları arasında en kudretlisiydi. Zihninin ve bedeninin yanı sıra, yiğitlikte, dirençte, güzellikte, anlayışta, kabiliyette, güçte ve zekada herkesten öndeydi. Bu karanlık çift katmanlı ve Valar’ı üzüntüye boğan bir karanlıktı. 

Manwë’nin ricasıyla Yavanna ve Nienna tüm güçlerini İki Ağaç’a yönelttiler ve Telperion’un bir tane gümüşi çiçeğiyle, Laurelin’in bir tane altın meyvesini kurtarmayı başardılar. Ardından Aulë bu çiçeği ve meyveyi taşıyacak birer taşıyıcı tekne inşa etti ve Varda da bu teknelere göğün Ilmen olarak adlandırılan bölgesinde dolaşmaları için bir rota saptadı. Telperion’un çiçeğini taşıyan teknenin dümeninde Tilion vardı. Oromë’nin mahiyetinde bir avcı olan Tilion, gümüş bir yaya sahipti. Gümüşe olan hayranlığı nedeniyle Telperion’un ışığının da hayranıydı ve bu görevi almayı çok istemişti. 

Laurelin’in Altın Meyvesi’ni taşıyan teknenin dümeninde ise diğer bir Maia olan Arien vardı. Arien, Laurelin’in yakıcı ışığından hiçbir zaman korkmamıştı, çünkü kendisi bir ateş ruhuydu ve Tilion’dan daha güçlüydü. Bu doğası nedeniyle Melkor onu hep kendi mahiyetine girmesi için kandırmaya çalışmıştı, fakat Arien kanmamıştı. Melkor’un asıl arzusu ise Arien’in eşi olmasıydı. Arien çok güzel olmasına rağmen, içinde yanan ateş nedeniyle Elfler’in bile asıl formuna bakamadıkları bir derecede parlaktı. Bu nedenle bu formundan feragat etmişti, ama yine de gözlerinde doğasına ait o parlaklık mevcuttu.

Önce Ay yükseldi, ve Yavanna’nın uykuda tuttuğu pek çok şey tekrar uyandı. Melkor’un hizmetkarları şaşkınlığa düşerken, Orta Dünya Elfleri büyük bir zevk aldılar. Tilion hiç batmadan gökte yedi tur attı. Ardında Güneş büyük bir ihtişamla Batı’dan doğdu, karlar eridi, şelalelerin sesleri duyulmaya başladı. Varda’nın ilk planında, Ay ve Güneş birbirinden uzak bir biçimde sürekli gökte döneceklerdi, böylece İki Ağaç’ta olduğu gibi birbirlerinin yanından geçerken ışıkları birbirine karışacaktı. Fakat Tilion’un avareliği ve Arien’e yaklaşma isteğiyle yolunu değiştirmesi nedeniyle, Güneş’in alevleri Tilion’u kavurdu ve Ay’ın ışığı karardı. 

Bu işleyiş hem uyku ve dinlenme zamanlarını ortadan kaldırdığı hem de yıldızları görünmez kıldığı için pek doğru gözükmüyordu. Böylece Varda kararını değiştirdi ve Ay ve Güneş bundan sonra Doğu’dan Batı’ya doğru hareket etmeye başladılar ve sonra Arda’nın altından geçip (düz dünya nedeniyle) tekrar Doğu’dan doğacaklardı. Fakat Tilion’un avareliği sürmekteydi; Tilion bazen hızlı bazen yavaş gittiği ve Arien’e yaklaşmaya çalıştığı için zaman zaman Ay ve Güneş aynı anda gökte görülebilmekteydi. 

Güneş’in doğuşu Melkor’u çıldırtmıştı. İlk başta Angband’a kaçan Melkor, sonrasında bu iki ışık kaynağını da ortadan kaldırmaya çalıştı. Melkor’un gönderdiği gölge ruhlarla savaşan Tilion çoğunlukla onları yendi. Fakat Melkor bu saldırılarına devam etti ve Ay’ın zaman zaman gölgelenmesi, yani Ay tutulmasının oluşumu, bu gölgelerin saldırmalarının bir tezahürü olarak görüldü. 

Melkor, Arien’e de saldırmaya çalıştı, fakat Arien Tilion’dan da güçlüydü. Arien’in gözlerindeki alevlere, eski gücünde olmayan Melkor’un kendisi de dahil hiçbir hizmetkarı bakamıyordu. Melkor, Arien’den korktuğu ve onun ışığına dayanamadığı için, kendi karargahının göğünü is ve dumanla kaplayarak, Güneş ışıklarından korunmaya çalıştı.

Arien ve Tilion için The Lost Road hikayesinin kahramanı olan Ælfwine iki farklı isimden bahseder.  Arien’in ismi olan “Daegred” gündoğumu, şafak anlamlarına gelmekteyken, Tilion’un ismi olan “Hyrned” ise boynuzlu anlamına gelmektedir. 

Efsane-i Tolkien’de (Tolkien’s Legendarium) Tilion ile eşleştirilen bir diğer tabir de “Man in the Moon” yani “Ay’daki Adam”dır. Bu tabir dört farklı yerde geçmektedir. Bunlardan ilki Hobbit hikayelerinde geçmektedir. Bu hikayeye göre Ay’daki Adam, Ay’da gizlenen ve orada bir minare inşa etmiş bir kişidir. Aynı kişi ayrıca Tom Bombadil’in Maceraları’nda “The Man In The Moon Came Down Too Soon” ve “The Man in the Moon Stayed Up Too Late” şarkılarında geçmektedir. Roverandom hikayesinde ise önemli bir yere sahip olan Ay’daki Adam, hikayenin kahramanı olan Rover isimli köpeğe Roverandom ismini veren, Ay’daki beyaz kulesinde yaşayan büyücülerin en büyüğüdür. Son olarak Ay’daki Adam motifi, Noel Baba’dan Hikayeler eserinde de geçmektedir.  

Paylaşın.

Yazar Hakkında

5 yorum

  1. “…karargahının göğünü is ve dumanla kaplayarak, Güneş ışıklarından korunmaya çalıştı.”

    Sümerlerle ilgili yazılan/tartışılan teorilerde Nibiru gezegeni de göğü dumanla kaplı bir gezegen olarak tasvir ediliyor. Böyle bir detay için enteresan bir benzerlik denebilir. Tilion hakkında yazdıklarınızı da ilk defa sizden okuyorum. Bu derece önemli bir karakterin Tolkien evreninde yer almaması düşünülemezdi. Teşekkürler.

  2. Üstteki alıntılar hangi kitaptan acaba?. Çok güzel anlatılmış harika her şey o kadar açık ki. O kitap okunmalı.

  3. Anlattıklarınız okadar güzelki geçmişe gitmek benim için imkansız oldğu için bari en geleceğe gidip (ölüm sonrası) görme isteği uyanıyor.Hakikati merak etme duygumuzu ateşlediniz nasıl olacak bilmiyorum 🙂
    Zaten Ay’ın hakikati gün geçtikçe ortaya çıkacak gibi. Merakla bekliyoruz yazılarınızın devamını.
    Allah tefekkürlerinizi ve araştırmalarınızı sizi ve herkesi şaşırtacak derecede genişletsin. Aragornu hatırlatıyorsunuz araştırmalarınızla. “Not all those who wander are lost”

Leave A Reply